2.Hafta Maçı = ehl i münazara---FİKİR AKIMI
Öncelikle, muhalefet ekibimizin şiirini ne kadar çok beğendiğimizi söyleyerek başlamak istedik. Ama özgürlüklerin sınırlandırılması adına yazılan bu şiirin içinde; inançlarının gereği olan başörtüsünü taktıkları için eğitim özgürlüğü sınırlandırılan bacılarımızı, kardeşlerimizi göremedik. Sonra sayın başbakanımız şiir okudu ve sonrasında düşünce ve ifade özgürlüğü sınırlandırılıp, üstüne birde bu olaydan ötürü 4 ay yaşama özgürlüğü sınırlandırıldı. Bunu da göremedik… Özgürlükler sadece bu şiirdekilerden ibaret değildir.
“Arkadaşlar bütün sistemler, sosyal yaşamin duzenini saglayan hukuki yaklasimlar ozgurlukleri sinirlandirmak icin vardir.” Diyorsunuz ama yanılıyorsunuz.
Hukuk düzeninin, insanın doğal yapısına ve bundan ileri gelen ihtiyaçlarına, uygun olma zorunluluğunun olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu hukukun, sosyal yarar fonksiyonunun açılımıdır.
Hukukun düzen fonksiyonu, insanların barış ve güvenlik içinde bir arada yaşamaları sağlamaktadır. Örneğin; bahsettiğiniz, kırmızı ışıkta geçmemenin bir özgürlük sınırlaması olduğu tabiri, bu sosyal düzen fonksiyonunun bir tezahürüdür. Hukukun özgürlükleri sınırlamak için olduğu tabiri, hukuku kendi içinde, kendini var eden fonksiyonları ile yok saymaya eşdeğer bir yaklaşımdır. Doğal hukuk; belli bir toplumda, belli bir dönemde uygulanan değil, fakat uygulanması gereken, toplumun adalet anlayışını, sosyal gereksinimlerini en iyi karşılayacağı düşünülen hukuk dalıdır ve hukuk; birey ile toplum, birey ve birey arasındaki kuralları düzenleyen bir bilimdir. Amacı da; bireylerinin, adalet kavramı ekseninde yaşamasına olanak tanımaktır. Hukukun temel amacı bireysel özgürlükleri sınırlamak değildir!
“Peki oyle yapalim istedigimizi istedigimiz zaman yapalim. Her ulkeye pasaportsuz, kontrolsuz girelim, hic bir kirmizi isikta beklemeyelim, hic bir vergiyi odemeyelim…v.s.
Hayir olmaz demeyin arkadaslar bunlarda benim ozgurluklerim. Dikkatli bakin hicbirinde kimseyi oldurmuyorum, bicaklamiyorum da ..”
Kimse hukuk kurallarının, yanlız başına bir tür yaptırım oluşturduğu gerçeğini değiştiremez. Ama bu da kural ve suç ilişkisinin, kendiliğinden bir düzen içerisinde gerçekleştiğini de düşünmek çok mantıklı olmaz. Hukuk kuralları, suç işleme eğilimini engellemekte yanlız başına etkili değildir. Kaldı ki kırmızı ışıkta geçilmeyeceğine dair kuralın varlığı ya da vergi ödeme zorunluluğuna dair kurallar bunların mutlak olarak uygulanmasını gerektirmez. Yani kırmızı ışıkta geçme özgürlüğünüz hukuk kuralı tarafından engellendi demek bunu yapamayacağınız anlamına gelmez. Eğer yaptırımını göze alıyorsanız ya da bir aracın size çarpmasını göze alabiliyorsanız, bu özgürlüğünüzü kullanmak elinizdedir. Kaldı ki yine de kırmızı ışıkta geçme türü bir özgürlük, adam öldürme türü bir özgürlük ya da teröre destek verme türü bir özgürlükle eşdeğerdir. Sanırım bu tür bir özgürlüğün var olmadığı konusunda hepimiz aynı fikirdeyiz ?
“Arkadaslar takdir edersiniz ki bizim ozgurlugumuz, muhatabimizin ya da muhatabimiz olabilecek bir kisisinin ozgurlugu ile cakistigi zaman olay cigirindan cikar”
Biz zaten ilk yazımız da şunu belirtmiştik sizlere;
“İnsanlar başkalarının özgürlüklerini sınırlamamak kaydıyla sınırsız özgür olabilirler. Zaten savunduğumuz konuda bu ölçüdedir bir diğer insanın özgürlüğünü sınırlandırmayacak özgürlükler…” diye.
“İnsanlarin bir cok ozgurlukleri baskasinin ozgurlugunun basladigi yerde biter.Çunku ozgurlugun kendisi zaten sinirli bir terimdir.
Siz gelin bize inanin cunku bizim inandigimiz. Hz Adem ile Hz Havva dan itibaren bugune kadar geliyor.Allah u Teala tek basina Hz Adem i ya da Hz Havva yi yaratmadi. Insanlar sifirdan, yaratilistan itibaren baskalarina saygili olma , onun hak ve hukukunu gozetmek mecburiyeti ile yaratilmistir. Ve bu kural dunya da bir tek insan kalana dek devam edecektir.”İlk yazımızda bu konuya da değinmiştik.
“Zaten insan yaradılış itibariyle, Yaradan tarafından sınırlı yaratılmıştır. Vicdan olarak nefis olarak ki birde buna dini inancınız eklenince kendinizi istediğiniz ölçüde sınırlandırmış oluruz. Vicdanınız tamamen özgürdür bir bakıma sınırlandırılmamıştır. Biz ancak yüce yaratıcının müsaade ettiği ölçülerde sınırsız özgür olabiliriz tam olarak ta savunduğumuz bu aslında…” şeklinde…
Bireysel hak ve özgürlüklerin sınırlanmasının normal olduğunu, düşünen düşünürlere şunu sormak sanırım faydalı olacaktır. Özgürlüğün boyutunun nerede başlayıp, nerede bittiğini hepimiz az çok düşünebiliriz. Peki hukuk pratiği ile özgürlükler ne kadar ve kim tarafından sınırlanmalıdır? Devlet, hangi özgürlükleri sınırlamalıdır ya da sınırlanacağı varsayılan özgürlükler düşünürler tarafından özgürlük olarak mı adlandırılmaktadır?
Örneğin sözde kırmızı ışıkta geçme özgürlüğünün sınırlandırılması ile düşünce özgürlüğünün sınırlandırılması aynı şekilde mi düşünmektedirler?
Biz sınırsız özgürlükten, bireylerin özgürlük alanlarına müdahale durumu arasındaki geniş alanı anlıyoruz ve bu konuda bir sınırlamanın olmamamsı gerektiğini düşünüyoruz.
Özgürlükler sınırlandırılmalıdır türü bir düşünce bu alanı kapsıyorsa, ben buna karşıyım kaldı ki, öldürme özgürlüğü tek basına bir özgürlük değildir. Benim için bunu da sınırlandırmak, kuramsal olarak aslında özgürlüklere bir engel koymayacaktır.
Eğer siz özgürlüklerin sınırlandırılmasından yanaysanız; düşünce, ifade, inanç özgürlükleri kısıtlanıp suçlu bulunan insanlarada karşı olmuş oluyorsunuz ki bunları bu yazımızın başında belirttik.
Yazımızı burada tamamlıyoruz ve muhalefetin görüşlerini heyecanla bekliyoruz. Ayrıca ilk yazımızda düşünce, ifade ve inanç özgürlüğünden bahsetmiştik onunla ilgili düşüncelerini merak ediyoruz…
SAYGILARIMIZLA…
AKZEİNEBU&AĞA
|