Tekil Mesaj gösterimi
Alt 06-23-2018, 06:18   #8
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak osmanlı hikayeleri android programı

Akşemseddin ve fatih sultan

genç Sultan Mehmed, İstanbul`un fethi hazırlıklarından sonra Allah dostlarının da ordusunda bulunmasını istedi. Akşemseddîn, Akbıyık Sultan, Molla Fenârî, Molla Gürânî, gibi meşhûr âlim ve velîler, talebeleriyle orduya katıldılar. Aydınoğlu, Karamanoğlu, İsfendiyaroğlu kuvvetleri İstanbul`un fethinin, Türk-İslâm âlemince mukaddes bir gâye kabûl edildiğini dile getirdi Akşemseddîn hazretleri evliyâ zâtlar, askerlere azim veriyorlardı. Fâtih Han, İstanbul önlerinde ordugâhını kurdu, düşmana önce İslâmı tebliğ etti. Bizanslılardan red cevabı alınca, şehri kuşatdı. Kuşatmada netice alınamaması devlet adamlarını ümitsizliğe düşürdü. Bunlar şehrin alınamayacağını, Haçlı ordusunun Bizans`ın imdâdına koşacağını sanıyorlardı.

orduda pâdişâhı ve askeri fethe karşı gayrete getiren din büyüğümüz Akşemseddîn. Hacı Bayram-ı Velî`nin; "İstanbul`un fethini şu çocukla bizim köse görürler!" sözünü biliyor ve kalpten inanıyordu. Avrupa`dan asker ve erzak getiren gemiler, istanbula girdi. Kâfirler şenlik yaparken, Müslümanlar üzüntülü idi. Pâdişâha gelen devlet adamları;"Bir sofunun (Akşemseddîn) sözüyle asker kırdırdın hazîneyi tükettin. kâfire yardım geldi. Fethetmek ümidi kalmadı." dediler. Sultan Mehmed veziri Ahmed Paşayı Akşemseddîn`e göndererek;"Şeyhe sor, feth olmak ve zafer ümidi var mıdır?" dedi. Akşemseddîn hazretleri şöyle cevap verdi:"Ümmet-i Muhammed müslüman ve gâziler kâfir kâlesine doğru hücum ederse, inşâallahü teâlâ feth olur."

Sultan Mehmed Akşemseddîn`e feth;"Vaktini tâyin etsin." dedi. Akşemseddîn Başını eğip, Allahü teâlâya yalvardı. Mübârek yüzü terledi. Sonra İşbu senenin Cemâziyelevvel ayının yirminci günü, seher vaktinde, inanç ve gayretle yürüsünler. O gün feth ola. Kostantiniyye`nin içi ezan sesiyle dola!" dedi. genç pâdişâha Mektubunda;"Kul tedbir alır, Allahü teâlâ takdir eder Hüküm Allahü teâlânındır. kul, elinden geldiği kadar gayret göstermekte kusur etmemelidir. Resûlullah`ın ve Eshâbının sünneti budur." diyordu. Akşemseddîn İstanbul`un fethini müjdeliyor, pâdişâha tavsiyelerde bulunuyordu.
Sultan Mehmed ordunun başına geçti, Akşemseddîn`den duâ istirham etti. Akşemseddîn;"Yâ Fakih Ahmed!" diyerek himmet taleb eyle!.. Allahü teâlâya niyâz eyle." buyurdu.

Akşemseddîn hazretleri hiç kimseyi istemedi kapılarını kapattırdı.Yeniçeriler, serdengeçtiler, akıncılar, Mehmed Hanın buyruğuyla İstanbul üzerine akıyordu Mehmed Han Akşemseddîn`in yanına gitti. , hocası Akşemseddîn secdeye kapanmış, başından sarığı düşmüş, ak saçı ve ak sakalı nûr gibi parlıyor İstanbul`un fethi için Allahü teâlâya yalvarıp duâ ediyordu surlara tırmanan İslâm askerinin yanında ak abalı bir topluluk hisara gidiyordu fethin askeri şehre girdi. İstanbul`un fethi ve Peygamber efendimizin büyük mûcizesi gerçekleşti. Akşemseddîn, fetih ordusu İstanbul`a girdikten sonra, İslâmiyet hukûkunu genç pâdişâha tekrar hatırlattı..İstanbul sabah sekizde fethedilmiş Sultan Mehmed ise şehre öğle Topkapı`dan girdi. Beyaz bir at üzerinde idi.

Muhteşem bir alayla Ayasofya`ya yol aldı. Zulümden bıkmış olan Bizans bekleyişin içinde idi. Fâtihin geçtiği sokaklarda kumandanları vezirleri, Molla Gürânî, Molla Hüsrev, Akşemseddîn ve Akbıyık Sultanda bulunuyordu. Yerli halk Sultan Mehmed genç olduğu için, Akşemseddîn`i pâdişâh sanıyordu. Ona, çiçek veriyorlardı. Akşemseddîn genç pâdişâhı göstererek;"Sultan Mehmed odur." sözüne karşılık;Sultan Mehmed Gidiniz, ona gidiniz. Sultan Mehmed benim, o benim hocamdır. Şehrin mânevî fâtihidir." diyordu.Sultan Mehmed İstanbul`a girdikten sonra, hocası Akşemseddîn kayboldu. Üç gün sonra, Edirnekapıda vîrâne bir yerde ibâdetle meşgûlken buldular. O zamandan beri bu yere, Akşemseddîn" mahallesi denildi.

Sultan Mehmed Han, fethin üçüncü günü Ayasofyayı câmiye çevirdi. ilk hutbeyi, Akşemseddîn okudu. Okmeydanı`nda zafer alayında Akşemseddîn de vardı. gâzîlere yaptığı konuşmada;"Ey gâzîler, bilin, âgâh olun ki; cümleniz hakkında, âhir zaman Peygamberi Server-i kâinât; "Onlar ne güzel askerdir." buyurmuştur. İnşâallah cümlemiz affedilmiş oluruz. gazâ malını isrâf etmeyip, İstanbul içinde hayr-ü-hasenâta sarf ve pâdişâhımıza itâat ve muhabbet ediniz." diye nasîhatte bulundu. Sultan Mehmed Hanın başına isorguç takıp;"Pâdişâhım, bütün Âl-i Osman`ın âb-ı rûyu oldun. mücâhid-i fî sebîlillah ol!.." diyerek, Gülbank-i Muhammedî çekti.

Akşemseddîne; "İstanbul`un fethedileceği zamânı nasıl bildin?" diye sorulunca, şöyle cevap verdi;"Kardeşim Hızır ile, İstanbul`un fetih vaktini çıkarmıştık. Kale fethedildiği gün, Hızır`ın, yanında evliyâdan cemâatle hisara girdiğini gördüm. Kale fetholunduktan sonra, Hızır kardeşimi kalenin üzerinde oturur gördüm. Sultan Mehmed fetihden sonra hocası Akşemseddîn`e, son taarruz anında; "Yâ Fakîh Ahmed" diyerek Fakîh Ahmed`den himmet taleb etmesini söyledi;"Fakîh Ahmed kimdir ki; niyâz eyledim? Himmet istedim? diye sordu. Hocası Akşemseddîn bu suâle Fakîh Ahmed, kutb, sâhib-i idi." cevâbını vererek, Allahü teâlânın yardımını, onun vâsıtasıyla ve onun bereketi ile gönderdiğini ettiğini söylemiştir.

Akşemseddîn hazretlerinin "Fakîh Ahmed" dediği kendisi idi. Fakat tevâzudan kaçıp, kendisini gizleyerek konuşmuş, gâyet ârifâne bir tavır takınmıştı Sultan Mehmed Akşemseddîn hazretlerini ziyârete gitti. Fâtih, sohbet sırasında bir ara Akşemseddîn`e;"Hocam Eshâb-ı kirâmın büyüklerinden, mihmandâr-ı Resûlullah Eyyûb-i Ensârî`nin mübârek kabrinin isranbula yakın olduğunu okudum. Yerinin bulunmasını ricâ ederim." dedi.Akşemseddîn karşı yakada nûr görüyorum. Orada olmalıdır." cevâbını verdi. pâdişâhla oraya gittiler. Akşemseddîn iki dal aldı. Birini bir tarafa, diğerini öteye dikti ve;"Bu iki dal arası, Mihmandâr-ı Resûlullah`ın kabridir." buyurdu.

Fâtih Han, Akşemseddîn`in diktiği çınar dallarına mührümü gömün ve dalları yirmişer adım çekin." dedi. Sabah olunca Sultan Fâtih, Akşemseddînin kabri tekrar tâyin etmesini ricâ etti, Akşemseddîn doğruca eski yerde durdu ve;"Dalların yeri değiştirilmiş, hazret buradadır." dedi Sultânın mührünü çıkarın kendisine teslim edin." dedi. Akşemseddîn pâdişâh yüzüğünün orada olduğunu kerâmetiyle anlamıştı.Fâtih, Akşemseddîn`e hiç şüphe kalmadı. tam inanmam için bir alâmet daha gösterir misiniz?" dediğinde, Akşemseddîn:"Kabri kazınca, üzerinde; "Bu Hâlid bin Zeyd`in kabridir." yazılı bir taş vardır." dedi. Kazdılar, Akşemseddîn`in dediği çıktı. Sultan Fâtih`in vücûdunu titreme aldı. Fâtih; "Zamânımda Akşemseddîn gibi bir zâtın bulunmasından duyduğum sevinç, İstanbul`un alınmasından duyduğum sevinçten az değildir." diye şükr etti.Fâtih Sultan Mehmed Han, Eyyûb Ensârî`nin kabr-i şerîfinin üzerine türbe Akşemseddîn ile talebelerine odalar, ve câmi-i şerîf yaptırdı. Akşemseddîn`den orada oturmasını ricâ etti. Fakat o, bu teklifi kabûl etmeyerek, memleketi Göynük`e döndü.


HACI BAYRAM VELİDEN NASİHATLER

Hacı Bayram hazretleri Sultan 2. Murâd Hana şöyle nasihat etti herkesi tanı, ileri gelenlere ikrâmda bulun. İlim sâhiplerine hürmet et. Yaşlılara saygı, gençlere sevgi göster. Halka yaklaş fâsıklardan uzaklaş, iyilerle düşüp kalk. kimseyi küçümseme İnsanlığında kusûr etme, sırrını açma, iyice yakınlık peydâ etmedikçe, kimseye güvenme. Cimri ve alçakla ahbablık kurma. Kötüye ülfet etme. insanlarla aranızda meseleler görüşülürse, hemen muhâlefet etme. Sana sorulursa, cevap ver. Seni dinleyen halk, hem senin değerini, hem de başka türlü düşünenleri tanımış olur. Sana görüş kimindir? diye sorarlarsa, fakîhlerin bir kısmınındır, de. Onlar, verdiği cevâbı benimserler ve onu sürekli yaparlarsa, senin kadrini bilir ve mevkiine hürmet ederler."

Seni ziyârete gelenlere ilim öğret, faydalansınlar. , öğrettiğini belleyip tatbik etsinler. Onlara umûmî şeyleri öğret, ince meseleleri açma. Onlara güven ahbablık kur. dostluk, ilme devâmı sağlar. ikrâm et. İhtiyaçları temin et. değer ve îtibârları tanı kusur görme. Halka yumuşak muâmele et, müsâmaha göster. bıkkınlık gösterme, onlardan biri imişsin gibi davran.
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla