Tekil Mesaj gösterimi
Alt 11-10-2007, 07:19   #2
Kullanıcı Adı
cin16
Standart Ayetlerle hidayet

11-14- ASR SÛRESİ
11-14-1- ÂMENÛ OLMAK
103/ VEL ASR SURESİ -1: Vel'asri.
Asra (zamana) yemin ederim.
103/ VEL ASR SURESİ -2 : İnnel'insâne lefiy husrin.
Muhakkak ki insanlar hüsrandadırlar.
103/ VEL ASR SURESİ -3 : İllelleziyne âmenû ve amilûssâlihâti ve tevâsav bilhakkı ve tevâsav bissabr.
Ama âmenû olanlar (ilk 7 basamağı aşanlar) hariç ve amilüssalihat (nefs tezkiyesi) yapanlar (ikinci 7 basamağı aşanlar) hariç ve (Allah'a ruhen ulaşıp) Hakkı tavsiye edenler (üçüncü 7 basamağı aşanlar) hariç ve sabrı tavsiye edenler (dördüncü 7 basamağı aşanlar) hariç.

İnsanların büyük bir kısmı gerçekleri bilmedikleri için heveslerine tâbî oldukları için hüsrandadırlar. Ancak, âmenû olanlar müstesnâ.
ÂMENÛ OLMAK; Allah'ı ulaşılması gereken bir sığınak kabul etmekle başlar. Mü'min olmakla, 1 inci, 2 inci, 3 üncü teslimlerle devam eder ve salâh kademesini de kapsar. Bakara Sûresi 46. ayet-i kerîme;

2/ BAKARA-46: Ellezine yezunnune ennehüm mülâku rabbihim ve ennehüm ileyhi raci'un.
O (huşû sahipleri) ki; onlar, Rab'lerine (dünya hayatında) muhakkak mülâki olacaklarını ve (sonunda ölümle) mutlaka O'na döneceklerini bilirler (yakîn derecesinde inanırlar).

Sahihi Buhari'de (47. hadis) Peygamber Efendimiz (SAV)'e beyaz elbiseli biri geliyor ve "İmân nedir?" diye soruyor. Peygamber Efendimiz (SAV); "Allah'a, Resûllerine, Allah'a mülâki olmaya, kitaplarına, meleklerine, kıyametten sonra BA'S olunmaya inanmaktır." diye cevap veriyor. Böylece âmenû olmak, Rabbine bu dünya hayatında ulaşmaya inanmakla başlar. Ve kişi Allah'a ulaşmak için "vesile" arar.

5/ MAİDE-35: Yâ eyyühelleziyne âmenûttekullahe vebteguû ileyhilvesiylete ve câhidû fiy sebiylihi le'alleküm tüflihûn
Ey (Allah'a ulaşmayı dileyen îmân sahipleri) âmenû olanlar Allah'a karşı takva sahibi olun, O'na, Allah'a ulaştırmaya vesile olanı (vesile olan kişiyi Allah'tan) isteyin. Ve Allah'ın yolunda cihad edin ve böylece felâha erin.

Bu vesile sayesinde onu hidayete ulaştıracak olan devrin imamına tabi olun.

32/ SECDE-24 : Ve ce'alnâ minhüm eimmeten yehdûne biemrinâ lemmâ saberû ve kânû biâyâtinâ yûkınûn.
Onlardan (insanlardan) imamlar (mürşidler) kıldık, emrimizle insanları hidayete erdirsinler (Allah'a insanların ruhlarını ulaştırsınlar) diye, sabırlarından dolayı ve âyetlerimize (Allah'ın âyetlerine) yakîn hasıl ettikleri için.


11-14-2- SALİH AMEL İŞLEMEK
Nefsin ıslâhı, tezkiyesi için yapılan ameldir. Tezkiye ile görevli kılınanlar tarafından, Allah'tan alınan emirler doğrultusunda verilen reçeteye göre nefs tezkiye edilir. Secde 24'deki "emrimizle hidayete ulaştıran imamlar" dan murad işte budur.

KEHF-110 : ...Fe men kâne yercû likâe Rabbihî fel ya'mel amelen sâlihan,
...Kim Rabbine ulaşmayı arzu ederse o zaman salih amel işlesin.

Rabbe ulaşmak ise, Fatır Sûresinin 18.ayet-i kerîmesine göre, tezkiyeyle, salih amel, ıslâh edici amel, nefsi tezkiye edici amel işlemekle mümkündür. Bu görevle vazifelendirilmiş her devirde resuller vardır.

3/ ÂL-İ İMRAN-164: Lekad mennallahü alel mü'minîne iz be'ase fîhim resûlen min enfüsihim yetlû aleyhim âyâtihi ve yüzekkihim ve yü'allimühümülkitâbe velhikmeh, ve in kânû min kablü lefî dalâlin mübîn.
Andolsun ki mü'minlerin (başlarının) üzerine (Resûllerin ruhları) bir nimet olmak üzere kendi zamanlarında kendi içlerinden bir Resûl be'as ederiz, onların aralarında (her kavmin içinde) onlara Allah'ın âyetlerini tilâvet eder, onları tezkiye eder ve onlara kitap ve hikmeti öğretir. Ondan evvel (bu Mürşid Resûllere tâbî olmadan evvel) onlar açık bir dalâlet içinde idiler.
62/CUMA-2: Hüvelleziy be'ase fiyl'ümmiyyiyne resûlen minhüm yetlû aleyhim âyâtihî ve yüzekkiyhim ve yü'allimühümülkitâbe velhikmete ve in kânû min kablü lefiy dalâlin mübiyn
Onlara onların içinde Allah'ın âyetlerini okusun, onları tezkiye etsin ve onlara kitap ve hikmeti öğretsin diye, ümmîler için onların aralarından Resûl be'as eden (vazifeli kılan, hayata getiren) O Allah'tır. Ondan evvel (bu Resûle tâbî olmadan evvel) onlar açık bir dalâlet içinde idiler.


11-14-3- HAKKI TAVSİYE ETMEK
Hakk'ı tavsiye etmek, Hakk'a ulaşanların tavsiyesidir. Allah'a ulaşamayanlar başkalarına tavsiye edemeyeceklerine göre, bu kişiler Hakk'a ulaşmış olanlardır.
Nebe Sûresi'nin 39. âyet-i kerîmesinde;

78/ NEBE-39: Zâlikelyevmülhakk , femen şâettehaze ilâ rabbihî meâbâ .
İşte o gün (mürşidin eli Hakk'a ulaşmak üzere öpüldüğü ve ona tâbi olunduğu gün) Hakk günüdür. Dileyen (Allah'a ulaşmayı dileyen) kişi kendisini Rabbine ulaştıran (yolu, Sırat-ı Müstakiym'i) yol ittihaz eder (edinir). (Allah'a ulaşan kişiye Allah) meab (sığınak, melce) olur.

Araf Sûresi'nin 181. âyet-i kerîmesinde;
ARAF-181: Ve mimmen halâkna ümmetün yehdûne bil hakkı ve bihî ya'dilün.
Yarattıklarımızdan öyle bir ümmet vardır ki, Hakk'a hidayet ederler, ve adaletlidirler.

Hakk'a hidayet ise Allah'ın tayin ettiği yetkililer tarafından gerçekleştirilmektedir. Hakk'a ulaşmış olanlar da, Hakk'a ulaştıranlar da Hakk'ı tavsiye edenlerdir.


11-14-4- SABRI TAVSİYE ETMEK
Kim sabredenlerden olmuşsa ancak onlar sabrı tavsiye edebilirler. Sabra nasıl ulaşılır? Nahl Sûresinin 127. âyet-i kerîmesinde şöyle buyuruluyor :

NAHL-127 : Vesbir vemâ sabrûke illâ billâhi velâ tahzen aleyhim velâ teküfî daykın mimmâ yemkurûn.
Sabret senin sabrın Allah'ın yardımıyladır. Onların yüz çevirmesi ve tuzak kurmasından mahzun olma.

Sabır Allah'ın yardımıyla oluştuğuna göre Allah'ı çok çağırmakla, Allah'ı çok zikretmekle sabır sahibi oluruz. Gerçek sabır sahipleri ise daimî zikrin sahipleridir.

41/ FUSSİLLET-35: Ve mâ yülakkaâhâ illelleziyne saberû, ve mâ yülakkaâhâ illâ zü hazzın azıym.
Bu haslete (kötülüğü iyilikle önleme hasletine) sadece sabır sahipleri ve en büyük hazza sahip olanlar ulaştırılır.
cin16 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla