Kaynak ehlisünnetbüyükleri.com
PÂDİŞÂH DA NEFERDİR
*Alâtini Köşkü muhafız kumandanı kolağası Râsim Bey, sultan Abdülhamîd Han’la konuşmak için izin isteyerek huzura gelip;* rahatsız*ettim” mazur görünüz, dört düvelle harp hâlindeyiz deyince, Sultan; “Dört düvelle mi?.. Kim bunlar Râsim Bey? Allah ordu-yı hümâyûna nusret, kuvvet versin, inşâallah zafer bizimdir?” diye sordu. Râsim Bey ağlayacak gibi konuşuyordu: “Yunanistan, Bulgaristan, Karadağ ve Sırbistan’la hakanım maalesef yenilmek üzereyiz!..” Sultan; “Dört düvel birleşir de haberimiz olmaz mı Râsim Bey? Bu nasıl gaflettir! Bu devletler birleşemezler Aralarında kilise kavgası var... Yıllar yılı süren Makedonya boğuşmasını hatırlamıyor musunuz?..” diye sordu. Râsim Bey; “Kiliseler kânununu çıkararak, Meclis-i meb’ûsan bu ihtilâfı hâl etti. Başımızdaki işlerin açılacağını kim bilebilirdi ki?
*Selanik düşmek üzere... Sizi İstanbul’a götürecekler. edi. Buna çok üzülen Abdülhamîd Han büyük bir öfke ile; “Râsim Bey! Râsim Bey!.. Selanik, İstanbul’un anahtarı demektir! Ordumuz askerimiz nerede? Nasıl bırakılıp gidilir?.. Bırakıp gidersek târih ve ecdâd yüzümüze tükürmez mi?.. Biraderim tahliyeye razı mı ben razı değilim! Yetmiş yaşında olduğuma bakmayın... tüfek verin, asker evlâdlanmla Selânik’i son nefesime kadar müdâfaa edeceğim!” dedi.Sultan Reşâd’ın ricası iletilince, Osmanlı hânedânı mensubu olarak Pâdişâh irâdesine boyun eğmek durumunda olan Abdülhamîd Han, İstanbul’a nakledilmeyi kabûl etti.
ABDESTLE İMZA!..
Sultan Abdülhamîd âcil işlerde, gece uyandırılmasını*ister,*ertesi güne bırakılmasına rızâ göstermezdi. mâbeyn başkâtibi Esâd Bey, şöyle demektedir: geceyarısı, çokmühim bir haberin imzası için Sultân’ın kapısını*çaldım. açılmadı. Acaba*Sultan’a bir emr-i Hak mı vâki oldu? diye endişelendim.tekrar çaldım, açıldı. Sultan, havlu ile yüzünü kuruluyordu. Tebessümle; “Evlâd, bu vakitte çok mühim bir işe geldiğinizi anladım. ilk kapıyı vuruşunuzda uyandım. Abdest aldım. geciktim. Kusura bakma. Ben bu milletin hiç bir evrakına abdestsiz imza atmadım. Getir imzâlıyayım” dedi. Besmele çekerek imzaladı.”
Sultan Abdülhamit Beşiktaş tepesindeki Yıldız Sarayı’nı ve önündeki câmiyi yaptırdı. Hamîdiye suyunu halka sundu. Ankara vâlilerinden Abidîn Paşa, Elmadağı’ndan Ankara’ya tatlı su için halkdan para toplamıştı, halîfeden izin istedi. Abdülhamîd vâliye Susuzlara su vermek çok sevâbdır. Dînimizin emirlerindendir Bu vazîfe ve şeref bize bırakılsın. Topladığın paraları geri ver. Bütün masrafı hazînemdendir hemen işe başla. Milletimi iyi suya kavuştur!” dedi. Az zamanda Ankaralılar tatlı suya kavuşturuldu.
Medîne-i münevvereye telgraf hattını, Bingâzi telgraf hattını yaptırıp, Musul ve Kerkükte petrol kuyuları açtırdı.Hicaza hizmetler götürdü. hizmetleri yalnız ümerâya, ulemâya ve makama olmayıp, fakirlerin hepsine ulaşmıştır.
|