Kaynak ehlisünnetbüyükleri.com
ABDULHAMİT HAN
*Osmanlı pâdişâhlarının otuz dördüncüsü, İslâm halîfelerinin doksan dokuzuncusudur. Sultan Abdülmecîd Han’ın İkinci oğludur 21 Eylül 1842 Çarşamba günü sabah 5’de eski Çırağan Sarayı’nda doğdu. On yaşlarında annesini kaybeden şehzâde Abdülhamîd, Perestû Kadınefendi’nin himayesine verildi ve iyi bir eğitim gördü. sadrâzam Safvet Paşa’dan; tefsîr, hadîs, fıkıh Osmanlı târihi öğrendi. Spor ve at biniciliğini Lala Sâdık Ağadan öğrendi Şaziliyye tarîkatini Mehmed Zafîr Efendi’den, Kâdiriyye tarîkatını Rumeli kazaskeri Halebli Ebü’l-Hüdâ Efendi’den tahsîl etti.iyi bir hattat ve marangozdu. Marangoz atölyesi ve çiftlikleri vardı. Koyun besletti,
mâdenleri işletti. Para kazanarak zengin olup, servetini, din ve devlet hizmetlerine sarfetti.
*Zekâsı ve politik kabiliyetiyle amcası sultan Abdülazîz, onu Mısır ve Avrupa seyahatlerine götürdü.Şehzâde Abdülhamîd, zamanını ibâdetle, ilimle ata binmek, silâh kullanmak ve sporla değerlendirirdi. iktisatlı, hayır ve hasenât için cömert, ileri görüşlü, maharetli, basını tâkib eder, her şeyi iyi öğrenmek isterdi. Dedesi sultan Mahmûd’u örnek almıştı. gördüğünü unutmazdı. Çok nâzikti, herkesin gönlünü alırdı Babası sultan Abdülmecîd vefât ettiğinde on dokuz yaşında idi. Amcası sultan Abdülazîz Han’ın 1876’da şehîd edilmesiyle ağabeyi şehzâde Murâd pâdişâh oldu. rahatsızlığı sebebiyle tahtta ancak üç ay kaldı Velîahd şehzâde Abdülhamîd, otuz dört yaşında iken 31 Ağustos 1876 Perşembe günü Osmanlı tahtına oturdu.
*7 Eylül günü Eyyûb Sultan da kılıç kuşandı kıratına binerek, Edirnekapı’dan şehre girip Topkapı Sarayı’na yürüdü. halk pâdişâhtan çok şeyler bekliyordu. Yeni pâdişâh seraskerliği medreseleri, âlimleri, hastahâneleri ziyaret edip, devletin ileri gelenlerine ziyafet verdi. câmilerde, halkın arasında aynı safta namaz kıldı. Sultânı halk seviyordu. Abdülhamîd Han, tahta geçtiğinde Rüşdî Paşa sadrâzam idi. Bosna-Hersek’de ayaklanmalar olmuş, Karadağ, ordumuzu yenmiş, Sırbistan savaş îlân etmişti. Girid’de huzursuzluk vardı Rusya, Osmanlı Devleti’ni hasta görüyor parçalamak için elinden geleni yapıyordu. Osmanlı topraklarında hıristiyanları ayaklandırıp, ortalığı karıştırıyor ve devleti baskı altında tutmaya çalışıyordu. *Başlıca istekleri; Osmanlı Devleti’ni parçalayıp, Balkanlar ile Orta Doğu’da küçük devletler kurmaktı, İngiltere ve Fransa Osmanlının parçalanacağına kesin gözle bakıyor; İngiltere parçalanmanın Rusya elinden olmasını istemiyordu. Osmanlı Devleti’nin parçalanması, Rusların sıcak denizlere inmesine sebeb olacak, bu da İngiltere’nin Hindistan ve Ortadoğu’daki nüfûzunu tehlikeye sokacaktı. Sultan Abdülhamîd Han, sadrâzam Mütercim Rüşdî Paşa’nın istifasını kabûl etmedi. Kânûn-i esasî hazırlığı için, müslüman ve gayr-i müslimlerden komisyon kuruldu. Midhat Paşa ile sadrâzam Rüşdî Paşa’nın arası açılınca, 19 Aralık 1876 da sadrâzam görevinden istifa etti ve Midhat Paşa sadârete getirildi. Sadrâzam aynı zamanda Kânûn-i esâsî hey’etine başkanlık ediyordu.
*Midhat Paşa, hukukçu olmayıp, meşrûtiyet rejiminde gerekli bilgilerden yoksundu kendisine ermeni hukukçu Odyan Efendi akıl hocalığı yapıyordu.Midhat Paşa’nın başkanlığındaki Kânûn-i esâsîde, “Türkçe’nin yanısıra azınlık dillerinin de resmî dil sayılması, pâdişâhın insanları muhâkemesiz sürgüne göndermek hakkının bulunması Sultân’ın selâhiyetini yok etmek için, anayasanın büyük devletlerin kefaletine alınması” gibi maddeler vardı Sultan Abdülhamîd Türkçe’den başka dillerin resmî dil olmasına, insanların muhâkemesiz sürülmesine ve anayasanın büyük devletlerin kefaletine alınmasına karşı çıktı.Midhat Paşa’ya kabul ettiremedi. Çünkü Midhat Paşa rakiplerini uzağa sürgün ettirmek için bu maddeyi koydurmuştu. *Sultân’ın emri ile, Kânûn-i esasinin Avrupa kefaleti altında bulunduğuna dâir madde çıkarıldı. Midhat Paşa’nın gayesi devlet bünyesindeki her milletin kendi dilini resmen kullanabileceği ve Türkçe’nin resmî dil olduğu yazıldı. 25 Aralık 1876 günü Midhat Paşa’nın eseri olan Birinci Meşrûtiyet îlân edildi Bu sırada Osmanlı ordusu Sırbistan ve Karadağ’da harb ediyordu. Osmanlı kuvvetleri beşe ayrılmış üçü Sırbistan ikisi de Karadağa gönderilmişti. Sırbistana gönderilen ordu birlikleri Vidin, Niş ve Yenipazarda bulunuyordu. Vidin’deki kuvvetler Osman Nûrî Paşa, Niş’dekiler Ahmed Eyyûb Paşa, Yenipazar’dakiler Ali Paşa ile Mehmed Paşa komutasına verilmişti. Bütün ordunun toplamı, Mısır askerleri ile birlikte yüz bin kişiyi buluyordu.
|