Tekil Mesaj gösterimi
Alt 12-01-2007, 01:32   #3
Kullanıcı Adı
LüGaT
Standart Türkçe Ve Kültür Buhranımız
Özetle

*Dildeki tasfiyecilik hareketinin ilim ve kültür hayatımızda meydana getirdiği neticeleri incelerken, herşeyden önce, bu hareketin başlangıç noktası üzerinde durmamız gerekiyor. Bu nokta Türkçenin tasfiyesinin bizatihi ilim zihniyetine, ilmî düşünce tarzına karşı bir çıkış olmasıdır.

*Burada karşılaştığımız ikinci büyük ilmî hata dil devrimi diye bir kavramın ortaya atılmasıdır.

*Fakat uydurmacılığın ve tasfiyeciliğin temsilciliğini yapanlar kendi hareketlerinin sebebini açıkça bir medeniyet ve kültür değişmesi halinde izah etmektedirler. Onlara göre bugün bizim Türkçe dediğimiz şey Türklerin İslâm medeniyeti içinde iken geliştirmiş oldukları bir dildir. Türkiye Cumhuriyetle birlikte bu medeniyetten çıkmış olduğuna veya çıkması gerektiğine göre, eski kültürün taşıyıcısı olan dil de elbette bırakılacaktır. İşte biz "Türklüğün bunca kültür eseri yeni nesiller tarafından anlaşılmıyor" diye yakınırken, tasfiyeciler bizim bu fikrimize katılıyorlar, gerçeğin böyle olduğunu inkâr etmiyorlar. Onlar sadece "doğru olanın bu" olduğunu, yani geçen nesillerle aramızda hiçbir anlaşma ve irtibat kalmadığı zaman Türkiye'nin "modern" bir ülke olacağını iddia ediyorlar.

*Türk tarihinin son yediyüz yılı içinde hiçbir eserin sadeleştirildiği veya "günün diline uyarlandığı" görülmemiştir. Meşrûtiyet devrinin aydınları ne ikinci Murad veya Fatih devrinin, ne onaltıncı ve onyedinci yüzyılların eserlerini sadeleştirerek okudular. Onların öğrendikleri, kullandıkları Türkçe en az üç-dört yüzyıl öncesinin eserlerini rahatlıkla anlamaya yetecek derecede bir dil ve kültür devamlılığı ifade ediyordu.

* Dahası var, biz şimdi kendi çağımızda yaşayan millettaşlarımızın, hatta kendi ana babamızın tecrübelerine yabancıyız. Bu dile bakılırsa, Türk milletinin mazisi Cumhuriyete kadar bile dayanmaz; Türk milleti her on yılda bir hafızasını kaybeden bir hasta durumuna düşürülmüştür. Bu dil hareketinin altında milliyetçilik duygusunun bulunduğu söyleniyorsa, ki gençlerimizin çoğu maalesef böyle zannetmekte ve bu duygulara kapılmaktadır, bu herhalde Türk milliyetçiliği olamaz. Çünkü millet olmanın en bariz vasfı insanları zaman ve mekân içinde birleştiren ortak noktaların bulunmasıdır.
  Alıntı ile Cevapla