Tekil Mesaj gösterimi
Alt 10-16-2018, 08:37   #54
Kullanıcı Adı
murataltug1985
Standart
Yavuz sultan selim*

Bismillahirrahmânirrahîm.Elhamdü lillâhi rabbil'alemin Errahmânir'rahim Mâliki yevmiddin İyyâke na'budü ve iyyâke neste'în İhdinessırâtel müstakîm Sırâtellezine en'amte aleyhim ğayrilmağdûbi aleyhim ve leddâllîn

Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.Hamd o âlemlerin Rabbi,O Rahmân ve Rahim,O, din gününün maliki Allah'ın.Ancak sana ederiz kulluğu, ibadeti ve ancak senden dileriz yardımı, inayeti.
Hidayet eyle bizi doğru yola,O kendilerine nimet verdiğin mutlu kimselerin yoluna; o gazaba uğramışların*ve o sapmışların yoluna değil.



HAMMERE GÖRE SULTAN SELİM

Hammere göre sultan selim Kendisinden öncekiler sakal biraktiklari halde o, sakalini tiras ettirerek biyik birakti. Yuvarlak yüzlü olan Sultan Selim'in gözleri büyük ve parlak idi. Siyah kaslari ile büyük biyiklari da onun güçlü ve heybetli niteliklerini sahsiyetini karekterize ediyordu. Fikrinde cür'et ve selamet vardi. Siiri sever ve söylerdi. Öfkeli ve sert, egilimiyle kendisini halkina adamıştı

Hammere göre sultan selim halk arasinda gezer taninmamak için elbise degistirirdi. istihbaratçıları her tarafa girip çikar kendisine haber getirirdi. Selim,Misir seferi esnasinda Ravza Adasi'nda emri üzerine insa edilmis bir Arap köskünün duvarina kendisine ait olan iki beyit yazdirmistir."*
tamamiyle sahsinda toplayan,sert disiplinli azimli iradeli, cevval ve dinamik oldugu için Osmanlilarca "Yavuz" adi ile anilan bir sultandi.


Sehzâde Ahmed, babasi II. Bâyezid'in yerine tahtına adaydı.o, Amasya'da hükümdarlara yakismayacak eglencelere katilirken Yavuz* Iran'in Anadoluda felâket halini gelmiş Kizilbas tehlikesini önlemeye çalisiyordu. Yavuz, Kizilbas propagandasinin korkunç tehlikesini gören ilk sehzâde oldu. Tehlikeli bu durumu* babasi ile sadrazama yazdi. tepkinin gelmedigini gördü.bu yanginin söndürülmesi için, Anadolu'nun degisik bölgelerinden gelen yigitler ile Erzincan ve Iran üzerine akinlarda bulundu.*

Sultan selim Siîlige karsi Sünnîligin lideri durumuna geldi. Onun seferlerini haber alan yigitler Trabzon'a kostular. içten bir arzu ile dögüsmeye basladilar. bu bir cihâd idi. akinlardan sonra memleketlerinde Yavuz'un kahramanlik ve yigitliklerini anlatmaya basladilar. Insanlarin toplu bulunduklari yerlerde "ozanlar türkü çikarup " Yürü Sultan Selim devrân senindür" kelimatini zikreder oldular...

Sehzâde Korkud ile Ahmed, iç bölgelerde yasarken Yavuz sinirda çarpisiyor, ilerisi için* bilgi ve tecrübeler elde etmeye çalisiyordu. Bu durum, hem halk hem de Kapikulu askerlerinde Yavuz'un, dedelerinin yolunda yüreyebilecek yegâne padisah namzedi oldugu kanaatini uyandirmisti.

Müslüman bir toplum bünyesi ile Osmanli Devleti, Islâm Hukukunu, devletin bütün organlarinda uygulamaya gayret ediyordu."ilây-i kelimetullah" anlayisinin sonucu olan "cihâd ve gazâ" fikri devlet ile halk için yerine getirilmesi gereken bir farz telakki ediliyordu. devletin siyasî, idarî askerî organlari buna göre düzenlendi devletin* elemanlari buna göre yetistirildi.

II. Bâyezid döneminin sonlarinda Kapikulu, Akinci ve Timarli askerler,istirahata çekilmislerdi. eski sefer ve zafer hikâyelerini anlatır olmuslardi. Nigbolu'lar, Varna'lar ve Kosova'lar* masal olmuslardi. Damarlarinda kahramanlik ve yigitlik bulunan erler, eskinin hasretini çekiyor, tarihe* destanlar yazdiracak bir liderin gelmesini bekliyorlardi.*

Yavuz Trabzon'dan sefer haykirislariyla zaferlere susamis bütün tebeasına nurlu ve parlak günlerin isaretini vermeye baslamisti.25 Nisan l5l2 de padisah oldugu zaman 46 yasinda olan Yavuz devlete zarar vermedikleri takdirde kardeslerine dokunmayacagina dair babasina söz vermisti.



Sultan selim Padisahligi devr aldiktan sonra, II. Bâyezid, Dimetoka'ya gitmisti. Yavuz onu ugurladıktan sonra yeniçerilerin kiliçlarini çattilar, padisahin kendilerine "râm" olacagini* bahsis verecegini umuyorlardi.umduklarini bulamadilar. kiliçlarin altindan geçmeyi yenilgi sayann yavuz Yedikule'de yol degistirdi. Böylece yeniçerilere görünmeden saraya geldi.yeniçerilerin saraya gelerek "Caize" istemelerine engel olamadi. hükümdar, sayilari takriben 35.000 civarinda olan kapikullarinin mensuplarina cülûs bahsisi vermek suretiyle ise baslamis oldu.

Sultan Selim tahta çiktiktan sonra ilim adamlari, devlet erkâni ve memleketin ileri gelenleri, kendisine bey'at ederler.babasinin dönemindeki görevlileri yerinde biraktiktan sonra ellerini kaldirip söyle dua eder: " Ya Rabbi, senin kudretin, beni saltanata getirdi. Bana devlet ve saltanat islerini kolaylastir. Ona riayet etmeyi bana nasib eyle."



YAVUZ SULTAN SELİM ŞAH İSMAİL

Sah Ismail propagandasi sonucunda düsülen durumu Trabzon sehrinden endise ile takib eden Yavuz, babasini tahttan indirerek devleti ele almisti. II. Bâyezid devri sona ererken gevsek faydalanmak isteyenler emelleri için harekete geçip halkin huzurunu bozmuslardi. Bu hâle sebep vezirden devletin en küçük görevlisine kadar her zümre kanunsuz hareketlere girismiştir*

Şah ismailin grupları sadece propagandasini yapmakla kalmiyor, ayni zamanda "Nezir" adindaki vergiyi ona ödüyorlardi. Rumelide Seyh Bedreddin taraftarlari bunlarla hareket ediyorlardi. Sünnî Müslüman'i öldürmek kâfir öldürmek kadar gazâdir, sevabtir diyorlardi.bu gruplar, Sah Ismail'in gelmesini bekliyorlar Bunlar, "Sah Sah" diye Osmanli'yi yikmak istiyorlardı

II Bâyezid döneminin sonlarinda devlet bozulup dejenere oldu Devlet adamlarinin vergi ve gelirden baska bir sey düsünmediler"halkin bir kismı yokluktan öldü halki idare edenler"azgun ve bozgun" oldu

Yavuz Sultan Selim, Sah Ismail'in, ülkesine karsi giristigi tahriklere son vermek, bu arada Osmanli hududlarina olan tecavüzünü önlemek maksadiyle Iran üzerine yürümeye karar verir. Siîlerle mücadeleyi görev sayan Selim, sipahilerin kisminin Iran'a gitmesini önlemisti.Kizilbas - Safevî münasebetlerini yok etmek Anadolu Kizibaslarina siddetli bir darbe indirmek niyetinde idi. kiyâm ile karsilasmamak ve ordunun vurulma ihtimalini önlemek için, Sah Ismail taraftarlarini ve 40 bin kisiyi bulan Erdebil Tekkesinden iki bin kişiyi ölüm, geri kalanlarini sürgün cezasiyle cezalandirdi


Yavuz sultan selim-şah ismail

Yavuz Iran üzerine yürümenin gerekliligine inandı devlet erkâni ile askerlerin de inanmasi gerekiyordu.seferin tehlikeleri vardi. çok uzun sürecek yol ve yolculuk messakatine katlanmak gerekiyordu.Sah Ismail'e açilacak seferin mesrulugu mutlaka kabul edilmeliydi Gerçekten de mezhebleri ayri da olsa Müslüman bir orduyu, Müslüman ordunun üzerine sevk etmek söz konusu idi.birbirleri ile harb edecek olanlar ayni irktan kimselerdi.birbirleri ile akraba olanlar bile vardi.*

Safevî halifeleri tarafindan kandirilmis olan Anadolu Kizilbaslarinin durumu kritikti.çarpismada beklenmeyen bir durum meydana gelip Iran lehine bir hareketin dogmasi imkânsiz degildi. Yeniçeriler proplem çikarabilirlerdi.Haci Bektas-i pir olarak kabul eden Yeniçerilerin, Hz. Ali'ye karsi duyduklari sonsuz baglilik, zayif bir Iran Kizilbaslarına karsi harekete geçmelerini güçlestirebilirdi.*

Zeynel Pasa'nin, Karaman Beylerbeyi olmasından sonra edilmesi harekete geçen osmanlı ordusu Çermük'e gelir.Selim,esir edilen Kizilbasları Sah Ismail'e gönderir.Pâdisah Sah Ismail'i tahrik ediyor, memleketinde yürüdügü halde kendisinden bir haber alinmadigini belirttikten sonra, onun korktuguna hükm ederek bir tabibe müracaat etmesini tavsiye ediyordu.



Yavuz sultan selim-şah ismail iran seferi

Yavuz Mektubunda, "Ey Ismail, ülkemin sinirinda görünmekle bana meydan okudun. Iste geldim,ne senden ne de askerinden bir eser görmedim. Ölümüsün sagmisin bilemiyorum, hile ve aldatmaktan baska bir sey bilmez misin korkuyorsan bir tabib getir ki seni tedavi etsin.*

Yavuz şah ismaile Seni korkutmamak için askerlerimden kirk bin kisiyi Kayseride biraktim. Düsmana ancak bu kadar lutuf gösterilebilir" yönetimden vaz geç inzivaya çekil Yavuz Sah Ismail'e bir de kadin elbisesi göndermiştir

Şah ismaile kendisini gizlemeye devam ederse erkek sayilmayacagini bildiren Selim, Sünnî Özbek Hani ve Memlûk Sultani Kansu Gavriye mektup yazip, düsman memleketinde bulundugunu bildirir. Çermük'ten çıkan Osmanli ordusu, Sökmen'e gelir. Sökmen'de Gürcü Beyi Mirza Çabuk'un elçileri iki bin bas koyun ve bir miktar zahire getirmislerdi. Gürcü Beyi bu vesile ile dostlugunu göstermis oluyordu.

Yavuz Tebriz'e dogru hareket emri vermisti.Agri vilayetine bagli Elesgirt Sakalli Köyüne gelen ordu Düsman yok, harab memlekette nice seyahat ederiz diye mirildanip isyana basladi selim'in çadirina tehdid dolu mektuplar birakiliyordu. yigit padisah atina atlayip askerin içine dalmis, heybetle "Ehl ü iyal kaydinda destûrdur, gerü karilarinun yanina gitsünler, biz buraya gerü dönmek içün gelmedük! Rahat isteyen bu yola yarasmaz.*

Iran seferi sırasında çıkan yeniçeri isyanında yavuz yeniçerilere şöyle buyurdu Bizi isteyüp fi - sebilillah can ve bas feda edecek yigitler lazım Ölümden korkanlar gerü dönsün! Düsmanla çarpisacak merdler benümle gelsün.içünüzde er yogise ben yalinüz giderüm" diyerek askerin hamiyet duygularini tahrik etmisti.*

Asker, bu cesaret ve yigitlik âbidesi yavuzun at oynatisina, heybetli hitâbetine küçük bir kiliç kimildatisina dahi vurgun ve âsikti. Sevdikleri hükümdar komutana büyülenmis yekpâre bir kitle gibi baglandi. hareket emri veren Sultan' yavuzu tek bir yeniçeri bile terk etmedi.


YAVUZ SULTAN SELIM'IN DOGU SIYASETI

Yavuz Trabzon valisiyken Sah Ismail'in faalietleri sonucu meydana gelen ve Siîlige* isyaninın tehlikeli boyutlarini gören Yavuz babasinin yerine geçip güvenligi sagladiktan sonra yüzünü doguya çevirdi. Bunun önce agabeyleri taht kavgasina son vermek üzere harekete geçer. içerideki huzursuzluk kaynaginı kurutmayi düsünür. Stanford Shaw, onun hakkinda "II. Mehmed (Fâtih)'in fetih politikasini izlemek ve dünya imparatorlugu kurma hedefini gerçeklestirmek arzusundaydı gerçek hedefi Islâm birligini kurmak ve Islâm dünyasi için tehlike olan Siîligi önlemek idi.

Erdebil Sufileri neslinden gelen Seyh* Sah Ismail'in,Anadolu'lu Boy ve Uluslardan Anadolulu Musullu, Tekelü, Bayburdlu,Karamanlu, Afsar, ve Karacadag Sufilerini etrafina toplamak suretiyle* Azerbaycan,Diyarbekir, niayet Bagdad'i alip Akkoynlu Türkmen Devleti'ne son vermesi, Anadoluda* ve Osmanli Devleti'nin aleyhine yeni bir buhranin zuhuruna sebep olmustu.

Ehl-i Beyt sevgisi iddiasiyle Iran'da Siî devleti kuran Sah Ismail'in, dedesi Seyh Cüneyd ve babasi Seyh Haydar halifeler (daî = propagandaci) göndermek suretiyle Anadolu'nun, Bâtinî fikirlere sahip halki arasinda propaganda faalieyetleri gayesine ulasmistır Osmanlida Siî faaliyetleri sehzâdeler arasi rekabet zamanına tesadüf eder.timarlari ellerinden alinip baskalarina verilen Tekeli sipahileri, propagandanin tesiriyle Sah Ismail'in vaadlerine aldanarak Iran'a göç etmişlerdir

Osmanlı tımarlı sipahileri Sah Kulu (Seytan Kulu)'nun isyaninda önemli rol oynamislardi. Bâyezid'in aldigi tedbirler, Siî tehlikesini bertaraf edememisti.II. Bâyezid, oglu Selim'e tahti teslim ederken "Kizilbastan ehl-i Islâmin intikamini aliviresin" demisti.ülke ve Sünnî Islâm dünyasinda Siî tehlikesini önleyebilecek sehzâdenin Selim oldugu hususunda herkes ittifak edilmisti. Nitekim halk ve ozanların "Yürü Sultan Selim devrân senündür" diye türkü çikardikları belirtilir.

Bâyezid'in son senelerinde sehzâdeler arasindaki vaziyetten istifade eden Sah Ismail, faaliyetlerini artirmis Sehzâde Ahmed'in, Kizilbasligi kabul eden oglu Murad'i himayesine almisti.

Yavuz'un agabeyi Sehzâde Ahmed'in en büyügü Murad adini tasiyan dört oglu vardi. Murad, babasinin Amasya'dan ayrilmasindan sonra bursa valiligini yapti.Amasya ve Çorum çevresinde Kizilbaslarin tesiriyle Siîligi* benimsemeye basladi. Siîler harekete geçtiler. Sahkulu,çevresinde toplanan Kizilbaslar,sehirleri yakip yiktilar. Sahkulu, Bati ve Güney Anadolu'da Nur Ali Halife ise* Amasya ve çevresine gönderilmisti.


OSMANLI - SAFEVî MÜNASEBETLERI*

Taht sorunlarını halleden Sultan Selim Sah Ismail'e büyük bir darbe vurmak için hazirlanmaya baslar. Öncelikle Anadolu'daki Kizilbaslardan bir kismini haps etmis veya öldürtmek suretiyle çikabilecek kızılbaş isyanını önlemeye çalısmistır

Sah Ismail, Memlûk Devleti için büyük bir tehlike idi.o Kahire'de bulunan Sünnî halifeye karsi Siî mezhebini destekleyip orayi da kendi mezhebine sokmak için çaba harciyor gayesi için her hareketi mübah görüyordu.Frenkleri, Memlûkler aleyhine kiskirtip denizden ve karadan Suriye üzerine yürümesini teklif etmisti.


ÇALDIRAN ZAFERI KARDEŞLER SAVAŞI

Savas, 23 Agustos l5l4* Çarsamba günü Iran taarruzu ile basladi. Dogubâyezid'in 80 km. güney dogusuyla Van Gölü'nün kuzey dogusunda Çaldiran Ovasi'nda mevzilenen Osmanli ordusunun sag kolunu, Anadolu Beylerbeyi Sinan Pasa ile Zeynel Pasa'nin emrindeki Anadolu ve Karaman kuvvetleri, sol kolunu ise Rumeli Belerbeyi Hasan Pasa komutasindaki Rumeli askerleri teskil ediyordu. Selimin yanında ise sipahi, silahdâr, ulûfe ile Hersekzâde Ahmed Pasa, gibi devlet büyükleri, kadiasker din ve hukuk adamlari bulunuyordu.*

Savaş sırasında yavuzun önünde tüfekçi ve yeniçeriler, araba ve develerden meydana gelen bir siper sag ve sol cenahta ise l0.000, kisilik Anadolu ve Rumeli azapları, birbirine zincirlerle baglanmis 500 topun önünde dizilmislerdi.öncü kuvvet Dulkadirli Türkmenleri Sahsuvaroglu Ali Bey'in ardçi kuvvetler de Sadi Pasa'nin emrinde idiler.

Osmanli ordusunun dizilisine karsilik Ustaçlu, Rumlu,Afsar ve Karamanlu Türkmenleri'nden 80.000 kisilik süvari kuvvetinin başında bulunan Sah Ismail, ordusunu ikiye ayirmak ve sol kanattan Ustaçluoglu ile birlikte çevirme hareketi sonunda azepleri yarmak ve saflarini geçmek suretiyle yeniçerileri arkadan vurmak niyetinde idi. gayesini gerçeklestirmek için sag cenahin komutasini üzerine almisti. mükemmel techiz edilmis 40.000 seçkin süvarisi ile osmanlıdaki Rumeli kuvvetlerinin üzerine hücum eder




Kaynak enfal.de.com

ÇALDIRAN ZAFERI KARDEŞLER SAVAŞI

Sah'in,kaçmasiyla Iran ordusu direnemeyerek safakla baslayan korkunç savas,aksam üzeri, Osmanlilarin galibiyetiyle sona ermisti Tarihin en büük meydan savaslarindan olan Çaldiran Savasi'nin kazanilmasinda "tertip islerindeki" üstünlügün, atesli silahlara sahip olmanin, Osmanli askerinin essiz fedakârliginin ve son olarak Yavuz Sultan Selim'in askerî dehasinin büyük payi vardir.

Bu muzafferiyeti müteakip Siî ordugahi hazineleri, Sah'in ve ümerasinin zevceleri i Osmanlilarin eline geçer. Çok çetin geçen Çaldiran Savasi'nda, her iki taraftan da pek çok insan ölmüstü.Çaldiran sahrasinda divân kurduran Selim, sehid düsenlerin nâmina bir kabir yaptirip üstüne ölüm tarihlerini bildiren amûd (direk) diktirmistir.Çaldiran Zaferi, Güney Anadolu ile Ortadogu'nun anahtarlarini da Yavuz'a takdim etmisti.

Çaldiran Zaferi'nden sonra Hoy Sahrasi'na gelerek Dukakinzâde* Pirî Çelebi ve büyük* tarihçi Idris-i Bitlisî'yi Tebrize gönderen Sultan Selim sehirliye emân vermis yerlere serilmis kiymetli halilar üzerinden geçerek tebrize girmistir.Timur'un torunu Bediüzzaman Mehmed Hâfiz ve oglu Hasan Can* Sultan Selim'e siginmislardi.Sultan Selim'in* hürmet ve saygisina mazhar olan Bediüzzaman, Osmanli ordusu ile Istanbul'a gelecek Eyüb'de vebadan vefat edecektir.

Sultan Selim'in, bir haftalik ikameti esnasinda Tebriz'deki faaliyetleri, onun hakkinda bilgi vermektedir. O, Tebriz Sâhib - Âbad mahallesinde mavi altin sarisi çinilerle süslü Sultan Hasan Câmii'nde, Hülefa-i Rasidîn ile Ashab-i Kirâm'in isimlerini hutbede okutmus, Sah Ismailin* hazinelerine el koymustu. Sah Ismail'in, gasb ettiği emanetleri Istanbul'a sevk etmiş Tebriz'in mahir usta ve sanatkârlarindan bir kismini Istanbul'a göndermiştir

Sah taraftarlari (Kizilbas) ile meskun mintikada kalmayi tehlikeli bulan Sultan Selim Tebriz'i terk edip Nahçivan yoluyla Karabag'a çekilmek zorunda kalmistir.kisi Ilhanli merkezinde geçirince devlet büyüklerinde telaş ve karışıklık çikmıştır ordu, Aras Nehrine geldigi zaman, yeniçeriler, padisahin etrafini sararak, parça parça olmus elbiselerini göstererek dönmek isterler. Böyle bir hareketle karsilasan Selim Istanbul'a hareket eder.çaldıran zaferini bildirmek için, komsu devletlere fetihnâmeler yazilip gönderilir.


Selim, Amasya'da iken, Sah tarafindan gönderilen elçilik heyetini kabul etmez.Kemah kalesine siginmis olan ve kalenin metanetine güvenen Kizilbaslar, Osmanli topraklarina durmadan tecavüz ettikleri için, Yavuza Kemah Kizilbaslar elinde bulundukça, Bayburt ile Erzincan gibi sehirlerde güvenliğin mümkün olmayacagini" bildirirler.Dogu Anadolu'da hakimiyet* kurmayi gerekli gören Pâdisah, Yildirim zamaninda Osmanliya katilıp, Timur istilasinda kaybedilen Kemah kalesinin kusatilmasini Biyikli Mehmed Pasa'ya emreder.*

Çaldıran savaşından sonra Pâdisah'in istirak ettigi hücumla alinan Kemah kalesinin muhafizligina Karaçin oglu Ahmed Bey tayin edilir. Iran seferinde Osmanli ordusunun yiyecek kollarini vuran Dulkadirogullari'nin ülkesi alinarak Maras ve Elbistan Osmanli topraklarina ilhak edilir. Daha sonra Istanbul'a hareket edilir**

Çaldiran Zaferi'nden sonra, Diyarbekir ve Dogu Anadolu'nun birçok sehri, Osmanlilarin eline geçer. Selçuklulardan sonra bozulan Anadolu birligi tekrar ve kalici olarak saglanmis olur. Biyikli Mehmed Pasa, Diyarbekir Beylerbeyligi'ne getirilir. Tarihçi Idris-i Bitlisî de onun yanina verilir. Idris-i Bitlisî'nin gayretleriyle Harput,Bitlis, Hisnikeyfa, Urfa, Mardin, Cezire ve Rakka'ya kadar Güney Dogu Anadolu bölgesi ile Musul Osmanli idaresine geçer.

Çaldıran savaşı ile Tebriz - Haleb ve Bursa Ipek yolu Osmanlilarin kontroluna girmis olur. Siî akidesinin yayilmasi durdurularak propaganda malzemesine set çekilmis olur. Yine bu zaferle geçici de olsa Safevî tehlikesi ortadan kalkmis oluyordu.. zaferden sonra Yavuz Sah" ünvanini kullanmaya baslamis, bu ünvan "Sultan Selim Sah" diye sikkelere islenmistir. Yavuz'dan sonra gelen padisahlar ayni ünvani kullanip basilan paralara bu ünvani yazdirdilar. Bundan dolayi bu ünvanla basilan paralara "Sâhî" adi verilmektedir.


YAVUZ DÖNEMINDE CELÂLîLER

Yavuz döneminde, sadece Kizilbaslar degil, ayni zamanda sinir içinde bulunanlar da devleti ugrastiriyordu.Osmanli sinirlarinda Safevî* propagandaları tesirini göstermis sayilari küçümsenmeyecek bir insan kütlesinin Safevî Devleti'ne baglanmisti.*

Osmanlilar aleyhine çalisan insanlar, ayaklanmak için uygun bir zaman kollamakta idiler. sehzâdeler arasindaki rekabet ve Yavuz'un, babasina isyanını* degerlendirip Sah - Kulu'nun idaresi altinda harekete geçerler. memleket adina büyük bir tehlikeye sebep olurlar. Birçok cana mal olan ve güçlükle bastirilan bu ayaklanmadan sonra sükûnet saglanamadi.*

Osmanlıda Nur Ali isyani bas göstermisti. Sah - Kulu isyanindan daha az korkunç degildi. Sultan Selim'in aldigi tedbirler olmasaydi, daha korkuncuna sahid olunacakti.onun, yerinde* müsamaha göstermeden harekete geçmesi, isyan alevinin etrafi sarmasina mani olmus, atesin söndürülmesine yetmemisti. Bu itibarla Siîlik ve Safevîlik adina, zaman zaman isyanlar ortaya çıktı .


YAVUZ SULTAN SELIM'IN GÜNEY SIYASETI

Tuttugunu koparan Yavuz* âdil ve mazbut dinî bir idarî, kurarak Islâm âlemini tek elde toplamak gayesini güdüyordu.kendisini bu hedefinden uzaklastirmak isteyen her seye karsi mücadele etme kararinda idi.dur durak bilmeyen babasi II. Bâyezid'in zamani,baba mirasi ile yetinen kisir ve durgun bir devir idi muhtesem mazi mirasina yeni bir seyler ilave edilmeliydi.tempoyu yükselten Sultan Selim'in gayesi belli idi.Islâm birligi kurmak ve Osmanli Devleti'ni de bu birligin merkezi haline getirmek istiyordu.

Yavuzun dostane çabalarina ragmen, savas olmadan islam birliği saglanamiyordu. birlik davasinin gerçeklesmesinin tek vâsitası kiliçtan baskasi degildi.kilici kimlere çalacagini planlamistı birlige engel olanları çok iyi taniyordu onlarla mücadele etmeliydi. Önce, Iranlilar'i hizaya getirecek, sonra da iki tataflı bir siyaset takip ederek Suriye ile Misir'in arasina gerilmis olan Dulkadirogullari'ni ortadan kaldirip güney yolunu açacakti.sira, "Sâhib-i Haremeyn" ünvanini tasiyan Memlûk Devleti ile ugrasmaya gelecekti.*

bahadir ve cesur insanlarla savasmak yavuz zamanında harp tarihinin ender gördügü cenklerden biri olacakti. hem gözünü hem de gönlünü Sark'a ve Sark'i tek elde toplmaya dikmis olan hükümdar, "Sâhib-i Haremeyn" ünvanini, Memlûk Sultani'nin elinde birakmama azminde idi.

Yavuz Sultan Selim'in düsüncesini degerlendirdigimiz zaman Güney Dogu Siyasetini üç baslik altinda ele almak gerekir.
1. Dulkadirogullari Beyligi'nin Ortadan Kaldirilmasi,
2. Diyarbekir'in Zapti,
3. Memlûk Devleti ile Olan Münasebetler ve Bu Devletin Ortadan Kaldirilmasi.


Yavuz sultan selim -dulkadiroğulları

Iran seferinde çikan Sultan Selim, Alaüddevle'nin, Sah Ismail'e karsi harbe katilmasini istemisti. Alaüddevle bu istegi kabul etmedigi gibi kendisine tabi asiret kuvvetlerini, Osmanlilarin zahire kollarini vurmak için görevlendirmisti.Osmanlilarin yardimi ile Dulkadir Beyi olan Sehsuvar Bey, Kahire'ye götürülüp idam edilmisti. Osmanlilara iltica etmis olan oglu Ali Bey, devlet hizmetine girmis, gerek Çaldiran'dan önce ve sonra büyük hizmetler görmüstü.kendisine padisah tarafindan,gedik ahmet* Pasanın altin kilicı hediye edimilşti ayrıca Çaldiran Seferi'nden dönülürken Kayseri ve Bozok sancaklarida Böylece Dulkadir Beyligi'nin sinirlarindaki bölgeye tayin edilmis olur.

Sehsuvaroglu'nun sancaga tayininden süphelenen Alaüddevle,durumu Memlûk Sultani'na sikâyet eder.Sultan'in, Kemah seferine gittigi bir sirada Yavuz'a elçi gönderip sikâyet etmis Ali Bey'in* sancaklardan alinmasini rica etmisti. Yavuz ise Alaüddevle'nin elindeki Dulkadir ülkesinin Ali Bey'e verilecegini bildirmesi Memlûk hükümdarini tedirgin eder.Sultan Selim Rumeli Beylerbeyi Hadim Sinan Pasa'yi 40.000 kisilik kuvvetle Dulkadir üzerine gönderir. Sehsuvar oglu Ali Bey'i birlige rehber ve öncü tayin eder. Kendisi de Kayserideki Incesu'ya gelip bekler.

Osmanli rumeli beylerbeyi Sinan Pasa'nin, Dulkadir hududlarini geçtigi haberini alan* dulkadiroğlu Alaüddevle muharebeye hazirlanir. Göksun muharebesinde yenilir kaçip Elbistan'in güneyindeki Turna Dagi ( Nurhak )'na sigindiysa da takip olunur.yapilan savasta basta kendisi ile dört oglu ve beylerinden otuz kadari maktul düser.

Dulkadir Beyligi, zapt edildikten sonra basta Maras ve Elbistan Osmanlilarin hâkimiyeti altinda kalmak üzere Sehsuvaroglu Ali Bey'e verilir. Dulkadir ailesini bir hamlede ortadan kaldiran Hadim Sinan Pasa, vezir-i a'zamliga tayin edilir.

Osmanlilar Dulkadir topraklarini elde etmesi ile* Memlûk Devleti'ne bagli Suriye denilen bölge ile el-Cezire mintikalarini tehdid edecek duruma gelmislerdi. Zira artik* memluklularla ayni sinirlari paylasıyorlardi. Bu da Osmanli - Memlûk savaslarini hazirlayan sebeplerden biri olarak kabul edilmektedir.

Dulkadir Beyligi'nin, Osmanliya ilhakindan sonra Istanbul'a dönen Sultan Selim, devlet yönetiminde* tedbirlere bas vurma ihtiyacini hisseder. tedbirler yeniçeriler ve Haliç Tersanesi ile ilgiliydi. Misir seferine çıkmadan bu isleri tamamlamaliydi.her firsatta ayaklanan,ordunun içinde islâthat yapmak donanmayi güçlendirmek gerekiyordu.Arap ordularinin,Akdeniz'de Müslüman hâkimiyeti kurmak için,deniz kuvvetlerine de ihtiyaç duyduğunu tarihten ögrenmişti ve tecrübeleri onun* fikrini destekliyordu.


Yavuz sultan selim ve yeniçeri ocağı

Dulkadir Beyligi'nin ilhakindan sonra Istanbul'a dönen Pâdisah Çaldiran öncesi, ve Amasya'da asker tarafindan yagma ve isyan hareketleri üzerine tedbirler alip uygulamaya koyma zaruretini duymustu.askeri disipline alip ocagi islâh etmek arzusunda idi.ocak ihtiyarlarini çagirarak Amasya itaatsizliginin müsebbiblerinin kimler oldugunu sorar. ocak anlayis ve yardimlasmasi geregi "Cümlemüz mücrimüz, devletlû Hüdâvendigâr'dan afvumuzu reca eylerüz" diye cevap verirler. Iskender Pasa ve Sekbanbasi Balyemez Osman Aga idam edildiler. Kadiasker Tâcizâde Câfer Çelebi, "Ilmiye Sinifi"ndan oldugu için, siyaset edilir.

Yavuz, büyük hatip, sair ve Türk mektebinin* büyük temsilcilerinden biri olan Tâcizâde'nin ortadan kaldirilmasina çok üzülür.isyan tesvikçilerini ortadan kaldirdiktan sonra Yeniçeri Ocagi'nin islahi ihtiyarlarla anlasip tedbirler alir "Yeniçeri Agasi", saray tarafindan, saltanat makaminca tayin edilecekti.böylece yüksek kumanda heyeti daha saltanat makamina baglandi Selim'in, yorulmayan* gayret ve azmini devlet kademelerinin her safhasinda görmek mümkündür.


Yavuz sultan selim haliç tersanesi
Kaynak enfal.de.com*

Yavuz Sultan Selim,yaptığı askerî islâhatlardan sonra, deniz kuvvetlerinin Venedik ve Ispanya üstün bir duruma gelmesini istiyordu. Güçlü bir donanmaya sâhip olmak için Haliç Tersanesi'nin, genisletilmesini düsünüyor deniz gücünün yeniden kuvvetlenmesine çalisiyordu.donanma Hiristiyan donanmalarina karsi koyacak güçte degildi.

Sehzâdelik yillarindan beri çok az uyku ile yetinip, kitap ve tefekkürle mesgul olan Pâdisah, Vezir Pirî Pasa'yi çagirarak,Tersanenin genişletilmesini* akrep Hiristiyan devletlerin denizi gemilerle örttüklerini, Rumeli sahillerinde Papalik, bayraklarinin dalgalandigini, bunun da vezirin tenbelligi ile kendisinin müsamahasindan dogdugunu,güçlü bir donanma* istedigini söyler. Pasa, "bunu, kendisinin de düsündügünü,belirtir* Böylece Haliç'te l60 gözlü, büyük bir tersane vücuda getirilerek gemilerin insaasina baslanir.*

Haliç tersanesi bitmeden Avrupa vergi ödemeye baslarlar. Pirî Pasa ile Macaristan Osmanlilarla* mütareke imzalar. Lehistan anlasmaya dahil olur. Eflak Prensi vergi verecegini Pâdisah'a arz eder . Bütün bu gelismeler, Misir'a el atma arzusunda olan Pâdisah'a lüzumlu donanma ile Avrupa barisini sagladi. Bu tesebbüsler, Yavuz'un siyasî yönünün büyüklügünü ve onun azametini göstermeye kâfidir.


Yavuz sultan selim-memluklukar

Iran'a karsi sefer hazirliklari etrafta duyurulmus ise de, gerçekte Selim Portekiz donanmasina karsi* acz gösteren Memlûk Devletine harekete etmiş bulunuyordu.Kizildeniz'i kapatan Portekiz donanması Cidde'ye gelmişti Bu Haremeyn"in, tehlikeye girmesi demekti. Islâm âleminin kalbi* mateme bogulacak ve huzursuz bir hâle gelecekti. Hindistan'in Saul limaninda Memlûk donanmasi Portekizlileri hezimete ugratmisti. Ancak Portekizliler, Misir donanmasina büyük bir zayiat vererek bunun intikamini aldilar.*

Portekiz memluklularla intikamla kalnadı Aden'i ele geçirdiler. Kansu Gavri,savas için yeni bir donanma hazirladi.Osmanlilardan* yardim aldi. Süveys'te tamamlanan ve Selman Reis komutasina verilen donanmaya 2000 Osmanli denizcisi katilmisti. Memlûk idaresinin zayifligini bilen Sultan Selim, büyük bir donanma insaasini emr etmisti. Misir'in zaptindan sonra kurulan Süveys donanmasi ile Kizildeniz'e açilmıştır


Yavuz Sultan Selim'in, Misir seferi*

esnasinda Haleb'in fethedilmiş Memlûk idaresindeki Malatya, Urfa, Behisni Ergani, Harput, Divrigi Siverek ile diger sehirler Osmanli idaresine geçmisti.

Takib edilen siyaset yüzünden iki devlet arasindaki münasebetlerin bozulmasina sebep olan Aalüddevle Bozkrt Beyin Selim tarafindan bertaraf edilip Dulkadir Beyligi'nin Sehsüvaroglu Ali Bey'e verilmesi, Memlûklularda endiseye sebep olmustu. Selim'in Suriye islerine karismasindan çekinen Memlûklular, Iran savaslarinda ayri mezhebten olmalarina ragmen, Sah Ismail'in sahsinda müttefik oluyorlardi.Sah Ismail de Memlûk Devleti'ne müracaat etmis, Iran'dan sonra Suriye'nin de Selim tarafindan isitila edilecegine dikkati çekmisti.bunun üzerine, Kansu Gavri, Sünnî ülemanin karsi koymasina ragmen, ittifak için adamlarinı Sah Ismail'e yollamis Osmanlilarin yeniden Iran üzerine yürümelerini önlemistir.

Iran ile Memlûk Devleti'nin, Osmanlilara karsi, hareketine mani olmak için tedbirler alinmasi gerekiyordu. Güneydogu'daki fetihlerin elde tutulmasi için, Memlûk Devleti'ne bir darbe indirilmesi gerekiyordu.Siâ belasina büyük bir darbe indirip,ilerlemesini durduran asirlarca Hiristiyan dünyasinin müsterek ve güçlü kuvvetlerine karsi koyan Osmanlılar kendisini Islâm riyâsetinde görmek istiyordu. Yavuz için bu zarurî bir vazife idi.*

Islâm riyâseti "Hilâfet" ve "Haremeyn"e sâhip olmak, artik Osmanli Hânedani'nin hakki oldugu düsünülüyordu. Islâm dünyasindaki "ehl-i hall*
akd"in kanaati böyleydi dogu denizlerinde Portekizlilerden büyük zararlar gören Memlûk Devleti, karsi koyacak gücü bulamiyordu. Portekiz, Hindistan'a yerleserek Hindistan ve Avrupa arasindaki ticaretin kendi denetiminde olan Güney Afrika'dan deniz yolundan yapilmasini istiyordu. Aden Körfezi'nde Sokotra, Hürmüz'ün ele geçirilmesiyle abluka, daha uygulanir olmus Memlûk ekonomisinde sürekli bunalim meydana getirmislerdi.*

Dogu Akdeniz'e tam hâkimiyetin temini, Anadolu emniyetinin sürekli olabilmesi için Misir seferine karar verilir.Misir Sultani Kansu Gavri, Dülkadir Devleti'nin ortadan kalkmasiyle "Sâhib-i Haremeyn" olarak hutbenin kendi adina okunmasını Sultan Selim'den istemisti.Pâdisah ise "Koca Çerkes er ise hutbesini Misir'da okutmaya devam etsün" diyerek Misir'in gelecegi hakkindaki niyetini belli etmisti.bir vakitler Avrupada muhtesem bir Müslüman - Arap medeniyeti kuran,Irak, Acem, Hind Çin diyarlarinda kol atip buyruk yürüten o büyük Islâm devletinden sonra "Sâhib-i Haremeyn" ünvanina sahip olmak, yerinde sayan Memlûk Sultanligi'na nasil birakilirdi?


Yavuz sultan selim -memluklular

Yavuz düsünce ve anlayışı ile, bir zamanlar Islâm dini adina giristigi cihadlar ile yeryüzüne baris, adalet, fazilet insanlik dagita dagita ögretici ve kurtarici olarak kitadan kitaya geçerken, âdil ve her kesimi memnun eden sosyal bir ahenkle gittigi yerlere tek Allah fikrinin huzurunu da tasiyarak yeni dünya nizaminin müjdelerini vermisti.

Haliç tersanesinin genisletilmesi,ve seyahat maksadiyle Iran ve Arabistan'a gitmenin yasaklanmasi, Memlûk Sultani Gavri'nin telaslanmasina ve Yavuz Sultan Selim'e mektup göndermesine sebep olmustu. Yavuz'un Misir hareketinden dört ay önce yazilmis mektupta Gavri, Pâdisah'a oksayici bir uslûpla "Oglum Hazretleri" ifadesini kullaniyordu. mektubunda osmanlı tacirlerini sikâyet ettikten sonra ayrica denizden ve karadan Misira gelinmek istendigini Müslüman padisahlar olduklarini, hükümleri altindakilerin mü'min oldugunu belirtiyordu. iki taraf ta, gerçek niyetlerini saklamak suretiyle birbirlerini kollama gayreti içindedirler.

Edirne'den memluklulara gönderilen mektupta Sultan Selim, yegane gâyesinin "müfsid bî - dinin âsâr-i küfr ve dalaleti âlemden mahv eylemek niyetini kendilerinin hayir dualarini beklediklerini, sadece müfsid-i bî-din üzerine gitmek istediklerini, din düsmanlarini ortadan kaldirmayi hedeflediklerini, bunu yapmanin da ser'-i serif geregi oldugunu bildirdikten sonra kendileri ile proplemleri bulunmadigini, insa ettirdigi gemilerin ise denizcilik bakimindan kâfirlere karsi cihad etmek ve onlara gâlip gelmek için bunun gerekli oldugunu bildirir.*

Yavuz memluklulara yazdığı mektupta söyle diyordu: " Malumunuzdur ki, denizcilik bakimindan cenâb-i âlimizin küffâr-i haksâre gazâ ve cihadi eksik olmayup hifz-i derya için gemilerimiz devamli hazirdirlar ve din düsmani Safevî hükümdarini ortadan kaldirmak için kendi tarafini tutar ve desteklerse Allah'in muradi ne ise onun olacagini bildirmisti.



Yavuz sultan selim -memluklular

Gayesinin, Misir'i zapt ve ilhak olmadigini Kansu Gavri'ye bildiren Yavuz mektubunda söyle der: "Selâtin-i Islâmiyeden hiç birinin kendüye veya memleketine zarar eristirmek hatira hutûr etmemistir etmez de. Madem ki Hususan, sizlerle derece-i übüvvet ve aramizda baba ve evlad sevgisi varken Haremeyn-i Mükerremeyn hürmeti mer'î iken makam-i âlimizden simdiye degin tekdire bais bir kaziyye adavet ve düsmanlik olmamistir."

Islâm dünyasinin iki büyük devleti, birbirlerinden emin olmadiklari için maksatlarini gizliyor hazirliklarini yapmaktan geri kalmiyorlardi.Selim, Sah Ismail üzerine yürümeden Memlûklulari bertaraf etmek üzere hazirliklara baslar. Kansu Gavri de Selim'i tehdid etmek maksadiyle Haleb'e gelmisti. Yaninda Sehzâde Ahmed'in oglu Kasim Çelebi'yi getirerek Osmanli tahtinin yegâne vârisi ilan etmisti.*

Kansu Gavri Selim'i tehdid etmek maksadiyle Haleb'e gelmis Sehzâde Ahmed'in oglu Kasim Çelebi'yi Osmanli tahtinin yegâne vârisi ilan etmisti. bunun üzerine Memlûk Sultanligindan Ehl-i Sünnet Sünnîleri elde etmek üzere tesebbüse geçen Selim, Memlûk emirlerini kendi tarafina çeker muvaffak olur.Osmanlilar gibi Hanefî Mezhebi'ne mensûb bulunan Antep, Haleb ve Sam valileri, Selim'in dâvetine koşarlar Hanefî ve Safiî halkin destegini saglayan Selim, kisi Edirne'de geçirdikten sonra l5l6 senesinde Veziriazam Sinan Pasa'yi 40.000 kisilik bir kuvvetle Maras üzerinden Firat taraflarina sevkeder.*

Seferin, Iran üzerine oldugunu ilan eden Sinan Pasa,hududdaki Memlûk nâiblerinden Firat'i geçmek üzere müsaade istemisti. Selim'in hareketlerini takib eden Kansu Gavri, Veziriazam Sinan Pasa'nin Firat'i geçmek için müsaade istemesi, Dulkadir Beyligi'nin Osmanliya geçmis olmasi, Selim'in harp için hazirliklarinda oldugunu ögrenmis olmasi gibi sebeplerden Sehzâde Ahmed'in ogluyla Maras'i geri almak ve Sah Ismail'e yardimda bulunmak için 50.000 kisilik bir ordu ile Sam'a oradan da Haleb'e gelmisti. gelisini de, memleketi teftis etme bahanesine baglamisti.*

Kansu Gavri, Sam'a gelirken yerine kardesinin oglu Tomanbay'i "Nâibu'l- gayb"i olarak birakmisti. Lütfi Pasa'nin ifadesiyle Kansu Gavri'nin Haleb'e, teftiş bahanesiyle gelmesi üzerine Selim, haber göndererk " Git Misir'da otur, babam yerindesin, beni hayir duadan unutma. Ben, Sah Ismail üzerine gidiyorum" deyince, Kansu Gavri "Memleketimdir, gitmem" diyecektir. Sultan Selim " Senin arzun böyle olunca, açiktan düsmanlik yapiyorsun, Sah Ismail ortalikta yok, senin Haleb'de oturman askerim ve vilayetim için hayirli degildir. Senin düsmanligini görüp dururken görünmeyen düsmana varip seni arkamda birakamam" diyen Sultan Selim, Malatya'dan Haleb'e dogru yürümeye baslar.

Selim, Kansu Gavri'nin Haleb'e gelişi ile Rumeli Kadiaskeri Zeyrekzâde Rükneddin ümerâdan Karaca Ahmed Paşayı memluklulara elçi gönderir heyet kabul görmez geri döner. Selim, askerin Kayseri'de toplanmasini emrederek l5l6da Üsküdar'a geçmis, oglu Süleyman'i Edirne'de, Pirî Pasa'yi Istanbul'da Zeyrekzâde'yi Bursa'da muhafiz biraktiktan sonra, yeniden teskil olunan Osmanli donanmasini Suriye sahillerine göndermisti.

Elçilerine yapilan hakarete tahammül edemeyen Selim,hakareti, harb sebebi sayar. Misir Sultaninin, 50.000 kisilik büyük bir orduyla ve yaninda Abbasî Halifesi Alallah oldugu halde Halebte gelip mevki almasi, Osmanlilara aradiklari firsati verir Dönemin Osmanli Seyhülislâmi Zenbilli Ali Efendi, Islâm ve seriat düsmanlarina yardim eden Memlûk ümerasina karşı harb için fetva vermistir Pâdisah, Aksehir, Konya, yoluyla Elbistan ovasina gelip Vezir-i a'zam Hadim Sinan Pasa kuvvetlerine iltihak eder. Böylece savas kaçinilmaz bir hal almis oluyordu.



Yavuz sultan selim -memluklular
MERC-I DÂBIK SAVASI

Yavuz mektubunda Kansu Gavri'yi, Sah Ismail'i ve elçilerine hakaretten savasa davet edip: nerede ve nasil isterse kendisi ile karsilasmaya hazir oldugunu bildirir. Misir Sultani'ndan gelen Yavuz, "Bana, gönderecek, ulemâdan bir zât yokmuydu?" diyerek Memlûk elçisini tahkir ile gönderdikten sonra Ayintab (Gaziantep) istikametine dogru yol alir. Malatya'yi zapt eder. Ayintabta vali Yunus ve kendilerine iltihak edenlerle birlikte, Haleb'e bagli bazi sehirleri de alirlar.Haleb'in ekâbir ve ümerasi da kendilerini Memlûklularin elinde birakmamak sartiyle Osmanli ordusunu memnuniyetle karsilayacaklarini bildirmislerdir.

Memlûk Sultani Kansu Gavri, yaninda Abbasî Halifesi el-Mütevekkil Alallah oldugu halde 80.000 kisilik ordusuyla Haleb'den çikarak Merc-i Dâbik'a karargâh kurar.Selim'e gönderdigi mektupta özür diler. Selim,bu özre güvenebilirmiydi? Gavrinin Haleb'e gelisi de kendi ifadesine göre sadece teftis içindi.savastan sonra karargâhinda l00 kantar altin ve 200 kantar gümüsten ibâret olan ordu hazinesinin ele geçirilmesi düsünülürse, sadece memleketi teftis degil, Yavuz'u maglub ettikten sonra, Istanbul'u zaptetmek gayesiyle lüzumlu masraflari beraberinde getirdigi rivayet edilmektedir.gavrinin Kilis tarafındanMerc-i Dâbik a gelmesi bütün baris ümidlerini bosa çikarmisti.

Merci-i Dâbik'a, Memlûk ordusundan sonra gelen Osmanli ordusunun sag kolunda, Anadolu Beylerbeyi Zeynel Pasa, Sol kolunda Rumeli Beylerbeyi Küçük Sinan Pasa, merkezde Kapikulu askerleriyle Yavuz Sultan Selim yerlerini almis bulunuyorlardi. Ön tarafa zincirler ile birbirlerine baglanmis toplar yerlestirilmisti. Osmanlilar, âdetleri üzerine hilâl seklindeki harp nizamlarini uyguladilar. Osmanlilarin bu harp düzenine karsilik Memlûk ordusunun sag kolunda Haleb Nâibu's-saltanasi Hayir Bey, sol kolda Sam Nâibu's-saltanasi Sibay, merkezde de Sultan Gavri maiyetiyle cephe almislardi.

Merc-i Dâbik hezimetinden sonra, Misir'a kaçan Memlûk emirlerinin gayretleriyle Kahire'de Memlûk Devleti'nin basina Tomanbay getirilmisti.Yavuz Sultan Tomanbay'a iki elçi gönderrek hâkimiyetini tanimak sartiyle Gazze'den öteye olan Misir topraklarini Memlûklar'a birakmak istedigini,belirterek sulh teklifinde bulunacaktı Tomanbay, Sultan Selim'in sartlarini kabul edip sulh istediyse emirler, siddetle karsi koyarak bu teklifleri reddederler.*


Yavuz Sultan Selim, Haleb Ulu Câmii'nde hatibin kendisine Mekke ve Medine'nin hâkimi mânasina gelen "Hâkimu'l-Haremeyn es-Serifeyn"yerine kendisine "Hâdimu'l-Haremeyn es-Serifeyn" (Haremeyn'in hizmetkâri) ünvanin verilmesini istemisti. Böylece Isâm tarihinde diyânetperverligin üstün oldugunu gösterdigi gibi, Hz. Peygamber'in,Züheyr'in kasidesine karsi bürdesini (hirka) vermesini örnek alarak böyle bir harekette bulunmustur. Bu hareket Selim'in Islâm'a ve Resûlullah'a ne kadar bagli oldugunun en açik nümûnesidir


Yavuz sultan selim-memluklular

Sultan Selim, Hama ve Humus üzerinden Sam (Dimask)'a dogru ilerler. Memlûkler tarafindan terk edilip bosaltilan Sam, mesayih ve diger ileri gelenlerce Osmanlilara teslim edilir. Sam'a giren Sultan Selim, burada iki gün kadar kalir ordusunu yeni bir nizam ve düzenlemeye tabi tutar memleketin ihtiyaçlari ile ilgilenir. Bu arada Muhyiddin el-Arabî'nin kabri yanina bir câmi yaptirir.

Sultan Selim, Osmanli idaresine geçen Suriye ve Lübnan mintikalarini teskilâtlandirdigi sirada, Güney Suriye ve Filistin'deki Safed, Nablus, Kudüs Aclun ve Gazze gibi belli basli sehirleri ele geçiren Vezir-i'azam Sinan Pasa, Memlûk Devleti'nin Gazze Valisi Canberdî Gazalî'yi maglub etmek suretiyle Osmanli kuvvetlerine Misir yolunu açmis bulunuyordu.


Yavuz sultan selim-memluklular
ridaniye savaşı

Memluk emirlerine göre Suriye Osmanli idaresine geçmisti. Yavuzun Hülagu ile Timur hâdiselerinde oldugu gibi Misir üzerine gelemeyecek, Suriye ve Filistin'den geri dönecegini zannediyorlardi. Hülagu ile Timur'un yapamadigini, Selim'in yapabilecegine inanmiyorlardi.Pâdisah'in, Anadolu'ya dönmesinden sonra zapt edilen yerler, geri alinacakti.Misir ümerasi, Tomanbay'in muhalefetine ragmen Osmanli elçilerini öldürmekten çekinmez. Elçilerinin Misirliar tarafindan öldürülmesi, artik Misir'a yapilacak seferi kaçinilmaz hâle getirir.

Sultan Selim'in, memluk topraklarında Hayir Bay vâsitasiyle kendi lehinde propaganda faaliyetlerine giristi Ancak sonuç alamayan Selim, sür'atle ilerleyecek ve sirasiyle el-Aris, Hân Yunus, Sâlihiyye ve Belbis'i zaptederek Kahire önünde Matariye ile Cebel Ahmer arasinda bulunan Ridâniye'ye ulasacaktir. 50 bin kisilik Memlûkler toplarla siper ve hendek kazmak suretiyle tahkim ettikleri Ridâniye'de Osmanlilarla savasmak üzere tesebbüse geçmişlerdir


Yavuz sultan selim-memluklular

Tomanbay'in ölümünden sonra Misir Osmanlilarin bir eyâleti haline gelmisti.*
Sultan Selim,itaat etmeye gelen hey'etleri kabul etmisti.en önemli olani, Haremeyn Serifinin oglu Ebû Nümey'in başındaki hey'et idi. Şerif Ebu'l-Berekât, Ka'be'nin anahtarlari yaninda mukaddes emânetler ve hediyeler göndermisti. Ebû Nümey, babasinin Memlûk idaresinden çektigi eziyetleri anlatti. Haremeyn Şerifi Memlûk Sultanlarindan duydugu memnuniyetsizlik ile Sultan Selim'in, Suriye'de mukaddes mahallere göstermis oldugu büyük alaka sebebiyle, severek Osmanli idaresine girmiştir

Mekke şerifi Sultan Selim'in adini hutbede zikretmisti. Sultan Selim tarafindan iyi karşılanan şerifin oğlu Ebû Nümey, zengin hediyelerle geri dönmüstü. Haremeyn fukarasina dagitilmak üzere gemilerle bölgeye 200 bin dinar gönderilmisti. Ilk defa olarak hac kervâni Sürre Sultan Selim'in, Sam'dan Ka'be için gönderdigi bir örtüyü teslim için Hicaz'a hareket etmistir.*

Bu tarihten (h. 923 / m. l5l7) itibaren Osmanli Sultanlari "Hâdimu'l-Haremeyn es-Serifeyn" (Haremeyn'in Hizmetçileri) ünvanini aldilar. Bu ünvan, Osmanli Pâdisahlarina hem Islâm, hem de Hiristiyan âleminde büyük bir itibar te'min etmisti.

Yavuz ikamet etmek için Kahire'de kösk insa ettirir. burada kaldigi müddet zarfinda bu köskte ikamet eder. Mayis sonlarinda Pîrî Pasa komutasindaki Osmanli donanmasini teftis için Iskenderiye'ye giden selim Kahire'ye dönerek üç ay kaldiktan sonra Hayirbey'i vali tayin ederek Misir'dan ayrilir. Böylece, 8 ay Misir'da ikamet etmis olur.


Yavuz sultan selim dönemi

Yavuz Sultan Selim, Misir'da kaldigi süre içinde bazi islâhatlarda bulundu.Suriye ile Misir'in toprak ve vergi islerini bir sisteme ve düzene sokar. Osmanlilar, bir kisim Türk ve Islâm devletlerinde bazan eski kanunlari degistirmeden muhafaza ediyorlardi.vergi konusunda halk için zulüm niteligini tasiyan vergileri "Fena bid'atlar" addederek ortadan kaldiriyorlardi.

Memlûk Sultanligi'nin ortadan kalkmasi, Osmanli Devleti'ne Asya Kit'asin'da Suriye, Filistin ve el-Cezire ile Hicaz'i, Afrika'da Misir gibi stratejik önemi büyük bir bölgeyi kazandirdi.Kizil Deniz'in iki sahiline de sâhip olan Osmanlilar, Hind ve Ak Deniz arasindaki Kizil Deniz ticaret yoluna hâkim olmuslardi. Böylece, Arabistan, Haremeyni's-Serifeyn, Zebid, Aden, Yemen, Habesistan, Nu, Magrib'e kadar, Umman sahilinden Firat ve Bagdad'a kadar olan memleketlerin emir ve sultanlari Yavuz un emrine girmis oluyorlardi.*

Yavuz Sultan atalarinin kurduklari devlete büyük bir katkida bulunmus oluyordu. Sultan Mehmed tarafindan iyi bir sekilde gelistirilen orduyu kullanarak, gerek onun ve gerek II. Bâyezid'in stratejik ve idarî temellerinden yararlanarak Safevîleri yenmekle kalmamis, ayni zamanda Müslüman devletlerin önemli bir kismini kendine baglamisti.

Sultan Selim, Istanbul'a hareket etmeden idarî bir tedbir olarak Kahire'deki hükümdar ogullarinı halife ve akrabalarini, âlim, seyh ve beylerden, tehlike arzedebilecek olanlari Istanbul'a göndermisti. Istanbul'a gönderilenler arasinda Misir'daki Abbasî Halifesi Alallah ile amcasi Halil'in ogullari ve Sultan Kansu Gavrî'nin oglu Mehmed de vardi. kütüphânelerdeki kiymetli eserler ile mimar ve san'atkârların bir kismini da Istanbul'a göndermisti. nakiller deniz yoluyla yapilmisti.


Yavuz Sultan iyi tahsil görmüs, vaktini okuyup arastirmakla geçiren âlim bir hükümdardi. vahdet-i vücud" felsefesini begendiginden,felsefenin Anadolu'da yayilmasini temin eden ve "Seyh-i Ekber" nâmiyle söhret kazanmis Muhyiddin ibnu'l-Arabi'ye karsi büyük bir hürmeti vardi. Merc-i Dâbik zaferinden sonra Sam'a girdigi vakit, "Seyh-i Ekber"in kabrini sormus ve bu büyük zâtin kabrini buldurmustu. Misir dönüsünde dört ay kadar Sam'daki ikameti esnasinda seyhin kabrine türbe ve yanina bir de câmi ile her gün fakirlere yemek dagitmak üzere bir de imâret yapilmasini emretmisti.Yavuz bu câmide ilk Cuma namazini kilmis vaaz ile Kur'an okumaya me'mur görevliler tayin etmisti.

Sam'dan sonra yoluna devam eden sultan Selim, Haleb'e gelir. daha sonrada Istanbul'a gelir. Merasim ve tantanalı bir karsilamadan hoşlanmayan Sutan Selim,Topkapi Sarayi'na gelir. Istanbul'da on gün kadar kalan Yavuz payitahttan ayrilarak Edirne'ye hareket eder. Pâdisah'in Edirne'ye gelmesinden sonra Sehzâde Süleyman, gelirine 500 bin akça ilave edilerek Saruhan Sancagi'na tekrar döner.*

Sultan Selim'in, Bati ile olan münasebetleri hükümdarlik makamina geçmesiyle cülûsu tebrik için gelen devletlerin elçileri ile baslamisti. Bu münasebetlerin baslangici babasina karsi giristigi hareket esnasinda, Rumeli'de bir sancak istemesi ve Hiristiyanlarla mücadelesinde 25 bine ulasacak bir askerî birlik toplamasi ile olmustu


Yavuz sultan selim dönemi avrupa siyaseti

Sultan selimin tahta çikisi esnasinda Avrupa'li hükümdarlar, cülûsu tebrik etmek hem de eski anlasmalari yenilemek için elçi göndermislerdi. Sehzâde Ahmed isyanından dolayi elçilerle fazla ilgilenemiyordu.Raguza elçilerini fazla bekletmemis ve eskiden beri Osmanlilara vergi veren bu cumhuriyetin temsilcilerine Bursa'da eski imtiyazlarini taniyan bir ahidnâme vermisti.bu ahidnâmede Sultan Selim, Raguza'lilarin verecekleri vergiler için "buyurdum ki, babam zamaninda verdikleri l2500 filori sâl be sâl her sene âdet-i kadime üzre elçileriyle dergâh-i muallama göndereler" diyordu.

Pâdisah, avrupa elçileri ile de gerekli anlasmalari imzalamayi faydali buluyordu.Anadolu'da Kizilbas karisikliklarinı ve Safevî Devleti'ni dikkate almadan Bati'ya yönelmek akilli ve dogru olmazdi.Bati'li devletlerle dostça münasebetlerde bulunmayi lüzûmlu sayan Sultan Selim, avrupa elçilerine olumlu davranmis, Eflâk ve Bogdan'in hediyelerini kabul ettigi gibi, babasi zamaninda, Bogdan ile imzalanan anlasmayi yenilemisti. Bu muahede ile Bogdan Bâb-i Humâyun'un tabii ve haraçgüzâri sayılmisti.



Yavuz sulltan selim-venedikliler

Osmanlilarin için venedik önemliydi yavuz tahta çikar çikmaz, Venedik reisine bir mektup göndermis, II. Bâyezid'in, kendi istegiyle hükümdarliktan ayrildigini belirtmisti. mektubu götüren Semiz Çavus, kalabalik bir maiyet ile Venedik'e gidip Sark'a yakisir bir debdebe izhar etmisti.on asilzâde tarafindan senatoya götürülmüstü. Bu Venediklilerin, Osmanli elçisine karsi çok samimi davrandiklarini göstermektedir. cülûsu tebrike gelmis Venedik elçisi Nicolo Giustianiani'ye de Pâdisah büyük iltifatlarda bulunmus,Sehzâde Ahmed'in isyanini bastirmak üzere Anadolu'ya giderken, Bursa'ya kadar beraberinde götürmüstü.

karsilikli dostluk ve itimad belirtilerinin bir mânasi olmaliydi. Osmanlilar Dogu seferi esnasinda, Venedik'ten gelecek tehlikeleri önlemek, Adriyatik, Ege ve Akdeniz kiyilarindaki topraklarda güvenligi saglamak istiyorlardi. Venedikliler ise Osmanlilar ile baris halinde bulunmayi, faydali görmüs olmalilar. Çünkü her seyden önce Türk gemileri ile Mustafa Pasa idaresindeki filo, onlar için endise konusu idi. Sultan II. Bâyezid zamaninda Osmanlilara karsi girisilen mücadele, Venedik'i sarsmisti ki,Osmanlilarla dost kalmayi menfaatlarina daha uygun görüyorlardı.*

Venedik, Antonio Giustiniani adindaki elçisini Osmanlilara gönderdi. Edirnede Venedik Cumhuriyeti'nin, Osmanli Devletinin saadet temennilerini bildiren zat, Pâdisah tarafindan iyi karsilanmakla beraber anlasma,imza edilemedi. müzakerelerin devam ettigi siralarda Osmanli kuvvetleri, Venediklilerin yardimda bulundugu Hirvat Bani Johan'in arazisini bastan çigneyip iki bin Hiristiyani götürürler. Venedikliler bütün isteklerini elde edemeselerde II. Bâyezid zamanindaki ticarî imtiyazlari yeniden elde ederler.


Yavuz sulltan selim-venedikliler

Osmanlilarin için venedik önemliydi yavuz tahta çikar çikmaz, Venedik reisine bir mektup göndermis, II. Bâyezid'in, kendi istegiyle hükümdarliktan ayrildigini belirtmisti. mektubu götüren Semiz Çavus, kalabalik bir maiyet ile Venedik'e gidip Sark'a yakisir bir debdebe izhar etmisti.on asilzâde tarafindan senatoya götürülmüstü. Bu Venediklilerin, Osmanli elçisine karsi çok samimi davrandiklarini göstermektedir. cülûsu tebrike gelmis Venedik elçisi Nicolo Giustianiani'ye de Pâdisah büyük iltifatlarda bulunmus,Sehzâde Ahmed'in isyanini bastirmak üzere Anadolu'ya giderken, Bursa'ya kadar beraberinde götürmüstü.

karsilikli dostluk ve itimad belirtilerinin bir mânasi olmaliydi. Osmanlilar Dogu seferi esnasinda, Venedik'ten gelecek tehlikeleri önlemek, Adriyatik, Ege ve Akdeniz kiyilarindaki topraklarda güvenligi saglamak istiyorlardi. Venedikliler ise Osmanlilar ile baris halinde bulunmayi, faydali görmüs olmalilar. Çünkü her seyden önce Türk gemileri ile Mustafa Pasa idaresindeki filo, onlar için endise konusu idi. Sultan II. Bâyezid zamaninda Osmanlilara karsi girisilen mücadele, Venedik'i sarsmisti ki,Osmanlilarla dost kalmayi menfaatlarina daha uygun görüyorlardı.*

Venedik, Antonio Giustiniani adindaki elçisini Osmanlilara gönderdi. Edirnede Venedik Cumhuriyeti'nin, Osmanli Devletinin saadet temennilerini bildiren zat, Pâdisah tarafindan iyi karsilanmakla beraber anlasma,imza edilemedi. müzakerelerin devam ettigi siralarda Osmanli kuvvetleri, Venediklilerin yardimda bulundugu Hirvat Bani Johan'in arazisini bastan çigneyip iki bin Hiristiyani götürürler. Venedikliler bütün isteklerini elde edemeselerde II. Bâyezid zamanindaki ticarî imtiyazlari yeniden elde ederler.*

Yavuz sultan selim venedikliler

Osmanlı Venedik antlaşması venedik için çok iyi olmustu. devamli savaslardan dolayi bosalmis olan hazine bu suretle doldurulabilirdi. Venedik Osmanlilarin her konuda kendilerine yardim edeceklerini umuyorlardi. Nitekimiki devlet arasinda Napoli aleyhine müzakereler cereyan edecektir. Venedik Sah Ismail'in istedigi yardimi red eder. Papa'nin va'd ettigi önemli menfaatleri dikkate alip Osmanlilar aleyhine harekete geçmez. Çaldiran zaferini tebrik eder.ve Osmanlilar ile Venedik arasinda devam edecek olan dostluk münasebetleri gelistirilir



Bismillahirrahmânirrahîm.Elhamdü lillâhi rabbil'alemin Errahmânir'rahim Mâliki yevmiddin İyyâke na'budü ve iyyâke neste'în İhdinessırâtel müstakîm Sırâtellezine en'amte aleyhim ğayrilmağdûbi aleyhim ve leddâllîn

Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.Hamd o âlemlerin Rabbi,O Rahmân ve Rahim,O, din gününün maliki Allah'ın.Ancak sana ederiz kulluğu, ibadeti ve ancak senden dileriz yardımı, inayeti.
Hidayet eyle bizi doğru yola,O kendilerine nimet verdiğin mutlu kimselerin yoluna; o gazaba uğramışların*ve o sapmışların yoluna değil.



Çaldıran Savaşı (23 Ağustos 1514)

Sultan Selim, Şahkulu isyanını cezalandırmak ve Osmanlılar için tehdit haline gelen Şah İsmail’i bertaraf etmek için çıktığı İran Seferini tamamlayarak Çaldıran Savaşı’nın yaşandığı Çaldıran Ovasına ulaştı (23 Ağustos 1514).
Sultan Selim, uzun süre Şah ile mektuplaşmış, birbirlerine meydan okumuşlardı mektuplarda Sultan Selim’in Şaha Farsça Şah* ise Türkçe kullanmıştır Fars Topraklarına hükmeden Şah ve*Safevilerde Türklük ve Türk Kültürü ön plandadır

Sultan Selim, sefere başlarken şaha gönderdiği* mektupta Şah ın “İslamiyet’e aykırı hareketlerini tenkit etmiş, mezalimlerden bahsederek katlinin vacip olduğunu ifade ederek kılıcından evvel İslamiyet’i kabul etmesi lazım geldiğini” yazmıştı. Şah ise harbe hazır olduğunu ifade ederek “Er isen meydana gelesin, bizde intizardan kurtuluruz” diyerek cevap vermiştir.

Seferde Sultan Selim, Şah a mektup* göndererek “Davete icabet edip memleketine geldik.sen meydanda yoksun. Padişahların hâkimiyetindeki memleket onların nikâhlı karısı gibidir. Yiğit olan ona başkasının elini dokundurmaz.bunca gündür memleketinde yürüyorum senden haber yok. Bundan sonra erkeklik sana haramdır. Miğfer yerine yaşmak, zırh yerine çarşaf giyip serdarlık ve şahlıktan vazgeçesin” diyerek mektupla beraber hırka, şal ve çarşaf göndermiştir.
murataltug1985 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla