06-06-2018, 22:37
|
#24
|
|
Alıntı:
BlueMoon Nickli Üyeden Alıntı
siz darbe ihtimallerinin sona erdiğini sanıyorsunuz öyle mi ? öyle sanın. türkiye gibi henüz demokrasiyi içselleştirememiş ortadoğu ülkelerinde bu tehlike hep vardır. 1980 den sonra da darbeler dönemi bitti dediler. 28 şubat yaşandı. bu son artık tamam dediler 15 temmuz yaşandı. bunu bastırdık artık cesaret edemezler diyorsunuz da Allah muhafaza hiç beklemediğiniz anda acı gerçekle karşı karşıya kalma ihtimali her zaman vardır. bu ülkede demokrasi ve hukuk sistemi rayına oturmadı. güçlülerin haklı olduğu hukuk rejimi var. talimatla iş gören basınımız bürokrasimiz ve yargı sistemimiz var. ne yani ülke karışsa iç savaş çıksa asker seyre mi bakacak.
|
Alıntı:
ak61 Nickli Üyeden Alıntı
Bu bambaşka bir ihtimaldir, iç savaş durumunda elbette asker seyretmeyecektir. Ama bu darbe olarak nitelendirilemez. Açıkcası artık darbe kavramı bana göre uzun süre literatürümüzden çıkmıştır. TSK'da denge gözetilmeli ve herkesimden insanlar olmalı ki böyle belli bir görüşte olanlar egemen olup sivil iktidarlara karşı bu rezil hareketlere kalkışmasınlar. Yetki elimizde eğer geçmişte yapılan hataları tekrar yaparsak kimse tekrar darbe olamaz demesin. Bal gibi olur.
|
Türk ordusu, 15 Temmuz 2016 askerî darbe girişiminden sonra 27 Temmuz 2016 tarihinde yaptığı basın açıklamasında şu bilgilere yer verdi:
"Milletimize, değerlerimize, yüce Meclisimiz başta olmak tüm kurumlarımıza asker elbisesi taşıyan illegal çete mensubu hain teröristlerin (FETÖ) sayısının 8.651 olduğu (1676’sı erbaş/er, 1214’ü Askeri Öğrenci.), bu sayının TSK personel mevcudunun % 1,5’ine tekabül ettiği, dolayısıyla TSK’nın kahır ekseriyetinin bu hain girişime şiddetle karşı çıktığı zaten sayılar üzerinden de görülmektedir."
Kahraman ordumuz tarafından yapılan bu açıklama tehlikenin ne kadar büyük olduğunu açık ve net olarak göstermektedir. 15 Temmuz 2016 darbe girişimine katılan asker kılığındaki teröristlerin sayısı ordumuzun genel mevcudunun % 1.5 civarında bir bölümüne tekabül ediyormuş. Tehlikenin ne kadar büyük olduğunu görüyorsunuz değil mi? Eğer Binbaşı Osman Karacan 16 Temmuz 2016 tarihinde saat: 03.00'da başlaması plânlanmış olan askerî darbeyi MİT'e 15 Temmuz 2016 tarihinde ihbar etmemiş olsaydı, Türkiye'yi kesine yakın ihtimalle 16 Temmuz 2016 tarihinde ordumuzun genel mevcudunun % 1.5 civarında bir bölümüne tekabül eden terörist askerler-subaylar ele geçirmiş olacaktı ve belki de ülke ve millet olarak hâlen o terörist askerlerin-subayların gayrimeşru terör iktidarı altında yaşıyor olacaktık.
Türkiye'nin en büyük sorunu ordumuz içindeki darbeci vatan haini subaylar ve dolayısıyla vatana ihanet olan gayrimeşru askerî darbelerdir. 1960 yılından bugüne kadar son 60 yıl içinde 5 tane askerî darbe (27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980, 28 Şubat 1997 ve 15 Temmuz 2016 askerî darbeleri) yaşadık. Böyle bir ordu yapılanması olabilir mi?! Mümkün değil olamaz!
Bu meselenin ciddiyetine elimden geldiğince dikkat çekmeye gayret ediyorum ve çözüm önerileri sunuyorum. Ordumuzu ıslah edip subaylarımızın kâhir ekseriyetini Müslüman Türk milletinin değerlerine bağlı olan demokrat subaylardan oluşturmaz ve askerî darbe tehlikesine karşı tüm emniyet birimlerimizle (ordu-emniyet-istihbarat vd.) her an ve daima teyakkuzda bulunmazsak büyük tehlike içindeyiz demektir. Çünkü ülkemize ve milletimize ne kadar hizmet yapılıp ne kadar başarı elde edilir ve ülkemiz ve milletimiz ne kadar geliştirilip güçlendirilirse güçlendirilsin, Allah korusun ki bir askerî darbe vuku bulursa elde etmiş olduğumuz maddi-manevi vd. tüm kazanımlarımızın çoğunu kaybedebiliriz ve ülkemiz iç savaşa sürüklenebilir maazallah. Ordumuz içinden gelebilecek darbe tehlikesi ülkemiz ve milletimiz için çok büyük bir tehlikedir ve bu yüzden de bu çok büyük tehlikeye karşı alınacak tedbirlerin hem çok ciddi ve hem de gerektiğinde çok sert olması zorunludur.
Konu Cihannur tarafından (06-07-2018 Saat 01:40 ) değiştirilmiştir..
|
|
|