PADİŞAH ABDULHAMİT
Velhasıl Avrupa’da yapılan yeniliklerin hepsini en modern şekilde yurdumuzda yaptırdı. Ne yazık ki, 1909 da tahttan indirilince, bütün bu ilerlemeler durdu ve memleket kana boyandı. Abdülhamid han, (İstanbul-Eskişehir-Ankara) ve (Eskişehir-Adana-Bağdat) ve (Adana-Şam-Medine) demiryollarını yaptırdığı zaman, başka memleketlerde bu kadar demiryolu yoktu. Din bilgileri, fen ve edebiyat üzerinde çok kitap bastırdı. Köylere kadar kurslar açtırdı. Parasız kitaplar gönderdi. Savaş gücünü gayb etmiş olan eski gemileri Halice çekip, Avrupa’da yeni yapılan üstün evsaflı kruvazörler, zırhlılar ile donanmayı kuvvetlendirdi. Askeri, subayı öyle şerefli olmuştu ki, bir kahve önünden bir binbaşı geçerken, kahvede oturanlar ayağa kalkarak saygı gösterirlerdi. Öyle bereket vardı ki, bir binbaşının evinde pişen yemekten, bir mahalle fakirlerinin karnı doyardı. Bütün millet, sivil, asker, herkes birbirini çok severdi. Yalnız 1896 yılında, Yunan isyanı oldu. Ethem paşa kumandasında gönderdiği askeri, kendisi saraydan idare ediyordu. Askeri yirmidört saatte Termopil geçidini aşıp, Atina’ya girdi. Bütün Avrupa kumandanları buna şaşırdı. Çünkü, Alman kurmayları, Osmanlı ordusu, Termopili altı ayda geçemez diye rapor vermişti.
İkinci Abdülhamid hanın güzel ahlakını, dine olan bağlılığını, edep ve hayasının derecesini, aklını, ilmini, adaletini, millet için durmadan çalıştığını, hiç can yakmadığını, düşmanlarına bile iyilik ettiğini, masonların aldattıkları ve maşa olarak kullandıkları satılmışları bile af ettiğini anlamak isteyenlere, (Mabeyn baş katibi) Esad beyin (Hatırat-ı Abdülhamid-i han-ı sani) kitabını okumalarını tavsiye ederiz.
Ermeni komitecilerin hazırladıkları ve 21 Temmuz 1323 [m. 1905] günü Cuma namazını kılıp, Yıldız camiinden çıkarken patlatılan bir arabadaki saatli bombadan kurtulunca, binlerce seyirci ve ecnebi diplomatlara karşı, düşünmeden, hemen söylediği şu kelimeler, kalbinin temizliğini, milletin olgun, şefkatli bir babası olduğunu göstermeye yetişir sanırız: (Kendimce en büyük emel, ahalinin rahat ve mesut olmasıdır. Bu uğurda, gece-gündüz nasıl çalışıldığı ve gayret gösterildiği malumdur. Gayret ve hüsn-ü niyetimin min tarafillah mükafatı, şu hadiseden, hıfz-ı Huda ile, emin olmaklığımdır. Onun için, cenab-ı Hakka şükür ve hamd ederim. Müteessir olduğum bir şey varsa, asker evlatlarımdan ve ahaliden bazılarının telef ve mecruh olmalarıdır. Buna, ilelebed teessüf ederim. Tebeamın, hakkımda göstermiş oldukları hissiyata an-samimilkalb memnuniyetimi beyan eyler, afati semaviyye ve erdiyyeden masuniyetleri için dua ederim).
|