Tekil Mesaj gösterimi
Alt 06-15-2018, 10:04   #8
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak ehlisünnetbüyükleri.com

MİMÂR SİNAN

*Türk’e şeref, cihâna yüzlerce eser veren bir san’atkâr ve Osmanlı mîmârıdır Koca Sinân 1490 da Kayseri’nin Ağırnas köyünde doğdu. Sultan Selîm zamanında devşirme olarak İstanbul’a geldi.
iyi bir eğitim ve öğretimden sonra acemi oğlanlar kışlasına verildi. Acemi oğlanlar çok sıkı bir askerlik eğitiminin yanında büyük inşâatlarda ve gemilerde hizmet eder askerlik ve meslek öğrenirdi. Sinân marangozluk öğrendi. Acemi oğlanlığı dokuz yılda tamamladı, 1521de Sultan Süleymân’ın Belgrad seferine yeniçeri olarak katıldı. kabiliyeti sebebiyle yeniçerilikte terfî etdi. 1522’de Rodos seferine atlı sekban olarak katılıp, 1526 Mohaç muhârebesinden sonra, takdir edilerek acemi oğlanlar bölük komutanına terfî ettirildi. Daha sonra kapıbaşı olup, 1534 Alman ve Bağdâd seferlerine zemberekçi başı oldu
*1533 te Sultan Süleymân’ın İran seferinde Van gölüne geldiklerinde, sadrâzam Lütfi Paşasahile gitmek ve düşmanı gözetlemek istedi. Mîmâr Sinân’a kadırga yapması emredildi. Sinân’ın iki haftada üç adet kadırga yaptı Lütfi Paşa, gemilerin idaresini ona verdi. büyük bir îtibâr kazandı. İran seferinden dönüşte, yeniçeri ocağında itibârı yükseltildi hasekilik rütbesi verildi.1537 Korfu, Pulya ve 1538 Kara Boğdan seferlerine katıldı.
batı ve doğunun mîmârîsini tedkîk etdi doğu ve batı üslûbunu birleştirerek orijinal eserler verdi. Kendisi şöyle anlatmaktadır: “Asker ocağına girdikten marangozluğa merak ettim, iyi ustalar yanında, yetiştim. Bıkmadan çalışarak san’atın inceliklerini öğrendim. Kendimi göstermek için fırsat gözledim

*ülkeler gezip görgümü arttırmak istiyordum. fırsat çıktı. Selîm Han’ın ordusunda Acem ve Arab diyarlarını gezdim. Mimarlığı öğrendim. Gördüğüm her binadan, harabeden ibretle dersler aldım.”
Kara Boğdan seferinde, ordunun Prut nehrini geçmesi için köprü yapılması gerekiyordu. bu işi kimse başaramadı. Lütfi Paşa, Sultan Süleymâna bunu ancak Sinân’ın yapabileceğini arzetti. Pâdişâh’ın verdiği emirle Sinân, ordudaki bütün mîmâr ve neccârları toplayarak on üç gün gibi kısa sürede köprüyü yapıp ordunun karşıya geçmesini sağladı.olaydan sonra, başmîmâr Acem Ali, ve vezîriâzam Ayas Paşa vefât ettiler. Ayas Paşa’nın türbesini yapmak için yeni başmîmâr Mîmâr Sinân tayin edildi. 1538 yılında Mîmâr Sinân, hassa başmîmârı oldu.*Mîmâr Sinân’ın, mîmârbaşı olduktan sonra verdiği üç büyük eser, onun san’atını gösterir ilki, İstanbul Şehzâdebaşı Câmii ve külliyesidir. Şehzâdebaşı Câmii, bütün câmilere öncülük etmiştir. Külliyede imâret, mutfak kervansaray ve medrese bulunur Süleymâniye Câmii, Mîmâr Sinân’ın İstanbul’daki en muhteşem eseridir. kalfalık eseridir Yirmi yedi metre çapındaki büyük kubbe, gayet nisbetli ve ahenklidir Sükûn ve asaleti ifâde eden sâde ve ahenkli görünüşü ile Süleymâniye Câmii, olgun bir mimarîyi temsil eder Sekiz ayrı binadan meydana gelen Süleymâniye Câmii ve külliyesi, Fâtih’ten sonra şehrin ikinci üniversitesidir Mîmâr Sinân’ın en güzel eseri, seksen yaşında yaptığı ve ustalık eserim dediği Edirne’deki Selimiye Câmii’dir.

*Edirne’deki Selimiye Câmii için Mîmâr Sinân şöyle der: minareleri hem nâziktir san’attan anlayanlar takdir eder. Ayasofya kubbesi gibi bir kubbenin İslâm ülkelerinde yapılmadığını söyleyip duran kefere-nin mîmâr geçinen takımına cevâb olarak Allah’ın yardımı ile Selimiye kubbesinin bir zra’ ziyâde eyledim” mimarbaşı çok değişik konularla uğraştı. 1573’de Ayasofya’nın kubbesini onararak duvarlar yaptı. Bu günlere sağlam gelmesine sebeb oldu. Eski eserlerin görünümlerini bozan yapıların yıkılması onun göreviydi Zeyrek Câmii ve İstanbul hisarına yapılan ev ve dükkanların yıkımını sağladı.caddelerin genişliği, evlerin yapımı ve lağımlar ile uğraştı. yangın tehlikesine dikkat çekip ferman yayınlattı. *Hassa başmîmârı olarak çok değişik konularla ilgilendi Mîmâr Sinân, yapım işlerinin en ufak detaylarıyla bile ilgilenirdi. İslâm ahlakıyla ahlâklanmış mütevazı bir insan idi.Mühründeki El-hakîr-ül-fakîr Mîmâr Sinân” yazısı, bunun en iyi isbâtıdır Türk mimarîsinin ve, İslâm âleminin büyük mîmârı doksan küsür hayat sürdü. 364 yapıya imza attı. Eserlerinin büyük kısmı İstanbul’dadır. Osmanlı ülkesinde damgasını vurmadığı köşe yoktur. 1538’de vefât edip, Süleymâniye Câmii’nin yanında kendi yaptığı mütevazı ve sâde türbeye defnedilen Sinân, uzun bir ömre yüzlerce eserini İslâm âlemine yadigâr bıraktı Mîmâr Sinân dinlenmeden çalışıp, alın teriyle elde ettiği servetini bağışladı
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla