Tekil Mesaj gösterimi
Alt 10-15-2018, 16:36   #53
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
MOHAÇ SAVAŞI

Kanunî, sabah namazından sonra,gözleri yaşlı ellerini göğe kaldırarak askerlere hitab etti İlahî, kudret ve kuvvet senden, imdad ve himaye senden. Ümmet-i Muhammed'e yardım et. Müslümanı yerindirme, kâfiri sevindirme " diye dua eder.*

Bu duayla Osmanlı saflarındaki askerlerde cesaret ve din şevki artar. süvariler, atlarından sıçrayıp yere atladılar. Yüzlerini toprağa sürüp secde ettiler Allah'tan zafer dilediler.şevk ile atlarına bindiler Padişahları ugrunda canlarını vereceklerine and içtiler.

Padişah, cenk elbisesiyle merkezdeki yerini almıştı. Sabah namazından saatler geçtigi halde taarruz başlamadı Kanunî, düşmanın yaklasmasini bekliyordu. Nihayet bekledigi an geldi ikindi vakti Macarlar taarruza geçti mohaç savaşı 29 Agustos l526 (20 Zilkade 932) Çarbamba günü ikindi vakti Macar hücumuyla başladı

Osmanlılar 'ın savaş planına vakıf olmayan Macarlar, altmış bin kişilik bir hücum ile işi halledeceklerini ümit etmişlerdi.Osmanlılar ise Macarları merkeze çekip çenbere alarak imha etmek istiyorlardi.*

Macar komutanı Piyer Pereney ile Papaz Tomori, bütün kuvvetleriyle Vezir-i A'zam ve Rumeli askerine hücum ettiler. Osmanlı kuvvetleri geri çekilip düşmanı içeriye aldılar. Macar kuvvetleri içeri alınıp toplarin önüne getiriliyordu. Bâli Bey kuvvetleri, düşmanın arkasını çevirerek Macar süvarilerini ikiye ayırdılar.*

Macarlarin Kral Layoş komutasindaki kolu, Anadolu kuvvetlerine yüklendi. Padişah ordusunun kalbine hücum ettiler. Kendisini muvaffak gören düsman içeri girdi. 35 Macar şövalyesi Kanunî'ye sokulup Pâdişahı esir alıp öldürmeye yemin etmislerdi. Bunlar, Marczalinin komutasında bulunuyorlardı.*

Yeniçerilerin siddetle çarpistigi Padişahın etrafinda küçük bir kuvvetin kaldığı bir anda Marczali ile Kanunî bizzat karşı karşıya geldi marczalinin arkadaşları, imha edilmişlerdi. Kanunî, tek başına üç sövalye ile dövüştü bir kaç ok yediyse de oklar, zırhı delemedi.Kanunî, üç şövalyeyi bizzat kendi kılıcıyla öldürdü

Macar kuvvetleri topların önüne getirildi "akıncı" ve "deli" kuvvetlerince çevrildi 300 topa ateş verilince Macarlarn dehşete kapılıp darmadağın oldular. savaşta komutan olan layoşun bataklikta ölüsü bulunmustu Osmanlilarin kilicindan kurtulan askerler gece bataklığa düşüp boğulmuşlardı.*

Mohaç Muharebesi iki saat sürdü.Osmanlı ordusunun mevcudu 300 bin, Macarlarınki l50 binden fazla idi. tarihçi Peçevî, "Mohaç gazasında ikiyüz bin kâfir katl ve esir olundu denilse belki noksanı var, mübalağası yoktur" derken, iki tarafin kuvvetlerinin denk oldugunu belirtmek ister.*

Lütfü paşa da Macar askerlerini şu ifadelerle dile getirir: "200 bin atli otuz bin piyade tüfenk Macar kuvvetleri 230 bin civarında idi. savaş Osmanlı planına uygun cereyan etti Kral Layoş, askerini üçe ayırmış, toplara karşı,bir gedik bulamamıştır. Osmanlıların Rumeli ve Anadolu kolu Macarları çenbere almıştır.*

Osmanlılar, mohaç ovasında Allah Taala'nin: âyet-i kerimesi'nin işaret ettigi gibi galip gelmişlerdi. Macar Kralının komutası altında Macarlar'dan Alman, Leh, Çek, italyan ve ispanyollar'dan meydana gelen büyük bir ordu bulunmakta idi.

Mohaç zaferinin ertesi günü akıncılar, düşman ülkelerine akınlara gönderilmişti. Macar ordusu imha olunmuştu. Osmanlıların önünde engel kalmamıştı. Mohaç ovasındaki üç günlük istirahattan sonra Osmanlı ordusu Macaristan ın başkenti Budin üzerine yürür. l0 Eylül l526'da şehir teslim olur.

Ordu budine gelmeden Hiristiyan olan halk kaçmıştı budinde Yahudiler çoğunluktaydı reisleri Salamon oglu Yasef, Budin kalesinin anahtarlarını Sultan Süleyman'a teslim etmişti. Pâdisah, şehir halkının can ve malına karsi yapilacak tecavüzü en büyük cezalarla tecziye edeceğini bildirir.*

Pâdisah, budinde on dört gün kalıp Kurban Bayramını geçirir. Budin'den istanbul'a dönüşte Segedin ve Baç şehirleri ele geçirilir. Beçnede Macar kuvvetleri bozguna uğratılır.asil osmanlı ordusuyla vuruşacak hiç bir kuvvet kalmaz Mohaç'tan sonra Macarların, Erdel voyvodası,Transilvanya valisi Zapolya'nın 30 bin kişilik askerinden başka kuvvet kalmamıştı.

Yaka yakaya bogaz bogaza cenk edilen Mohaç Meydanı Kral Layos ile tüm Macar ordusunun imhasina mal olmus Macar Devleti'ne son vermisti.tarih, Osmanli himayesinde bir Macaristan taniyacakti.

Osmanlılar Macar tahtına Zapolyalı Janos'useçer Alman Imparatoru Sarlken'in kardesi Ferdinanda Macar kırallık tacının giydirilmesi ile Macaristan'da iki krallık ortaya çıkar. Macaristan'ın batı ve kuzey batısı Ferdinand Orta Macaristan ile Erdel Zapolyanın hâkimiyetinde bulunuyordu.


MACAR TACI KORONA

Sultan Süleyman, l0 Mayis l529'da iki yüz bin kişi ile sefere çıkar. Macar topraklarına girdiğinde,Zapolya Pâdisahın kulu olmak istedigini bildirir Ey Pâdişah-i âlem penah, kâfirlerden kullarının nihayeti yoktur. Ben senin tebean olmaya geldim Padişahtan muradım vardır, emr olunursa hizmet-i şeriflerine girelim." der sözleri beğenen Kanunî"Muradın desin, elimizden geldikçe bitirmesine sa'y edelim cevabını verir

Hammer'in ifadesiyle Kanunî, Zapolyayı ayakta karşılamış, elini öptürmüş altın tahtın karşısına altın sandalye koydurmuş, birine ibrahim Paşa'yı digerine Zapolyayı oturtmuştur. Bu uygulama, Osmanlı protokolüne göre Macar Krallığı 'nın durumunu göstermektedir.*

Küçük Bali Bey'in, Ferdinand kaçırılırken ele geçirdigi tac,Sekbanbasi tarafindan Zapolyanın başına konmuştu. bir Yeniçeri generalinin, Osmanlı protokolunda ancak sancakbeyi (Tümgeneral) derecesinde olan bir şahsın Macaristan Kralı'na tac giydirmesi, Türk tarihinin unutulmaz hadiselerinden biri olarak kalacaktır.

Macar krallık tacı, Ferdinandın casuslarınca çalınıp Viyana'ya kaçırılıyordu. Osmanlı istihbaratı, derhal harekete geçti Bosna sancakbeyi Bali Bey, Viyanada tacı ele geçirip Kanunî'ye gönderdi Kanunî
Budine gelerek şehiri, ele geçirdi Kanunî, senelik vergi karşılığında budini Zapolyaya vererek Macar tacini giydirdi

Macar tacı, Macarlar tarafindan kutsaldı tacı giymeyen hükümdar sayılmıyordu
Ferdinand Macaristan Kralı olmak için tacı istiyordu. "Korona" tacı üst üste geçmis iki taçtan müteşekkildir.*

Asıl tacı l000 yılında Papa, aziz mertebesine çıkarılan ve Şamanlığı bırakıp Katolik Mezhebi'ne giren Büyük istvan'a göndermiştir Bizans imparatoru Mikhail Dukas Malazgirtten sonra papaya gönderdigi altın çelenk,taca geçirilir ve Korona tacı son şeklini alır


2. Macaristan Seferi Viyana Kuşatması

Osmanlılar sayesinde Macar Kralı seçilen Zapolya, bu imkanı değerlendiremez. Osmanlılar'a karşı avrupadan yardım ister Macar kralı seçilmiş Ferdinand Budine yürür zapolya kuvvetlerini Tokaj'da mağlup eder zapolya kayınpederi Lehistan Kralı'nın yanına sığınmak zorunda kalır

Zapolya, Osmanlılar'dan tekrar yardım ister. yardım talebi, Osmanlıları sür'atlen harekete geçirir 29 Subat l528 antlaşmasına göre Osmanlı Devleti, Zapolyayı hükümdar olarak tanır. Ferdinand vergi vermek şartıyla Macar Kralı olarak tanınmasını istediyse de teklif kabul edilmez Budin'in Zapolyaya iade etmesi istenir.*

Kanunî, Vezir-i a'zam ibrahim Paşaya II. Macaristan seferinin serdarlığını tevcih ederek büyük yetkiler vermisti.kanuni Macaristan yönetimine asker ve kaynak kullanmak yerine, Zapolyanın idaresinde yarı bağımlı bir Macar Devleti'ni Habsburglar'a karşı tampon bir devlet olarak birakmayi tercih ediyordu



VİYANA SEFERİ

Budin'e giren Kanunî, Ferdinand ile karşılaşmak niyetiyle Viyana'ya hareket eder ordu, Avusturya - Macar sınırındaki Ovar kasabasini ele geçirir Viyana önlerinde toplanmaya baslar.Ferdinand'in ise kuvvet toplamak için Avusturya içlerine çekilmisti.

Viyana şehrinin muhasarasında Osmanlı ordusu hazırlıksızdı Belgrad, Mohaç ve Budin'deki ağır toplar olmaksızın, orta ve hafif toplarla kalede istenilen gedikler açılamadı. Almanlar, kaleyi büyük bir fedakarlıkla savunuyorlardı. Surların önünde iki taraf da ağır zayiatlar veriyordu.ancak Surlar altından lağım açılamıyordu.*

aralıksız süren çalışmalar sonucu surlarda gedikler açılıp hücumlarda bulunuldu havaların soğumaya başlaması, kışın yaklaşması erzak sıkıntısının had safhaya ulaşması, askerin gücünü etkiliyordu. Kanunî, l7 günlük muhasarayi kâfi görmüştü ancak bu kadar kisa sürede böyle müstahkem bir mevkiin düsürülmesi, ordu ne kadar kuvvetli olursa olsun imkansızdı.*

l4 Ekim l529'da hücum başarıya ulaşmayınca, muhasaranın kaldırılmasına karar verilir. Halbuki son hücumda gedikler açılmış kalenin dayanma gücü tükenmek üzeredir kışın kar ve yağmurun yağması üzerine "Pâdisah-ı islâm emriyle leskere (askere) zarar ve ziyan müretteb olmasın diye kanuni "bir adami on bunun gibi hisara vermezen" deyip kuşatmayı kaldırır*

Kanunî haklı ve yerinde bir karar alarak Kış ve soğukların bastırmasıyla viyana kuşatmasını kaldırır hakan askerini düsünmüştür bölgedeki kar yağışı ve şiddetli kış soğukları felaket getirebilirdi. Şarlken (Charles Quint) Avrupa'dan topladığı kuvvetleri Linz'e yığıyordu. Viyana ancak iki hafta dayanabilirdi. Ancak kale feth edilse bile sonra ne olacaktı ?*

Kanunî çekilir çekilmez, Linz'deki Alman ordusu şehri muhasara edecekti. muhasara için Viyana'da çok büyük bir askerî güç bırakmak icab ediyordu. Şehirde, Türk topçu ateşinden yıkılmadık bir yer kalmamıştı. Böylece şarlken taht şehrinin tahribi ile cezalandırılmıştı.*

Kanunînin viyana seferinde l4 bin Osmanlı askeri şehid olmuş ve yaralanmıştı. Almanya tamamen perişan olmuştu. Viyana sefer-i hümayûnu 7 ay, 7 gün devam etmişti. Macaristan'daki Osmanlı hakimiyeti sağlamlaşmış, Avusturya ve Kuzey Macaristan tahrib edilmiş saldırı ihtimali ortadan kalkmıştı.


Üçüncü Macaristan (Alaman Seferi)*

Kanunî, istanbul'a döndükten sonra, Macaristan'da olaylar cereyan etti. Ferdinand, Budin'i tazyike basladı. İstanbuldan Macaristanı istedi Budini kuşattı ancak alamadı Sultan Süleyman'in emriyle Macaristan tahtina getirilen yanoşu tanımak istemiyorlar Onu krallıktan düşürmek için çesitli bahaneler arıyorlardı.*

Kanunî, Budin'in kuşatıldığından haberdar olunca krala verdigi sözlen l9 Ramazan 938 (25 Nisan l532)'da sefere çıkar. Alman imparatoru Şarlken ile hesaplaşmak istiyordu. l00 bin kişilik bir kuvvetle sefere çıkan Kanunî, Niş'e vardığında Ferdinand'ın elçileri Macaristan Ferdinand'a verildigi takdirde her sene 25.000 - l00.000 duka vergi vereceğini kabul ediyordu.*

teklifi reddeden Kanunî, Ferdinand'ın topraklarına ilerledi pek çok kasaba, Yahya Pasa oğlu Bali Bey ile onun oğlu Mehmed Bey ve Bosna Beyi Hüsrev Bey tarafindan zapt edildi Osmanlı ordusu zorlu bir muharebeyle Kösegi ele geçirdi. Ferdinand harbe davet edildi Ferdinand ile Şarlken, Osmanlılardan çekindikleri için oyalama ve yıpratma taktigi kullanıyorlardı.*

taktikleri işe yaramadı Osmanlı ordusu ileri harekâta devamla şehirleri zaptetti. Gratz gibi şehirler yakılıp yıkıldı Osmanli orduları, Macaristan'da Ferdinandın topraklarını ele geçirmişti.ancak Şarlken ile Ferdinand ortaya çıkamıyorlardı. Mevsimin geçmis olmasından dolayı geri dönüldü.*

sefer sonunda Ferdinand, antlaşma istemeye mecbur olmuştu.seferde sulh talebiyle gelen şarlkene hitab eden kanuni mektubunda erlik ve imparatorluk dâvasi ettiği halde kaç kere üzerine geldigini, kendisinden,nâm göremedigini, Hak Teâlâ'nın takdirinin yerine gelmesi için Beç sahrasında beklediğini aksi halde avratlar gibi taç giymemesini bildiriyordu.

Alaman seferinde osmanlı ordusu ikiyüz binden fazlaydı"Çekaloz" denilen ve kaz yumurtasi seklinde gülle atan 300 kadar küçük top vardı. Akıncı ve deliler 80 bindi sefer yedi ay sürmüştü. Padişah, l532 senesi Kasım ( 939 Rebiülahir ) ayı sonlarına doğru istanbul'a gelmişti.*

son seferin başarılı sonuçlanmasıyla şenlikler yapıldı. İstanbul, Üsküdar, Eyyub ve Galata kandiller ile donatıldı. pazarlar, dükkanlar,çarşılar geceleri dahi açık tutuldu. Halk,her gün ziyafetlerle eglendi.

II. Bâyezıd döneminde fethedilen Mora Koron kalesi, Andrea Doria komutasında hile ile alınmıştı. İç kaleye Frenkler, dış kaleye yerli Rumlar yerleştirilmişti. Koron'dan sonra Patras ve inebahti ele geçirilmişti. Avusturya bu yerleri koz olarak sürecek ve Macaristan Ferdinand'a verilirse Koron kalesi ile Afrikadaki Barbaros'a ait Arcel adasının iade olunacağını bildirmişti.*
Vezir-i A'zam ibrahim Paşa'nın cevabı " Biz, harple almayı tercih ederiz" olmuştu.*

Semendire Sancakbeyi Bâli Mehmed Bey'in Mora Sancakbeyi atanmasi ile 940 Ramazan (l534 Mart) koron ele geçirildi Koron kalesinde üç kısım kâfir vardı. Sancakbeyi, aralarına nifak soktu. köyleri talan etmeye çıkan kâfirleri kırarak iki gruba ayırdı. Dış kaleyi tutan Rum ve Arnavutlar, burayi Mehmed Bey'e teslim etti
Frenkler de canlarına emân verilmek şartıyla savas yapılmadan teslim oldular."


Budin seferi*

BUDİN SEFERİ

Ferdinand yıllar sonra Zapolya'nın ölümüyle küçük Sigismund'u tanımayarak tekrar ayaklanacak ve Kraliçe isabella'nın Osmanlıları yardıma çağırmasıyla, Macaristanın durumu yeniden gözden geçirilerek Budin tamamen Osmanli idaresine geçecektir.

Zapolyanın l540 daki ölümüyle Macaristan işleri karismaya başlar. Kraliçe isabella istanbuldan oğlu Sigismund'un Macar Kralı olmasını ister Fakat, Ferdinand ile Şarlken Budin'i muhasara ederler. başarı elde edemezler. Macaristan'a yeni bir sefer mecburiyeti doğar.

kanuni l54l de Budin'in Ferdinanda geçmemesi için Rumeli Beylerbeyi, ve üçüncü vezir Sokullu Mehmed Paşa 'yı 3 bin yeniçeri ve süvariyle budine gönderir. kendiside sefere çıkar. Budin'i alamayan Ferdinand kaçmak istediyse de muvaffak olamayarak imha edilir.Ordugâhları Türklerin eline geçer. Başkomutanları öldürülür. Padişah Budin'e yaklaştığında böyle müjdeli bir haber alır

l543 te Macaristan Seferin'den dönen Kanunîye Ferdinandın elçileri Macaristanın terk edilip kendilerine verilmesine karşılık l00.000 taahhüd ediyordu. Kanunî teklife sıcak bakmadı
Ferdinand, değişik milletlerden 80.000 kişilik bir orduyla budini kuşattı Osmanlılar, Budin'e yardım göndermek için derhal hazırlıklara başlarlar.*

Peşte önlerine gelen ferdinandın ordusu 8.000 kişilik bir kuvvetle budin kalesini muhasaraya alır. Osmanlı kuvvetlerine göre kat kat üstün olan ordu, Kanuni'nin büyük bir ordu ile gelmekte olduğunu duyunca bozguna uğrayıp geri çekilir*

Peşte muhasarasının hazırlıklarını tamamlayan Sultan Süleyman, oğlu Sehzâde Bayezid la Macaristana gider Osmanlı kuvvetleri Pojega Nana ve Valpo kalelerini zaptetederek Siklos'u kuşatır Kanunî, Siklos'un kuşatılmasına yardima gider. kale 8 Temmuz l543'te alinir.*

Peçuy sehri teslim olmuştur Kanunî Budin'e gelir. Osmanlılar tarafından feth edilip Avusturyalılar tarafindan zaptedilen Estergona varilir. şiddetli bir muharebe baslar. kaledekiler, l0 Agustos l543'te teslim olurlar. Estergon'un fethi ile sonuçlanan seferde Ferdinand'ın elinden Macar kirallarinin merkezi Gran (Estergon) ve kıralların kabirlerinin bulundugu istoni Belgrad ile Drava nehri üzerindeki Valpo, Siklos ve Tata gibi yerler alinir. harekât sonucunda Budin'in ilhakı gerçekleşmiş olur.


savaşda Avusturyalılar, ordugahların etrafina hendekler kazıp manialar koydular ve İstabur - Tabur" adi verilen istihkâmlar yapmışlardı. Macarlarca bu tahkimata verilen "Tabur" adi, tarihlerimizde "Istabur" şeklinde ifade edildiğinden, Kanunî'nin dördüncü Macaristan seferine "Istabur seferi" denilmiştir.

Budinde küçük kral, Padişah ın karargahına getirilir. piyadeler Budin'e girer Kraliçeye Budin'in küçük Kral Sigismund büyüyünceye kadar Türk idaresinde kalacagi söylenir. Sigismund,ahidnâme ve nâib olan annesiyle birlikte Zapolyanın eski beylik mahalli Erdel (Transilvanya )'e gönderilir.

Böylece Zapolyanın idaresindeki Macaristan Osmanlı topraklarına ilhak olunup on iki sancaklık Budin Beylerbeyliği kurulur Beylerbeyliğe Bagdad Valisi aslen Macar olan Süleyman Pasa tayin edilir Macaristan, Osmanlılara, Ferdinand'a ve Sigismund'a ait olmak üzere üç kısma ayrılır


Erdel seferi

Osmanlilarla basa çikamayacaklarini anlayan Ferdinand ile Sarlken, bes yillik bir baris antlasmasi yaparlar. Erdel hâdisesi, harbin yeniden baslamasina sebep olur.

Erdel Kiraliçesi eski Macar Kirali Zapolyanın zevcesi izabella, Osmanlı himayesindedir Kiraliçenin müsavirlerden birisi Ferdinand taraftarıdır Erdel'in verilmesine çalisiyordu. Osmanli Ferdinand'i tehdid etmiş Ferdinand aldırmamıştı Osmanli ordusunun iran seferindeyken bir sey yapamayacagindan emindi.

Kanunî, Avusturya kuvvetlerinin Erdel'e girdigine kani olunca Avusturya elçisinden durumu sordurtarak onu haps ettirdigi gibi Rumeli Beylerbeyi Sokullu Mehmed Pasa'yi Erdel üzerine yürümekle görevlendirmisti.

10 Temmuz l55l'de Sofya'dan hareket eden Sokullu, Slankamen'den ayrılarak Beçe önlerine gelip ele geçirir.Beçkerek ve Çanad'dan başka oniki kaleyi zaptederek Osmanlı hâkimiyetine katar. Lipva'yı ele geçirip Timisvarı kuşatır.iklim şartlarından dolayı Belgrad'a döner.

Sokullu Paşa'nın çekilmesiyle Avusturya ordusu Erdel'e girer lipva'yı alır Segedin'i muhasara eder. Segedin sancakbeyi Segedine gelen Ali Pasa, Avusturya ordusunu imha eder savaş 1562 yılına kadar sürer. Ferdinand, Erdelden vazgeçip Macaristan için 30.000 duka altın ödemiş ve sekiz senelik bir muahede imzalanmıştır


l562)Bogdan Seferi
http://www.enfal.de/otarih48.htm

II. Bâyezıttan beri boğdan Osmanlılara bağlı bir voyvodalıktı voyvodalık Kili ve Akkirman kaleleriyle devletin nüfuzuna girmiş yarim asırdan fazla devleti uğraştıracak hareketlerde bulunmamışlardı. voyvodalık vergi vermekte ihmal göstermişse de göz yumulmuş sadece ikaz edilmişti.

Kanunî, Macaristan seferinde boğdanı Voyvoda Petru Rares'e bırakmıştı. Voyvodalık, her yıl Osmanlı Devleti'ne 4000 duka altın, 40 kısrak ve 20 tay göndermekle yükümlü tutulmuş. kararlaştırılan hediyeler bizzat Rares'ten alınarak karşılığında vezirlere mahsus samur kürk sancakbeyi alâmeti olarak iki tug hediye edilmişti

Rares, gizlice Osmanli Devleti aleyhinde çalışmaya başlamıştı. Ferdinand ile muhabere müzakerelerine baslayan Rares, Erdel sınırlarına tecavüz etti Zapolyaya karşı Ferdinand ile birleşti vergilerini göndermedi Osmanlılara bagli Venedikli Gritti'yi öldürttü

Rares'in bu faaliyeterinden Kanunî l538 Mayıs'ında Boğdan üzerine yürümeyi kararlaştırır. Barbaros'un donanma ile denize açıldığının ertesi günü istanbul'dan hareket eden Osmanlı ordusu, Edirne'ye ulaştığında Kanunî "Seferimiz Boğdan üzerinedir" diyecektir. Kanunî, Rares'in azıgnlığa son verip itaat etmesi halinde merhametli davranacağını bildirmişti.*

Rares'in samimi olmadigi anlasilmis sefere devam edilmiştir. dehşete düşen Rares, Transilvanyaya kaçmıştır Osmanlı ordusu Yaş sehrini yakip yıkmış Suçeva sehrini almıştır. Kanunî, umumi af ilan ederek voyvoda seçilmesini ister. Kanunî Rares'in kardeşi Lacustayı voyvoda arayarak berat verir.

sefer sonunda Osmanlılar, Prut ile Dinyester nehirleri arasındaki yerleri ele geçirirler Elde edilen yerler, sancak haline getiriliŕ. yıktırılan Kili kalesi inşa edilip Akkirman müstahkem bir kâle haline getirilir Bender sehri ele geçirilir Boğdana voyvoda vaziyete hâkim olamaz Sultan Süleyman, voyvodaliğı tekrar rarese verir


KANUNİ VE MACARİSTAN SİYASETİ

bir buçuk asır Türk hâkmiyetinde kalan Macar yönetiminde son derece akıllı hareket eden Osmanlılar, Budin'e tayin edilecekleri birinci derecede değerli kimselerden seçiyorlardı muktedir bir serdar,siyasî kuvveti olan diplomatlar ve son derece mert, dürüst ve faziletli*
kimselerden seçiliyordu

Osmanlı idaresinde gelişen Macar medeniyeti ile Müslüman dünyası, aynı coğrafyada yaşıyorlardı. Macarlar'dan devr alınan kültür ve medeniyet mirası eserler muhafaza edilerek şehrin Müslüman ülkesi haline gelmesine gayret edilmiştir.*
Budin, saraylar, câmiler, mescidler, medreseler, imâretler, köprüler, hanlar, ziyâret ve mesirelerle tipik bir Müslüman Türk beldesi oluvermişti.*

Osmanlılar, Budin'i önemli bir merkez kabul ediyorlardı. İla-hi kelimetullah için islâm sehri haline getirmeyi önemli ve vazgeçilmez bir hedef sayıyorlardı Bu sebeplede, l54l'de Osmanlı Devleti'ne ilhak olunan Macaristan toprakları, payitaht beldelerinden sayılarak Budin merkez olmak üzere, yeni bir eyâlet teşkil edilmiş beylerbeyinin idaresi altına konulmustur.*

Budin beylerbeyinin protokolde önemli bir yeri vardı Koçulu kayığa binmek, solak yürütmek selâhiyetine sahipti Budin Beylerbeyi tımar tevcihi, kethüda tayini gibi haklara sahibti hudud muharebelerinde komutan tayin edilirdi
komşu devletlerin ihtilaflarında hakemliğine müracaat olunurdu. Kanunî'nin Macaristan fütûhatında, bir tek hedefi oldu ilâ-yi kelimetullahı ve islâmiyeti uzaklara götürmek

günümüzde, Kanu-nî'nin Macaristan ve Batı seferlerini tenkid edenler bu gücün iran ile Türkistan taraflarına,Türk ve Müslüman sahalarına harcanıp bu sayede türklerin tek bir bayrak altında toplanması sağlanamazmıydı demektedirler. bu tenkidlere söyle cevap verelim

1) O dönem, günümüzden uzaktır. devrin zihniyetini kavramak mümkün olamayabilir. Bunun içinde tarih ile uğraşanlar, dönemin olaylarını incelerken o günün sartlarini, hesaba katmak zorundadırlar.bu sâyede doğruya ulaşabilirler.

2) Arap ve Müslüman devletlerin topraklarını, uzun zaman idaresinde tutan Osmanlı Devleti, başarısını muazzam bir disiplinle yetistirdigi askerî güce borçludur ordunun kaynağını devşirme yani gayr-i müslim çocuklar oluşturmaktadır Avrupa seferlerinde kayb edilen nüfus gayrı müslimler devşirilerek müslüman nüfusa ikame ediliyordu

Devşirme sistemiyle Kur'an'a muhalefet edilmiyor, savaslarda ölen ve yaralanan asil Müslüman nüfus korunmuş oluyordu. Böylece Osmanlı Devleti, islâm'ın yayilmasinı sağlıyordu.ve Osmanli, Bati ile savaşmakla kârli çıkmış oluyordu.

c) Cihadın faziletleri ve Müslüman olmayan bir devletle cihâd yapmanin, hayırlı ve sevaplı bir mücadele olmasi. ilâ-yi kelimetullah mücadelesinin ne kadar hayırlı bir iş olduğu*
Kur'an -i Kerim'de ve Hz. Peygamber'in hadislerinde belirtilmiştir.Müslümanlar, cihâdla ilgili müjdelere nail olmak için devamlı Müslüman olmayanlarla mücadele vermişlerdir.

d) Ganimet elde etme arzusu. ve Fethedilen memleketlerin maddî imkânlarindan istifade etmenin etkisi avrupa seferlerinde önemlidir savaşmak için ordu ve paraya ihtiyaç vardır. Bu da zenginlerden elde edilir. Orta Avrupa ve Macaristan için sefer yolu kısa ve ulaşılması kolaydır.*

XVI ve hatta sonraki asırlarda günümüzdeki gibi milliyetçilikten söz edilemez Türkmenistan'daki Türklerle birlik sağlanmak istenmesi, türklük bilinciyle degil,Müslüman ve Sünnî olmalarından kaynaklanmaktadır



İRAN SEFERLERİ

Sultan Selim'in vefatıyla umutlanan ismail, Anadolu propagandasını arttırıp Kanunî'nin cülusunu tebrik etmedi şah Ismail ölünce küçük çocuk onbir yaşındaki Tahmasb tahta geçti iran Gilan beyliği ve Sünnî ulema Osmanlilardan yardim istedi

Kanunî'nin niyeti Türkistan'a varıncaya kadar bütün Türk illerini tek bayrak altında toplamak Kızılbaş
Safevî tehlikesinin kökünü kazımaktı.Mohaç seferinden önce Doğu'ya sefer yapmayi düşünmüş Tahmasb'a "Tehdidnâmeler göndermişti
Doğu ile ilgilenmeye karar veren kanuni. Nihayet iran'a harbin açılmasına karar verir

Bağdad'ı ele geçiren Zülfikar Bey şehrin anahtarını istanbul'a gönderir Osmanlilar, Viyana kusatmasinda iken Tahmasb, Bağdadı ele geçirir Kanunî'nin çıkacağı Doğu seferinden önce, Bağdad ile Bitlis'te meydana gelen hâdiseler, doğu seferini zaruriyet haline getiriyordu

Türkmen Musul oymağından Zülfikar Han,Kelhur Hâkimi idi. Bağdad Beylerbeyi amcasını asker bulundurmadan yaylaya çıkmasıyla bir baskınla öldürüp 40 gün kusattigi Bağdadı almış kendisini Bağdad Beylerbeyi ilan etmişti. Tebriz'in kendisini cezalandıracağını bilen Türkmen Beyi, Bagdad'ın anahtarlarını Kanunî'ye göndermiş kanuni adına sikke kestirip hutbe okumuştu. Osmanlılara bağlılığını ilana başlamıştı.*

Padişah,Viyanadayken Irak'a yardım edemedi. Tahmasb, ordusu ile Bağdadı günlerce kuşatmış l0 Haziran l529 da Zülfikar Han ile kardeşi Ahmed Bey'i uyurken öldürerek Bağdad kalesini ele geçirmişti Irak merkezi bağdat Osmanlılar'a tabi olmuş ancak korunamamıştı buda Padişahı manevî bir borç altına sokmustu


İran harbindeki ikinci hâdise ise iran beylerinden Ulama Han'ın Osmanlılar'a, Osmanli ümerâsindan Bitlis Hâkimi Şeref Hanın ise Safevîler'e sığınmamalarıdır. Şah Kulu isyanında Şah Ismail'in yanına kaçan Ulama Han, Azerbaycan Beylerbeyi ve önemli bir siyasetçiydi Şah ın basveziri Çuha Sultan'ın, isfahanda Samlu Hüseyin Han tarafindan öldürülmesiyle şahtanvezirlik istemişti

Ulama han Şaha gitmek isterken, rakipleri onu âsi gösterir beylerinin ve aşiretinin ezilmesinden ürken Ulama Han, sancaklarıyla Vanda Osmanlılara bağlılık bildirir. İstanbulun buyruğuyla, Bitlis Beyi Şeref Bey'in "vasıtasıyla istanbul'a gelir Ulama,Şeref Hanın şah'a meyli olduğunu söyler ocaklık statüsü kaldırılıp beylerbeyilik haline getirilen Bitlis ulamaya verilir

Seref Han, Sünnîdir Bitlis'in iran toprağı olduğunu ilan etmiş ve Tahmasb'dan yardım istemiştir. O Osmanlılar 'ın, kendisini ata topraklarından mahrum edeceğini sanıyordu. Dulkadir ve Diyarbakır Beylerbeyi yardımıyla Bitlis'i kuşatan Ulama, Safevî ordusunun yardıma geldigini duyunca Diyarbekir'e çekilmistir.*

Ahlat'ta şah'a ziyafet çeken Şeref Bey, tahmasba armağanlar sunar, kendisine de murassa kılıç kemeri ve altın sırmalı kaftan hediye edilir. Tahmasb,ferman vererek "Eyâlet penâh" diye hitab eder.Tahmasb, Osmanlılara bağlı bir uç beyliğini himayesine almış ve iran savaşına sebep olmustur

Bu, bir Osmanli toprak parçasının başka bir devlete geçmesi demektir Osmanlı siyaseti bunu kabul etmez bunun üzerine iran seferi elzem hâle gelmiştir. İrana bizzat hükümdar sefere çıkmıştır
O, iranı ortadan kaldırıp, Sünnî Türkistan'la birleşmek,ve kendisini arkadan vuran şii kösteğini ortadan kaldırmak arzusunda idi.*

Kanuninin Anadolu'yu isyanlarla karıştıran şiîliğe karşı düsünce ve tutumunu gösteren gazeli Sultan II. Mahmud'un kızı Âdile Sultan tarafindan hicri l308 miladi l890 yılında istanbul'da bastırılmıştır
"Allah, Allah diyelüm, Sancak-ı Sâhî çekelüm,
Yürüyüp her yanadan şark'a sipahî çekelüm,
İki yerden kuşanalum yine gayret kuşağın,
toz ile toprağa, bu râhi çekelüm.
Gözüne, sürme deyü dûd-i siyahi çekelüm.
Bize farz olmus iken : olmamız Islâm'a zahîr,
Nice bir oturalum, bunca günahı çekelüm,
Umarum rehber ola bize Ebûbekr ü Ömer,
Ey Muhibbî, yürüyüp Sark'a sipahî çekelüm.

l. Irakeyn Seferi ve Sınır bölgelerinde cereyan eden hâdiseler üzerine Kanunî, Osmanlı Pâdisahı hem de islâm Halifesi adına hutbe okunan ve kale anahtarlari da gönderilen Bağdad'ı "Kızılbaş zulmünden" kurtarıp Irakı almak üzere harp hazırlıklarına başlamıştı.


BAĞDAT SEFERİ

Tahmasbın muhtemel bir harekâtina karşı acele yetişmesi arzulanan Kanunî, iran sınırlarına yola çıkar.Konya'dan geçerken Allah'a hamd ve senâ ile büyük şair ve mutasavvıf Mevlana Celâleddin-i Rûmî'nin türbesinde semâ âyininde bulunulur. tilâvet ve Mesnevî'den parçalar okunması dervişlerin ney sesleri kanuniyi çok memnun etti

Sultan Süleyman, Tebriz'e girerken şehir halkı tarafindan tezahüratla karşılandı. Pâdişah'la serasker ibrahim paşanın orduları birlesti divan toplanarak seraskere, beylerbeyilerine, ağalara, hil'atleri giydirildi. Ordu ihsanlara kavuştu

Ordu,yoluna devam eder. Tahmasb geri çekilir Şahın taraftarları Osmanli bayragi altına geçerler. Tahmasb, Osmanli ordusunun önüne çıkmaktan çekinip yıpratma taktikleri kullanıyor Osmanlı ordusunun geçeceği yerleri tahrib ettiriyordu.

Irak-ı Acem'e giren Osmanli ordusu ıssız ve harab bir arazide çok güç şartlar altında Sultaniye'ye gelebilmişti. Havaların soğuması, erzak darlığının başgöstermesiyle Bağdad'a yüründü yürüyüs, dünya tarihinde eşine ender rastlanan bir vak'aydı
hayvanlar telef olmuş, toplar büyük zarar görmüşlerdi.esyalar kayıp ve zayi' oldu. toplar yolda bırakılıp toprağa gömüldü.

Bu işler, serasker kethüdası Basdefterdâr Iskender Çelebi'yi alakadar ediyordu.İbrahim Pasa ile arasında anlaşmazlık vardı yollardaki telefe çok kızan Pâdisah'a, işin sorumlusu olarak Iskender Çelebi gösterildi. Başdefterdar azledilerek zeâmetleri alınır.

birçok güçlükler yenilerek Bagdada varılır. Bağdad önlerinde kale muhafızı Tekelü Mehmed maiyetindekilerle şehri terk eder Bağdad, mukavemetsiz olarak 28 Kasim l534 te teslim olur. iki gün sonra da Pâdisah sehre girer Bağdad, Osmanlı ülkesine ilhak edilerek Bati'da "Dâru'l-cihad" Belgrad' Doğu'da ise "Dâru's-selâm" denilen Bağdad, Osmanli ülkesine katılmış olur bağdad
Birçok evliya türbesini bulundurdugu için "Burc-i evliyâ", Abbasî halifelerinin baskenti olduğundan "Dâru'l-hilâfe", isimleriyle anılıyordu.

Kanunî, Bağdad da birçok mübarek yeri ziyâret ve tamir ettirmişti.imam A'zamın Şia tarafindan yağmalanan kabrini buldurup ziyâret ederek temizletir üzerine çini ile türbe ve câmi yapılmasını emreder.Imam Musa Kazım 'ın ve islâm büyüklerinin türbelerini ziyâret eder Sünnî ve Şiileri memnun eder.Şeyh Abdülkadir Geylanî'nin kabri üzerinde bir türbe ve imâret yaptırır.



Tahmasb, Tebrizde Ulama hanı takibe başlamıştır ulama Van kalesine kapanmıştır Kanunî,Tebriz'e varır.Tahmasb'in Sultaniye'de olmasından Derguzin'e gelen Kanunî Tahmasb'in izine rastlamayınca tekrar Tebriz'e döner. Osmanli ordusunun çekilmesiyle Tahmasb,Van'ı ele geçirir

Arab ve Acem'e girilmesiyle "Irakayn Seferi" olarak anılan bu harekatın, faydası, Bağdad ve çevresinde, osmanlı hâkimiyetinin kurulmasıdır sefer sonucu, Osmanlıların karşısına çıkamayan Safevîler'in ortadan kaldırılamayacağı anlaşılmıştır ve Osmanlı safevibseferlerinin asıl gâyesi, Safevîleri belirli bir sınır dışında tutmak olmustur*


Irakayn seferi sonrası büyük Vezir-i A'zam ibrahim Paşa, l5 Mart l536'da idam edilecektir. Irakayn seferindeki hataları yetkilerini sınırsızca kullanmasi Defterdar Çelebi'nin öldürülmesindeki rolleri Kanunî'nin çok sevdigi vezirini devlet selâmeti için gözden çıkarmasına yol açmistir


Padişah, Bağdad'da bölgenin kadastrosunu yaptırır kadılar nasb ettirerek adâlet ve doğruluk prensibine bağlı bir adlî sistem geliştirir. Basra itaatini arzettiğinden buraya dokunulmadı.kanuni dinî âbide ve türbeleri ziyâret edip Kerbelâ ve Necef'e giderek buraları ziyaret eder.



RE: Kanuni sultan süleyman*

İkinci Iran Seferi*
Kaynak*http://enfal.de.com*

Tebriz seferi

Kanunî'nin, Irakayn seferinden on iki yıl sonra Avrupa ve Akdeniz ile meşguliyetinden faydalanan Tahmasb Gürcistan ve Sünnî Sirvan'a hakim olmus Özbekleri püskürtmüştü Azerbeycan ve Irak-i Acem'de Siîlik tesis edilmisti. Tahmasb Anadolu'ya ajanlar göndererek Türkmenleri Erdebil ocağına bağlı tutmaya çalışmıştı.*

Safevîler'in dayandığı Türkmen gruplarının birbirlerine irtibatsızlıkları, iranı sarmamaktaydı. Şahın kardeşi Elkas Mirza, Safevîler'in Sirvan hâkimi iken bağımsızlığa kalkıştığı için kardeşi tarafindan takibata uğramıştı. Mirza, takibattan kurtulmak için Derbend ve Kıpçak taraflarına kaçacak, ve Osmanlılara sığınacaktır.

Elkas Mirza iyi karsilanıp kendisine ikramda bulunulur. Elkas gelir gelmez Pâdişahı
Şark seferine tahrik ediyordu.tahmasbın eline geçen yerlerin alınması bakimindan sefer gerekliydi. Avusturyalılar ile antlaşma imzalandığından iran seferine karar verilir.*

Tahmasb'ın Sünnîler'e tasallutu, Rüstem Paşa ve Elkas Mirza'nın teşvikleriyle doğu seferi kesinleşmiştir Bosna valisi Ulama Han iranı iyi bildiği için lala tayin edilir. Elkas, maiyetiyle 2l Mart l548'de, Pâdisah ise 29 Mart'ta Istanbul'dan Tahmasb da Tebriz'den Senb-i Gazan'a gelir
Şahın, âdeti Osmanlılar 'ın karşısına çıkmamaktı

Tahmasb Osmanlı menzilindeki yiyecek ve yemlikleri, yok etmek, Anadoluya Kızılbaş ajanlarını göndererek mezhebdaşlarını ayaklandırmak siyasetini güdüyordu. Osmanlı kuvvetlerinin bir kısmını geride bırakmak zorunda kalacakdı
olaylar, Şahın arzuladığı gibi gelişmiyordu Osmanlı Padişahının Erzurum'a ulaştığı sıralarda, propaganda için Anadolu'ya gönderilen dört Safevî casusu, yakalanmıştı.

Vanı Safevîlerden kurtarmak isteyen Sultan Süleyman, Ulama ve Pîrî Paşaları burayı zapta memur ederek Tebrize hareket eder. Padişahın ordusu tebriz'e girer. Van'a gelen Pâdisah, dokuz günlük bir çarpışmadan sonra 24 Agustos l548'de Vanı iranlılardan alır Defterdar Sarı ilyas Çelebi'yi Van Beylerbeyliğine tayin eder


Tahmasb, Van'ın kaybedildiğini ögrenince Erciş, Ahlat Âdilcevaza tahripkâr akınlarda bulunur. Kars kalesini tamir eden işçileri ve Pasin mirlivası muhafızlarını kılıçtan geçirip öldürtür. Kaleyi yerle bir eder. Erzincan'ı ateşe vermekten çekinmez.*

haberler, Kanunî'ye ulaşınca, vezir Ahmed Pasa'yı Şahın üzerine gönderir. Elkas Mirza yı Kâsan, Kum ve Isfahana yağmaya gönderir. Kuvvetleri imha edilen Tahmasb, çekilerek Karabağ'a gider. Kanunî ise Haleb'e gelip kışı orada geçirir.



Gürcü seferi

Tahmasbın, harekete geçmesiyle Kanunî Diyarbekir'e gelir. iki devlet arasinda bulunan Gürcistan'in iranlilar'a yanaşarak iki yüzlü hareketleri ve sınır tecavüzlerinden dolayı işin sağlam bir sonuca bağlanması gerekiyordu.

Gürcüler, Livane Artvin sancağına girip ispir'e dayanmışlardı.Padişah, Diyarbekirde III. Vezir Ahmed Paşa başbuğluğunda Erzurum,Karaman, Dulkadir ve Rum Beylerbeyileri ile Sancakbeylerini yeniçeri Kethüdalarını, gürcü seferiyle görevlendirir

Gürcü Atabeyi Keyhüsrev'in merkezi Tortuma yürüyen Ahmed Paşa, ll Eylül l549 'da burayı kuşatır. Corci Aga teslimi reddettigi için savasa giriilir. Toplarla dövülen kale surları yıkılıp tortum feth olunur. Ahmed Paşa, Tortum Çayını ele geçirir. Fethedilen yerlere dört sancak itibar edilir
ikinci iran seferinde Hakkari'yi içine alan Van eyâleti kuruldu Atabeglerin yurdu dört sancak haline getirildi Sirvan ülkesi Osmanlilar'ın yardımı ile bagimsizligini kazanmıştır



Nahcivan Seferi*

Osmanlı orduları vandan çekilince Tahmasb, Sirvan'ı ele geçirdi Özbek hükümdarı Abdüllatif Han ile Şehzade Barak Han'ın Amuderya'yı geçip Horasan'a akin etmeleri üzerine Tahmasb, Kazvin'den Sultaniye yaylaklarına vararak hazırlıklara başlamıştı.*

Ubeyd Han oğlu Abdülaziz Han ölünce Özbek Hanları, ülkesi Buhara'yı ele geçirmek üzere dönmüşlerdi. ferahlayan şah, Tebriz'e ve Karabağa gelip. Sirvanşahlardan Derviş Mehmed Hanın ülkesi Seki'yi istila eder.Erzurum Beylerbeyliğine getirilen Van Beylerbeyi Iskender Pasa, Gürcü Atabeylerin elinde kalan son yerleri Ardanuç'u almış sancak merkezi haline getirmistir.*

İskender Pasa, Ardanuç'ta Akkoyunlulardan kalma eski bir câmii kalıntılarını onarttirarak, buraya bir boyahane ile 6l dükkân vakfetmiştir.sancak merkezi haline getirilen ardanuç kısa zamanda islâmlaşmıştır İskender Pasa'nin Ardanuç'u fethettiğini duyan Keyhüsrev,Tahmasb'dan yardım isteyince o da iskender Paşa üzerine yürür. kışın yaklaşması ile sonuç alamadan Karabağ'a döner.*

Tahmasb,ordusuyla Osmanlı topraklarını işgale başlar. İskender Paşa'yı sıkıştıran Tahmasb, Ahlat ve Van civarını yakıp yıkar. Ahlat'ı ele geçiren Şah, büyük bir katliam yaptırır. Erciş ve Bargiriyi de zapteden Safevîler Doğu Anadolu'da tahrip ve öldürme faaliyetlerine devam ederler.*

Kanunî Erdel harekatını durdurup, doğu seferine hazırlıklara başlar Kanunî, Rumeli askerini Sokollu Mehmed Paşa komutasında Anadolu'ya gönderir.Rüstem Paşa yeniçeri ve bölük halkıyla istanbul'dan hareket eder.

Kışı Haleb'de geçiren Kanunî, Diyarbekir divanında askerin Erzurum'da toplanmasını emreder Tahmasb pasif savunmasını sürdürür. Kanunî yetişmeden Hakkari, Gevaş, Van ve Adilcevaz taraflarını yağmalayıp yakıp yıktırır.*

Kars ovasinda gelen Kanunî, Tahmasbı savasa davet eder. Rafizîlik'ten ve halkin mallarini yagmalamaktan vazgeçmesini,bütün korkusu top ve tüfek ise bunlari birakabilecegini, savasmak için sadece kilicin yeterli olacagini bildirir Kanunî, mektubunda tahmasbı ulemanın verdiği fetvalarla Hz. Peygamberin şeriatına davet ediyordu.*

Kanunî, Nahçıvan'a ulaşır.çevrenin çöle dönmüş olduğunu görür. saray ve konakları yağmalar Tahmasb Osmanlının karşısına çıkmaktan çekinir Kanunî geri dönme kararı alır.Osmanlı kuvvetleri ile Safevîler arasinda çarpışmalar meydana gelir.Safevîler dağıtılır. Osmanli ordusu geri dönerek Beyazit'a gelir.*

Şahın mektubunu taşıyan elçiler Tahmasbın, Padişah, şarka on defa gelse bile karşısına çıkılmayacağını belirtiyor barış istiyordu. Osmanlılar 'ın cevabı ülkesinde oturup, fitneye fesada karışmaması idi. Kanunî, Safevîler'in kutsal saydıkları Erdebil ve Tebriz'i tehdidde bulunmuştu buda Safevîler'i korkutup telaşa düşürmüştü.*

Safevi düşmanlığının kaldırılması ve barış*
mütarekesini uygun karşılayan Kanunî, şahın elçisine baharda Osmanlı ordusunun harekete geçip Erdebil ve Tebriz'i tahrib edeceğini ispatlamış; Tahmasb'i barış hususunda harekete geçmeye mecbur birakmistir.


Süleyman han dönemi taht savaşları*

Şehzade mustafa enfal.de.com dan alıntıdır

Rüstem Paşa, Ankara'ya geldiğinde Kanunî'nin büyük oğlu ve tahtın en kuvvetli adayi Amasya Sancakbeyi Şehzade Mustafa hakkinda haberler gönderme ihtiyacını duyar. 38 yaşında bulunan Şehzade Mustafa, Kanunî'nin büyük oğlu olması hasebiyle taht vârisi olabilecek durumdaydi.*

ogullarindan birinin tahta geçmesini arzu eden Hurrem Sultan, ona karsi iyi düsünmüyordu. Bu yüzden Sehzâde Mustafa gözden uzak tutuluyordu. İlim ve marifette de kudretli olan Sehzâde Mustafa şehzadeler tarafindan kıskanılmakta idi.asker kendisini çok seviyordu.*

Şehzade Mustafa ,babasının yaşlandığını, sefere iktidarının bulunmadığını, bu sebeple Rüstem Pasa'yı Dogu seferi ile görevlendirdiğini, bu yüzden kendisine düşman olduğunu,bunun yok edilirse kendisine taht yolunun açılacağı gibi telkinlerle saltanat davasina sürüklenmişti.*

Rüstem Pasa isevmedigi ve muhalif oldugu Mustafa hakkinda Kanunî'ye mektuplar göndermişti. Rüstem Pasa'yi geri çağırtan Kanunî, bizzat sefere çıkmaya karar verir.

l2 bin civarindaki yeniçeriyle 28 Agustos l553 te istanbul'dan Üsküdar'a geçen Kanunî merasimle karşılanır Kanunî, oğlu Cihangirle Bolvadin'e gelir. kendisine âsi olarak tanıtılan büyük oğlu Amasya Sancakbeyi Sehzâde Mustafa sefer için yanına çağırtır. 5 Ekim l533 günü Konya Ereğlisinde babasina yetisen mustafa mekr-i Rüstem" yüzünden o gün Pâdişahın emriyle çadırında boğdurularak cenazesi Bursa'ya gönderilir.*

Rüstem Pasa sadaretten azledilir Kara lakaplı Vezir Ahmed Paşa getirilir. Hürrem Sultan ve Rüstem Paşa'nın işbirliği ve hileleri ile meydana gelen elim hâdise, halkda büyük bir infiale sebep olmuştu Kanunî, sefer arifesinde nahoş bir olaya sebebiyet vermemek için Rüstem Pasa'yi azletmiştir

Şehzadenin ölümü, Anadolu halkını yaraladığı gibi, nimetleriyle perverde olan yüzlerce bilgin, sair, san'atkâr ve şeyh de beklenmedik ölüme ağlıyordu .Kanunî'nin süt kardeşi Mehmed Çelebi, Pâdisaha Sehzâde Mustafa'ya kıydığı için ağır sözler söylemişti. Şehzâde'nin, iftiraya kurban gittigi devletin tamamında ve dünyada hâkimdi Nahçıvan seferinden önceki iran sefer-i hümayûnunda Kanunî ile Şehzade, görüşüp dertlenmişler Kanunî, oğluna hak vermişti.*

Şehzade mustafa ölmeden önce babasıyla son karşılaşmasında babasıyla görüşmeden öldürülmüştü. Şehzade Mustafaya ikinci vezir Ahmed ile üçüncü vezir Haydar Paşalar, Amasya'dan gelmemesi için haber göndermişlerdi.Şehzade böyle bir yola tenezzül etmedi.babası ile yüz yüze geldiklerinde onu ikna edeceğine inanıyordu

Halk ve askerce sevilen Şehzadenin katli, halkın üzüntüsüne sebep olmuştu. şairler Rüstem Pasa, Hürrem Sultan hatta Kanunî'yi yeren şiirler kaleme almışlardır. sancakbeyi Taşlıcalı Yahya Bey mesnevisinde Rüstem Paşa 'nın idamini istemişti.

Yahya Bey, Türk fikir hürriyetinin âbidelerinden olan eserinde Padişahı tenkid etmış "nizâm-i âlem"i için ileri gitmemiştir. Rüstem Paşa, Kanunî'ye şikayette bulunarak Yahya Bey'in cezalandırılmasını istemisti. Kanunî "Bu makulelere kulak tutma ve intikam kasdin etme" diyerek Yahya Bey'i, himaye etmiş saygı göstermiştir.*

Halebte Kanunî,ikinci bir acı ile sarsılır. ağabeyinin öldürülmesiyle Cihangir'in hastalığı ilerleyip vefat eder Cihangir, şehzadelerin en küçügüdür kanuni tarafindan çok sevilmektedir gayret ve çabalar, Şehzadenin hastalığına mani olamaz Cenaze Namazı Haleb'de kılınıp naaş istanbul'a gönderilir. (D.1531 istanbul
Ö.1553 halep)


Kanunî,budin seferinden istanbul'a dönüşte Saruhan sancakbeyi olan oğlu Mehmed'in Manisa'da vefat ettiğini öğrenerek büyük bir üzüntü ile sarsılır. mateme bürünür. İstanbul'a geldikten sonra oğlunun naaşının Manisa'dan istanbul'a getirilmesini emreder Bâyezid Camii'nde bütün istanbul halki ile birlikte cenaze namazini eda eder.*
Pâdişahın emir ve arzusuyla cenaze, Şehzade Camiiye defn olunur. (1521-1543)

Sehzâde Bâyezid Olayı*http://www.enfal.de/otarih48.htm

Kanunî döneminin önemli olaylarından biri de, şehzadeler arasındaki taht mücadelesidir. Şehzade Mustafa ve Cihangir'in vefatıyla taht vârisi iki şehzade kalmıştı. Bunlar, Selim ile Bâyezid idi. iki kardeş rakip duruma gelmişdi. Kanunî'nin, yaşlanması tahta kimin geçeceği konusunu gündeme getirmişti.*

oğullarından birini tahta geçirmek isteyen Hürrem Sultan, Şehzade Mustafa'nın katline sebep olmuş kendi oğulları arasında tercih yapma durumuna gelmişti. Hürrem Bâyezıd'ı tercih etmiş öz ve büyük oglu Selim'e cephe almamıştır

Şehzade Selim Nahçivan seferinde babasının yanında bulunmuş yumuşak huyluluğu ile babasında müsbet bir tesir bırakmıştı Hürrem Sultan Bayezida kanat germiş, daha iyi bir sancağa naklettirmişti.Bâyezid, Kütahya'da Mekke emîrinin elçilerini kabul etmis saltanata müyesser olduğunda Haremeyn-i Serifeyn'e gönderilen Sürre -i Hümayûn" arzularindan bahsetmişti.*

Bâyezid, şahsiyeti, kültürü ve yaşayışıyla tahta en yakın adaydı Selim'in, eğlence hayatına karşılık Bayezid, ilim ve irfan sahibiydi .Hurrem Sultanın vefatıyla Bâyezid, büyük hâmisini kaybetmişti Selim ile Bâyezidı Lala Mustafa Paşa entrikalarala birbirine düsürdü.*

Kardeşler arasındaki çekismelere Kanunî, müdahele etti Şehzadelerden her birine 300.000'er akça terakki ederek sancaklarını değiştirdi. Selim'i Manisa'dan Konya'ya, Bâyezid'i de Kütahya'dan Amasya'ya tayin ederek. Selim'in sehzâdesi Murad'a Akşehir, Bâyezid'in büyük oğlu Orhan'a da Çorum sancaklarını tevcih eder.

Şehzade Bâyezid pâyitahttan uzak bir yere yapılan tayini, hakaret kabul ediyordu.tayin işinde Selim'in parmağının olduğunu, Selim'in tercih edildigini yazarak "bu hakaretten ölmek yeg idi" diyerek hissiyatını belirtmisti Bâyezid, 28 Ekim l558'de Kütahya'dan ayrilmak zorunda kalmıştı.

Şehzade beyazıt çok yavas yol alıyordu çok kalabalık bir kafile ile yola çikan Şehzadenin yolda iltihak edenlerle kuvveti artıyordu. endiseye kapılan Kanunî, Selim'e Sokollu Mehmed Paşayı Bâyezida Pertev Paşayı gönderir ancak Bâyezıdın tutumunda bir değişiklik olmamıştır.*

Bâyezid, babasina tehdid mektupları göndermekten çekinmez bir mektubunda "Bendenizi sorarsanız gündüz - gece her zaman hayır duanıza meşgul bilesüz, amma ki gam ve gayretten helâk bilesüz. Ah bilmem ne idem bana karındaşımın hatırı içün zulm eyledünüz, beni yerümden yurdumdan ayırdınız" diordu.*

Beyazıtın davranışları yüzünden Kanunî, Selim'e meyletmiştir. Bayezid, birçok eşkıyayı toplayıp 20.000 civarındaki bir kuvvete sahip olmasıyla iki taraf geri dönülmez bir eşiğe gelmistir Selim harekete geçip askerî hazırlığa koyulmuştur
Bâyezid kendi başına Selim, babasının direktifleriyle hazırlanmıştı Bâyezıd, Selim'in, merkezden gelen Beylerbeyleri ile hareket haberini alinca, l5.000 kisilik bir kuvvetle Ankaraya geçer

haberin istanbul'a ulaşmasıyla Kanunî tedbir alır Sokollu Mehmed Paşa ile Rumeli Beylerbeyini Konya'ya gönderir. Selim'e muharebesini Konya'da kabul etmesini emreder. Seyhülislâm Ebu's-Suûd Efendi'den, fetva alir. iki kardes h.22 Saban 966 (m.30 Mayis l559) konya ovasında çarpışmışlardır

İlk günki çarpışmalarda üstünlük sağlanamaz ikinci gün Lala Mustafa Paşa Bâyezidın kuvvetlerini bozguna ugratır Amasya'ya çekilen Bâyezıdınn af isteğini Kanunî red eder iran'a iltica eden Bâyezid, Tahmasb,tarafından Osmanlılara teslim edilir 23 Temmuz l562'de şehzade, ve oğulları bogdurularak katledilir Sivas'a defnedilir

Sehzâde Bâyezid hâdisesi,iç karışıklıklara sebep oldu. devlet, beyazıtın taraftarlarıyla mücadele etti idarî degisiklikler yapıldı yeniçeriler muhafiz olarak Anadou'ya yayıldı Şehzadelerin sancağa çıkma usûlünde değişiklikler yapıldı.


KANUNî DÖNEMI DENİZ SEFERLERİ*http://www.enfal.de/otarih48.htm

Sultan Süleyman döneminde, Osmanli armadası Akdeniz, Kızıldeniz ve Hind Okyanusu'nda faaliyetteydi .Kanunî döneminden önce Sultan II. Bâyezid ile Sultan Selim zamanlarında da donanma, teknik ve insan gücü bakimindan büyük bir gelişme göstermiş Avrupanın denizci devletleri ile mücadele edecek güce ulaşmıştı.

Kanunî devrinin savas ve zafer meydanı,denizlerdi O denizler ki, aslan gibi kükreyen dalgaların üstünde yelken açan levendler ile şehbazların olmazları oldurduğu, erlik, yiğitlik meydanı, uğraş ve savaş mahalli idi.Kanunî'nin ilk yıllarında,donanma Belgrad'ın fethinde Tuna nehrinin ağzında Rodos'un zaptında büyük rol oynamıştır. teknik ve askerî bakımdan güçlendirilen donanma, tecrübeli ve üstün denizcilerin elinde zaferden zafere koşacaktır zaferlerde en büyük pay Barbaros Hayreddin Paşanın olacaktır.

muhtesem hükümdar Kanunî'nin en büyük bahtı, Zenbilli Ali Ebu's-Suûd Efendinin kanunları fetvaları, koca sinanın Süleymaniye'leri,kılıç ve cenk erlerinin âbideleşmis eserleridir tarihin dünya durdukça zihinlere ve hâfizalara haykıran sesi vardır. bu ses, nice memleketler zaptedip devletlere omuz silken asîl levendlerdir*


bir Akdeniz ülkesi olan Osmanli Devleti, kuruluşundan itibaren Akdeniz'le ilgilenmek zorunda kalmıştır. Orhan Gazi döneminden itibaren Trakyayı vatan edinme,istanbul'un fethi ve Hac yolundaki korsanların Müslüman hacılara karşı giriştikleri faaliyetlere son vermek için akdenizde harekete geçmek zorunluydu



Barbaros'un Osmanli Hizmetine Girmesi ve hilatı
http://www.enfal.de/otarih48.htm

Sultan Süleyman, Andrea Doria komutasındaki düşman donanmasının başarıları üzerine,deniz kuvvetlerine önem verir donanmaya yön verecek, tecrübeli bir denizciye ihtiyacı vardır Kanunî, Barbaros'u şarlken'in donanmasına karşı çıkacak yegâne güç olduğuna inanıyordu. Barbaros'a hatt-ı humâyûn gönderirerek onu istanbul'a çagirir.*

Kanunî'nin,hatt-i humâyûnunu alan Barbaros, Cezayir'de evlatlığı Kara Hasan ı vekil Ramazan Çelebi yi müşavir birakarak 20 çektiriden mürekkeb bir filo ile yola çıkar. yolda Deli Yusuf komutasındaki on altı çektiriyle Korsikadaki Bonifaçyo Boğazından geçip Sicilya adasındaki buğday götüren on sekiz gemiyi zapt ile yükünü ve mürettebatini aldiktan sonra gemileri atese verir. Deli Yusuf şehid olmuştur

muzaffer ve hamiyetli kaptanın istanbul'a gelişi, paha biçilmez şanına layık olan bir şenlik ve zafer alayi ile kutlandı Cezayir'den kırk kadırga ile gelen barbaros yolda, kahramanlığına yeni zaferler ilave ederek italya sahillerini Elbe ve Sardunya adalarini vurup yağmalayarak Sicilya'ya geçti.*

Barbaros, Kaptanpaşalığa getirildikten sonra ispanyol Avrupa ittifakını yenip, Akdeniz'de Osmanlı üstünlügünü kurmak için çalışmıştır Padişahın huzuruna çıkan Barbaros'a Kanunî, beylerbeyilik rütbesiyle tersane islerini tam selâhiyetle vererek Irakayn seferindeki Vezir-i A'zam ibrahim Paşa'nin yanına gönderir

Haleb'te bulunan Vezir-i A'zam, Hayreddin Paşa'ya Gelibolu Kaptanlığı ile Cezayir-i Bahr-i Sefid Beylerbeyliği tevcih ederek hil'at giydirir kendisini Kemankes Ahmed Paşa'nın yerine "Kaptan-ı Derya"lığa tayin eder 6 Nisan l534 Böylece barbaros Gelibolu Sancakbeyligi pâyesiyle Kaptan-ı Deryalik, derecesine yükseltilmis olur.

Kanunî, barbarosu sadece Cezayir hâkimi tasdikiyle kalmaz devetin dördüncü paşası ve donanma baş komutani olarak tayin eder. amiral gemisine çekmesi için devlet sancağını, Kaptanpaşa kılıcını ve elbisesini, diğer masrafları için de 80.000 sultanî ve yeniçeri verir.


Barbaros, divan toplantısında donanmanın zayıf noktalarını ciddi bir şekilde tenkid etmiştir ispanyol donanmasını geçmek için, kolayca hareket edebilen gemiler gerekiyordu. kadırgalar ve ağır gemiler kolay bir hedefti ateş kudreti olan kadırgaları himaye için kalyon ve fustalar lazımdı


Korfu Seferi*
http://www.enfal.de/otarih48.htm

Venedik iki taraflı bir siyaset takib ediyordu
Osmanlılar aleyhine ittifaklara giriyor. Şarlken ile ittifak edip Türk gemilerini vuruyordu. Osmanlı elçisi Yunus Beye saldırıp düsmanlığını ortaya koydu Papa, Türkler'e karşı Hiristiyanları toplamış Şarlken ile Fransa Kralının arasını bulup on senelik mütareke yaptırmıştı. Venedik te dahil olmuştu.

Kanunî'Irakayn seferinden sonra Istanbul'da gemiler inşaa etti Vezir Lütfi Paşa ile Barbaros Paşa denize açıldı Kanunî, oğlu Selim ve Mehmed ile birlikteyken Andrea Doria Osmanlı filosuna hücum etti Barbaros hareket ettiyse de yakalayamadı. Amiral, Barbarostan kaçıp kurtuldu
Doriadan ümidini kesen Barbaros ve Osmanlı donanması, Lütfi Paşa ile Preveze'ye gelir.

Kanunî, Lütfi Paşa'ya Venedikliler'e ait Korfu'nun muhasarasını emr eder. Ve Bastia'da karargâh kurar.tam kale fethedilecekken kuşatmanın kaldırılmasını emreder. havalar soğumuş kusatma zamanı geçmistir kusatma esnasında bir top mermisi askerin içine düser. dört gazi şehid olur. Padişah: " Bir mücahid kulumu böyle bin kaleye vermem" diyerek kusatmayi kaldirir.



Sultan süleymanın dini kişiliği
http://www.enfal.de/otarih48.htm

Avusturya elçisi busbeck anlatıyor

Cerbe'de destan yazan Osmanlı donanması, ganimetler ve zaptettiği gemilerle Piyâle ve Turgut Paşaların emrinde Dersaâdete gelmis merasimle karşılanmıştı. İlk Osmanlı kadırgası, Salîb Haçlı donanmasının, bayrağını denizde sürüyerek ilerliyor Hiristiyan bayrakları ve gemiler denizde sürükleniyordu. Düşman kadırgaları basit birer tekne haline sokulduklarından Türk gemilerinin yanında küçük ve adi şeyler gibi görünüyorlardı.*

Kaptan Paşa Toplarını ateşleyerek Padişahı selâmladı donanma-yi hümâyûnun haşmeti ve zaferin büyüklüğü, Sultan'da en ufak bir gurur doğurmadı. Kanunî'nin vezirlere " insan bunları görüp te tekebbüre kapılmamalı, her şeyin Cenâb-ı Hakk'in inâyetiyle olduğunu fikredip , Allah'a şüküretmelidir" demiştir

Kanunî' dinî vazifelerini ifâya ve câmiye namaza giderken husû ve hüzün içerisindedir ifadeleri hal ve hareketleti Kanunî'nin, yüksek islâmî kişiliğini ve manevî olgunluğunu ortaya koyar bu hal,ve hareketler hükümdarlarda ve velilerde çok az rastlanılan manevî bir kemâlin tezahürüdür.



Malta Kuşatması
Enfal.de.comdan alıntıdır

Fethi için büyük hazırlıklar yapılan büyük zayiatlar verilen malta kusatmasında, kalenin sağlam surları adaya dışardan yardım gelmesi kuşatmadaki büyük hatalar kuşatmanın uzaması ve erzak sıkıntısı ordudadaki hastalıklar adanın fethine imkân vermemiştir

Sultan Süleyman, başarısızlığı hazmedemeyecek yeni bir sefer emri verecektir Avrupa'ya yeni bir kara harekatının yapılması bu seferi ikinci plana itmiştir. Kanunî, son seferi Sigetvardan önce donanmaya denize açilma emrini vermiştir Sakız Adası bütünüyle Osmanli hâkimiyetine geçmiştir



Sakız Adası'nın fethi
Enfal.de.comdan alıntıdır

Sakız Adası Sultan Mehmed zamanında vergiye bağlandı bura sakinleri,Osmanlıların hakkında bilgi sızdırıp vergilerini aksatmaktadırlar Malta kuşatmasında Osmanlılar'a karşı savaşmışlardır. Osmanli hâkimiyetindeki Egede böyle bir adanın bulunması, Osmanlıya zarar vermektedir

Kâtib Çelebi'Kanunînin sakız seferinı şu sözlerle ifade ediyordu:

"Mısır diyarına giden hacıların yol üzerinde Sakız Adasındaki kâfirler görünüşte haraca bağlıdır her daim kâfirlere bilgi sızdırıp islâma zarar vermekten geri durmazlar Piyâle Pasa 70 parça kadırga ile Çesme'ye gelir.Sakızlılar, hediye ve armağanlar göndermişlerse de Padişahın emri kesindir. 24 Ramazan 973 (14 Nisan 1566 )'da Piyâle Paşa, kan dökmeden adayı Osmanlı hâkimiyetine alır.




Kanuni dönemi Hint deniz seferlerinin sonuçları*
Enfal.de.comdan alıntıdır

Osmanlıların, XVI. asırdaki uzak denizlerdeki faaliyetleri,portekiz hâkimiyetine büyük bir engeldir seferler sonucu baharat ticareti canlanmış Kızıldeniz limanları, Portekizden kurtulmuşlardır . Bu da Osmanlilarin Kizildeniz ve Basraya hâkim oldukları l540 tan itibaren başlamıştır.*
Basra ve Kizildeniz kervanları Akdeniz ticaretini canlandırmış, Haleb, Trablus şam, iskenderiye Kahire liman ve şehirleri gelişmiştir Portekiz baharat ticareti gerilemiş, Osmanlı gümrüklerinde büyük artışlar meydana gelmiştir. Sumatra'daki Açe Sultanlığından baharatlar Kızıldeniz'e akmıştır

KANUNî'NİN SON DÖNEMLERI zigetvar seferi
Enfal.de.comdan alıntıdır

Bismillahirrahmânirrahîm.
Elhamdü lillâhi rabbil'alemin
Errahmânir'rahim
Mâliki yevmiddin
İyyâke na'budü ve iyyâke neste'în
İhdinessırâtel müstakîm
Sırâtellezine en'amte aleyhim ğayrilmağdûbi aleyhim ve leddâllîn

Saltanat hususunda rakip kardesi bulunmayan Sultan Süleyman, hükümdarlığını yarım asır biyunca zaferlerle süslemiş, ordusuyla hem batıya hem de doguya seferlerde bulunmus ve son seferinde ordusunun komutanı olarak muharebe sahasinda vefat etmistir. şöhretini seferlerine zaferlerine kanunlarına, devlet teşkilâtına ve ordusuna borçludur*

Osmanlı - Avusturya antlaşmasından sonra hududda karışıklıklar çıkar. Avusturyalılar Seçen'e Budin ve Timaşvar beylerbeyleri de Samos nehrine karşı harekete geçerler. Avusturyalılar Kostanoviç'e ilerlerler. İmparator Ferdinand ölünce Erdel'de karışıklıklar çıkar Avusturyalıların Erdel'e asker göndermesiyle Budin Beylerbeyi Erdel'e 6.000 kişilik bir yardım kuvveti gönderir.

Semiz Ali Paşanın vefatiyla 27 Haziran l565'te Sokullu Mehmed Paşa vezir-i a'zam olur Avusturya'ya harp fikri kuvvetlenir Sokullu, Avusturyadan, Tokaj ile Szerencz'in iade edilmesini verginin ödenmesini, barışın bunlara bagli oldugunu bildirir. görüsmeler sonuç vermez Nisan sonu l566 da Avusturya'ya harp ilan edilir. Ve sultan süleyman son kez ordusunun başında zigetvar seferine çıkar ve muharebede vefat eder



Sultan Süleyman'in Şahsiyeti*
Enfal.de.comdan alıntıdır

26 Yaşında tahta geçip 46 yıl hükmeden Kanunî saltanatında Osmanlı Devleti, üç kitada hâkimiyet sürmüş bir cihan devletidir. Osmanlı orduları Asya, Avrupa ve Afrika daki zaferleriyle devlet arazisi üç kıtaya hükmetmiştir. Kanuni bizzat yaptığı seferlerle ordunun komutasını almış devletin genişleme ve yükselmesinde etken olmuştur siyasî başarılar, sosyal yapıyı belirlemiş, hukuk ve adalet öne çıkmıştır. Ordunun gücü ve disipliniyle devlet, cağının en büyüğü haline gelmiştir. Hak ve adâletiyle halkı ve ordusu tarafindan sevilen kanuni askeri kanunlar koymuştur*

Hareket ve davranışlarında vakar sahibi olan Kanunî, uzun boylu,yuvarlak yüzlü, ela gözlü, siyah kirpikli, kaşlarının arasi biraz açık, doğan burunlu, seyrek dişli, geniş omuzlu, mevzun ve yakışıklı, söz ve hareketleri ölçülü, aheste yürüyüşlü, arslan heybetli ve mert sözlü idi. Âlim, ve hakimlerden hoşlanır, hoş sohbet, maddî ve manevî bütün iyi hasletleri şahsında toplamış bir padişah idi.

Süleyman han insanların kabiliyet ve derecelerini iyi bilip takdir ederdi. kendisine gelişi güzel tavsiye edilemezdi.adam yetiştirmesini bilirdi. oğlu Selim ve torunu III. Murad onun zamanında yetişmiştir*
O, çok konusmaz,kararlarında acele etmezdi.çok düşünür, istişarelerde bulunurdu verdiği karardan geri dönmezdi. Devlete halel getirecek konularda müsamaha göstermezdi.*

Sultan Süleymanın, fevrî olmaması, düşünüp taşınarak ve danışarak karar vermesi, onun başarı yolunu açan en büyük hasletlerdendir Devlet kudret ve nüfuzunu her seyin üstünde tutmuş devletin menfaatlerine aykırı hareketlere en büyük cezayı vermiştir



Kanunî'nin mimari anlayışı
Enfal.de.comdan alıntıdır

O, memlekete hizmet eden bir hükümdardır. Süleymaniye külliyesinden oğulları namına yaptırdığı Şehzadebaşı ve Cihangir câmileri kızı Mihrimah Sultana yaptırdığı Edirnekapı ve Üsküdar Câmileri, zevcesi Hürrem Sultan adına Haseki sultan Câmiiyi koca sinana yaptırarak, istanbul'un görütüsü çok değiştirilmiştir*

istanbul'a su getirtilmesi yolunda büyük çabalar sarf etti. İstanbul'daki kırk çesme denilen su yollari Kanunî'nin büyük eserlerindendir. Büyük Çekmece Köprüsü yaptirmistir. hayir eserleri ülkenin her yerinde vardır.Bağdad'da şiîlerin yıktıkları imam A'zam Ebû Hanife türbesini tekrar yaptırmıştır Bağdad'da Kadirîye Tarikatının kurucusu Şeyh Abdülkadir el-Geylanî türbe ve camisini tamir ettirmiş vakıflar tahsis etmiştir.*

Konya'da Mevlana Celâleddin Rumî türbesi yanında iki minareli bir cami ile semahâne, derviş hücreleri yaptırmıştır Kefe ve iznik'te kilise iken, câmie çevrilen mabedleri harablıktan kurtarmış, şam'da câmi, medrese, imâret ve mektep yaptırmıştır. Kubbetu's-sahranın mukaddes mekânin duvarlarını çinilerle süslettirmiştir.*

Ka'beyi,tamir ve tezyine çalışan ilk Osmanlı Padişahıdır. tezyinat için Şeyhülislam Ebu's-Suûd Efendi'den fetva almış ve inşaatı Hanefî, Safiî, Malikî ve Hanbelî mezheblerinin imamlari huzurunda yapılmasını emretmistir.dört mezheb için 4 medrese yaptırıp Osmanlı usûlüne göre talebe yetiştirmiştir. Mekke'nin en büyük ihtiyacı su yolları için tahsisat ayırmıştır.



RE: Kanuni sultan süleyman*

Kanuni ve kanunname
Enfal.de.comdan alıntıdır

Sultan Süleyman, Osmanlıda "Kanunî" lakabını taşıyan tek padişahtır. Osmanlı devleti'nde "Ser'î" ve "Örfî" kanunlar uygulanmaktadır. Kanun-nâme"ilk defa Fâtih han zamanında ve esaslı olarak da Sultan Süleyman zamanında uygulanmıştır ve Kanunî sıfatını almasına sebep olmuştur*

kanun-nâme üç ana bölümden oluşur ceza kanunu, vergi kanunu reâyâ ve askerî kanunlar vardır Kanun-nâmedeki maddeler, Ebu's-Suûd Efendi'nin fetvaları ile oluşturulmuştur "Sultan Süleyman Kanun-nâmeleri" adı ile asırlarca kalmıştır. kanun-nâme, Kanunî'yi dünya tarihinin büyük hukukçuları arasına sokmaktadır. Kanun-nâmede devletin bütün vatandaşlarının eşit olduğu , hepsinin aynı cezayı göreceği, nakledilir:

Şahsi hukuk itibariyle sınıf ve mevki gözetmeyen eşitlik prensibi, Osmanlı imparatorluğunun en eski özelliğidir" hükümdarlar adâletli ve titiz davranmak zorundadırlar bu islâmın emridir islam adâlette cezada insanlarda ayırım yapmaz. herkes eşittir aynı haklara sahiptir islam insanların zorla Müslüman yapılmasına müsaade etmez. Padişahlar Hıristiyanların papazlarına, kiliselerine ve mezheplerine bağlı kalmalarına izin vermiştir*


Sultan Süleyman ilim ve kültür adamlarını himaye eder desteklerdi Kendisi de şair olan Muhibbi mahlasiyla şiirleri ve Kanunî divanı vardır. Topkapı Sarayında kendi el yazısıyla manzumeleri müsveddeleri mevcuddur. sağlık kuruluşlarında manzumeleri bulunur

"Âlem içre muteber bir nesne yok devlet gibi
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi
Saltanat dedikleri ancak cihan gavgasıdır
Olmaya baht-u saadet dünyada vahdet gibi"*

O, sadece şiir söylemekle kalmaz şair ve edipleride yetiştirir meşhur şair Bâki'yi elinden tutup yetişmesine himmet etmiştir. Nimet ve kadirşinas olan Sultan Süleyman yetiştirdiği ulema ve şuâranın eserlerini kütüphanesinde saklardı.büyük sadrazamlar vasıflı defterdar ve nişancılar büyük âlimler yetiştirmiştir

Süleyman hanın insanları nasıl değerlendirdiğini ortaya koymasi bakımından şu olay büyük bir değer taşımaktadır. bir gün ona, dünyanın velinimetinin kim olduğunu sorarlar "Padişah hazretleridir" denmesi üzerine "Hayır, velinimet reâyâ yani köylüdür ki, ziraat ve çiftçilik ile uğraşmak emrinde huzur ve rahatı terk ile kazandıkları nimetleri bizlere it'am ederler"demiştir



Tarihçi eyyubi sultan süleymanı anlatıyor
Enfal.de.comdan alıntıdır

İslâm'dan alınan ilhamla meydana getirilen Osmanlı medeniyeti, aynı zamanda bir iç ve ruh medeniyeti idi. şehri istanbul, yeryüzünün efsane cenneti hâline gelmişti. Kanunî tarafindan imar ile genişletilen şehir, bağlar, bostanlar tarlalardan saraylardan Beyoğlu'na ve Galata'ya taşarak, Kasımpaşa, Piyâle Paşa, Ayaz Paşa ve Piripaşa mahallelerini kazanmıştı.

İstanbul'a bir Müslüman Türk şehri karakterini kazandıran hususiyetler, câmii, mescid, sebil imâret, han, hamam tekke türbe medrese kütüphâne çesme meydanlar ve çınarlardı ,her semt, her mahalle, kültür ve medeniyete sahip millî ruhun tâ kendisi idi.

medreseler, yeşilliklerle yazılmış şiirler gibi idi. Bahçe zevki bahçe mimarligi, san'at ile tabiat şaheseriydi Kanuni dönemi öyle bir dönemdi ki, toplum neyi isteyeceğini tayin edebilecek seviyedeydi ne yaptığını biliyordu. hareketlerinde yanılmıyordu. Gözün gördügü, elin değdiği, kulağın duyup dudağın söyledigi her şey, millî ve dinî bir özellik taşıyordu.

Şehrin göbeğinde sayısız saraylar, câmiler, hanlar ve hamamlar vardı.kıyılarda köşelerde, öyle sokaklar, mahalleler bulunuyordu ki, bu kuruluş ve vakar, iffet, hicab ve edep motifleri ölüm tehdidi karşısında dahi doğruyu söyleyen bir dudak gibi yerliye de yabancıya da kendisinin Müslüman Türk olduğunu söylerdi.

şehrin yükü ,asla bir semte yayılmamıştı. Zevk ve san'at, her tarafa dağılmıştı. Bu cemiyet, çiçegi, ağacı ve hayvanı ailesinin bir ferdi gibi muhabbetle seviyor, onlara, hayatını kıymetini veriyordu. İstanbul'da, bahçesiz bir ev, ağaçsız bir bahçe düsünülemezdi. çınarlar, meşeler, ardıçlar, erguvanlar, çitlenbik şehirde koru adıyla saltanatına devam ederdi. An'aneler hayvanların gönüllü hâmisi idi.bu masum yoldaşlara saygısızlık ağır suç ve"günahtı ona el vurana kötü gözle bakılır nefretlen kendinden uzaklaşılırdı

Emrinde ve hizmetindeki yaratılmışlara âzamî şefkat ve nezâketi imanının gereği kabul eden osmanlı an'anesini, agaç sevgisi ile hayvan sevgisi takib eder. Bunlara saygısızlık yapanlara cephe almak imandan sayılırdı Kanunî devrinde bir Venedik'li kuyumcunun,kuşa eziyet ettigini görenler tarafindan sürüklenerek kadıya götürülmesi,bunun en güzel örneğidir



Bismillahirrahmânirrahîm.Elhamdü lillâhi rabbil'alemin Errahmânir'rahim Mâliki yevmiddin İyyâke na'budü ve iyyâke neste'în İhdinessırâtel müstakîm Sırâtellezine en'amte aleyhim ğayrilmağdûbi aleyhim ve leddâllîn

Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.Hamd o âlemlerin Rabbi,O Rahmân ve Rahim,O, din gününün maliki Allah'ın.Ancak sana ederiz kulluğu, ibadeti ve ancak senden dileriz yardımı, inayeti.
Hidayet eyle bizi doğru yola,O kendilerine nimet verdiğin mutlu kimselerin yoluna; o gazaba uğramışların*ve o sapmışların yoluna değil.
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla