Tekil Mesaj gösterimi
Alt 07-20-2018, 22:19   #2
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak kuraan mucizeleri android programı .


Engel Tanımayan Filizler

Topraktan çıkan filiz her zaman uygun bir ortama ulaşamayabilir; kendini bir kayanın veya büyük bir bitkinin gölgesi altında bulabilir. büyümeye devam ederse, güneş ışığını alamayacağından fotosentez zorlaşır. filiz, yeryüzüne çıktığında ışık kaynağına doğru büyüme yönünü değiştirir. Fototropizm olarak bilinen bu işlem filizler ışığa duyarlı yön tayin sistemine sahiptir. Hayvanlarla ve insanlarla karşılaştırdığımızda bitkiler, ışığı algılamada avantajlıdır hayvanlar ve insanlar sadece gözleriyle ışığı algılayabilir. Bitkilerdeki yön tayin sistemleri son derece keskindir. hiçbir zaman yön şaşırmazlar. Işığa ve yer çekimine dayalı kusursuz yön bulma sistemleriyle yönlerini bulabilirler.

Bitkiler ışığı algılayıcı sistemlerin yanı sıra hücre bölünmesinin gerçekleştiği özel büyüme bölgelerine sahiptirler. Meristem olarak adlandırılan dokular kök ve gövde uçlarında bulunur. Filizin gelişiminde büyüme bölgesindeki hücreler aynı şekilde büyürlerse bu, gövdenin düz olmasını sağlar. Her bitkinin Meristem dokusunun büyüme yönüne göre şekilleri belirlenir. hücrelerin büyümesi bir kenarda fazla, diğerinde az olursa bitkinin gövdesi eğimli büyür. Bitkilerdeki büyüme tüm bölgelerde aynı anda başlar. Filizden çıkan bitkinin gövdesi ihtiyacı olan ışığa doğru ilerler topraktan bitki için gerekli olan su ve mineralleri sağlayacak kökler yer çekimini algılayan rehber sistemleriyle büyümelerini en etkili biçimde gerçekleştirirler.

bitkilerin kök uzantılarının toprağın altına rasgele yayıldığı düşünülebilir. Oysa kök uzantıları kontrollüce hedeflerine kilitlenmiş füze gibi ilerler
büyüme, bitkiden farklılık gösterir. her bitkide büyüme kendi genetiğe uygun gerçekleşir. her bitkide maksimum büyüme farklıdır. mısır sapı için maksimum büyüme süresi altı hafta iken kayın ağacı için bu süre çeyrek asırdır.


Çimlenme

küçücük bir cisimden metrelerce uzunluktaki tonlarca ağırlıktaki bitkinin oluşmasının ilk aşamasıdır. bitki kökleri yere, dalları yukarıya uzanırken, içindeki sistemler ortaya çıkar hiçbirinin oluşumunda aksama ya da gecikme olmaz. Bitki için gerekli her şey aynı anda gelişir. Örneğin, bir yandan çiçeğin döllenme mekanizması gelişirken, diğer yandan taşıma boruları oluşmaktadır. Aksi takdirde çiçek döllenme mekanizması oluşmayan bir bitkide, odun borularının hiçbir önemi olmayacaktır. Köklerin bir anlamı yoktur. böyle bir bitki neslini devam ettiremez, ek mekanizmalar işe yaramayacaktır. bitkilerdeki birbirine bağlı ve uyumlu mükemmel tasarım kesinlikle tesadüfen oluşamaz

Bir adet tohumu bir derinliğe gömüp bekleyelim. gereken süre geçtiğinde tohumun toprağı yararak yeryüzüne çıktığını görürüz.Bu tohumlardaki özel tasarımdır. Bitkiler bilinçli bir varlığın kanıtıdır bitkiler rastlantılarla oluşamazlar bitkilerde son derece bilinçli bir müdahale ve kusursuz bir tasarım vardır bu her şeyi en ince ayrıntısıyla bilen meydana getiren bir Yaratıcı`nın delilidir. Bitkilerin yaşamındaki yalnızca ilk aşama tohumun oluşumu bile üstün güç sahibi Yaratıcı`nın yaratmasındaki benzersizliği gösterir. Allah Kuran`da şöyle bildirir
"Şimdi ekmekte olduğunuz (tohum)u gördünüz mü? Onu sizler mi bitiriyorsunuz, yoksa bitiren Biz miyiz? dileseydik, onu ot kırıntısı kılardık şaşar kalırdınız." (Vakıa Suresi, 63-65)


Tohumun Bitkiye Dönüşmesi İlk Aşama: Filiz

Tohumu hiç görüp bilmeseydik içinden birbirine benzemeyen sayısız bitkinin çıkabileceğini, bitkilerin metrelerce yüksekliğe ulaşacaklarını tahmin edebilir miydik? küçük kuru tahta parçalarına benzeyen tohumlar, içlerinde bitkilere binlerce bilgi barındıran genetik taşıyıcılarıdır. bitki ile ilgili tüm bilgiler tohumlarda saklıdır. Bitkinin kökü, gövdesi çiçeklerin vereceği meyve en küçük detayına kadar eksiksiz olarak tohumdadır
Döllenmenin ardından tohumun bitkiye dönüşmesindeki ilk aşama filizlenmedir. Toprağın altındaki tohum ısı, nem ve ışık gibi faktörlerin bir araya gelmesiyle canlanır. uyku halindedir. uyanır büyümeye başlar.

Filizlenmenin birkaç aşaması vardır. İlk tohum ıslanmalıdır ki, içindeki hücreler nemlensin metabolizma başlasın. sonra kök ve filiz büyür hücre bölünmesi başlar. fonksiyonların özel dokularca gerçekleştirilebilmesi için hücre farklılaşması olur. bu aşamalar enerji gerektirir.
Tohumun büyümek için besine ihtiyacı vardır. tohumun, mineralleri kökleriyle alacak hale gelene kadar besleneceği bir kaynağı yoktur. Öyleyse tohum, büyümesi için gerekli besini nasıl bulmaktadır? Bu tohumun yapısında gizlidir. Döllenmede tohumla oluşan besin deposu, filiz verip toprağa çıkana kadar tohumlarca kullanılacaktır. Tohumlar kendi besinini üretir hale gelinceye kadar, bünyelerindeki yedek besinlere ihtiyaç duyarlar.

çimlenme başladığında tohum topraktan suyu çeker ve embriyo hücreleri bölünür tohum kabuğu açılır. kök sisteminin başlangıcı olan kökçükler sürgün verirler ve toprakta aşağı doğru büyürler. Kökçüklerin gelişmesini, sap ve yaprakları üretecek tomurcukların gelişimi izler. Tohum toprak üstüne ışığa yönelir ve güçlenir. Çimlenme toprak altında başlar. İlk yapraklar açıldığında bitki, fotosentezle kendi besinini üretir tohumun büyümesinde bir mucize gerçekleşir. Ağırlığı ancak "gramla ifade edilen tohum, kilolarca ağırlıktaki toprağı delerek yukarı çıkarken zorlanmaz. tek amacı toprağın üstünde ışığa ulaşmaktır. Çimlenmeye başlayan bitkiler ince gövdeleriyle boşda hareket ediyormuş ve üzerlerinde ağırlık yokmuşçasına, oldukça rahat yavaş yavaş gün ışığına doğru yol alırlar. Yer çekimine karşı koyarak, tüm fizik kurallarını hiçe sayarak topraktan çıkarlar.

Toprağın çürütücü, ve parçalayıcı özelliğine rağmen, küçücük tohum ve milimetrenin yarısı inceliğindeki kökler hiçbir zarar görmezler. sürekli büyürler.Toprak altındaki tohumun yüzeye çıkış yolu kapatılarak, gün ışığına ulaşmasını engellemek için deneyler yapılmıştır. Deneyler çok şaşırtıcıdır. Tohum, önüne çıkan her engelin etrafından dolaşacak kadar uzun filizler çıkartarak büyüdükleri yerde baskı yaratarak gün ışığına ulaşır. Bitkiler büyüme süreçlerinde, büyük bir baskı yaratırlar. yolda yarıkların içinde yetişen fideler yarıkların genişlemesine yol açabilirler. tohumlar gün ışığına çıkarken engel tanımazlar. Tohum filizlenip topraktan çıkarken her zaman dik çıkar. Bunu yaparken yer çekimine aykırı hareket etmektedir. Kökler ise yer çekimine uygun hareket ederek toprağın içine ilerler

akla şu soru gelir Aynı bitkinin iki ayrı organı nasıl olup da zıt yönlere doğru büyür Bitkilerde büyümeyi yönlendiren uyarılar iki türlüdür; ışık ve yer çekimi. Tohumdan çıkan ilk kök ve filiz duyarlı sistemlerle donatılmışdır. Filizlenen kökde yer çekimini algılayan hücreler bulunur. Yukarıya doğru yükselen gövdede ise ışığa duyarlı hücreler bulunur. hücrelerin ışığa ve yer çekimine duyarlı olması bitki parçalarını gereken yerlere yönlendirir. köklerin ve filizin büyümesi dikey değil de farklı yöne ilerliyorlarsa, yönlerini düzeltmelerini sağlar.
Bitkiyi oluşturan hücreler birdenbire başkalaşmaya başlamakta ve şekil alarak bitkinin bölümlerini oluşturmaktadır Üstelik de köklerde ve gövdede görüldüğü gibi farklı yönlerde hareket etmektedir

kökün yer çekimiyle hareket ederek toprağın derinliklerine gitmesini,ve gövdenin toprağın üstüne hareket etmesini düşünelim. Dıştan bakıldığında güçsüz görünüme sahip yapıların toprağı yarması akla pek çok soru getirir burada çok önemli bir karar vardır. hücrelerin başkalaşma zamanını belirleyen, onlara yön gösteren kimdir Nasıl olup da her hücre hangi bölümde yer alacağını bilerek hareket eder Nasıl olup da karışıklık çıkmamakta kök hücreleri sadece toprağın içine uzamaktadır? tek cevab vardır. Bu kararı alan ve uygulayan, karışıklık çıkmaması için gerekli sistemleri belirleyen ve bunları oluşturan elbette bitkinin kendisi değildir.

Bitkiyi oluşturan hücreler de bunları yapamazlar. Başka bir canlının müdahalesiyle bu sistemin oluşması mümkün değildir. bitkiler yüce bir güç tarafından yönlendirilir ve yönetilir hücrelere karar aldırtan, onlara görevlerini ne yöne gitmeleri gerektiğini gösteren tüm yapıları yaratan üstün bir akıl vardır üstün aklın sahibi hiç kuşkusuz tüm alemlerin Rabbi Allah`tır.


Ücretli Bir Taşıyıcı – Karınca

tohumların yapısı farklı özelliklere sahiptir. çevresi yağlı, yenilebilir bir dokuyla kaplı olan bir tohumda yağlı doku, bitkinin nesli için çok önemlidir bu özellik karıncaların bitkiye ilgisine sebep olur bitkilerin üremesi karıncalar vasıtasıyla gerçekleşir. Tohumunu toprağa koyamayan bitki, bunu karıncalara taşıtır bitki tohumlarındaki yağlı doku, taşıyıcı karıncalar için yiyecektir. Karıncalar bunları büyük bir istekle yuvalarına taşır. Ve hiç bilmeden tohumu toprağın altına gömer Karıncalar binbir zahmetle tohumları yuvalarına taşır ancak sadece kabuğunu yer, etli iç kısmını bırakır Bu sayede hem karınca besin elde etmiş, hem de bitkinin üremesini sağlayacak bölüm toprak altına inmiştir olur.

Hiç kuşkusuz kusursuz uyumu sağlayan şuur ne karıncaya ne de bitkiye aittir. canlıların sahip oldukları tüm özellikler bizi birbirine uyumlu yaratan Yaratıcı`ya aittir. şuuru veren canlıları her ayrıntısıyla yaratan Allahtır Göklerde ve yerde bulunanlar O`nundur; hepsi O`na `gönülden boyun eğmiş` bulunuyorlar. (Rum Suresi, 26)

Suda 80 Gün Kalabilen Tohumlar

Soğuk hava şartlarına dayanıklı tohumların yanı sıra bazı tohumlar uzun süre suda kalmaya dayanıklı bir yapıya sahiptirler. 80 gün süreyle suda kalan ve hiç bozulmayan, çimlenmeyen tohumlar vardır. en meşhuru hindistan cevizi palmiyesidir. Palmiyenin tohumu taşımanın güvenliği için sert bir kabuğa yerleştirilmiştir. kabukta yolculuk için su ve ihtiyaç duyulan her şey hazırdır. Dış tarafı tohumun sudan zarar görmemesi için sert bir dokuyla kaplanmıştır. Deniz fasulyesi de tohumlarını su aracılığıyla yayar Tohumları hindistan cevizi kadar büyük değildir ve taşımada sadece nehirleri kullanır. suyla üreyen bitkilerde en önemli özellik, tohumların tam karada açılmalarıdır.

bu son derece istisnaidir bitki tohumları genellikle suya değdikleri anda çimlenir. bu durum söz konusu bitkiler için geçerli değildir. Tohumlarını suyla taşıyan bitkiler ayrıcalıklıdır bu bitkiler suyu görünce çimlenselerdi, soyları tükenirdi Oysa mekanizmaları nedeniyle varlıklarını sürdürüirler.
Yeryüzündeki tüm bitkiler kendileri için en uygun yapılara sahiptir istisnai özellikleri akla, "nasıl olup da tam gereken dayanıklılık ortaya çıkmıştır?" sorusunu getirir. Palmiye tohumlarının suda uzun süre kalabilmesi için dayanıklı bir yapıya ihtiyaçları vardır ve kabukları oldukça kalındır. Kabukların sudan koruyucu özel yapısı vardır.Bu tesadüf değildir!

Uzun yolculuklarında normalden fazla besine ihtiyaçları vardır ve besin, palmiye tohumunun içine yerleştirilmiştir. Bu tesadüf eseri değildir!
Karaya geldiklerinde açılırlar hiçbir şekilde tesadüf değildir tohumlar sert kabuklarıyla, besin depolarıyla, büyüklükleriyle, tüm özellikleriyle dayanıklı şekilde tasarlanmışdır. Kabuğun sertlik miktarının ölçüldüğü, besin miktarının tespit edildiği ince yapının tesadüflerle oluşmasını beklemek, tohumun karaya ulaşmadan suda çimlenmesi, vei ölmesi demektir Tohumların yedek besinlerinin ve sularının miktarı, karaya ulaşma vakitleri hiç kuşkusuz tohumların kendi zeka ve kabiliyetleri ile olmamıştır. Tüm hesap ve ölçüler, tohumları yaratan, onların her ihtiyaç ve özelliklerini bilen, sonsuz akıl ve bilgi sahibi Allah tarafından kusursuzca ayarlanmıştır. O`nun katında herşey ölçü iledir. (Ra`d Suresi, 8)
Yere (gelince,) onu döşeyip-yaydık, onda sarsılmaz-dağlar bıraktık ve onda her şeyden ölçüsü belirlenmiş ürünler bitirdik. (Hicr Suresi, 19)

Helikopter Tohumlar

Avrupa akçaağaçları ve çınarlarının tohumları çok ilginç tasarıma sahiplerdir. sadece tek bir taraftan çıkan kanatları vardır. Tohum kanadının ağırlığı ile rüzgarın şiddeti mükemmel biraraya getirilmiştir ki tohumlar spin hareketi yaparak, yani kendi etraflarında dönerek hareket edebilir Akçaağaçlar yaşadıkları bölgeye seyrek dağıldıkları için, döllenmede en büyük yardımcı rüzgardır. Ufak rüzgar esintisinde kendi etrafında dönme hareketi yapan helikopter tohumları kilometrelerce süren uzun mesafeleri aşabilir Güney Amerikada yetişen Bertholletia ağaçlarının kapsül tohumları, ormana düştükten sonra yerde kalırlar. Bunun sebebi hayvanların ilgisini çekmemesidir kokuları yoktur, dış görünüşü dikkat çekmez, kırılmaları zordur.

ağacın üreyebilmesi için de tohum kapsülleri içindeki fındıkların toprağa gömülmeleri gerekir
olumsuz özellikler Bertholletia için sorun teşkil etmez. Çünkü kendisiyle aynı ortamda yaşayan bir canlı vardır.Güney Amerika`da yaşayan kemirici hayvan Agouti kalın, kokusuz kabuğun altında kendisi için bir yiyecek olduğunu bilir. dişleri kesici ve sivridir. Özel diş yapılarıa sert kapsülü kırarlar. Tek kapsülde yaklaşık 20 fındık bulunur. Bu Agoutilerin bir seferde yiyeceğinden fazladır. Agouti, çenesine aldığı fındıkları taşır açtığı küçük deliklere yerleştirir üstünü örter. Agoutiler işlemi daha sonra fındıkları yemek için yapmıştır ancak Allah gömdükleri fındıkları onlara buldurmaz. Bu Bertholletia ağacının işine yarar. Ve ağacın filizleri toprağa filizlenmek üzere gömülür

Agouti`nin beslenme şekli ile Bertholletia ağaçlarının üremesi uyumludur. Bu tesadüf değildir. canlılar birbirlerini tesadüfen keşfetmemişlerdir. canlılar yaratılmışlardır. Doğadaki sayısız uyum hiç kuşkusuz üstün bir aklın ürünüdür. Sonsuz akıl sahibi Allah, her iki canlıyı tüm özellikleriyle birlikte ve birbirine uyumlu yaratmaktadır.

Çalı Bitkisi ve Hura Ağacı

Çalı bitkisinin üremesi kendi kendine açılma yöntemiyle gerçekleşir. Çalıdaki tohumların patlaması, bitkideki buharlaşma sayesinde oluşur. Çalının üzerindeki tanelerin güneşe bakan yüzü, sıcaklık arttıkça gölgedeki yüzünden daha hızlı kurumaya başlar. Tane, üzerinde iki taraf arasında yaşanan basınçla ortadan ikiye ayrılır içerdeki küçük siyah tohumlar dört yana dağılır.
Tohumunu patlatarak yayan bitkilerin en başarılılarından birisi de Brezilya`ya özgü Hura ağacıdır Ağaç kuruyup tohumlarını yayma vakti geldiğinde, tohumlarını yaklaşık 12 m uzaklığa fırlatabilir. Bu mesafe bir ağaç için oldukça büyüktür

Tohumlarını Patlatarak Dağıtan Akdeniz Salatalığı

Bitkilerin üremesinde son derece büyük önemi olan dağıtım işlemindeki mekanizma incelendiğinde, çok hassas dengeler görülür. Akdeniz salatalığı gibi bazı bitkiler, tohumlarının yayılması için kendi güçlerini kullanır. Akdeniz salatalıkları olgunlaşdıkça içleri yapışkan bir sıvıyla dolmaya başlar. sıvıdan kaynaklanan basınç öylesine artar ki, salatalığın içindeki tohumlar dayanamaz ve patlar. Tohum patlarken, havaya roketin arkasındaki ize benzer bir sıvı fışkırtır. Sıvıyla birlikte salatalığın tohumları toprağa dağılır
mekanizma hassastır; kapsüle sıvının dolması salatalığın olgunlaşmaya başladığı dönemde, patlama da olgunlaşmanın bittiği dönemde olur.

sistem daha önce çalışmaya başlasa tohumlar olmadan patlayan kapsül hiçbir işe yaramaz Bu bitkinin sonudur. bitkide, yaratılmış mükemmel zamanlamayla tehlike oluşmaz. Her birinin en başından itibaren aynı anda var olması gereken mekanizmaların yüzlerce, binlerce hatta milyonlarca yıl evrimleşerek geliştiğini iddia etmek akıl, mantık ve bilime dayanan iddia değildir.
Kapsül de, içindeki sıvı da, tohumlar da, tohumların olgunlaşması her şey aynı anda ortaya çıkmalıdır. Bugüne kadar problemsiz işleyen sistemin varlığı onun tüm parçalarıyla eksiksiz ve kusursuzca ortaya çıktığını, yani tek bir Yaratıcı tarafından yaratıldığını göstermektedir.

TOHUMLARIN KUSURSUZ DİZAYNI

rüzgarlarla, taşıyıcılarla çiçeklerin dişi organlarına ulaşan erkek polenler yolculuklarının sonuna gelmiştir. Tohum için her şey hazırdır. Eşeyli üreme olarak adlandırdığımız üremenin gerçekleşmesi için en önemli aşama tohumun oluşmasıdır.
Çiçeklerin tam ortasında, meyve yapraklarından oluşmuş dişi organ bulunur. Her dişi organın en üst bölümünde tepecik, bunun altında tepeciği taşıyan boyuncuk ve en dipte de tohumu barındıran yumurtalık vardır. Erkek organlardan gelen çiçek tozları, yüzeyi yapışkan sıvıyla kaplı tepeciğe konar ve boyuncuk kanalıyla dipteki yumurtalığa ulaşır yapışkan sıvının çok önemli bir görevi vardır: Çiçek tozları boyuncuğun altındaki yumurtalığa ulaşamadıkça buradaki tohum taslaklarını dölleyemezler, bu sıvı çiçek tozlarının boş yere harcanmasını önler ve birleşmeyi sağlar.

Tohum taslağı, dişi ve erkek üreme hücreleri birleştiğinde tohuma dönüşür. Çiçek tozları, tepeciğin üstüne konunca büyür her çiçek tozu taneciği her erkek üreme hücresi, kök kadar ince bir borucuk geliştirerek, dişi organın boyuncuğundan yumurtalığa uzatır. borucuklardan her birinin içinde iki çekirdek vardır. Borucuk uzayarak yumurtalığa ulaştığında kopar ve hücre çekirdekleri serbest kalır. çekirdeklerden biri yumurtalıktaki yumurta hücresiyle birleşir. Bu tohumu meydana getirir Diğer çekirdek tohumdaki başka bir hücreyle birleşerek tohumun çimlenmesi için besin deposunu oluşturur. bu olaya döllenme denir. Döllenmeden sonra dayanıklı bir tabaka yumurtayı sarar ve embriyo dinlenme evresine girer, çevresinde depolanan besin maddeleriyle tohumu oluşturur.


Erkek ve dişi eşey hücrelerinin birleşmesiyle oluşan her tohumda, bitki embriyosu vardır. Bu, tohumun gelişimi için çok önemli bir detaydır toprak altında bulunduğu ilk zamanlarda, tohumun kökleri ve besin üretecek yaprakları yoktur büyümek için besine ihtiyacı olacaktır.
tohumları çevreleyen embriyo ve besin deposu meyvedir. tohumu beslemek amaçlı besin değeri yüksek proteinleri ve karbonhidratları içerir insanlar, ve canlılar için vazgeçilmez bir besindir Her meyve içerdiği tohumu en iyi şekilde koruyup besleyecek niteliğe sahiptir. Etli kısmı, su miktarı, dış zarının yapısı tohumu koruyacak şekildedir.
Her bitki yalnız kendi türünden dölleyebilir.

bitkinin çiçek tozları başka bir bitkiye konarsa, bitki anlar ve yumurtalığa uzatmaz; döllenme olmaz tohum gelişmez. buğdayın çiçek tozları elma ağacına taşınırsa ağaç elma vermez. Bu olay olağanüstüdür bitkinin çiçeği kendi türündeki poleni tanır. kendi türünden ise döllenmeyi başlatır polen kendi türüne ait değilse, bitki döllenmeyi başlatmaz. Peki kendi türüne ait poleni ayırt eden "çiçek tepeciği" bu teşhisi nasıl öğrenmiştir? Yabancı polenlere karşı mekanizmayı kilitlemesi gerektiğini nereden bilir? bitkinin her ayrıntısına hakim olan akıl, çiçeği en güzel biçimde düzenlemiş ve nesillerin devamını garantiye almıştır.

Tohum embriyosunun ne gibi bir ortamda gelişeceği, gelişmede nelere ihtiyacının olacağı, topraktan çıktığı zaman nelerle karşılaşacağı ve nasıl bir korunmaya gereksinim duyacağı yani her ihtiyacı her detay önceden düşünülmüş tohum bu ihtiyaçlara göre tasarlanmıştır. Tohumların koruyucu dış katmanları çok serttir. Ve tohumu korur tohum gelişiminin son aşamasında dış yüzeyde dayanıklı mumlu bir yapı birikir, bu sayede su ve gaza karşı dirençli olunur Bitkilerin yaşamı kusursuzdur Tohum kılıfları bitkinin türüne göre değişik malzemeyle kaplanabilir; fasulye tanesinde olduğu gibi ince bir zarla ya da kiraz çekirdeğinde olduğu gibi odunsu ve sert bir kabukla örtülü olabilir.

Suya dayanıklı tohumların kabukları diğerlerine göre sert ve kalındır. her türe göre tohumlara farklı şekiller ve büyüklükler verilmiştir. çimlenmeden dayanması gerekenlerin (hindistan cevizi tohumları) ve suyla karşılaştıktan sonra filizlenmeye başlayanların (kavun, karpuz.) besin miktarı farklıdır. tohumların bozulmadan kalmaları ve kolay üremeleri için çok ayrıntılı sistemler vardır. Bitkilerin üremeleri için gereken özel tasarlanmış sistemlerin her kademesinde görülen akıl, ve bu sistemler üstün güç sahibi Allah tarafından yaratılmıştır

Vallisneria

Erkek Vallisneria`nın çiçekleri, bitkinin su içinde kalan bölümünde oluşur. dişi bitkinin çiçeklerine ulaşabilmek için, gövdeden ayrılarak serbest kalırlar. Çiçek, serbest kaldığında kolaylıkla su yüzeyine çıkar ve çiçek tomurcuk görünümündedir. Taç yaprakları birbirlerine kapanmıştır portakal kabuğu gibi çiçeğin etrafını sarmışlardır. polenlerin taşındığı bölüm suyun olumsuz etkisinden korunmasını sağlar. Çiçekler yüzeye çıktığında, kapalı olan taç yapraklar birbirlerinden ayrılır ve geriye kıvrılarak suya yayılır Polenleri taşıyan organlar, taç yapraklarda yükselir en hafif esintiyle bile hareket edecek yelken görevini üstlenir organlar, yelken görevi görürken, Vallisneria`nın polenlerini de su yüzeyinden yukarıda tutarlar.

Dişi bitkinin çiçekleri su dibinden gelen uzun bir sapın ucunda ve su yüzeyinde yer alır Dişi çiçeğin yaprakları su yüzeyinde çöküntü oluşturacak şekilde açılmışlardır. çöküntü erkek çiçek kendine yaklaştığında, dişi çiçeğin çekim alanı oluşturmasına yarar. erkek çiçek, dişi çiçeğin yanından geçerken çekim alanına girer iki çiçek buluşur. polenler dişi çiçeğin üreme organına ulaşır ve polenleşme gerçekleşir Erkek çiçeğin, suda iken kapalı olup polenleri koruması, yükselerek su yüzünde açması ve suda rahatlıkla ilerleyebilmesi üzerinde düşünülmesi gereken detaylardır. Çiçeğin bu özelliği deniz taşıtlarında kullanılan ve denize atıldığında otomatik açılan tahliye botlarına benzer.

botlar birçok endüstri tasarımcısının uzun süreli çalışmalarıyla Botun ilk üretimindeki planlama hataları ve aksaklıklar ele alınmış, hatalar düzeltilmiş ve doğru bir sisteme ulaşılmıştır.
Vallisneria`nın tahliye botunu tasarlayanlar gibi birden fazla şansı yoktur. Yeryüzündeki ilk Vallisneria`nın tek şansı vardır. ilk başarı sonraki nesillere yaşama imkanı yaratır. Aksaklıkları olan bir sistemde dişi çiçeği polenleyemeyecek ve bitki çoğalamayacak yeryüzünden yok olup gidecektir Vallisneria`nın polenleme stratejisinin aşamalı ortaya çıkması imkansızdır. Bu bitki suda polenlerini gönderebileceği yapısıyla yaratılmıştır


Halodule

Etkileyici polenlenmeye sahip bir başka su bitkisi de Fiji Adalarında yetişen Halodule`dir. polen taşıyıcıları uzun yüzücü iplikler biçimindedir suyun içinden yüzeye salınır Bu tasarım Halodule`ye Valisneria`dan bile çok fazla isabet sağlar ipliklerin yapısında karbonhidrat ve protein tabakaları vardır. Bu özel yapı Halodulelerin yapışkanlık özelliği taşımalarını sağlar. İplikler su yüzeyinde birbirine yapışarak uzun sallar oluşturur milyonlarca arama aracı, gel-git dalgalarını kullanarak dişi bitkilerin bulunduğu sığ sulara yol alırlar arama araçlarının birbiriyle çarpışmasıyla döllenme işlemi oluşur



Deniz Altı Bitkilerinde Polenleşme Yöntemi

Polenle üreme sadece kara bitkilerine özgü değildir. Deniz bitkilerinde görülür İlk olarak 1787 de Cavollini, açık denizde yaşayan ve polenleşme yöntemi ile üreyen "Zostera bitkisini keşfetmiştir.
Polenleşmenin sadece kara bitkilerine özgü zannedilmesinin nedeni; su ile temas eden kara bitkilerinin polenlerinin, yarılarak işe yaramaz hale gelmeleriydi. Suda polenleşmede üreyen bitkilerdeki incelemeler, Polenleri suyla taşınan bitkilere 11 farklı familyada 31 cins olarak Kuzey İsveç`ten, Güney Arjantin`e, deniz seviyesinin 40 m altından, 4800 m yüksekte And Dağlarındaki Titicaca Gölü`ne kadar pek çok yerde rastlanılır. Ekolojik bakılırsa tropik yağmur ormanlarından, çöllerdeki mevsimlik göllere kadar çok farklı şartlarda yaşayanları vardır.


Bitkilerin Renk, Şekil Ve Koku Iletişimi

Polen taşıyıcısı hayvanlar için renkler, çiçeklerin ne kadar uzakta olduğunu belli etmekte, çiçekte nektar olup olmadığını da haber verirler. Dölleyici böcekler yakına geldiğinde çiçekte koku ve şekil gibi uyarıcı sinyaller belirir ve böceğe nektar bölgesine kadar yol gösterir. Çiçeklerdeki renk çeşitliliği dölleyiciyi, nektarın merkezine yöneltir ve döllenmeyi sağlar .Bitkiler sahip oldukları renkten haberdardırlar. özelliği son derece şuurlu kullanıp hayvanları aldatırlar. bitkiler, böcekleri kendilerine çekecek nektarları olmadığı halde nektar taşıyan çiçeklerin renk özelliklerine sahiptir Akdeniz iklimindeki ormanlarda yaşayan Mor Çan çiçekleri ile orkide türü Kırmızı Sefalanda bitkisi bu konuya örnek oluşturur.

Mor Çan çiçekleri arılar için cezbedici bir nektar salgılar Kırmızı Sefalanda bu işlemi yapmaz birbirinden farklı olan bu iki bitkinin döllenmesini sağlayanlar yaban arılarıdır. Yaprak kesen arılar, Çan çiçeğinin döllenmesini sağlar Kırmızı Sefalandayı da dölleme ihtiyacı duyarlar. Nektarı olmadığı halde bir bitkiyi döllerler çiçeklerin saçtığı ışınların dalga boylarını, yaprak kesen arılar seçemezler. Renk, polen yayıcılar için önemlidir nektar salgılayan Çan çiçeğine giden arı, onun yanındaki aynı renkte ancak nektarı olmayan Kırmızı Sefalanda orkidesini döller bu orkide, Çan çiçeği ile olan benzerliği" sayesinde neslini devam ettirir Bazı bitki türleri çiçeklerinin rengini değiştirerek polen durumları hakkında böcekleri haberdar ederler.

Brezilya ormanlarında yetişen Lantana adlı bitki renk değiştiren bir sarı turuncu ve mor. kelebekler çiçeği ziyaret eder mor çiçeklere dokunulmaz böcekler hortumlarını sarı ve turuncu çiçeklere sokar çiçekteki nektar ilk günün sonunda azalırsa çiçek fark edilir renk değişmezse kelebekler hortumlarını daha önce döllenmiş çiçeklere sokar
çiçeğin renginin değişmesi hem bitkinin hem de dölleyicinin yararınadır. Çiçeklerinin rengi değişen bitkiler, çiçekleri genç olduğunda dölleyicilere bol nektar ikram ederler. Çiçekler yaşlandıkça renklerini değiştirmekle kalmaz, daha az nektar barındırırlar. dölleyiciler nektarı olmayan az nektarı olan, bu yüzden de rengi değişen meyvesiz bitkilere gitmeyerek enerji tasarrufu sağlamış olurlar.

Bitkinin böcek veya kuşu cezbetmek amacı ile kullandığı yöntemlerden biri de çiçeklerin yaydığı kokudur Bizim hoşumuza giden çiçek kokuları, böcekleri cezbetmek için salgılanır. Çiçeğin yaydığı koku böceklere yol gösterici rehberdir Kokuyu alan böcek, kokuda lezzetli bir nektarı fark eder ve böcek, kokunun kaynağına yol alır. Böcek çiçeğe ulaştığında nektarı için uğraşacak ve polenlere yapışacaktır. böcek, uğradığı çiçeğe polen bırakacak ve bitkinin döllenmesi gerçekleşecektir Böceğin, yaptığı işten haberi yoktur. O yalnızca kokusunu aldığı nektara ulaşmak amacındadır.

Polen Taşıyıcıları İş Başında

bitki türlerinin, polenlerini böcekler, kuşlar, arılar ve kelebekler gibi hayvanlara taşıtırlar Poleni hayvanlara dağıttıran bitkilerle hayvanların ilişkileri gözlemcileri hayrete düşürür canlılar alış-verişi gerçekleştirmek için, birbirlerini etkileyecek ve cezbedecek yöntemleri ustaca kullanır Önceleri, bitkilerin hayvanlarla ilişkilerinin olmadığı zannedilirdi. araştırmalar bu kanaatin tam tersi bir sonuç ortaya koydu: Bitkiler hayvanları etkilerler.
bitkilerdeki renk sinyalleri kuşlara ve hayvanlara hangi meyvelerin olgunlaşıp yayıldığını haber verir. Çiçeklerin rengi ile bağlantılı nektar miktarları
dölleyicinin çiçekde uzun kalmasını sağlayarak döllenme şansını artırır. Özel çiçek kokuları doğru dölleyicileri gerekli zamanda çeker.

Bitkiler hayvanları etkilemede çok aktif rol oynarlar. Kullandıkları stratejilerle polenlerini taşıyacak hayvanları mükemmel yönlendirirler.
bitkiler amaçları için kimi zaman yanıltıcı yöntem kullanırlar. Tozlaşmayı sağlayacak hayvan genellikle bitkinin tuzağına düşer ve bitki hedefine ulaşır.

Polenler Hedefe Kilitleniyor

Roketlerin hedefe varabilmeleri için belirli bir rota izlemeleri gerekir. roketin her tasarımı, hedefe ulaştıracak şekilde titiz yapılmalıdır. Roketin özellikleri, motor kapasitesi, uçuş hızı roket ile ilgili yağış, rüzgar, yoğunluk gibi hava şartları detaylıca programlanmalıdır. hedef ve ortam şartları da en ince ayrıntısına kadar bilinmelidir. bu saptamalar hassas ölçümlerle yapılmalıdır. Aksi takdirde roket, rotanın dışına çıkar hedefe ulaşamaz. Hedefe kilitlenen roketin görevini başarıyla yapması için birçok mühendis düşünerek hareket etmelidir. başarı, ekibin yoğun çalışması, ince hesaplamalar ve üstün teknolojinin ürünüdür Kozalakdaki kusursuz üreme sistemleri de, roketlerin hedefe kilitlenmelerine benzer biçimde,çok ince planlamış, son derece hassas ayarlamalar yapılmıştır.

Hava akımı kozalakların yoğunluğu yaprakların biçimi gibi pek çok detay, özel tasarlanmış ve bitkilerin üreme planı kurulmuştur. Bitkilerdeki detaylı yapıların varlığı, akla bu mekanizmaların nasıl oluştuğu sorusunu getirir. Roketlerle aynı sisteme sahip kozalaklardaki yapılar özel tasarlanmıştır. roketin tesadüfen oluştuğunu iddia etmek, rasgele bir rota tutturduğunu söylemek mantıksız bir iddiadır, hedefe kilitlenmiş hareket eden polenlerin olağanüstü hareketlerinin kozalaklardaki detaylı yapının da tesadüfle ortaya çıktığını söylemek mantıksızdır polenlerin yolculukta yol bulabilecek yeteneğe ve bilgiye sahip olması imkansızdır.

Sonuç olarak polen hücreler topluluğudur. şuursuz atomlardan oluşur. Polende şuur aramak mümkün değildir. kozalağın detaylı bilgilerle dolu bir sistemi kullanarak döllenebilmesi sonsuz bilgi ve kudret sahibi Allah`ın mükemmel yaratması ile gerçekleşmektedir. Çam ağaçlarının döllenmesindeki önemli nokta rüzgarların kontrolde tutuluyor olmasıdır. Rüzgarların taşıma görevini kusursuzca yerine getirmesi hiç kuşkusuz ki yine Alemlerin Rabbi Allah`ın, gökten yere her işi evirip çevirmesi sayesindedir. Allah ayetinde bildirirki aşılayıcılar olarak rüzgarları gönderdik... (Hicr Suresi, 22) Yeryüzündeki tüm bitkiler yapması gerekenleri, ilk ortaya çıktığı andan itibaren bilir.

Rüzgar akımıyla gerçekleşen olayın, başarıya ulaşması zor olsada milyonlarca yıldır aksamadan devam eder her şey yerli yerinde mükemmel bir zamanlama ile gerçekleşir. mekanizmalar bir bütün olarak ve aynı zamanda işlemek zorundadır. eksiklik veya aksamada bitkinin soyu tükenir
kendilerinde irade ya da bilinç bulunmayan sistemler, her an kontrol altında tutan, her şeyi en ince ayrıntısıyla planlayan, sonsuz güç ve bilgi sahibi olan Allah`ın emri ve yaratması iledir Canlı cansız her şeyin ve her olayın meydana gelmesi Allah`ın her an yaratması iledir Allah ayetinde bildirmektedir ki Allah, yedi göğü ve yerden onların benzerini yarattı. Emir, durmadan iner; sizin Allah`ın her şeye güç yetirdiğini ve Allah`ın ilmiyle her şeyi kuşattığını bilmeniz, öğrenmeniz için. (Talak Suresi, 12)

Her ayrıntının düşünülerek hazırlandığı, hatasız bir teknolojik alet, bir fabrikada bunların planlayıcılarından hiç kuşku duymayız. Tüm bunların bilinçle yapıldığını ve her aşamasıda mutlak bir denetim olduğunu biliriz. yapanı takdir eder saygı duyarız, tüm canlılar çok hassas dengelere bağlıdır her detay ince ince yaratılmışdır. Bunu her yerde görürüz. Bütün canlılar kendilerini yaratan Allah`ı tanıtırlar. Hiç kuşkusuz övülmeye layık olan, tüm canlıları yeteneklerle yaratan Allah`tır. Yeryüzündeki her şey tüm bitkiler Allah`ın özel yarattığı sistemler sayesinde varlıklarını sürdürür `onun kontrolündedirler:
Göklerde ve yerde ne varsa O`nundur. Şüphesiz Allah, hiçbir şeye ihtiyacı olmayan Ganidir, övülmeye layık olandır. (Hac Suresi, 64)
Gaybın anahtarları O`nun katındadır, O`ndan başka hiç kimse gaybı bilmez. Karada ve denizde olanların O bilir, O, bilmeksizin yaprak düşmez; yerin karanlıklarındaki bir tane, yaş ve kuru dışta olmamak üzere her şey apaçık kitaptadır. (Enam Suresi, 59)


Aerodinamik Kozalaklar

rüzgarla polenleşmede sorulardan en önemlisi, "nasıl olup da havada bu kadar çok çeşit polen dolaşırken, bir bitki çeşidinin polenleri başka bir bitki türü tarafından tutulmamakta ve sadece kendi türünden bitkilere ulaştırılmaktadır" uzun yaşam süreleri ve yüksek boylarıyla tanınan kozalaklı ağaçlarda, kozalaklar erkek ve dişi yapıları oluşturur Erkek ve dişi kozalaklar aynı ağaçta olduğu gibi farklı ağaçlarda da olabilir Kozalakda, polen taşıyan hava akımını kendilerine çeken özel tasarlanmış kanallar vardır. Polenler, kanallar sayesinde üreme alanına gelir Dişi kozalaklar, erkek kozalaktan büyüktürler ve tek büyürler. Dişi kozalakların merkez eksenleri etrafında çok fazla miktarda yaprak benzeri sporofil"ler vardır. balık puluna benzeyen kabuk şeklinde yapılardır.

Sporofillerin iç yüzeyinde iki adet ovül bulunur. Kozalaklar polenleşmeye hazır olduğunda kabuklar iki yana açılır. erkek kozalaktan gelen polenlerin içeri girmesine olanak sağlar
polenlerin kolaylıkla kozalağa girmesini sağlayan özel yapılar da vardır. dişi kozalakların pulları yapışkan kıllarla döşenmiştir kıllar sayesinde polenler döllenme için içeri alınır Döllenmeden sonra dişi kozalaklar, çekirdek ihtiva eden odunsu ve derimsi yapıya dönüşür çekirdekler uygun koşullarda gelişerek yeni bitkiler meydana getirir dişi kozalakların çok şaşırtıcı bir özellikleri daha vardır: Yumurtanın oluştuğu kısım kozalağın merkezine yakındır. Bu da polenin bölüme ulaşması için bir zor gibi görünmektedir.

kozalağın iç kısımlarına ulaşabilmek için, iç eksene açılan özel yoldan geçilmesi gerekir. Bu ilk bakışta kozalakların döllenmesinde dezavantaj gibi görülür ancak, böyle değildir kozalaklar rüzgarın hareketini değiştirir. İlk olarak rüzgarın yönü dallar ve yapraklarla merkeze döndürülür. bölgedeki rüzgar kıvrılarak yumurtanın oluşturulduğu bölgeye sürüklenir. İkinci harekette, rüzgar bir girdaptaymış gibi dönerek kozalağın iç eksenine doğru yönelmiştir. Üçüncüsünde kozalak, çıkıntıları çalkantıya neden olarak, rüzgarı aşağıya döndürüp kabuklara yönlendirir bu hareketler sayesinde havada uçuşan polenler hedeflerine ulaşmaktadır dikkat edilmesi gereken nokta hiç kuşkusuz birbirini tamamlayan üç aşamanın olması ve bunların mutlaka bir arada olması gerektiğidir. Kozalaklardaki tasarım mükemmeliği bu noktada ortaya çıkar

Bitkilerdeki kusursuz yapıların sebebi evrimcilere göre tesadüftür Bu iddia geçersizdir kozalaklardaki üreme sistemi kusursuz bir yapıdır Üreme sistemi olmadan canlının neslini devam ettirmesi mümkün değildir. Bu çam ağacı ve kozalakları için de geçerlidir., kozalaklardaki üreme sistemi çam ağaçlarının ilk ortaya çıkışı var olmuştur Kozalaklardaki mükemmel yapının var oluşunda rüzgarı kozalağa yönlendiren yapının, rüzgarı kanala yönelten ayrı bir yapının ve yumurtanın olduğu bölüme ulaştıran kanalın her birinin eksiksizce aynı anda ortaya çıkmış olmaları gerekir. birinin eksikliğinde üreme sisteminin çalışması mümkün değildir. kozalaktaki yumurta hücresinin ve onu dölleyecek sperm hücrelerinin kendiliklerinden tesadüfen oluşabilmesi imkansızdır

Tek bir parçasının dahi tesadüflerle var olması imkansız sistemin tüm parçalarının aynı anda tesadüflerle ortaya çıkması, imkansızdır kozalaklar ilk ortaya çıktıkları andan itibaren, eksiksiz ve kusursuz Allah tarafından yaratılmışdır.
Çam ağaçlarının, polen yakalanmasını hızlandıran başka özellikleri de vardır. yumurta hücreleri genellikle dal ucunda oluşur. Bu da polen kaybını en aza indirir. çam kozalağının etrafındaki yapraklar, hava akımının hızını azaltarak kozalak üzerine daha fazla polen düşürür Kozalak etrafındaki yaprakların simetrik dizilişi polenlerin kolaylıkla tutulmasına yardımcı olur. Tüm polenlerde olduğu gibi çam polenlerinin de türlere göre farklı biçimleri, büyüklükleri ve yoğunlukları vardır.
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla