| 
            
             | 
    
    
    
    
        
            
            
                 
                
             
           
        
    
     
  Kaynak ömer nasuhi bilmen  tefsiri  
 
Bakara suresi tefsiri 
 
Ey câhiller! siz Kur'ân'ı Kerîmin bir sûresini dahi  getirmezsiniz 
âciz kalırsınız ateşten sakının cehennemden korkun Onun çırası» onu  
yandıran, ve tutuşturan insanlar kâfirler, günahkârlar ve putlardır. ateş kâfirler için hazırlanmıştır siz de küfr ve isyanda devam ederek ateşe atılmaya  
nasıl cesaret ediyorsunuz? Kur'ân'ı Kerîm ebedî bir mucizedir ki, onun hiç bir sûresini getirmeye hiç  kimse muktedir olamamış olamıyacaktır. O eşsiz ilâhi bir kitaptır, Allah'ın lütfudur, Kur'ân-ı Kerîm'in yüceliğini  ilim ve fazîlet sahipleri kabul etmektedir âleme diyanet, fazilet, hikmet, ilim ve nurlarını yayılnaktadır bu kutsî kitabı kim inkâr edebilir? değiştirmeye bozmaya kimin gücü yeter Ne yüce kitabın nurlarından hakkıyla istifâde edenlere! 
 
 
Kur'ân-ı Kerîm'in yüksek  
mahiyetini bir çok insaflı yabancı bilgin itiraf etmektedir. şöyle demişlerdir 
"Müslümanlık, medeniyetin meşalesi  
olan Kur'an'a dayanır. Bu kitap insanları bilmediklerini öğretir ilerleme, doğruluk ve izzeti nefsin insanlar için olduğunu anlatır. Şüphesiz, Islâmiyet faydalıdır Onun amacı medeniyetin esası, en büyük direği olmaktır. Hakikî medeniyet, İnsanlık,  ahlâk ve fazîlet ancak İslâmiyetle ortaya çıkar. Elverir ki, ondan  istifadeye çalışılsın. 
 
 
Kur'ân-ı Kerîmde eşsiz ve 
güzel bir uyum, vardır. âyetler, küfür ve  
isyan sahiplerinin uğrayacağı ahiret azabı ve felâketi bildirir âyeti Kerîme İman ve güzel âmel sahiplerinin ahirette ebedî olarak kazanacağı nimetleri, mükâfatları bildirir Ey  
yüce peygamberim! İman edîp güzel güzel amellerde bulunanlara müjde var onları müjdele onlar için ağaçlar altından ırmaklar akan cennetler  
vardır. mü'min, salih kullar için ne büyük müjdedir. müjde, bütün  
insanlığı uyanmaya davet ve nimetleri kazanmaya teşvik eder mü'min ve, güzel amelleri olanlar için ebedî, mesut bir hayat vardır. Onlar "cin.an, cennât" denilen  ağaçları altında tatlı tatlı ırmaklar akan ebedî âlemde nimetler elde edeceklerdir. salih kullar Her vakit cennet meyvası ile rızıklanacaktır dünyada da elde ettikleri nimetleri  
hatırlayıp diyeceklerdir ki: Bu meyva bizim evvelce rızıklandığımız bir  
meyvadır. Bu zatlar, Cenâb-ı Hakkın kendilerini dünya ve ahirette  rızıklandırdığını hatırlayıp şükran ve saygı duyacaklardır. dünya nimetleri, cennet nimetleri kadar ebedî, leziz, fevkalâde bir tazelik ve güzelliğe sahip değildir  
 
Dünya nimetleri ancak şekilce cennet nimetlerine benzer şükrana lâyıktır.**** Bu büyük lutuftur. dünyada da nail olduğumuz her nimet kıymetlidir, şükredilmelidir mü'min ve salih kullar için cennetde tertemiz her kusurdan uzak eşler vardır.Bu da büyük nimettir. Dünyadaki evlilik faziletli ve temiz olunca hayatımızın devamına,  ve  
güzelleşmesine  vesiledir. ahiret hayatı için büyük nimet olacaktır. dünyevî nimetleri küçümseyenler, nankörlük etmiş, dünya ve, ahiret hayatından mahrumkalanlardır mü'min, salih ve şükreden kullar cennetlerde ebedî olarak kalacakdır.insan dünyada iken  
istikbale sarılmalıdır. İmandan, salih  
amellerden asla ayrılmamalıdır. 
İnsan Cenâb-ı Hakka sığınmalıdır. 
 
İnsanlar Şems, Mirrih, Müşteri, Zühel adındaki işik saçan, n uran i yıldızların  gök tabakasında yerleşmiş bulunduğu görüşünde idiler. yıldızların yedi  
kat gökde bulunduğunu iddia ediyordu fennin, uzay  biliminin ilerlemesiyle  uzayın sonsuzluğu anlaşıldı. Bunda ışıklı cisimler, yıldızlar yıldızlar vardır. Güneş bize yakın olduğu için bütün yıldızlardan büyük gözükür. uzayda  
öyle küreler vardır ki güneş onlardan küçüktür ve bize yakındır  Güneş ışığı bizlere beş on dakika içinde geldiği halde öyle yıldızlar vardır ki  ışığı  küremize binlerce senede gelir 
kâinatın genişliği ve yaratan Yüce Yaratıcının kudret ve azameti düşünülmelidir. üstümüzde  
yedi sema tabakasının bulunduğunu,  
mucize olan Kur'ân'ı Kerîm haber verir  bunu kim inkâr eder ve uzak  
görür akıldanmahrum, kâinattan habersiz, ilâhî kudreti inkâr eden bir budala biz müslümanlar yedi  
kat semanın varlığına inanırız. AlIahü Teâlâyı biliriz 
 
 
Cenâb-ı Allah yer yüzünde bir halife yaratacağını meleklere bildirmiş melekler yaradılıştaki hikmeti anlayamadıkları için sual  
buyurmaktadır. Rasûlüm! Hatırla o zamanı Rabbin meleklere ben yer yüzünde muhakkak halife kılacağım yerin imarına, idaresine, zürriyetinin yer yüzünde yayılmasına, onu memur edeceğim diye buyurmuştu. Melekler  ilâhî iradenin hikmetini idrâk  
edemediler ve bunu anlamak istediler Yarabbi! Sen yer yüzünde fesat  
çıkaracak isyanlar yüzünden fenalıklara sebebiyet verecek ve kan dökecek 
birbirini öldürecek kimseyi mi yaratacaksın bu kabiliyetteki insantürünü mü vücude getireceksin?.. Ey Allah'ım! Bunun hikmeti nedir? Biz sana hamd ile teşbih eder subhanallah ve bihamdih deriz. Seni takdis eyleriz lâik olmayan şeylerden seni uzak tutarız. hikmet nedir bizim  
gibi masum bir zümre varken, isyan*** edecek bir zümreyi halife  
kılıyorsun demişler böyle demekle Allah'ın iradesine haşa itiraz  
değil hikmeti anlamak istemişlerdi.  
 
 
Allah Teâlâ insanları yaratırken melekleri aydınlatma, ve iradesindeki nice faydaların, hikmetlerin var olduğuna işaret için şüphe yok ki sizin bilemiyeceğinizi ben bilirim  byurmuştur mahlûku vücuda getirmekte nice faydalar vardır. Onların âsileri ve itaatkârları bulunacak Allah'ın dinini yaymaya, insanlığı aydınlatmaya çalışacak ne yüce şahsiyetler ve zatlar ortaya çıkacaktır. ey melekler! Siz her şeyin hikmetini bilemezsiniz. Her şeyin hikmetini, hakkıyla bilmek  
zatıma mahsustur, böyle biliniz. Melekler, Adem oğularının yer  
yüzünde fesat çıkarıp, kan dökeceğini, yaratılışdan önce nasıl bildiler? Cenâb-ı Hak geleceğe ait bütün hadiseleri levhi mahfuzda yazmış olduğundan melekler levhaya bakmakla bu bilgileri edinmiş başka bir yolla meydana gelmeden öğrenmişlerdi. 
 
 
Melâike, melek kelimesinin çoğuludur. Melekler mübarek, günahdan uzak yemeğe ihtiyacı olmayan ibâdet ve  
itaatle meşgul lâtif varlıklardır. cevherdirler. Cenâb-ı Hakkın emirlerini, kitaplarını getirip tebliğe memur  
bulunmuştur. Cibril As gibi. Meleklerin varlığına din mensupları ve felsefeciler inanmışdır. Halife: Başkasının yerine geçen makamına vekil olan kimsedir. Adem As evlât ve torunlarına AlIah ü Teâlâ'nın emirlerini, yasaklarını tebliğe memur olmuştur.Teşbih: Subhanallah diyerek Hak Teâlâyı yüceltmek O'nu  
noksandan uzak tutmaktır 
Takdisde: Mukaddes saymak, mübarek tutmak, hamd ile övmektir 
 
gizli ve kapalı her şeyi bilen ve Tek olan Allahtır hiç bir şey ona gizli kalamaz.  
Biizlerin yaptığı ve gizlediği her şeyi bilir Hz Adem'e vahyeden hikmeti iIâhiyedir hikmet lâyıkiyle bilinmelidir mahlûkatın vazifesi Yüce Yaratıcının ilim ve hikmetini tasdik ve takdir etmektir. Yüce Allaha uyan insan  
faziletlidir kadri bilmek, insanlığın şerefini yok edecek hareketlerden kaçınmak, insanların vazifesidir  
 
Kaynak ömer nasuhi bilmen  tefsiri  
 
Bakara suresi tefsiri 
 
biz meleklere demiştik ki Adem'e secde edin Onlar da secde edivermişdi. Yalnız şeytan kaçınmış, kibirlenmiş  
ve kâfirlerden olmuştu. 
 
Bu mübarek âyetler, Cenab'ı Hakkın Adem as hakkındaki lütfü ihsanını bildirir Hz. Adem'de insanlık hali  
hatalar meydana gelmiştir İnsanlığın düşmanı iblis ne kadar kötüdür biz insanlar  onun vesvesesinden kaçalım 
Rasûlüm! Hatırla ki meleklere  
emretmişdim Adem'e secde  
edin saygıda bulunun  melekler hemen secde edmiş ilâhî emre derhal uymuştu Yalnız şeytan secdeden kaçmış emre uymamış kibirlenip kendisini büyük görmüş ve kâfir olmuştu. O habis, kâfir küfrü meydana çıkmıştı. Hak  
Teâlâ'nın emir ve yasağını kabul etmek saygı göstermek İman ve dinin gereğidir. aksine hareket ise küfür ve taşkınlıktır secdeye ve ilâhî emre alçaklıkda bulunan iblis ebedî ziyana uğramıştır. 
 
 
ey Adem! Sen ve eşin cennette oturun. Dilediğiniz yemişden bol bol yiyin. şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalim olursunuz. 
 
Hz Adem ve mübarek eşi Havva anamıza  cennet  ikametgâh kılınmış 
Diledikleri yerlerde onlara istediği yemişlerden bol bol vaad edilmişti Ancak tek bir ağaç yasaklanmıştı emredilmiştiki  bu meyvadan yemeyin, yoksa zalim ve nefsinize zulm ve  
etmiş, güzel, ve hoş cennetten çıkarılmış olursunuz. Meyvesi  yasaklanan ağaç rivayette buğday  üzüm incir veya kâfur ağacıdır Fakat kesin delil bulunmadıkça bunu tâyin etmemek en iyisi'dir. Kur'ân'ı Kerîmde de bu açıklanmamaktadır. bunu  Allah'ın ilmine havale ederiz. 
Secde: tevazu  ile baş eğmektir. Şeriatta ise ibâdet ile baş eğip alnı yere  
koymaktır. secde yalnız Allahü Teâlâyadır Meleklerin Hz. Adem'e yaptıkları secde Adem'in kadrini, şanını yüceltmek meleklerin ilâhî emre itaatini 
göstermekten ibarettir.Cennet: Bağlık, bahçelik yer demektir. Ahirette 
mü'minlere vaad edilen nimet ve saadet âlemine de cennet denilmiştir  
 
 
Bakara suresi 35. âyetteki cennetten maksat Biz bunu Allah'ın ilmine havale ederiz. rivayete göre bu, yer yüzünde ağaçlar ile kuşatılmış  bir bostan bir mesiredir. alimlere göre asıl cennet âhirette mü'minlerin nail olacakları sevap yurdu ebedî saadet âlemidir 
Yüce Yaratıcı her şeye kadirdir. Dilediği mübarek kulunu dünyada iken  cennetine yerleştirebilir. Bu ona asla uzak değildir 
 
Hz. Adem: bütün insanların babası ve İlk peygamberidir. Cenâb-ı Hak onu yer yüzü hârikası  topraktan yaratmış kendisine ruh ilim irfan ihsan buyurmuş ve ona eş olarak Havva" adlı muhterem validemizi yaratmıştır. Hz. Adem ile Havva bir müddet cennette kalıp  yer yüzüne indirilmişlerdir. Adem as Hindistana, Havva Cidde'ye indirilmiştir. Adem As aldığı emirle binaen Mekke-i Mükerremeye gitmiş,  Hz. Havva ile buluşmuştur. Hz. Adem, bin veya dokuz yüz otuz sene yaşamış, Serendip  
dağı veya Mekke'de "Ebu Kubeys" dağında defnolunmuştur. 
 
iblis: Şeytan demektir. cinnidir Küfre kabiliyetlidir, Adem'e secdeden kaçınmış ilâhî emre uymamış Allah'ın kahrına uğrayarak ebediyyen küfrde kalmıştır. Kendisi ve soyu insanlığı saptırır onun saptırma ve aldatmasından kaçınmak, her akıllı  
insanın en mühim bir vazifesidir uyulacak tek ilah ve  Kerem sahibi Rabbimizdir.  
 
 
Adem as şeytana  kanınca  Yüce Rabbe Ey Rabbimiz! nefislerimize zulüm ettik,  
bizlere mağfiretetmez, merhamet buyurmaz isen elbette hüsrana*zarar ve ziyana, uğrarız  diyerek tevbe eyledi 
bağış diledi tevbeleri kabul eden 
kullarına sonsuz merhamet ve Kerem sahibi olan Rabbimiz Hz. Adem'in töbesini de kabul buyurmuş, onun hakkında sonsuz rahmet ve merhameti tecelli etmiştir. Tevbe: geri dönmektir. Şeriatte günahı bilip itiraf etmek, günahtan  pişman olmak ve  
günahı işlememeğe kesin niyet etmektir Tövbe edene "Taib"  
denir. Cenâb-ı Allah'ın tövbe edeni affedip kuluna lütfedip bağışlar insanlar, İnsanlık icabı günah ve 
hatada bulunabilir kusurlarımızı bilip terkedelim hate işlememeğe azim********  
edelim hatâlarımızı Cenâb-ı Hakka niyaz edip af ve mağfiret  isteyelim Hz. Adem kıssasındaki hikmet ve dersi alalım inşallah 
 
 
Dedik ki: O cennetten aşağıya ininiz.  benim tarafımdan bir hidayet gelir de kim hidâyetime tâbi olursa onlara korku yoktur. onlar mahzun  
olmayacaktır 
 
mübarek âyetler Hz. Adem ile Havvaya ve onların evlâdına ve onları aldatan şeytana yöneliktir. İnsanlık için, selâmet ve saadet yolu Rabbimizin 
yoludur. Hz. Adem'in gaflet anında yasak meyveden yeyip ilâhî emre uymamıştır Rabbimiz onları cennetten indirip yer yüzünde mukadder vakte kadar ikamet edmesini emretmiştir  
Kim peygamber,  kitap, şeriate hidayete uyarsa korku yoktur. Onlar Allah'ın  
azabından kurtulacaklardır. mahzun  olmayacaklardır. Nail olacakları nimetler ellerinden çıkmıyacak hüzün ve kedere düşmeyeceklerdir 
Ne büyük saadet 
 
o kimseler kâfir oldular  âyetlerimizi  
yalanladılar, onlar ateş sahipleridir, ateşte ebedi kalıcılardır. 
 
Allah Teâlâyı inkâr edip ortak koşanlar, Hak Teâlâ'nın yoluna yönelmeyip 
âyetlerimizi yalanlayanlar peygamber kitap ve alemdeki varlıkları delilleri inkâr edenler ateş ve cehennem ehlidir Onlar ateşte ateş saçan  
cehennemde ebediyyen kalacakdır müthiş bir felâket insanlar uyanmalıdır  ebedî felâkete uğramadan Rabbine sarılmalı Allah Teâlâ'nın hidayet yolunu takib etmelidir Kurtuluş için başka çare  
yoktur. 
 
 
Ey İsrail oğulları sizlere lütf ettiğim nimetlerimi hatırlayın  ahdimi yerine getirin ki ben de ahdinizi yerine getireyim. Ve ancak benden korkun 
 
mübarek âyetler, İsrail Oğullarına  
nail oldukları nimetleri hatırlatıp ilâhî dine uymaya, Kur'ân'ı Kerîm'i inkâr etmemeğe, hakka davet eder 
Ey İsrail Oğulları! Benim sizlere ve ecdadınıza İhsan ettiğim nimetlerimi yadedin Siz peygamber  
sülâlesinden meydana getirilmiştiniz aranızdan peygamberler  
yetişmiştir. Firavunun zulmünden kurtularak istiklâle kavuşmuştunuz 
Sizleri irşat ve aydınlatma için Hz. Musa'ya Tevrat gibi mübarek bir  
kitap verilmiştir. Bütün bunlar hakkınızda muazzam ilâhî nimettir. Bunları unutup, nankörce hareket etmeniz doğru mu nimetleri  
unutmayın ahdimi yerine getirin ahd ve yemini koruyun AllahTeâlâ'ya İman,  peygamberleri semavî kitapları  
tasdik edme sözünüzde durun 
ahd ve sözde kusur etmeyiniz. Ki ben Yüce Mabud ahdinizi yerine getireyim. Sizi korkulardan koruyup 
ilâhî lutufuma devamlı nail eyleyeyim. ey İsrail Oğulları!.. Ancak benden korkun Vaktiyle yapmış olduğunuz bir ahdi, üzerinize düşen bir  
dinî vazifeyi terketmeyin. Yalnız Cenâb-ı Haktan korkun 
 
ey İsrail Oğulları!., hakkı bâtıl ile  
karıştırmayın. Hz. Muhammed  hakkındaki Tevrat âyetlerini kendi uydurduğunuz esassız şeyler ile değiştirme ve bozmaya kalkışmayın  hakkı saklamayın Rasül ü ekrem Sallallahü Aleyhi Vessellemin  
mübarek vasıflarını gizlemeyin, bunun mesuliyetini düşünün  siz inkarcı ve  bâtılca hareketin ne çirkin, ne kadar cezayı gerektirir olduğunu bilirsiniz. cehaletinizi mazeret süremezsiniz. siz hakkı gizlediğinizi biliyorsunuz.  
isyana nasıl cüret ediyorsunuz. 
hakkı gizlemek büyük rezalettir 
ahlâksızlıktır, hiyânettir. Şahsi menfaat ile mahrumiyet korkusu ile  hakkı saklamak, onun aksini yapmak ve  
yaptırmak; alçaklıktır, İnsanlığa yakışmaz, hakikat selâmet ve saadetin yok olmasına sebep olur. Allah Teâlâ Hazretleri cümlemizi haktan  
ayırmasın. Amin. 
 
İsrail: Yakup As ın lâkabıdır, İbranî lisanında abdullah (Allah'ın kulu) veya Saffetullah (Allah'ın seçkin kulu) manasınadır. Emir, Allah yolunda mücahit mânasındadır Yahudiler Hz Yakub'un neslinden olup "Beni İsrail" lâkabını almışlardır. Hz. Musa'ya tâbi  
olduklarını iddia ettikleri için  Musevi diye anılmaktadırlar. mübarek  
âyetlerde onlara: Ey İsrail oğulları diye hitap edilmesi bir uyarı ve işarettir 
Buyruluyor ki: Siz yüce peygamberin evlât ve ahfadındansınız Yanınızda Tevrat denilen  kitabı ilâhî vardır.  
Orada son peygamber yazılıdır. size düşer mi ki kitaba aykırı hareket edip Hz. Muhammed As ve ona nazil olan Kuranı Kerim'i inkâr edesiniz hakikati değiştirmek ve bozmak cehalet nankörlük kadir bilmezliktir Böyle hareketden vazgeçin hakkı kabul edin Cenâb-ı Allah gafletten uyandırsın! 
 
 
Ve namazı kılınız, zekâtı veriniz ve rükû edenler ile beraber rükû ediniz. 
 
mübarek  âyetler, en mükemmel 
kulluk vazifesine davet ediyor. Başkalarına iyiliği emredip İyilik yapmayanları kınıyor. Hakkın yardımı için sabr ve namazı emrediyor Cenâb-ı Haktan korkanları gösteriyor müslümanlar beş vakit  
namazı kılın Adab ve erkâna riayet edin Zekâtı da verin  Mallarınızın farz olan zekâtını da fakirlere ödeyin rükû edenler ile rükû ediniz. cemaati müslimin rükûa varın İslâm şerefine nail olup İslâm cemaatine katılın Yahudilerin namazlarında rükû bulunmamaktadır. Halbuki  
namazın mühim bir rüknü olan rükû pek lâtif hikmetleri içermektedir. 
 
 
Nasa iyilik ile emredersiniz de kendi  
nefislerinizi unutur musunuz? siz kitabı okur hiç düşünmez  
misiniz 
 
Ey İsrail Oğulları!.. Siz İnsanlara iyilik ile emredersiniz de İslâm dininde emir ve tavsiyede bulunursunuz da kendiniz nefislerinizi unutursunuz? neden doğru yolda hareket etmez, kimseye iyilikte bulunmaz, İslâmiyete atılmazısınız.  
sizler Tevrat'ı okursunuz. O kitapta herkese İyilik ve ihsanda bulunması emredilmekte âhir zaman peygamberi anlatılmaktadır. kitapla âmel etmeyenler cezaya, lâyık olacaklardır siz düşünmez misiniz düşünüp tefekkürde bulunmaz mısınız? Nedir yaptığınız hareketler âyeti kerime; halka emr ve, öğüt verenlerin 
Ancak âmel etmeyen kimseleri  
tehdit eder ve kınar 
 
 
Sabır ile ve namaz ile yardım isteyin Ve namaz ağır bir iştir. Ancak -Allah'tan- korkanlar için değil. 
 
 
Ey Allah'ın kulları!.. Sabır ile ve namaz ile Rabbinizden yardım isteyin 
Namaz şüphesiz alışmayanlara ağırdır 
Ancak Haktan korkanlar ve Takva sahibleri için bu çetin bir iş değildir. ibâdet ve itaat ehli için namaz; en zevkli, ruhu besleyen ibâdettir. Allah'tan korkmayan, nefislerine yenilen hakikati 
düşünmeyen kimselere sabretmek, namaz kılmak büyük bir iş gibidir.  
Onlar bu mühim ve kutsîyetden faydalanamaz Rasûlü ekrem, Sav güç bir olayda namaza başlar, onunla Cenâb-ı Hak'tan yardım taleb ederdi  
Allah'tan korkanlar Rablerine  
kavuşacakları ve onun huzurunda 
Rasûlü Ekrem Efendimiz şefaatte bulunacaktır Şefaat ise: Bir kimsenin suçunu affettirmek, cezayı  
gidermek için yapılan istek ve istirhamdır 
 
 
o zamanı hatırlayın sizi Firavundan 
 kurtardık. Sizi en kötü azap ile cezalandırıyorlar Oğullarınızı boğazlıyorlar kadınlarınızı diri bırakıyorlardı sizin için Rabbinizden büyük bir imtihan vardı. 
 
mübarek âyetler, İsrail  
Oğullarına nail oldukları kurtuluşu, Allah'ın korumasını hatırlatıyor, düşmanlarının nasıl helak olduğunu   bildiriyor, kendilerini uyanmaya davet ediyor. Ey İsrail Oğulları!.. Ve siz  
o zamanı da hatırlayın ilâhî lütuf olarak sizi Firavundan kurtardık. ezâ  
ve cefâdan kurtardık. Onlar sizî en kötü azab ile cezalandırıyor dedeleriniz en şiddetli işkencelere uğruyordu oğullarınız boğazlanıyor Sülâleniz ve erkek çocuklarınız öldürülüyor 
Kadınlarınız diri bırakılıyor Kız çocuklarınız öldürülmüyordu düşmanlarınızdan kurtuluşta sizin için  
Rabbinizden büyük imtihan vardı düşmandan kurtuluşu büyük nîmet bilip Cenâb-ı Hakka hamd ve şükür edin sabredenler muazzam mükâfatlara nail olacaktır. tarihî vakaları güzelce düşünerek bir dersi almak lâzım gelmez mi? 
 
 
hatırlayın o zamanı sizin için denizi yardık hepinizi kurtardık. Firavunun taraftarlarını sizler bakıp dururken  
boğduk. 
 
Ey İsrail Oğulları! Hatırlayın  
sizin selâmetiniz için Kızıl denizi yardık da hepinizi Firavunun kahrından, denizde boğulmaktan kurtardık.  
Firavunu sularda boğduk ecdadınız Firavunun nasıl boğulduğunu seyrediyordu ırkınız nimetleri hatırlayarak Şükretsin Allah'ın dinine uysun Bir zata kavme hayır veya  
Şer her ne isabet ederse Allah Teâlâ'nın hikmet ve takdirine dayanır. Her hayıra şükret melidir. Şerde sabrederek Allaha sığınmalı ve her kusur için tövbe edip pişman olmalıdır güzel bir inanç ortaya çıkarılmalıdır 
 
Firavun: Mısır'da yaşayan Amâlika hükümdarlarıdır en son hükümdarları rüyasında Beyti Martikte yanan ateşin 
Mısırı kaplayıp Mısırdaki her kıptiyi  
yaktığını görür, yalnız İsrail Oğullarına dokunmamıştır Firavunun rüyasını kâhinler İsrail Oğullarından bir erkek çocuk doğacak, senin helakin  
ve hükümetinin yok olması onun elinde diyince Firavun, İsrail Oğullarının her erkek çocuğunu öldürtür. Bunların miktarı on iki bindir. Bu yavrulardan yalnız Hz. Musa müstesnadır 
Hz. Musa, İsrail oğullarından imran adlı 
zatın oğlu olarak dünyaya gelir. Annesi mübarek yavrusunun Firavun tarafından  
öldürülmemesi için bir sandığa koyup Nil nehrine atar Firavunun eşi Asiye  
güzel çocuğu nehirden çıkarır onu sevip himaye eder Firavunun helakine sebep olan melek yüzlü muhterem yavru büyür annesi süt anne olarak saraya alınır Yavrusuna kavuşur  
 
Bu muhterem zat peygamberlik şerefine kavuşur. Firavuna karşı  muazzam mucizeler göstererek onu titretir İsrail Oğullarını Mısır'dan Kenan iline çıkarmak** Firavundan müsaade alır Fakat... Firavun pişman olur. Onları mahvetmek için takibe başlar mucize gerçekleşir Hz. Musa asasını Süveyş,  
denizine vurur denizde on iki yol açılır İsrail Oğullarının on iki kabilesi sahile sağ salim çıkar. Firavun ve askerleri  bunları takip ederken, denizin ayrılan  suları  birleşip yolları kapar Firavun ve, ordusu suların içinde helak olup gider. 
Allah'ın takdirine hiç kimse mâni olamaz. Allah'ın takdiri pazu gücü ile dönmez."Mevla'nın yaktığı mum hiçbir şekilde sönmez." 
 
 
Ve bir vakit Musa ile Kırk geceyi vadeleştirmiştik, siz zalimler olarak onun arkasından buzağıya tutunmuş idiniz. 
 
İsrail Oğulları Hz. Yusuf'tan sonra Mısır'da çoğalmışdı. Hz. Yakup ile Hz. Yusuf'un şeriatlarına tâbiydiler 
Eski Mısır ahalisi*kıpt  
kavmi olup putlara, yıldızlara tapıyordu, İsrail Oğulları Hz. Musa ve kardeşi Hz.Harun ile Mısır'dan çıkıp 
Amalika kavminin yurduna uğradılar. Onların öküz heykeline taptıklarını gördüler, cehalet ile müşrik kavme 
eyilim gösterdiler. Hz. Musa Allah tarafından Tur dağına çağrılınca 
Kardeşi Harun As vekil bırakarak Tura  
gitti 40 gün kalıp ibâdette, duada bulundu. vasıtasız olarak  
Cenab'ı Hakkı işitti ve kendisine Tevrat ihsan olundu. Tih çölünde kalan İsrail Oğulları bir münafıka kandılar. Samirî yanlarındaki  altınları eritti,  
bundan bir buzağı heykeli yaptı "Bu sizin ve Musa'nın mabududur" diyerek onları buzağıya taptırdı. İsrail Oğulları Harun As mı dinlemediler cehaleti İşlediler. Musa As Tur'dan dönünce 
kavminin müşrik hareketlerini kınadı Onlar pişman olup tevbe ettiler. 
Hz. Musa'nın Tur'da bulunduğu müddet Zilkade ayı ile  Zilhiccenin on gününden ibarettir. 
 
 
Musa kavmine: Ey kavmim! Buzağıya  
tutunmakla nefsinize zulmettiniz Yaratıcınıza tevbe edin, nefislerinizi öldürün. Bu sizin için rabbiniz katında hayırlıdır demişti -O Kerem Sahibi Yaratıcı tevbenizi kabul etmişti. tevbeleri kabul eden rahim olan  Odur. 
 
İsrail Oğulları Buzağıya tapmış tevbe edip yaptıklarından pişman olmuşlardı İsrail Oğulları! düşününüz Musa as kavmini tövbe ve pişman olmaya davet etmiş ey kavmim Siz Buzağıya  tapmakla nefsinize zulm etttiniz 
Allah'a ortak koşmak en büyük zulüm ve en büyük felâkettir. Hemen Yaratana tevbe edin pişmanlığınızı arz  
edin. Nefislerinizi öldürün ebedî hayatınızı kurtarmağa çalışın tövbe  
ve nefsi öldürme Rabbinizin katında hayırlıdır. ilâhi azaptan kurtulursunuz Bu emirle onlar tevbe etmişlerdi. Kerem sahibi yaratıcı tevbeyi kabul  
etmişti Şüphesiz tövbeleri kabul eden kulları hakkında rahim ve çok merhametli olan ancak Yüce Yaratıcıdır. ibret alın Hz. Muhammed'i,  
Kur'ân-ı Kerîm'i diğer mukaddes dinleri tasdik ederek hakikî imana ebedî bir selâmet ve saadete nail olun başka kurtuluş yoktur. 
 
 
Ve hatırlayınız ki siz: "Ya Musa! Sana îman etmeyiz Allah Teâlâ'yı aşikâr surette görmedikçe" demiştiniz de sizi yıldırım çarpmıştı. Siz bakıp duruyordunuz. 
 
mübarek âyetler,  İsrail Oğullarının  
iman zayıflığını göstermiştir 
bir ceza olarak hayattan mahrum  
kalıp ve şükür vesilesi için tekrar hayata nail kılınmışlardır Hz. Musa bir mucize****** olarak mekân ve zamandan münezzeh olan Allah Teâlâ nın emirlerini almak için Tur dağına gidiyordu. kavminin buzağıya tapdığından özür dilemeleri için kavminden 70 kişiyi beraber götürdü. Onlar Hz. Musa ile  Tura gidince orasını bulut kapladı. Musa As onları dağ tepesine bırakıp dağa çıktı. Cenab'ı Hak ile konuşma şerefine nail oldu. yetmiş, kişi Bu konuşmadan şüphe edip  Cenâb-ı Hakkı görmek isteme cüretinde bulundular. âyeti kerime buyuruyor: Ey İsrail Oğulları! Hatırlayın ecdadınız ya Musa! Sana İman etmeyiz peygamberliğini, Hak Teâlâ ile konuştuğunu tasdik eylemeyiz. Allah Teâlâ'yı görmedikçe demiştiniz de bu 
cüretden dolayı sizi yıldırım çarpmıştı yıldırım ecdadınızı hayattan mahrum bırakmıştı. Siz ise musibete bakıp  
duruyordunuz Hz. Musa'nın  nice mucizelerini görmüşlerdi. Bu istek ve iddiada  büyük bir cehalet ve gaflet eseriydi nefislerine zulmeddiler 
 
Kaynak ömer nasuhi bilmen  tefsiri  
 
Bakara suresi tefsiri 
 
 
İsrail Oğulları bir çok nimete nail oldular Birçok şeylerden istifâde etmelerine müsaade edildi 
onlar ayetlere muhalif olup büyük felâketlere uğradılar bir ibret dersi olarak İsrail Oğulları  Tih çölünde üzerlerine gamamlar -ince- bulutlar gölgelikler indirildi güneşten ve hararetden korundular. üzerlerine kudret helvası  selva  ve bıldırcın kuşu indirildi helal rızk yiyin -denildi nimetlerin kadrini bilmeyip şükretmeyenler zulmetmiş olmadılar. Ancak kendi nefislerine zulmeddiler 
nimete karşı nankörlük etmekten  cezayı hak ettiler. 
 
 
 
hani demiştik  Şu kasabaya girin, bol bol yiyiniz. Kapıdan secde  
ederek girin ve "hitte" deyiniz, hatalarınızı bağışlayalım 
iyilik edenlere -mükâfatı artıracağız. 
 
ecdadınıza demiştik ki beyti makdise veya erihaye (girin) Tih sahrasında gezip durmaktan kurtulun.  
meyvalarından, ürünlerinden****** dilediğiniz yerde bolca yiyin  kapısından secde ederek 
mütevazi ve düşünür bir vaziyette girin Sizi nimete kavuşturan Rabbinize  şükredin Ve hitta yani: Günah ve hataların affını niyaz ederiz deyin yalvarınız ki hatalarınızı bağışlayıp sizi hesaba çekmeyelim iyilik  
edenlerin ibâdet ve itaatte, Allah'ın yaratıklarına lütuf ve ihsanda  
bulunanların mükâfatını artıracak Onların sevap ve nimetlerini ziyade kılacağız. Ne büyük bir ilâhî müjde!.. 
 
 
nefislerine zulmedenler, sözü 
değiştirdiler. Biz zulmeden fışıklar sebebiyle gökten korkunç bir azap indirdik. 
 
nefislerine zulmeden  İsrail  
Oğullarından zulmedenler sözünü hitta kelimesini değiştirdiler. Hitta yerine hintai hadra = kırmızı buğday gibi bir sözle alayımsı bir tarzda bulundular. ilâhî emre karşı gelen zulmeden fısklar sebebiyle gökten korkunç bir azap indirdik lâyık oldukları cezaya  
kavuşturduk Ricz, Korkunç ve pis şey, takdir edilen azap demektir. Gökten indirilen ricz'in taun hastalığı olduğu rivayet edilir bir saatde 70 veya 24 bin şahsın ölümüne sebep olmuştur. 
Bütün felâketler, insanların yaptıkları  
fenalıklardandır tarihten ibret almalıdır.  
faziletleri takdir ve takip etmelidir. Kötülüklerden kaçınmalıdır selâmet veya felâkete sebep olan şeyleri  
düşünüp  uyanık yaşamağa çalışılmalıdır. 
 
 
hani Musa, kavmine su istemişti Biz de aşan ile taşa vur, demiştik taştan on iki çeşme fış kırdı. Her gurup  çeşmesini bildi. dedik ki-: Allah Teâlâ'nın rızkından yiyin ve için yer yüzünde bozguncu olarak haddi aşmayın 
 
Hz. Musa'nın gösterdiği mucizelerden İsrail Oğullarını rızıklanıp  
kendilerine bozgunculuk yasaklandı İsrail Oğulları, Tih sahrasında susuz kaldı. Mısır'daki suları, nimetleri  
hatırlayarak oradan ayrılıp Hz. Musa'ya üzüntülerini gösterdiler  Musa as Allah'ın dergâhına yönelerek  
su ihsan buyurulmasını dua etti. Yüce Yaratıcı ona vahyle âsân ile  
taşa vur demişti Hz. Musa asasını taşa vurunca taştan İsrail Oğulları 
kabileleri sayısınca on iki çeşme fışkırdı kabileler birbirine zahmet  
vermeksizin  Kendilerine tâyin  
edilen pınarları tanıyıp sularını aldılar, su ihtiyacından kurtuldular.  
haklarında ilâhî vahiy tecelli etti 
Ey İsrail Oğulları Allah Teâlâ'nın rızkından yiyin ve için kudret  
helvası bıldırcın etinden yiyip  kaynayan sulardan istifade edin yer yüzünde bozguncu olarak haddi aşmayın nimetlerin kadrini bilip  
şükür edin  insanın kavuştuğu nimetler, hayat kaynağı  kurtuluş vesilesi iftihar sebebi olduğundan şükretmelidir 
Asanın yere vurulması ile suların  fışkırması, mucizedir kâinatta Allah'ın kudretiyle nice mucizeler nice olağanüstülükler meydana gelmiştir hakikî zatlar için bu mucizeleri inkâra asla imkân yoktur. 
 
 
siz bir vakit demiştiniz ki: Ya Musa! biz bir çeşit yemeğe sabredemeyiz. rabbine dua et yerin bitirdiği tere, hıyar, buğday, mercimek, soğandan***  
çıkarsın. -Musa da- demişti ki: Siz bayağı şey ile hayırlı olan şeyi değiştirir misiniz 
 
 
Kur'ân'ı Kerîm'de"Şüphesiz Allah katında din, İslâmdır (Al-i Imran 3/193) buyurulmaktadır. peygamberlerin sonuncusu Hz. Muhammed'den  
itibaren onun tebliğleriyla Allah Teâlâya, âhiret gününe İman eden ve namaz, oruç gibi salih amellerde bulunan insanlar, hangi kavme, hangi ırka mensup olurlarsa olsunlar selâmettedirler, onlar için ahirette korku, hüzün ve keder yoktur. Onlar ilâhî lutfa adaydırlar. Yahudiler vaktiyle Hz. Musaya  inanan kimselerdir.  
Rivayette Yakup as yahuda adlı Yahuda adlı oğullarından dolayı İsrail oğuları Yahudi adını almışdır. bir takım hurafelere tabi olmuşlar, Hz. İsa  
Ve Hz. Muhammed  gibi büyük peygamberleri inkâr etmişlerdir 
Nasara: Hz i İsa'nın ümmetidir  Hz. İsa'ya yardım edip "nasıra" da Hz. İsa ile oldukları için bu ismi almışlardır. Dinlerine "nesraniyyet" (Hiristiyanlık) denmiştir.bir çok mezheplere ayrılmış, Hz. İsa'nın tebliğlerine muhalif olmuşlardır Sabie; Hz. Nuh ve Hz. İbrahim'in dinî üzeredirler sonradan melek veya yıldızlara tapmışlardır 
Bütün milletler, yanlış ve küfür  
dolu inançlarını bırakır da Cenâb-ı Hakka layık şekilde, İman ederlerse hidayete ermiş, korkudan hüzün ve kederden emin olurlar. insanlık için en yüce gaye budur 
 
Hani bir vakitte misakınızı almış. Turu üzerinize kaldırmış size verdiğimizi kuvvetle tutunuz, onda olanı zîkreyleyiniz ki, korunmuş olabilesiniz, demiştik. 
 
mübarek ayetlerde Beni İsrail'in geçmiş  
kötü hareketlerini ve mucize olarak Tur dağının üzerlerine kalkıp düşecek  
bir vazıyet almış olduğunu ilâhî rahmet  olarak felâketlerden kurtulmuşlardı Ey İsrail oğulları ecdadınız Musa as a tabi olup Tevrat ile amel etmeniz için sizden, söz almış, turu  üzerinize kaldırmış size kudret harikasını göstermiştik. size verdiğimiz Tevrat kitabını tutunuz tam bir gayret ve kuvvetle  hükümlerine uyunuz. onun hükümlerini zîkreyleyin hatırlayın ve tefekkür eyleyiniz korunmuş olabilesiniz.. demiştik. Ne yazık ki  
rahmet eserine kutsi bir uyarıya riayet edmediniz 
 
 
misakın ardından yüz çevirdiniz.. Allah  
Teâlâ'nın rahmeti olmasaydı elbette hüsrana uğrayanlardan  
olurdunuz 
 
Ey İsrail oğulları!.. siz söz ve  
misakınıza uymadınız, yüz çevirdiniz üzerinize Allah Teâlâ'nın lütuf kerem koruma ve himayesi olmasa idî hüsrana uğrardınız mahv ve perişan olurdunuz. kaybeddiklerinizi telâfiye 
çalışın. Tur hadisesi; harika bir mucizedir mübarek peygamberlerde halkın İmanı  için nice mucizeler vardır 
Bu mucizeleri gördükten sonra güzel tefekkür kanaat ve İman, sahihtir Zora dayalı bir İman değildir tur'un kaldırılma harikasını görenlerin imanı zorlamaya dayanmaz gerçek İmandır Allah katında en makbul olanıdır 
Tur'un kaldırılması Allah'ın kudretiyledir Allah indinde hiç bir şey imkansız değildir yaşadığımız yer yüzü bir yere dayanmaksızın havada dönüp durmaktadır Üzerimizdeki gökkubbede güneş, ay ve yıldız binlerce küre fezada dönüp durur Allah'ın kudretiyle bir dağ parçasının yerden ayrılarak havada 
dönmesi nasıl imkânsız görülebilir? Bu insanlık için bir uyarı ve mucizedir  
 
 
And olsun sizler cumartesi gününde haddi aşanları  bilmişsinizdir. Biz  onlara sefil, hakir maymunlar olunuz,  
demiştik. 
 
mübarek ayetler  İsrail oğullarında  
Allah'ın emrine muhalefet edenlerin uğramış oldukları müthiş sonu  bildirmektedir. Bu acı verici sonuç ibret ve nasihat vesilesidir Ey İsrail oğulları!.. sizler cumartesi gününde haddi aşanları yasak edilen avlanmaya cür'et gösterenleri elbette bilmişsinizdir Bu tarihî hakikattir, milletInizce bilinmektedir. Biz  haddi  
aşanlara sefil, hakir maymunlar olunuz demiştik.Onlar da hemen olmuştu   ilâhî emre karşı gelmenin cezası.  
korkunçtur cezaya tutulmamak için Cenâb-ı Hakkın emirlerine karşı gelmekten kaçının 
 
 
Artık bunu o zamandakilere ve ondan sonrakilere ibret, korunanlar için nasihat kıldık. 
 
cezayı, yani: Cumartesinin haramlığını tanımayan gurubun cezaya uğrayışını tarihden haberdar olanlara ibret kıldık. Bu bütün insanlar için ibrettir Bundan  istifâde edecek olanlar  korunmuş  
olanlardır.Yahudiler cumartesiye saygı göstermekle dünya ile ilgili  
İşlerini bırakıp ibâdet ve itaatle mükellef kılınmışdı. Alışveriş  avlanma yasak idi. "İle" kasabası bu güne riâyet etmiyor balık avlıyorlardı, bunlara "maymun olunuz" ilâhî emri tecelli  
etmiş, hepsi maymun kesilmişti. Bu Yahudiler bilirler. Bu ceza Allah'ın emrine karşı gelmenin cezası idi. insanlar için  ibret ve uyarı  idi. Allah'ın kudretiyle böyle bir trajedinin meydana gelmesi İmkânsız değildir. 
 
Bir vakitte Musa -aleyhisselâm- kavmine dedi ki: Allah Teâlâ bir sığır boğazlamanızı  emrediyor. Dediler ki: Sen alay mı ediyorsun? -Musa as dedi ki: cahillerden Allah Teâlâ'va sığınırım. 
 
mübarek ayetler İsrail Oğullarının ruh hallerini gösteriyor, onların  dinî emirlere karşı ne tereddütlü ve inatçı olduklarını bildiriyor. Bir vakit  
Musa as aldığı bir ilâhî vahiyle kavmine dedi ki Allah Teâlâ bir sığır hayvanı boğazlamanızı  muhakkak emrediyor 
Onlar emre hemen uyacakları yerde itiraza ettiler Ya Musa! Sen alaymı ediyorsun diyerek Hz. Musa'ya yalan isnat ettiler, Cenâb-ı Hak adına emrettiği vazifeyi bir alay sandılar  
Musa as kendisini müdafaa etti 
alayın cahilce bir hareket olup peygamberliğin şanına layık olmadığına işaret etti  dedi ki cahillerden olmaktan Allah Teâlâ'ya  
sığınırım emrettiğim ilâhî vahye dayanmaktadır. 
 
 
Dediler ki: Bizim için rabbine dua et, o sığırın ne olduğunu  bildirsin. Dedi ki:  
Cenab'ı Hak buyuruyor. O bir sığırdır ne pek yaşlıdır ne pek gençtir, iki  
ortası dinç bir sığırdır. emrolunduğunuz işi yapınız 
 
 
İsrail oğulları, Hz. Musa'nın bu uyarısıyla ağız değiştirerek  
dediler ki: hakîkatten haberdar olmamız için rabbine dua et  
sığırın ne olduğunu ne vasıfda bulunduğunu bildirsin Hz. Musa aldığı ilâhî vahye dayanarak Cenab'ı Hak  
buyuruyor, o bir sığırdır ki ne pek yaşlıdır,ne de pek gençtir. İkisi ortası  
bir dinç sığırdır. böyle bir sığır boğazlayın, emri yerine getiriniz. Fakat  onlar suallerine devam ettiler. 
 
 
Dediler ki:  rabbine dua et onun rengi nedir.  açıklasın. Dedi ki: O sarı renkte bir sığırdır. Onun rengi tam sarıdır. Kendisine bakanları sevindirir. 
 
mübarek ayetlerda İsrail oğulları ilahi emri sürekli tekrar ettirmişler 
Ve*ilahi hikmeti anlayınca  ağız değiştirmişlerdir İsrail oğulları (Ya Musa rabbine dua et boğazlayacağımız sığırın rengi nedir açıklasın  anlayalım. Hz. Musa Dedi ki: Rabbim buyuruyor  O sarı renktedir renk karışmamıştır. Onun rengi tam sarıdır.kendisine bakanları sevindirir. Memnun eder, neşeler  
 
 
Dediler ki: Rabbine dua et bize bildirsin. o sığır bize karışık geldi. Ve şüphesiz  Allah Teâlâ dilerse biz elbette hidâyete ermiş oluruz. 
 
İsrail oğulları yetinmediler. Ya Musa Rabbine dua et bize bildirsin o sığırın nasıl olduğunu anlayalım, çok  
sığır hayvanı vardır. Şüphe yok ki o sığır bize karışık geldi açıklığa  
kavuşturulmasını arzu etmekteyiz.  şüphesizki Allah Teâlâ dilerse biz  
hidâyette oluruz. bizler inşaallah  sığırın nasıl olduğunu öğrenir, onu keserek Allah'ın emrini yerine getirmiş ve  
hidâyete ermiş oluruz. 
 
 
Kaynak imam gazali kalplerin keşfi 
 
Ehl-i Hikmet'ten biri şöyle der: 
Vücudun selâmeti az yemek ruhun selâmeti az günah işlemek dinin selâmeti  varlıkların en hayırlısı Peygamber'imize selât-ü se-lâm getirmektedir.»Ulu Allah (C.C.) buyuruyor ki Ey iman edenler! Allah'dan korkunuz ve itaat ediniz her-kes kıyamet gününe ve ameline baksın sadaka verin ve Allah'ın emrine uygun ameller işleyin ki, Kıyamette sevabını bulasınız Allah'dan korkunuz, O, iyilik olsun, kötülük olsun yap-tığınız her hareketten haberdardır»  
 
Kıyamette melekler, gökler, yeryüzü, gece, gündüz, iyilik ve, kötülük her amele  şahitlik edecekdir. vücudun azaları  insanoğluna karşı şahit tutulacaktır.Yeryüzü, iyiliğe koşan zahid ve mü-min kula  şahitlik ederek «bu adam üzerimde namaz kıldı, oruç tuttu, hacca gitti, cihad etti» diyecek, günahtan sakınıp iyiliğe koşan mümin kul şahitliğe sevinecektir. ayni yeryüzü, kâfir ve günahkârların aleyhinde de şa-hitlik ederek «bu adam Allah'a şirk koştu, zina işledi, içki içti, haram yedi» diyecektir. Merhametlilerin en merhametlisi ulu Allah (C.C) kâfir ve günahkârları sorguya çekerse vay hal-lerine! Mümin, vücudunun bütün âzaları ile Allah'dan korkar büyük ahlâk ve fıkıh bilgini Ebu Leys es-Semerkandî der ki— Allah korkusunun, yedi alâmeti vardır: Birinci alâmet dil'dedir: Allah korkusu taşıyan kul dilini yalandan, dedikodudan, koğuculuktan, iftiradan ve alı-kor, zikirle, Kur'anla ilmle meşgûl olur İkinci alâmet kalbde belirir: Allah korkusu taşıyan kul başkalarına düşmanlık, iftira ve kıskançlık barındırmaz. kıs-kançlık iyilikleri mahveder.  
 
Peygamber'imiz (S.A.V.) bu-yurur: 
Ateş odunu nasıl yerse  kıskançlık da iyilikleri yok eder kıskançlık, kalb hastalığıdır ilimle ve iyi amellerle tedavi edilir Üçüncü alâmet göz'dedir Allah korkusu taşıyan kul, haram yiyeceğe,  içeceğe,  giyeceğe haram olana bakmaz. Dünyaya aç  gözlerle değil, ibret amacı ile bakar. Helâl olmayan şeylerden  uzak durur Peygamber'imiz (S.A.V.) şöyle buyurur: Kim gözünü haramla doldurursa Allah da onun gözünü kıyamette ateşle doldurur. Dördüncü alâmet karın'dadır Allahtan korkan karnına haram sokmaz,  haram lokma yemek ağır günahtır Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor— insanoğlunun karnına haram  inince, lokma midesinde kaldığı sürece yerde ve gökdeki melekler  üzerine lânet yağdırır O lokmayı hazmederken öldüğü takdirde varacağı yer ce-hennemdir. 
 
Beşinci alâmet eller'de belirir: Allahtan korkan ellerini harama değil. Allah'ın rızasına uzatır. sa-habîlerden Kâ'b'ul Ahbar'ın (R.A.) şöyle rivayet eder Ulu Allah; .her bir bölümü yetmiş bin gözlü yetmiş bin bölümü olan yakuttan köşk yaratmıştır. Kıyamet günü bu köşke önlerine çıkan haram şeylerden Allah korkusu ile uzak duran girecekdir 
Altıncı alâmet ayaklardadır: Allahtan korkan günaha değil, Allah'ın emrine uygun ve O'nun rızasına  yürür, alimlerle ve iyi amel işleyenlerle buluşmaya adım atar. Yedinci alâmet Amel'dedir Allah korkusu taşıyan  ibade-tini sırf Allah rızası için yapar riyadan ve münafıklıktan kaçınır,  
 
HZ ALLAH  buyurur ki Rabb'ının katında Ahiret, günahlardan korkanlar İçindir Günahlardan sakınanlar, şüphesiz, cennetlerde ve pınar başlarında cennet ve nimetler içinde emin bir makamdadır Kıyamet günü cehennemden kurtulurlar	Müminin korku ile ümit arasında olması gerekir. ümit kesmeksizin Allah'ın rahmetini beklemeli ibadet edip çirkin hareketlerden vazgeçmeli Allah'a tevbe etmelidir ulu Allah (C.C.) buyurur ki 
Sakın Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin» 
 
 
Hz. Davud —-Allah'ın selâmı üzerine olsun— kürsü üzerine oturup , Zebûr okurken gözleri yerde sürünen kırmızı bir kurda ilişir Acaba Allah'ın bu kurdu yaratmaktan muradı, ne ola ki» diye düşünür. Allah'ın izni ile dile gelen kurt şöyle der. «Ey Allahın Resulü! Her gün, gündüzleri bin kere — Subhanellahi velhamdülillâhi ve lâilâhe illellahu vellahu ekber Alah'ı noksanlıkların her türlüsünden ten- zih ederim, hamd O'na mahsustur, O'ndan başka ilâh yoktur, Allah en büyüktür» demeyi, Allah bana ilham etti. Geceleri bin kere — Ellahumme salli alâ seyyidina Muhammedin in nebiyyil ümmiyyi ve alâ alihi ve sahbihi ve sellem Allah'ım! Okuma-yazmasız Peygamberin olan Muhammed'e, ve soyundan gelenlere ve  sahabilerine rahmet ve selâm ihsan eyle dememi ilham etti. 
 
Kurt  Hz Davuda zikrederken neler söylüyorsan  bildir istifade edeyim, diyince Hz. Davud  kurdu küçümsediğine piş-man olur, Allah'dan korkarak tevbe eder dergâhına sığınır. 
Hz. İbrahim  işlediği  günahı hatırlayınca baygınlık geçirir  kalbinin çarpıntısı bir mil uzaklıktan duyulurdu. Allah'ın emri ile kendisine Cebrail (A.S.) der ki, «Allah sana selâm ediyor ve —dostundan korkan bir dost gördün mü— diye soruyor. Hz. İbrahim Cebrail'e cevap verir; «Ey Cebrail! Kusurum aklıma gelince ve cezasını düşününce dostluğumu unutuyorum.İşte peygamberlerin, velilerin ve salihler budur. Ötesini sen düşün 
  
  
      
          
        
  
        
        
    
     |