|
Kaynak şırnakkültürturizm.gov.tr
Mem u Zin
*Cizre hükümdarlarından Emir Abdal oğlu Emir Zeynuddin zamanında 1451 yılında meydana gelmiştir.Mem u Zin hayat hikayesini Hakkarili Şeyh Ahmed-i Hani manzum şekilde kaleme almıştır.Ölümlerinden 240 yıl sonra Cizre’ye gelmiş ve eseri 1690 yılında yazmıştır. Kötülük ikiyüzlülük, fitne ve fesatçılık dalkavukluk Bekir’de Doğruluk iyilik suçsuzluk zayıflık ve çaresizlik Memo ve Zinde toplanmıştır. Zamanın yaşantısını,büyük bir ustalıkla işlenmiştir. Eser, Türkçe,Farsça,Arapça, Fransızca ve Rusça’ya tercüme edilmiştir hikaye Anadoluda özellikle Doğu ve Güneydoğuda çok tanınmıştır. Okumamış kimseler dahi,bazı bölümlerini ezbere kaside şeklinde okurlar.turistler tarafından türbeleri devamlı ziyaret edilir.*bu güne kadar türbeleri restore edilmemiş ve bakılmamıştır. Kültür Bakanlığınca korunmaya alınmışdır.Cizre Beyi,Ebdal oğlu Mir Zeynuddin’in ZİN ve SİTİ adlarında çok güzel iki bacısı vardı.Zin beyaz tenli ve beyin canciğeriydi,Siti ise,esmerimsi ve bir selviydi.Tacdin,Beyin Divan Vezirinin oğluydu. Tacdin’in babası İskender’in iki oğlu vardı.Bunlara Arif ve Çeko denirdi.Tacdin’in kardeşleri Çeko ve Arif,şahinler gibi kuşları kapıp kaçıracak şekilde kurnazdılar. kahraman Memo ise,Memıalan lakabıyla şöhret bulmuş Divan katibinin oğlu ve Tacdin’in kardeşi ve ahiret dostuydu.baharın müjdesi olan Mart ayında eğlence ve bayram tertip edilirdi.Cizre halkı çoluk-çocuk kıra çıkar, gençler birbirlerini İslama uygun şekilde görür,beğenir ve eş bulurlardı.
*İhtiyarlar ve çocuklar uzun kış günlerini unutmak için bayram eğlencelerine katılırlardı. Memo ile Tacdin kendilerine kızlar süsü verip çarşıya çıktılar.Çarşıda iki erkek kıyafetli insan görünce bayıldılar.Siti ile Zin bu bayan kıyafetli iki erkeği süzerek,kendi yüzüklerini onların parmaklarına geçirdiler Memo ile Tacdin ayrıldıklarında herkes bezgin ve sersemdi başlarına geleni anlatırken;
Tacdin,Kardeşim,elinde mücevher var üzerinde ZİN adı kazılmış” dedi.Memo’nun parmağındaki yüzüğü görmek için Tacdin elini uzatınca,Memo da onun parmağında SİTİ yazılmış bir elmas yüzük gördü Siti ve Zin olayı gizlice dadıya anlattılar.dadı her iki erkeğin adlarını ortaya çıkarttı.hekim kılığına girerek,hastalara şifa amacıyla Cizre’nin sokaklarına daldı.*komşuları onu Tacdin ve Memo’ya götürdüler. doktor kadın kılığında olan Heyzebun Bizi yalnız bırakın Tacdin ve Memi’ye iki kızın aşık olduklarını söyledi yüzükleri istedi.Memo yüzüğünü vermeyerek: Bununla yaşıyorum ben” dedi.Memo ve Tacdine aşık olan iki kız,dadıları Heyzebun’un anlatıklarıyla aşkları alevlendi Aşkları had safhasına ulaşan Memo ile Tacdin,Cizre alimleri,adliyecileri Cizre Bey’i Mir Zeynuddin’in huzuruna dönür çıktılar. Siti’yi Tacdin’e istiyorlardı.Bey Layık gördüğünüz üstün vekil kimse gelip otursun” dedi.Tacdin’in vekil kardeşi Çeko Bey’in eteğini öptü. davullar,rubablar, çalgılar çalındı düğün şerbeti içildi Bey,geniş ve zengin bir sofra çekti. Davul,zurna,ud,keman, tanbur,çeng, santur ile neyler çalındı.
*Tacdin ve Siti için yedi gün yedi gece düğün yapıldı.Gerdeğe girdiklerinde,gerçek dost ve arkadaşı Memo, kapıda onları silahıyla bekledi.
Soyca Botanlı olmayıp,aslen iranlı Merguverli Bekir adında fitneci,dedikoducu, ikiyüzlü olan bir adam vardı.Bu Bekir kahveci idi.Halk Beko olarak çağırırdı.Bu adamın kötülüklerini bilen Tacdin,Bey’e bu adamın bu kapıya layık olmadığını söylerdi. Ancak Bey :Değirmenimiz onunla dönüyor.Köpekler de kapıcıdır”,derdi.şeytan Bekir,Bey’i sinire getirmek için söyle dedi:Beyim,Siti’yi çok telef verdiniz.Kayser,Kisra, isteseydi böyle çabuk vermezdiniz”dedi.Bey cevap verdi:“Ey bedbaht, Tacdin ve Memo’yu onlara değişirmiyim.Savaş olduğunda bize ikiyüz esir getiriyorlar”
*Bey’e tesir edemeyen dedikoducu Bekir, başka şeyler tasarladı“Efendim,Tacdin Zin’i Memo’ya vermiş”Bey:”Neden bana sormadı acaba.kalmamış korkusu? Bekir:”Bilmiyormusunuz Beyim,orası öyledir.Yiğittir,,beyzadedir” Bey:”Gönlümde Zin’i Memo ile şereflendirip vermek vardı.Artık atalarım Hz.Halid-in ruhlarına and içerim ki;Zin’i karı olarak Memo’ya vermiyeceğim.Başından bezmiş ise Zin,istesin bakalım”dedi. Cizre Kalesi ile Dicle Nehri arasındaki büyük bahçede türlü türlü ağaçlar,evcil ve yabani hayvanlar bulunurdu Beybahçesi denilirdi.ağaçlar,güller bitkiler sıktı insanlar birbirlerini görmezlerdi.
|