İki fotoğraf ve ilginç rastlantı
'Irak'ta denetimsiz bölgeyi üs olarak kullanan PKK militanları, Hakkâri'nin Çukurca ilçesinde, Mevzitepe, Çınarlı ve Erişli karakollarına havan toplarıyla ateş açtı. Saldırıda 17 er şehit oldu, 16 asker yaralandı.
Aralarında çocuk ve kadınların da bulunduğu pek çok kişinin yaralandığı olaylarda, 3 asker kayboldu.' Bu paragrafı, Hürriyet Gazetesi'nin 26 Ekim 1991 Cumartesi günü manşetten yayımladığı haberden alıntıladık. Saldırı, Kuzey Irak'ta konuşlanan teröristlerce gerçekleştirilmişti. Türkiye, olayın hemen akabinde, Irak topraklarına sınır ötesi operasyon düzenledi. Bu 6'ncı operasyondu. 1983'ten bu yana aynı bölgeye 24 defa girildi.
Yıl 2007, TBMM, hükümete yeniden 1 yıllık yetki verdi. Çünkü 7 ve 21 Ekim 2007 tarihlerinde onlarca Türk askeri, bölücü örgüt tarafından şehit edildi. İlk olayda Şırnak'taki Gabar Dağı'nın Geçitboğazı mevkiinde 13, ikincisinde ise Hakkâri'nin Yüksekova ilçesi Dağlıca bölgesinde 12 askerimizi kaybettik. Hâlihazırda 8 asker PKK'nın elinde.
29 Eylül'de de, Şırnak'ın Beytüşşebap ilçesi Beşağaç köyünde, çoğu korucu 13 vatandaşımız katledildi. Birileri bir an önce, hükümetin tezkerenin gereğini yerine getirmesini istiyor. Temkinle sarmalanan stratejiyi, korkaklık ve ABD'nin sözünden çıkmamakla karalıyor. 1991'deki atmosferle, günümüzde yaşananlar öylesine benzeşiyor ki, durumu anlatmak için 'tarih tekerrürden ibarettir' sözü bile kifayetsiz. Sanki bu tekerrür, tarihin doğal akışında cereyan edenlerden bir hayli farklı.
Buram buram kurgu kokuyor.
Dönemin cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal, 13 Ekim 1991'de Mevzitepe Karakolu'nu ziyaret ederek, erlerle resim çektirmişti. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de, saldırıdan kısa bir süre önce Gabar'daki askerlerimizin arasına karışmıştı.
Elbette ki, "şehitler ölmez, vatan bölünmez." Vatanı bölmek isteyenler, bulabilirlerse, kendilerine başka vatanlar aramalı.
25 yıldır kan akıtan PKK terörünün arkasında dış bağlantıların mevcudiyeti ve uluslararası hesaplar tartışılmaz bir gerçek. Ama olayın içe bakan yönü de var.
Savaş ya da olağanüstü hâl ortamına sürükleyerek, ülkeyi yöneten mekanizmaları pasifleştirme hinliğine lütfen dikkat! Mesele, 'o günden' önce terörü bitirmek. Yoksa o gün 'hepimiz Mehmetçik olacağız' zaten
ZAMAN
|