Tekil Mesaj gösterimi
Alt 07-01-2018, 21:44   #47
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak vehbitülek.com

Çal çoban çal

Yıldırım Han’ın en sevdiği oğlu Ertuğrul, Sivas’da valiydi Timur Han İran’ı ele geçirip kasırga gibi Doğu Anadolu’ya girdi. Osmanlı Devletinin en uzak noktası Sivas idi. Timur, hızla Sivas’ı kuşattı kumandan Ertuğrul teslimi şiddetli bir kuşatma İçeriden timurun adamları, şehrin kapılarını gizlice Timura, Sivas Timur’un eline geçti. Şehzade Ertuğrul bir avuç askeriyle şehid oldu. Yıldırım acılar içinde kaldı. Ertuğrul gibi bir oğul, Sivas gibi bir kaleyi kaybetti çok sarsıldı Uludağ sırtlarına çıktı koyunlarını otlağa salmış, sırtını ağaca yaslamış bir çoban, kavalıyla içli havalar çalıyordu gözyaşlarıyla onu dinledi sonra Yıldırım Han:“Çal çoban çal...Keyif senin, rahat senin. Kaybettiğin neyin var ki. Sivas gibi kalen mi gitti, Ertuğrul gibi oğlun mu öldü? Çal çoban çal...”


MÜSLÜMANA DÜNYADA RAHAT YOK

Bütün ömrünü mücadele ile, cihad ile geçiren Barbaros Paşa’nın hatıratında dünyanın “rahat” yeri olmadığını göstermesi bakımından ibret vericidir kendisi şöyle anlatır Cezâyir’i fethettikten sonra, “Elhamdülillah, Allahü teâlânın yardımı ile düşmanı yola getirdik, baş kaldıracak düşman bırakmadık. Gazâ yolunu boş bırakmadık. Artık rahatımıza bakalım” dedim.O gece Rü’yâmda ak sakallı, nûrânî yüzlü bir zât dedi ki, “Yâ Hayreddin! Yalan dünyada rahat olmaz. Rahat, Cennet-i a’lâda Seferlere devam et! Sana müjdeler olsun adanın fethi yakındır. Cenâb-ı Hakkın yardımı seninledir.”
hatâmı anlayıp, tövbe ettim. Cezâyir’in yakınındaki ada kâfirlerin elinde idi. Gördün mü erenlerin yüce himmetini. “rahatımıza bakalım” sözümüzü beğenmediler. Elhamdülillah ki, bizi îkâz ettiler, dedim

îkâzın şükrü olarak, sadakalar dağıttırdım. Açları doyurdum, elbisesizleri, giydirdim. hazırlıklara başladım. Kâfirler iyi savunmasını yapıyordu kalenin alınması zordu. Seferden önce ‘Yâ Rabbî, yardım et, adayı almamızı nasîb eyle’ diye duâ etti O gece yine rü’yada erenler göründü, ‘Ey Hayreddin, sen kalbini rahat tut, niyyetini hâlis eyle! Adanın fethi yakındır’ dediler., Rabbime şükrettim. Yüzümü yerlere sürüp sabaha kadar ibâdet ettim. topları adaya çevirdim, teslimi top atışıyla, kale düşmüyordu. sabaha kadar ibâdet edip yalvardım. Ağlıyarak şöyle duâ ettim: “Yâ İlâhel âlemîn! Şüphesiz sen kolaylaştırıcısın kalenin fethini zayıf kuluna kolaylaştır. Beni din düşmanları önünde hor ve hakîr eyleme! Nusret ve kuvvet verici sensin. Sana sığındım, sana güvendim. gaflet bastırdı. Uykuya daldım,

nûr yüzlü bir ihtiyar:“Ey Hayreddin! Niçin elem çekersin. Gönlünü hoş tut! Herşeyin saati vardır. Vakitsiz kuş bile uçmaz. askerlerini teknelere doldur, filânca saat kaleye hücum ed Hak teâlânın yardımı sizin iledir” dedi.Sabah olunca, tekneleri denize indirdim. Geceyi bekledim. O saatte zifiri karanlıktabadaya çıktık. Kalenin burçlarına askerlerim burçlara çıktı. Kaleyi fethettik.Müslümanların işlerini kolaylaştıran, Cenâb-ı Hakka niyâzda bulundum. Secdeye kapanıp, “Yâ Rabbî! Kuvvet ve nusret vericisin. Ben zayıf bir kulunum. Yaptıklarımı kendimden bilmekten muhâfaza eyle! Ben vasıtayım. Beni her zaman hayıra vesîle kıl! Her zaman İslâmı yaymakla meşgûl eyle” diye yalvardım.
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla