11-29-2007, 00:19
|
#3
|
|
İman Ve İslam Atlası'ndan…" BİD'AT "
Paylaşım sahibi kusurumuza bakmazsa kitabın devamındaki "Yobaz Hurafeciliği" bahsi:
Dini anlamamak ve kör nefine uydurmak manasında kullandığımız "kaba softa ve ham yobaz" tabirinin çizdiği tip, hurâfe icat etmekle değil de, dini hurafeleştirmekte, nazarlara hurafe hissini vermekte en zararlı âmil olmuştur.O şeriate yardım gayreti içinde, olmayanı var gösterirken de, yasaklanmayanı şuçlandırırken de bir nevi hurâfe amelesidir.
Vecd ve aşk devrimizin pas tutmaya başlamasıyla ortaya çıkan bu tip, kabuk tarafından temsil ettiği şeriat hükümlerini onun ne eksik, ne fazla, hiçbir tağyir kabul etmez ilahi müessese olduğunu anlayamadan keyfince istismarcılığı üstlenmiş, bazı yerlerde de görülmedik hurâfelere kadar yol açmıştır.
Üçüncü Selim zamanında "Nizem ı Cedidi" askerlerine kaput giydirilmesini küfür sayan, asıl şeriat emriyle kafalarının koparılması gerekli yeniçeri sürülerinin "Şeriat üsterük!" bayrağı altında ayaklandıran, matbaaya küfür, bisiklete şeytan arabası teşhisini yapıştıran bu tip, İslamı hurafeleştirekte en kaatil rolü oynarken doğrudan doğruya dine aykırı hurafecilikte de din adına el atmadığı hezeyan bırakmamıştır.
Asi Mısır ordusuna karşı Nizip'te tazarruzu planlandıran (Büyük Molteke) o zaman Türk ordusunda ıslahatçı müteahhıs olarak bulunuyor ve Türk ordusunda ıslahatçı mütehassıs oalrak bulunuyor ve Türk başkumandanına niçin taarruza başlamadığını soruyordu.Aldığı cevap "Henüz müneccim başından zayiçe gelmedi de ondan..."Bu cevap üzerine "Ben yıldızlardan emir bekleyem bir kumandanın ordusunda çalışa-mam!" deyip atına atladığı gibi vatanına dönen Molteke acaba Türk kumandanında İslamı nasıl görmüş bulunuyordu? "Bütün müneccimler yalancıdır!" hadisinin sahibince yayılan din bu muydu, yoksa tam tersi miydi?"
Cinci hoca'lar, üfürükçüler, kurşun dökücüler, muskacılar, büyücüler, gaiplerden mesaj taşıyanlar, kerâmet satanlar, bütün bunlardan münezzeh ve bütün bunların hakikatını tespit etmiş ve hükümlerini getirmiş olan İslâma az mı çektirdiler?
"Allah'ın Resulu namazda selam verdikten sonra sağdan mı kalkarlardı, soldan mı?" diye istifhamdan istifhama geçen tabiler topluluğuna büyük sahâbi Muaz Hazretlerinin "Ben gözlerimle gördüm, hem sağından hem de solundan dönerdi; böyle hayallerle şeytana hisse vermeyiniz!" cevabı, İslamın ne yalçın bir müşahede usulü içinde ve ne dakik bir anlayışla, mucizeyi hokkabazlıktan ve kerâmeti cambazlıktan ayırt ettiğini, hurâfelerin de beşeri inanma ihtiyacına musallat şeytandan geldiğini gösterir.
İbrahim Peygamberin ayakları altında ateşin gül bahçesine döndüğüne, Musa Peygamberin denizi ikiye böldüğüne, İsa Peygamberin bir el temasıyla ölüyü dirilttiğine, peygamberler peygamberinin de bir işaretle kameri ikiye böldüğüne inanırken bu ulvi hakikatlerin süfli taklitlerine kapılmayı şeytana taç giydirmek diye kaydediniz ve bu ezeli ve ebedi davanın şaşmaz tefrik zabıtasını sadece İslam olarak heykelleştiriniz.
Necip Fazıl Kısakürek- İman ve İslam Atlası
|
|
|