Tekil Mesaj gösterimi
Alt 06-11-2018, 22:19   #42
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak ehlisünnetbüyükleri.com

ABDULHAMİT HAN

*Abdülhamîd Han; orta boylu, geniş göğüslü, omuzları kalkık, sesi kalın ve gür, sakin idi. Sık sık tebessüm eder, kahkaha ile gülmezdi Yürüyüşü vakarlı, nâzik, fevkalâdeydi. hassas, zekî, sağlam ve dikkatliydi. kış ve yaz, uzun palto giyer, sıhhate en müsait kumaşları tercih ederdi. Sadeliği ön plânda tutar, yaptığını not ederdi. Zekâsı ve gönül muamelesi ile yabancıların da hürmetini kazanmıştı. Hâl ve tavrına hayran kalanlar, ona hizmet etmekte yarışırdı Abdülhamîd Han, vekillerine, ilim ve san’at erbabına ihsânı, ecnebilere hediyesi bol ve kıymetli idi. Mevkilerine, hizmet ve başarılarına göre ihsân ve ikrâmda bulunurdu. Halkdan, fakirlik içinde olanlara para veya eşya gönderir, hastalara bizzat doktor yollardı.*Abdülhamîd Han’ın şahsiyeti hakkında, İngiliz koramirali Sir Henry Woods şöyle demektedir. sultan Abdülhamîd, gelmiş geçmiş Osmanlı pâdişâhları arasında en müstesna mevkiidedir Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan beri gelen en başarılı hükümdarlardandır. Çok sakin ve gösterişten uzak yaşardı. Şehzâde iken de akıllı, nâzikti ve seçkin Avrupalılar kendisini ziyaret etmek isterlerdi... Eğer Abdülhamîd Han olmasaydı, devleti akılla idare etmeseydi, devlet yıkılmış olurdu. Türkiye’yi para ve personelce kemiren, yoksul bırakan, Rus harbinin yaralarını sarabilmesi hayrete şayandır. Dış borçları ödedi, orduyu kuvvetlendirdi ve Osmanlı Devleti’ni aranır hâle getirdi... Sultan Abdülhamîd düşürülmeseydi, Birinci cihân savaşı patlamıyacaktı.

*Sultan, Türkiye’yi tarafsız bırakacak harbden hiç yıpranmamış bir Türkiye, yıpranmış devletler arasında sivrilecekti... Yoksul halk tabakasıyla dertleriyle üzülerek ilgilendi ve hıristiyan tebeasını da ayırmadı. Çok büyük servetini bu yolda kullandı... Avrupa basınını tercüme ettirip, okur ve okuturdu. 6.000 kitap tercüme ettirmiştir dış politikasını soğukkanlılık, harpi atlatmak, düşmanlıkları, kıskançlıkları teşhis etmekti Sabahın erken saatlerinden gecenin geç saatlerine kadar çalışır az uyurdu. Halîfelik sıfatına,ehemmiyet vermiştir. müslümanlarla meşgul oldu. Onları İstanbul’a sevgi ve saygıyla bağlandı. İstanbul’da devamlı binlerce yabancı müslüman bulunur, Orta Afrika’dan Çin’e kadar müslümanlar gelip gider, emir alırlardı... aile babasıydı çocuklarına düşkündü *iyi terbiye eder, hoşsohbetti. Orduyu kullanmaya azmetseydi, hiç bir kuvvet onu tahtından indiremezdi. Ama yanaşmadı. savaşa ve kavgaya değil, diplomasiye inanırdı... Her seviyedeki adamın değeri olduğunu bilirdi... Hareket ordusu, üç beş bin kişiydi. Arnavud, yahûdî, rumlardandı Yalnız subayları Türk’tü, son Cuma selâmlığında kendisine refâket eten 8.000 yetişmiş hassa askeri bile bu kuvveti darmadağın ederdi. Halk kendisini çok sevmiştir. Pâdişâh’ım çok yaşa” âvâzeleriyle yeri göğü inleten halk, samimî idi...”Abdülhamîd Han, İslâmıyetin emirlerini yapmakta hassasiyet gösterirdi. Abdestsiz yere basmazdı. İslâm’a aykırı neşriyat yapılmaması, müslüman evlâdlarının dinlerini ziyana uğratmamaları için her hizmeti yürütmüştür.

*Çok cesur ve tevekkül sahibi idi. 1898 de Dolmabahçe Sarayı’nda Sultan, devlet erkânı, subaylar, paşalar, yüzlerce yerli ve yabancı temsilcilerle toplantı hâlinde iken şiddetli bir zelzele oldu. Sultan, bir kaç tonluk avizenin tam altındaydı, avize sağa sola sallandı. Kahraman paşalar, cesaretli subaylar, gâziler birbirlerini çiğneyerek dışarı kaçarken, Pâdişâh yerinden kımıldamadı. İstifini bozmadan; Allahü teâlânın kelâmından âyet-i kerîmeler okuyarak, büyük bir tevekkül ile neticeyi bekliyordu. Âbdülhamîd Han’ın çocukları: Selîm Abdülkâdir , Ahmed Burhâneddîn Abdürrahîm , Nûreddîn , Bedreddîn Mehmed Âbid Efendi, Ulviye , Zekiye Ayşe Refia , Hadîce ve Sâmiye Sultandı
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla