|
Kaynak dergizan.com
Drama Köprüsü (Debreli Hasan) Hikayesi
*Debreli Hasan, Selanik Debre köyündendir askerlikte haksızlığa dayanamayarak hakaret eden komutanı vurur dağlarda eşkiya olur. iyileri kollar Gayri müslimi soyar. Fakir Türklere dağıtır. Bekarları evlendirir. Bacısı Erdemuş ta İbrahim Beylerdedir. kaçak olarak Drama’dan Kayılara bacısı Esmaya ziyarete gelir. Yaptıklarına pişmandır Geri dönülmez yola girilmiştir.
Debreli Hasan, Drama’da yetişmiştir. Debreli namıyla mübadelede Drama-Serezde faaliyet göstermiş halk kahramanı eşkiyadır. Drama köprüsünü, o zenginlerinden aldığı haraçla yaptırmıştır. Debreli Hasan Çakırcalı Efe ile çağdaştır 1870-1920 yıllarında Makedonyada egemendir. *menkibeye göre; Selanikli Yahudi bir tüccar İzmir’e gidecektir. dağlarda Debreli’den geçsen, Ege Çakırcalı’dan geçemezsin denir, Debreli’nin çetesinde çok kişi yoktur. Karakedi namıyla bir tek kızanı vardır. Büyük baskınlarda köyden silah tutan yürekli gençlerde katılır Halka onu sevdiren en üstün tarafı ise fakirlere yardım etmesi, gençleri evlendirmesidir. Eşkiyalığından dolayı sevdiğinden vazgeçmek zorunda kalır rivayet şudur Evlenmek niyetinde bir genç, tek danasıyla pazara iner Yolu, Debreli Hasan keser Delikanlının düğün parası olmadığını anlayınca Debreli düğün için para verir danasını satmamasını söyler Makedon dağlarının Debreli’si padişah affına uğrar ve Türkiye’ye göç eder. efsaneleşmiş hikayesiyle Rumeli Türklerinin gönlüne yerleşmiştir Debreli Hasan. Delikanlı bir eşkıyadır …Ve “Drama Köprüsü”, şanlı tarihimizin delikanlı hikayelerindendir adını Türk insanının gönlüne yazdırır.
Drama Köprüsü Bre Hasan Gecemi Geçtin
Ecel Şerbetini Bre Hasan Ölmeden İçtin
Anadan Babadan Bre Hasan Nasıl Vazgeçtin
At Martini Debreli Hasan Dağlar İnlesin
Drama Mahpusunda Bre Hasan Namın Yürüsün
Drama Köprüsü Bre Hasan Dardır Geçilmez
Soğuktur Suları Bre Hasan Bir Tas İçilmez
Anadan Geçilir Bre Hasan Yardan Geçilmez
At Martini Debreli Hasan Dağlar İnlesin
Drama Mahpusunda Bre Hasan Namın Yürüsün
Mezar Taşlarını Bre Hasan Koyun Mu Sansın
Adam Öldürmeyi Bre Hasan Oyun Mu Sandın
Drama Mahpusunu Bre Hasan Evin Mi Sandın
At Martini Debreli Hasan Dağlar İnlesin
Drama Mahpusunda Bre Hasan Namın Yürüsün
Kaynak türkçeedebiyatı.org
Misket Türküsü ve Hikayesi
Güvercin uçuverdi
Kanadın açıverdi
Elin oğlu değil mi
Sevdi de kaçıverdi
A benim aslan yarim
Duvara yaslan yarim
Duvar cefa götürmez
Sineme yaslan yarim
Güvercinim uyur mu
Çağırsam uyanır mı
Yar orada ben burda
Buna can dayanır mı
A benim hacı yarim
Başımın tacı yarim
Eller bana acımaz
Sen bari acı yarim
Caminin müezzini yok
İçinin düzeni yok
Çok memleketler gezdim
Misget'ten güzeli yok
Daracık daracık sokaklar
Misget şeker topaklar
Pul pul olsun dökülsün
Seni öpen dudaklar
Caminin ezan vakti
İçinin düzen vakti
Ben Misget'i yitirdim
Sonbahar gazel vakti
Gökte yıldız sayılmaz
Çiğ yumurta soyulmaz
Üçer avrat almayan
Hiç erkekten sayılmaz
yıllar önce zamanın birinde bir delikanlı ile bir kız severler birbirlerini. Delice bir sevdadir ağa genç kıza göz koyar, benimsin der, ağaya kelam olmaz, lakin delikanlı sevmektedir kızı ve dikilir ağanın karşısına, ağa, yaretmem onu sana der, meydan okur. inerler köy meydanına, Ağa ile delikanlı karşı karşıya çekerler kınlarından bıçaklarını, dururlar cenge, ağa delikanlıya Sen bu kıza olan sevdan için karşıma çıkacak yurekliliği gösterdin, tez gidin yapın düğününüzü sen oğlumsun o da kızımdır bundan sonra" der babacanlık gösterir ve kızın evine çıkar Fakat kızın gözüne ilk gözüken ağadır.Sevdiği gencin ağa tarafından katledildiğini sanan kız intihar eder tüm köy ağıt olur tufan olur, delikanlı bitap ağa helak olur. Böyle buruk bir hikayedir misketin hikayesi.Misket oyunu delikanlı ile Ağa'nın dövüş öncesi ortada dönmelerinden öykünmüştür. Misket uğruna dövüştükleri güzel kızın ismidir.
Kaynak yeniakit.com.tr
Çırpınırdın Karadeniz şiirinin öyküsü
*şiir 1914 de Osmanlı Devleti’nin 1. Dünya Savaşı’na girmesini büyük bir heyecanla izleyen Azerbaycan şairi Ahmet Cevat Hacıbeyli tarafından yazılmıştır.Nuri Paşa’nın kumandasında*Osmanlı askerlerinin Azerbaycan Türklerini Ermeni ve Rus soykırımından kurtarmak için yaptığı fedakârlığa bestelenmiş Gence de yazılmıştır. Birinci Dünya Savaşı’nda Ahmet Cevat, Türkiyede Çanakkale ve çeşitli cephelerde Türk düşmanlarıyla savaşmıştır. Ermeni mezalimine uğrayan Kars, Ardahan ve Oltu’ya*gelmiş yetimleri ve açları doyurmuş, giydirmiştir.Ahmet Cevat şöyle diyor: Kars ve Ardahan’a gittiğimize sevindiler gözlerimiz yaşardı. Hepsinden tebessümle şu sözleri işitiyorduk: “Hamdolsun Allah’a bizim de cana yananlık edenlerimiz varmış. İnsan ölürken kardeşinin kucağında ölmelidir. Yaşasın kardeşlerimiz:”Bu sözler kardeş yardımına koşan Azerbaycan halkına minnettarlık cevabıydı,”
*büyük şair, 1937 de Stalin tarafından*“Türk casusluğu ve Türklere yardım”*suçlamasıyla, kurşuna dizilmiştir. Hikaye Miralay Mürsel ve yeğeni Emrah’ın Ahmet Cevat’la yaşamış oldukları hatırattır.Bakü’de geçer hikâye. yürüdükten sonra, çınarlı meydana geldiler. tarihi konakda.insanlar bekliyordu Emrah’la dayısı Mürsel, konağa gelince kapı vurulmadan açıldı. Ev sahibi, Emrah’ı öz kardeşi gibi öptü. Konuklar sedirlere oturdular. Mürsel, sizi tanıyorum” dedi. “Kars’ta, Sarıkamış’ta, Ardahan’da yüzbaşıydım. Yüzbaşı Mürsel vefalı adam eski dostunu görünce üzülmüştü. “Hey gidi seneler hey” dedi. “İnsanları nasılda değiştiriyor.”*İki koca adam hasret kalmış küçük çocuklar gibi sarıldılar.
*Emrahın . İçi mutlulukla dolmuştu.hepsi topraklarını, geride bırakmış, yürekleri sızılı ve yorgundu. eski dostlar birbirlerini bulmanın heyecanı içinde sohbet ettiler, ev sahibi Üzeyir Bey, kitaba uzandı. Arap harfleriyle basılmış sayfalardan birini Okudu şiir, Azerbaycan’ın İstiklal Şairi Ahmet Cevat’ındı.Kıtayı bir daha okudu.*Kâğıda çizdiği resim Hamidiye’nin resmiydi. Türklerin gururu gemi, Sivastopul’u bombalayan, Yunan gemilerini bombalayan gemi… Üzeyir Bey, büyülenmiş gibiydi
Üzeyir Bey “Bugün 8 Eylül” dedi.*“Türk Ordusu bir aydır harp ediyor. Ordularımız İzmir’e yaklaştı diye yazıyor gazeteler. Tanrım sen kötü gün gösterme, ordumuzu muzaffer eyle, kalemizi koru” diye dua etti.*Hep bir ağızdan amin dediler.*Üzeyir Bey piyano tuşlarına bastı. Gözünü Hamidiye’den ayırmadı yüreğinden gelen coşkuyla Ahmet Cevat’ın mısralarını söylüyordu. Misafirler büyülenmişti Gelen Can dostuydu. güfteyi görünce çok endişelendi. “Üstat böyle şeyler yazılır mı? Adamı sürerler, hapislerde çürütürler, belki de asarlar” dedi. “Evet! Dostum deliyim. Burada bulunanların hepsi delidir. Vatanının, milletinin, namusunun delisi,” dedi. misafir, odadakilere baktı. kırmızı boncuk üzerine ay yıldız işlemeli tespihini öptü.“Eh öyleyse ben de deliyim! Çal” Üzeyir Bey, bu şiiri bestelediğinden beri hiçbir dönem böyle çalmamıştı hep bir ağızdan söylediler.Türk Ordusu Yunan’ı kovalıyordu. İzmir’in kurtuluşu an meselesiydi.sabah konakda hareketlenme oldu
Üz-ze-yir Beyyy! Gözümüz aydııınnnn!” Telgraf geldi, ordumuz galabe geldi! Türk Süvarileri, İzmir’e girmiş, Yunan askeri kaçıyor! *sevinç ve coşkuyla kutladılar, gözler dolmuş, göz yaşlarını koyuvermişti.Üzeyir Bey piyanoya geçti, Yükselen notalar yüreklere dokunuyordu. Mürsel, daha önce hiçbir şeyden bu kadar etkilenmemişti. dökülen yaşları bastırdı Üzeyir Beyin ellerine sarıldı ve öptü. Onları etkileyen eser şuydu:
*Çırpınırdın Karadeniz bakıp Türkün Bayrağına
Ah diyerdim heç ölmezdim düşebilsem ayağına
Ayrı düşmüş dost elinden yıllar var ki çarpar sinem
Vefalıdır geldi giden yol ver Türk’ün bayrağına
İnciler dök gel yoluna sırmalar diz sağ soluna
Fırtınalar dursun yana selam Türk’ün bayrağına
Hamidiye ve Türk kanı hiç birinin bitmez şanı
Kazbek olsun ilk kurbanı selam Türk’ün bayrağına
Dost elinden esen yeller bana şiir selam söyler
Olsun bizim bütün eller kurban Türk’ün bayrağına
|