Tekil Mesaj gösterimi
Alt 08-22-2018, 09:27   #153
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Kaynak yenişafak.com

İlk kurban Habil'in koçuydu

Hâbil ile Kâbil, Allahü Teâlâ'ya kurban sundular. Kimin kurbanı kabul olunursa İklimya ile evlenecekti. Hayvancılıkla uğraşan Habil bir koç, ziraatle uğraşan Kabil ise çürük meyveleri dağ başına bıraktı. Hz Adem ile Hz Havva'nın 20 ikiz ve 1 tek olmak üzere toplam 41 çocukları oldu. '41 kere maşallah' sözü ihtimal ki oradan geliyor rivayete göre 40 çocukları vardı yeryüzündeki ilk âile 42 kişiden oluşuyordu. Çocuklar hep 1 erkek ve 1 kız olmak üzere ikiz doğuyordu Tek olan çocuk, ikinci peygamber Hz. Şit'tir. ikiz çocuklardan sâdece dördünü biliyoruz: Şit, Hâbil, Kâbil ve İklimya. Hâbil ve Kâbil'i duymayan yoktur. Birisi ilk şehid, diğeri ilk kâtil. İklimya ise, kendisi yüzünden kan dökülen kız. Yani yeryüzünde ilk kan bir kız yüzünden dökülmüştü. Daha da kötüsü fâciada cinâyete sebep olanın da, kâtilin de, maktulün de öz kardeş olmaları. Kardeş kardeşi öldürmüştü bir kız için ve bu tür cinâyetler sürüp gitti

Rivâyetlere göre Kâbil'in, kardeşini öldürdüğü yer, Suriye'nin başkenti Şam Kasion Dağı'dır. yeryüzünde ilk kan Suriye'de dökülmüştü Hâdisenin başlangıcı ise şöyledir Hz Adem, 1 kız 1 erkek doğan ikiz çocuklarını çaprazlama evlendiriyordu. Yani bir sonraki kardeşiyle. Böylece ikiz kardeşleriyle evlenmemiş oluyordu Kâbil'in ikiz kardeşi İklimya ile Hâbil evlenecekti. Fakat Kâbil itiraz etti. İklimya ile kendisi evlenmek istiyordu. babasına isyan etti. Baba peygamber Hz Adem, kendisine baş kaldırılınca hakemliği Yüce Allah'a bırakmayı teklif etti evlatlarına.yapılacak şey Allah'a kurban sunmalarıydı. Kimin kurbanı kabul olunursa İklimya ile evlenecekti. Teklifi, her iki evlat da kabul eddi.KURBAN EN SEVDİĞİN ŞEYDEN OLMALI

O zamanlar kurban, hayvanın boğazlanması değil de, çok sevdiğinden fedâkarlık yapıp onu Allah'a sunmak üzere bir dağa bırakmak şeklindeydi. Ertesi gün gelip bakarlar, kimin kurbanı yoksa o kurbanın gökyüzüne kaldırıldığına inanılırdı. Kabil ziraatçi, Habil ise hayvancılıkla uğraşırdı kendilerine uygun kurban sundular yaratıcıya. Hâbil, en güzel koçu getirdi Kâbil ise çürük meyveleri seçti. Aklınca, Allahın yiyeceğe ihtiyacı yoktu, kâinâtın sâhibi yüce yaratıcıya lâyık gördüğü kurban ortadaydı Üç-beş çürük meyve.
Ertesi gün kurban sundukları tepeye geldiler, Kâbil'in kurbanı olan çürük meyveler yerli yerindeydi Hâbil'in kurbanı kınalı koçun ise kabul olundu. Kâbil, peygamber babasından sonra Allahü Teâlâ'nın da hakemliğine râzı olmadı ve kardeşini öldürmeye karar verdi. bunu kardeşine haykırdı. Hâbil'in verdiği cevap, olgunluğunu gösteriyordu Sen beni öldürürsen, ben sana karşılık vermem senin gibi olmam. Alemlerin rabbi Allah'tan korkarım. Sen benim günahımı da yüklenip cehennem ehlinden olacaksın. Zâlimlerin cezâsı işte budur. (Mâide-28)

bir gün ölüm, Hâbil'i uykuda yakaladı. Bu son uykusuydu. Öfkeli bir gölge belirdi Evleneceği kızı elinden almak için canını almaya gelmiş kardeşinin gölgesi. Yeryüzünün ilk kâtili Kâbil, yerden bulduğu taşla kardeşinin başını ezerek öldürdü Allah'a kurban için üç-beş meyveye kıyamayan Kâbil, şimdi bir kız için kardeşine kıymıştı.asırlar sonra oğlu İsmail'i kurban etmek üzere Mekke'deki Sebir Dağı'na getiren Hz İbrahim, gökten inen Hâbil'in koçunu kurban etmişti oğlu İsmail'in yerine. Hz. İsmail'e inen koç, bu dağa indirilmişti. İsmail'i kurtaran koç İsmail'in kurbanı olan koçtu. kurban, insanı kurtarıyor. Habil'in koçu gökten indirildi
Habil Suriye'de öldürüldü Rivayete göre Kabil'in kardeşini öldürdüğü yer Suriye'nin başkenti Şam Kasion Dağı'dır.


Hayrettin Karaman : Kurbanın tarihçesi hükümleri

Allah Teâlâ varlıkları kendisine kulluk etsinler diye yaratmıştır. Kulun vasfı sahibine teslimiyetidir. sahibinin rızasını tereddütsüz tercih etmesidir. Kullukta pazarlık, “şu kadar bu kadar hesabı olmaz; Rabbi kuluna neyi vermiş ise razı olur, ondan neyi isterse derhal îfâ eder…Allah'ın rızasına nail olmuş ve O'nun dostu hâlîli olma şerefini kazanmış bir kul örneği olarak Rabbimiz Hz. İbrâhîm'i takdim ediyor ve onun teslimiyetini anlatıyor: Hz ibrahim Rabbim! iyi bir evlat ver diyince kendisine akıllı ve edepli bir erkek çocuğu müjdeledik.*Çocuk, babasıyla iş tutacak yaşa gelince babası Yavrucuğum, dedi, rüyamda seni kurban ettiğimi gördüm; ne diyeceksin?”oğul Dedi ki: “Babacığım! buyurulanı yap; inşaallah beni sabredenlerden bulacaksın.

Her ikisi de*ilâhî buyruğa *teslim olunca ve babası onu yüz üstü yatırdı“Ey İbrâhim” diye seslendik rüyanı gerçekleştirmiş oldun.” İşte iyileri böyle ödüllendiririz.Bu, kesinlikle imtihandı Biz,*oğluna bedel olarak ona değerli bir kurbanlık verdik.Onun hakkında, “İbrâhim'e selâm olsun!” ifadesini devam ettirdik. Evet, iyileri ödüllendiririz.*Çünkü o mümin kullarımızdandı*(Sâffât: 100-111). Hz. İbrâhim, rüyasında aldığı ilâhî buyruğu gerçekleştirmek üzereyken, bu tutumuyla Allah tarafından sınavını kazandığı için Allah Teâlâ, Cebrâil aracılığıyla iri bir koç göndererek oğlunun yerine bunu kurban etmesini istemiş, İbrâhim as de öyle yapmıştır.

İbrâhim (a.s.), yakılmayı göze alacak derecede tehlikelere göğüs gererek putperestlere karşı mücadele verdiği gibi evladını kurban buyruğuna tereddütsüz boyun eğmiş; büyük özveriye karşı Yüce Allah onun ateşte yanmasını önlemiş hem de oğlunu ona bağışlamıştır. Rivayetlere göre Hz. İbrâhîm oğlunu kurban etmek üzere Minâ'ya götürürken şeytan, insan suretinde çocuğun yanına gelmiş ve ona babasının niyetini açıklayarak isyan etmesini istemiş, çocuk ise şeytana kanmamış, onu yanından uzaklaştırmak için taşlamıştır. hac ibadetindeki şeytan taşlamanın böyle bir tarihi ve manası vardır. Terviye ve Arafe günlerinin, sa'yin ve kurbanın da yine Hz. İbrâhîm ve ailesinin kulluk hayatlarından iz taşıdığı bilinmektedir.

Hz. İbrâhîm Allah'ı sevdiğini söylerken çocuğuna sevgi ile bakmış, Allah kendine mahsus sevginin paylaşılmasına razı olmadığı için büyük imtihanı uygulamış, sonunda Hz. İbrâhîm Rabbine olan sevgisinin ortaksız olduğunu isbat etmiştir
İslam'daki kurban ibadeti ayetlere hadis ve sünnete dayanmaktadır. Ebu Hanîfeye göre seferî olmayan ve maddi durumu müsait olan müminlerin kurban kesmeleri vacibdir.kuvvetli sünnetlerdendir.kurban kesmek yada bedelini yoksullara vermek uygundur

Kurban

Kurban sözlük anlamı olarak yaklaşmak, yakınlık, Allah Teâlâ Hazretlerine manevi yakınlığa sebep olan şey demektir. Terim anlamında ise, Kurban Bayramı günlerinde Allah Teâlâ’ya yaklaşmak maksadıyla kesilen ve belirli şartları taşıyan hayvan adıdır. genel anlamda Allah’a yaklaşmak için kesilen kurban, verilen sadaka ve benzeri şeylerdir Türkçe’de kurban, dinin buyruğunu veya adağı yerine getirmek için kesilen hayvandır deyim olarak feda etmektir Kurban, Allah Teâlâ’ya yaklaşmak maksadıyla yapılan ameldir. İnsan, psikolojik olarak kendine, ailesine, akrabasına, komşularına, arkadaşlarına yakın olmayı ister. insanların birbirlerine yaklaşmak için gerçekleştirdiği faaliyetler, Allah Teâlâ’ya yaklaşmak için birer basamaktır. Ancak bütün bunları yaparken en büyük ve üstün yakınlığın Allah’a olan bağlılık olduğu unutulmamalıdır.

Kur’ân-ı Kerîm’de Hz. Âdem’in iki oğlunun Allah Teâlâ’ya kurban takdim ettiklerinden söz edilir Ey Muhammed Onlara, Âdem’in iki oğlunu oku. Hani ikisi de kurban sunmuşlardı da, birinden kabul edilmiş, ötekinden kabul edilmemişti. Kurbanı kabul edilmeyen, “Andolsun seni öldüreceğim” demişti. Öteki, “Allah, ancak kendisine karşı gelmekten sakınanlardan kabul eder” demişti.” (Mâide, 5/27) Âyetteki gibi Allah Teâlâ, muttakilerin Allah’ın emirlerini yapıp yasakdan kaçınanların ve O’na saygı duyanların kurbanını kabul etmektedir. O’nun rızasını elde etmek için kesilen kurbanlar Allah katında makbuldür. Kurban ya da amellerin kabul olmasının kuralı muttaki olmaktır.

Kurban, sadece dış görünüşü ile değerlendirilmemelidir. Allah Teâlâ her şeyden münezzehtir. O, Kurbana muhtaç değildir. O’nun, kulunun ibadetine, yalvarış ve yakarışına, zikir ve tefekkürüne ihtiyacı yoktur. bunlara ihtiyacı olan kuldur. mümin, kurban kesmekle Allah’a olan bağlılığını ifade etmiş ve O’na olan saygısını ortaya koymuş olur. Kurban ibadetini takvâ, Allah’tan korkma ve O’na olan saygı teşkil eder. şöyle buyrulmaktadır: “Onların ne etleri ne de kanları Allah’a ulaşır. O’na sadece takvânız ulaşır. Sizi hidayete erdirdiğinden dolayı Allah’ı büyük tanıyasınız diye O, hayvanları sizin istifadenize verdi” (Hac, 22/37)KURBAN KESMEK HER ÜMMETE MEŞRU KILINMIŞTIR

Biz her ümmete Allah’ın adını ansınlar diye kurban kesmeyi meşrû kıldık…” (Hac, 22/34) âyeti, insanlık tarihi boyunca ilahî dinlerin hepsinde kurban uygulaması vardır “Rabbin için namaz kıl kurban kes” (Kevser, 108/2) ilâhî fermanı ile de ümmeti-i Muhammed’e kurban meşru kılınmıştır. Kurban, peygamberlerin sünnetidir Ashâb-ı kirâm, kurban kesilmesinin hikmetini Peygamber (s.a.v)’e sorduklarında Hz. Peygamber “Bu, babanız İbrahim (a.s)’ın sünnetidir” buyurmuştur. Demek ki, kurban peygamberlerin yaptıkları bir ibadettir.
KURBAN KESMEK TESLİMİYETİN BİR İFADESİDİR
kurban kesme şartlarına haiz olan müminlerin bu görevi icra etmeleri, onların imanlarının alameti ve Allah’a bağlılıklarının ve teslimiyetlerinin bir tezahürüdür.

mümin, Allah’ın emri karşısında “semi’nâ ve eta’nâ/işittik”, itaat ettik ve teslim olduk şeklinde tereddütsüz bağlılığını gösterir. Kurbanı böyle anlamak gerekir. Kurban ibadetinde gevşeklik
Ve zafiyet göstermek müminliğe yakışmaz. Her mümin Kurban konusunda İbrahim (a.s)’ın teslimiyetini örnek almalıdır. Kur’an onun ve oğlunun bu teslimiyetini haber vermekte ve örnek alınmasını istemektedir. “Ey Rabbim! Bana salihlerden bir çocuk bağışla. Biz ona, uysal bir oğul müjdeledik. Çocuk yürüyecek yaşa gelince İbrahim Yavrum, rüyamda seni boğazladığımı gördüm. ne dersin?” dedi. O da, “Babacığım, emrolunduğunu yap. İnşallah beni sabredenlerden bulacaksın” dedi. Nihayet ikisi de teslim olup/Allah’ın emrine boyun eğip, İbrahim onu yüz üstü yere yatırınca, şöyle seslendik: “Ey İbrahim!” rüyanı yerine getirdin. Şüphesiz biz iyilik yapanları mükâfatlandırırız. “Şüphesiz bu imtihandır.” Biz, İbrahim’e büyük bir kurbanlık vererek onu İsmail’i kurtardık. (Sâffât, 37/100-107)

kurban, bir boyun eğişin, Allah’ın emrine teslim oluşun bir ifadesidir. sadakatin göstergesidir. sınavdır. Allah’tan gelen büyük vaade kavuşmak ve teselli olmaktır. Kurban bu duygularla kesilir ve hedefine erişir ve İbrahîmî bir tefekkürle Allah’a adanışın zirvesine ulaşılır. Kurban, yoksulları, garipleri ve muhtaçları sevindiren, akraba ve komşular arasındaki irtibatı ve sıla-ı rahmi temin eden bir ibadettir. Bu sebeple daha fazla imkâna sahip olanlara kurbanlarını büyük hayvanlardan seçmelerini Hz. Peygamberimiz tavsiye etmiştir: “Kurbanlarınızı semiz ve büyük olanlardan kesiniz. Çünkü onlar, Kıyamet günü Sıratta sizin bineğiniz olacaktır.” Peygamber (s.a.v), hali vakti olanlara kurban kesmeyi teşvik etmiş ve şartları tuttuğu halde kesmeyenleri uyarmıştır. “Kim imkânı olduğu halde kurban kesmezse, bizim mescitlerimize yaklaşmasın” “Ey insanlar! Her sene, her ev halkına kurban kesmek vâciptir” İnsan, Kurban Bayramı günü, Allah katında kurban kesmekten daha sevimli bir amel yapamaz.” gibi hadisler, kurban kesmenin önemine işaret etmektedir.

Hicretin ikinci yılından itibaren kurban kesmeye başlayan Efendimiz, hayatı boyunca kurban kesmeyi terk etmemiştir. Mü’minler, kurban keserlerken Hz. İbrahim ve Hz. İsmail’in Allah yolunda gösterdikleri fedakarlığı ve teslimiyeti hatırlar onların sadakatini, yaşayarak, Hak uğrunda itaate hazır olduklarını gösterirler. Kardeşliğin, dayanışmanın ve paylaşmanın mutluğunu ve güzelliğini yaşarlar. Allah için kesilen kurbanlar, kardeşlik bağını kuvvetlendirir ve birliği canlı tutar. Sosyal adalete katkıda bulunur. Kurbanın et ve derilerinden birçok muhtaç insan istifade eder. Kurban Bayramı, Allah’a yakınlığın zirveye ulaştığı bir zamandır. Mü’minler, yakın ve uzak Müslüman kardeşleriyle maddî ve manevî yakınlaşma yaşarlar.

Kurban kesmek bir ibadet ve Allah’a yakınlaşma vesilesidir Kurbanlığa saygılı olmak, incitmemek ve eziyet etmemek ibadettir onların eti, ve derisi, sakatatları zayi edilmemeli, yenilmeyecek kısımları ulu orta bırakılmamalı toprağa gömülmelidir. Bu şekilde hareket etmek ibadetin bir cüzüdür âyetlerde Kurbanlık hayvanlara hürmet etmenin ve incitmemenin gerekliliğini görmekteyiz:
İnsanlar arasında haccı ilan et ki, gerek yaya gerek uzaklardan gelen yorgun develer üzerinde sana gelsinler. Gelsinler ki, kendilerine ait menfaatlere şahit olsunlar ve Allah’ın kendilerine rızık verdiği kurbanlık hayvanlar üzerine belli günlerde onları kurban ederken Allah’ın adını ansınlar. onlardan siz de yiyin, yoksula fakire yedirin. Sonra kirlerini gidersinler, adaklarını yerine getirsinler ve Beyt-i Atik’i Kâbe’yi tavaf etsinler. Bu böyle. Kim Allah’ın hükümlerine saygı gösterirse, bu, Rabbi katında hayırdır. Haramlığı size okunanların dışında bütün hayvanlar size helâl kılındı. putlara tapma pisliğinden kaçının, yalan sözden kaçının.” (Hac, 22/27-30) “Bu böyle. Her kim Allah’ın nişanelerini kurbanlıklarını yüceltirse saygı gösterirse, şüphesiz ki bu kalplerin takvasından Allah’a karşı gelmekten sakınmasındandır.” (Hac, 22/32)
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla