Tekil Mesaj gösterimi
Alt 07-17-2018, 22:13   #27
Kullanıcı Adı
Cihannur
Standart
Alıntı:
ak61 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Cihannur hocam,
Siz Müslümanlar için hassasiyet gösteriyorsunuz. Ancak Müslüman olan birisi de suç işlemiş olabilir bunu düşünmeden direk kendilerini masum kabul ediyorsunuz. Bence bu insanları devlet %100 suçlu olarak ıspatlasa da siz yargılama ve sisteme inanmadığınız için bunu kabul etmeyeceksiniz. Önyargınız oluşmuş.

Ben bahsettiğimiz şahısların hukuk kuralları çerçevesinde kalmadığını düşünüyorum.

Hukuk liyakat iyi noktada mı? Bence de değil. Ama eski ile düşününce çok daha iyi noktalarda ve gelişiyor. Umutsuz olmamak lazım.
Adnan Oktar'ı önce ayrı tutarak Ebu Hanzala ve Alparslan Kuytul özelinde yapılanlara bakalım. Çünkü Adnan Oktar hakkında direkt olarak onun fikirlerini itham ederek operasyon yapılmadı. Ebu Hanzala'ya hangi hukuk işletildi de ona 15 yıla yakın hapis cezası verdiler?! Alparslan Kuytul'un suçu nedir de onu aylardır içerde tutsak tutuyorlar?!

Dikkat edersen esir, tutsak kavramlarını kullanıyorum. Bana göre bu insanlar (Adnan Oktar, Alparslan Kuytul, Ebu Hanzala ve İslami bir hareket içinde bulunup da rejim tarafından esir alınmış olan diğer mazlumlar) Türkiye'nin mevcut zalim rejimi tarafından esir edilmiş olan Müslüman tutsaklardır. Bu insanları normal yargılama prosedürü içerisinde yargılanmakta olan insanlar olarak görmüyorum, zalim rejim tarafından tutsak edilmiş olan mazlum insanlar olarak görüyorum.

Ebu Hanzala ve Alparslan Kuytul 'fikir suçu'yla itham ediliyor ve Ebu Hanzala'ya 'fikir suçu' yüzünden 15 yıl civarında hapis cezası verildi. Ebu Hanzala ya da Alparslan Kuytul çıkıp da bir çatapat patlatmış mı?! Ebu Hanzala ya da Alparslan Kuytul çıkıp da birisine ya da birilerine 'Şuraya gidin buraya gidin oraya gidin de bir çatapat patlatın' demiş mi?! Yok böyle bir şey! Öyleyse niye bu insanlardan birine 15 yıla yakın hapis cezası verdiler ve diğerini ise aylardır hapiste tutuyorlar? Bu hukuk mu adalet mi?! Değil elbette! Bu; haksızlık, hukuksuzluk ve zulümdür!

Adnan Oktar'a yapılan operasyona gelelim. Oktar'a operasyonu yapanların amaçları ne? İşlendiği iddia edilen bir suçu ya da suçları ortaya çıkartıp adaleti sağlamak mı?! Amacın asla bu olmadığı kanaatindeyim. Çünkü Adnan Oktar'ın gizlice kaydedilmiş olan ses kayıtları ona yapılan operasyondan sonra sızdırıldı. Bu hiç şüphesizdir ki itibar suikastidir! Burada düşmanlık var ve bu da yapılan operasyonun arkasında kötü niyet bulunduğunu ima ediyor.

Adnan Oktar'ın daha önceden gizlice kaydedilmiş olan ses kayıtlarının ona yapılan operasyondan hemen sonra kamuoyuna sızdırılması sana bir şey hatırlattı mı? Bana FETÖ'yü ve FETÖ'nün 'farklı ülkücülük' kisvesiyle MHP'nin üst yönetimine ve dolayısıyla MHP'ye yaptığı uygunsuz görüntüler operasyonunu hatırlattı. MHP'ye o operasyonu yapmış olan alçaklar 'farklı ülkücülük' kisvesiyle kendilerini nasıl da masum gösteriyorlardı hatırlıyorsun değil mi? Orada da iyi niyet yoktu, Adnan Oktar'a yapılan operasyonda da iyi niyet yok; kanaatim budur.

Adnan Oktar'ın gizlice kaydedilmiş olan ses kayıtlarının ona operasyon yapılmasının ardından kamuoyuna sızdırılması yapılanın hukuki yargılama değil siyasi yargılama olduğu görüşümü perçinledi. Adnan Oktar, Alparslan Kuytul, Ebu Hanzala ve benzeri durumdaki Müslümanlar hukuken değil siyaseten yargılanıyor ve yapılan siyasi yargılamalara hukuk kılıfı giydirilmeye çalışılıyor.

Yapılan bütün zulümlere karşıyım elbette; fakat İslami bir hareket içinde bulunup da insanlara, topluma İslam'ı anlatan insanlara yapılan zulümlere karşı daha fazla hassasiyet gösteriyorum. Bu da çok doğaldır çünkü ateş düştüğü yeri yakar. Bu yüzden tepkim daha yoğun ve daha sert oluyor.

Türkiye'nin genel hukuki durumu kanımca eskiye göre daha iyi değil daha kötü. Çünkü ortada hukuk diye bir şey kalmadı. İnsanlara operasyon yapıyorlar ve operasyonun ardından daha yargılama başlamadan birkaç gün içinde onların malı-mülkü, şirketi neyi varsa tüm mal varlığına el koyuyorlar! Bu tam bir hukuksuzluk durumudur! Türkiye'de şu sıralar gizli bir 28 Şubat dönemi yaşandığını düşünüyorum ve bu kayyum olayının Türkiye'nin cari zulüm rejiminin tabutuna çakılan son çivilerden biri olduğu kanısındayım. Çürümüş, kokmuş bu rejim, zulümlerini arttıra arttıra malûm sonu olan yıkılışına doğru hızla ilerliyor.

Türkiye'nin mevcut rejimi bir zulüm rejimidir. Bidayetinde zulümle, zulüm üzerine kurulmuş, akabinde zulümle devam etmiş ve devamlı olarak zulüm üretmiş bir rejimden bahsediyoruz. İstiklâl mahkemelerinden 27 Mayıs'ın Alçak Zulüm Divanı mahkemesine, Diyarbakır Cezaevi işkencelerinden 28 Şubat dönemi zulümlerine kadar hep zulüm üretti bu bozuk zalim rejim. Eski Dışişleri bakanlarından İhsan Sabri Çağlayangil'in "Mağaralara iltica etmişlerdi. Ordu zehirli gaz kullandı mağaraların kapısının içinden, bunları fare gibi zehirledi ve 7'den 70'e o Dersim Kürtleri'ni kestiler" anlatımında yerini bulduğu şekliyle Dersim Kürtleri'ni 7'den 70'e katletti bu zalim rejim! Masum insanları derelere doldurup öldürdü bu zalim rejim! Kutu Deresi'nin, Zilan Deresi'nin ah bir dili olsa da kanlı gözyaşlarını akıta akıta konuşşa! Onlara sor bu alçak zulüm rejiminin çoluk-çocuk, kadın, yaşlı demeden masum insanları nasıl acımasızca öldürdüğünü!

Genetiği zulüm olan bu rejim, yaptığı bu kadar zulmün sonunda hukuku ortadan kaldıracak bir duruma gelip tam hukuksuzluğa geçti. Türkiye'nin nefret ettiğim zalim rejimine karşıyım ve bu rejimden asla razı değilim! Çürümüş, kokmuş bu zalim rejimin yıkılıp gidip kötü ve acı bir hâtıra olarak tarihin tozlu sayfalarında kalması Allah'tan dileğimdir.

Konu Cihannur tarafından (07-17-2018 Saat 23:15 ) değiştirilmiştir..
Cihannur isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla