Kaynak tdv islamansiklopedisi.info
KADİR GECESİ - Mustafa Uzun
*Bayram ola gündüzü Kadr ola gecesi” Yûnus Emre
Batı tesiri altında gelişen yeni Türk edebiyatında Kadir gecesiyle ilgili şiirler yazılmıştır. Rıza Tevfik’in 1933 yılında Kadir gecesinde yazdığı “Kasîde-i Kadriyye”, Cumhuriyet şairlerinden Arif Nihat Asya, Halit Fahri, Cemal Oğuz Kadir ve kandil geceleriyle ilgili şiirleri vardır. Fazıl Hüsnü birçok şairin ramazanla ilgili şiirlerinde Kadir gecesi işlenmiştir.Ramazan mânileri içinde Kadir gecesi hakkında kaleme alınmış olanlar bu gecenin dinî özelliklerini ortaya koyar: Kadir gecesinde doğan çocuklara Kadir ve Kadriye adlarının konulması Türk halk kültürünün bu geceye verdiği önemi gösterir. Kadir gecesi ibadet ve duaları Osmanlı toplum hayatında zengin bir gelenek oluşturmuştur. *Ramazanla başlayan hatimlerin Kadir gecesinden önce tamamlanması ve o gece duanın yapılmasına dikkat edilmiş, hâfızlar ve duahanlarca duada bulunma âdet haline gelmiştir. Büyük camilerde dualar sabah namazına kadar devam etmiştir cami ve tekkelerde vaazda bulunulur, ve halk ulemâ, devlet ileri gelenleri de katılırdı vaazlarda “Arapça okunacak mukaddime ile sonunda Türkçe dualar okunurdu Kadir gecesinden nasib isteyenlerin yatsı namazını cemaatle kılmaları yeterliydi padişahlar gece yatsı ve teravih namazlarıyla Kadir namazı” tesbih namazını selâtin camilerinde kılardı Osmanlı padişahı ve saray halkı iftar sonrası Kadir kutlamalarının yapılacağı camiye giderken güzergâhta “kadir alayı” adıyla bir merasim yürüyüşü düzenlerdi
*alayın geçeceği güzergâhta yollar tamir edilir, fenerler, çarkıfelekler, kandillerle aydınlatılır, binalar boyanırdı. halkın alayı seyretmesi için oturma yerleri yapılır, harem arabalarıyla diplomatlara özel alanlar ayrılırdı. Kadir gecesi fetihten itibaren önce Ayasofya’da, daha sonra selâtin camisinde düzenlenirdi. XVI. yüzyıldan bu yana kutlamalar XIX ve XX. yüzyıl kaynaklarında geçmektedir hünkâr imamı ve müezzinleri camilerde halkın karşısına çıkarlar, şehirde ayrı bir heyecan olurdu. kalabalık merasimler, güzel sesli imamların kıldırdıkları teravih ve Kadir namazları, müezzinlerin okudukları ramazan ve Kadir gecesi ilâhileriyle mûsiki ziyafetine dönüşürdü. Yaz mevsimindeki ramazanlarda padişah ve devlet erkânı sahil saraylarından deniz yoluyla Topkapı Sarayı’na gelirdi*iftardan sonra Ayasofya Sultan Ahmed, Beyazıt, Fâtih, Süleymaniye, Eyüp Sultan gibi camilere gidilirdi. Osmanlıda merasim yürüyüşü gece yapıldığından deniz yolculuğu donanma, kara yolculuğu kısmı ise fener alayı mahiyetini taşırdı. XIX. yüzyılda Beşiktaş, Dolmabahçe gibi saraylarda oturan padişahlar Kılıç Ali Paşa, Nusretiye, Dolmabahçe, Yıldız camilerine giderdi alay saraylarla camiler arasındaki güzergâhta düzenlenirdi. Halit Ziya Uşaklıgil ise saltanat kayıkları ile denizden yapılan ve Tophâne Camii’ndeki merasimler hakkında bilgi verir.
Kadir gecesinde Ayasofya Camiinde özel bir gelenek oluşmuştur. Sultan Mehmed zamanından başlayarak müzeye çevrilişine kadar beş asra yakın Ayasofya Camii’ndeki Kadir gecesi kutlamaları, İslâm dünyasında hiçbir camiye nasip olmayan bir ihtişamdadır*Minarelere Kadir gecesine has mahyalar çekilmesi, tek minareli camilere “kaftan giydirme uygulaması Osmanlı ülkesinin Ortadoğu ve Mısır gibi bölgelerde minarelerde kandil yakılarak bayrak çekilmesi, cami iç mekânlarının geceye özenle aydınlatılması, İstanbul’a mihrap üstünde iç mahya kurulması da bu geceye ait uygulamalardır
|