Tekil Mesaj gösterimi
Alt 06-26-2018, 06:28   #2
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak timetürk.com

İşçi ve işçilik
***
Hazreti Muhammed: “İşçinin ücretini alın teri kurumadan önce ödeyiniz.”buyuruyor 1 Mayıs İşçi Bayramı, dünya çapında kutlanan, birlik, dayanışma ve haksızlıklarla mücadele günüdür Dünyada resmî tatildir. Türkiye’de ilk kez 1923′te resmî olarak kutlanmıştır. 2008 Nisan’ında, “Emek ve Dayanışma Günü” olarak kabul edilmiştir. 22 Nisan 2009 da TBMM’de kabul edilen yasa ile 1 Mayıs resmi tatil ilan edilmiştir. 1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramına destek olan bir çok müslüman vardır*
İslam’da zenginin* fakirin işverenin ve, işçinin de yeri vardır İslam tam bir adalet,* diyor çünkü eşitlik her zaman adalet olmaz. Güçlü deveyle zayıf deveye 50’şer kilo* vursan eşitlik olur adalet olmaz,* zayıfa güçlü kadar yük vurulmaz. Herkes eline geçen her şeyi verirse o zaman işçi de bulunmaz, herkes ağa olur “Sen ağa ben ağa inekleri kim sağa?!” derler. ve* dünyanın nizamı bozulur.

ayette Ey mülkün sahibi* Allah’ım! Sen mülkü dilediğine verirsin. Dilediğinden çeker alırsın. Dilediğini aziz edersin, dilediğini zelil edersin. Hayır sendedir. Şüphesiz sen her şeye hakkıyla gücü yetensin.” (Al-i İmran 26) Allahu Teala Müslümanlara zekat ve sadaka müessesi getirip fakirlerin ihtiyacını gidermiştir. Sadakalar* -Allah’tan* farz olarak- yalnızca fakirler düşkünler* kalbleri ısındırılacaklar köleler borçlular Allah yolunda olanlar ve yolda kalmışlar içindir. Allah bilendir hüküm ve hikmet sahibidir.” (Tevbe)
Peygamber Efendimiz işçinin ücretinin vaktinde ödenmesini emretmekte, işçiyi çalıştırıp ücretini ödemeyenlerin hasmı olduğunu beyan buyurmaktadır.*

Nebi (s.a.v.) şöyle buyurduğunu “Allah Teâlâ buyurur ki: Üç kimse vardır ki, Kıyamet günü* onların hasmıyım. Ben,* kimin hasmı olursam, onu helak ederim. O üç kimse şunlardır: Bana karşı söz verip, sonra* dönen, ,Hür kimseyi köle gibi* satarak parasını yiyen, işçi çalıştırarak ondan istifade edip de ücretini vermeyen kimsedir.”* hadis-i şerifler ve İslâmiyet alın terine büyük ehemmiyet vermiştir. İslâmiyette emeğe saygı vardır. Karşılıklı anlayış ve işbirliği vardır. İşveren* emanetçidir. Mülkün hakiki sahibi Allahu Teâlâ’dır. patronun* serveti “ameli”dir. Ne kadar zengin olursa olsun mezara* kefenle onun için çalıştırdığı kişilere imkanları ölçüsünde en iyi ücreti verecek, onu muhtaç düşürmeyecektir. İşçi o işyeri sanki kendisininmiş gibi çalışacaktır.

Müslüman olarak "Merkezinde insan ve insanlık olmayan, refahı topluma yaymayan sadece ülke ekonomisini büyütmeye kilitlenmiş* politikanın uygulandığı, Vergi yükünün emekçi sırtına yüklendiği, işçilerin asgari ücretle çalışmaya mahkûm edildiği, yüksek işsizlik oranları,* kadınların ve çocukların ucuz işgücü olarak sömürüldüğü, Yetersiz tedbirler ve çalışma şartları nedeniyle iş kazalarının arttığı, binlerce işçinin hayatını kaybettiği sakat kaldığı bir memlekette sosyal barış tesis edilemez." Hayreddin Karaman işçi hakları konusunda şunları yazıyor: İslâm'da işçi iş akdi, " ele alınmıştır; işçi, emeğini kiraya verendir. sermaye-emek toprak- emekten bahsedilmiştir.

iş yapan zanaatkârlar, sanâyiciler, doktor, avukat serbest meslek sahipleri işçidirler işlerini yaparken başkalarının emeğinden istifade ediyor, yani işçi kullanılıyorsa, işverendirler işçi, emeği karşılığında ücret yerine, üretim ve gelirden pay alıyorsa, l işverendir işçi-işveren anlayışı İslâm'da sınıf çatışmasını önlemiş, işçinin işe sahip çıkarak üretimi arttırmasını, işveren olma ümidiyle* verimli olmasını sağlamıştır.*İslâm hukukunda* iş akdi* rızâ ve irade iledir. İşin meşrû ve mübah olması, işçinin yapacağı iş ve hizmetin -müddeti* ücreti istifade edeceği haklar iş akdinin şartlarıdır.

işe ilk girişte sözleşme ve akit yapılırken, sonra, işçi ve işveren temsilcileri arasında toplu sözleşmeye gidilmektedir? Toplu sözleşmenin* meşrû olabilmesi için, sözleşmeyi yapanlara işçilerin ve işverenin, serbest irade ve rızâlarıyla temsil* selâhiyeti vermiş olmaları, tarafların kabul veya red muhayyerliklerinin bulunması gerekir. Tehdit, zorlama ve tazyikte kalan taraf veya tarafların yaptıkları akit ve sözleşme meşrû ve sahih değildir.*Bir başkasına çalışmak veya hizmet* suretiyle üretim kâr yahut* refah ve huzurua katkıda bulunan bir kimsenin, bundan dolayı kendisine menfâatler sağlaması tabiî hakkıdır;* İnsanın* gelişmesi, huzur ve mutluluğa ermesi istediği işte, kabiliyetlerini geliştirebileceği sâhada çalışma imkân ve hürriyetine bağlıdır.

İslâm, kişinin sınıfına* bakmaksızın ona, güç ve kabiliyetine uygun her işte hürriyet tanımıştır. Hiçbir kimsenin, örf-âdete veya iktidara dayanarak bir işe girme imtiyazı yoktur; iş ve çalışmada fırsat eşitliği vardır; öncelik hakkı ehliyet ve kabiliyete bağlıdır:*
Rasûlullâh (sav) "Emanet* iş ehline değil ehli olmayana verilince kıyâmetin kopmasını bekle" buyurmuş İslâm'ın "insanlar arasında eşitlik" prensibine işaret etmiştir çalışma hayatında fırsat eşitliği ve hürriyet -prensiplerine ve* iş sâhasına* bağlıdır. İstediği işi bulamayan veya ekmek bulamayan kimsenin iş hürriyetinden bahsedilemez. İslâm, devlete, herkese iş bulma vazifesini vermemekle beraber, gerekli tedbirleri almasını ve iş bulamayan kimselerin geçimlerini sağlamasını* istemektedir.*
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla