|
367 Hüsamettin--Başörtüsü sorunu çözülmezse....(Aydin Menderes roportaj)
Sayın Menderes, Refah-Yol hükümeti döneminde hemen hemen her kesimin kabul ettiği ekonomik alanda gözle görülür iyileşmeler olmuştu. Bu gün de makro ekonomide gözle görülür düzelmeler var. Ama her iki dönemde de dolaylı ya da doğrudan müdahalelere şahit olduk. Burada şu soru akıllara geliyor: Acaba bu sürece müdahale edenler, ülkeyi fazla mı seviyorlar yoksa bu güç paylaşımında ‘gücümüz azalacak’ korkusuyla mı hareket ediliyor?
İster istemez bu tür düşünceler akla gelebilir. Ancak, eğer asker demokrasinin, TBMM'nin, milli iradenin ve onun çözeceği konularda taraf oluyorsa, fikirlerini düşüncelerini bir şekilde bildirebilir. Bunu her kurum yapar, ama bunu şu veya bu şekilde bir baskıya dönüştürüyorsa burada iktidara da önemli bir sorumluluk düşer. Seçmen, millet sadece kendi isteklerine karşı çıkmakta olduğu için askere kızmakla yetinmez elindeki bütün anayasal ve yasal imkanları kullanmadığı ve bu gidişi düzeltmediği için iktidara da karşı çıkmaya başlar. Sonuçta asker aklına esene hangi sebepten olursa olsun karşı çıkıyorsa iktidarlara düşen, münasip bir şekilde buna karşı çıkmak ve millete verdiği vaatleri yerine getirmektir. Çerçeve de yasal çerçevedir, hukuk devletidir. Zaten bu gün için demokratikleşme, hukuk devleti, insan hakları diyerek Türkiye’deki tek demokratikleşme, bir şekilde AB ile de bütünleşmenin bir aracı haline gelmiş, onların da denetimi altına girmiş demektir. Bu itibarla, AB ve dış dünyanın da Türkiye'de laikliğin gevşemesini zayıflamasını istemesi söz konusu olmayacağına göre, AK Parti'nin attığı adımları, ‘laiklik elden gider’ diyerek bunlara karşı çıkmanın, muhalefet etmenin de bir inandırıcılığı fazla kalmamıştır.
Merhum Adnan Menderes, Türkiye’de demokrasiyi gerçek manada ilk başlatan isimdi. Hüsamettin Cindoruk için merhum Menderes’i Yassıada’da savunan avukat deniliyor. Bir taraftan da, Cindoruk’un, 28 Şubat darbesinde önemli roller üstlendiği ve daha sonra kurulan Anasol-D Hükümeti ile 28 Şubat kararlarının uygulanmasında önemli roller üstlendiği de bir gerçek. Cindoruk’la ilgili siz neler söyleyeceksiniz?
Önce sorunuza teşekkür ediyorum. Bütün yönleri ile bir Cindoruk değerlendirmesi yapacağız. Bir önemli gerçeğin milletimiz ve tarihimiz önünde bir kere daha ortaya çıkmasına vesile olacaktır.
“CİNDORUK’TAKİ AHLAKİ EKSİKLİK”
Hüsamettin Cindoruk, Yassıada'da Adnan Menderes'in avukatlığını yapmamıştır. Ne Adnan Menderes'in, ne bizlerin ne Adnan Menderes’in eşi çocukları ya da ondan dolayı Menderes ismini taşıyan her hangi bir kişinin de hiç bir zaman vekaletine sahip olmamıştır. Tabi Cindoruk ‘Ben Menderes’in avukatlığını yaptım’ dememiş ama kendisi için Menderes’in avukatı denildiği vakit, 'Teşekkür ederim ama o onura nail olamadım, gerçi Yassıada’da avukattım, Polatkan’ın avukatıydım ama Merhum Menderes’in avukatı olmadım.' gerçeğini ifade etmemiştir. Böylece ‘Ben ses çıkartmazsam giderek kamuoyu da böyle zanneder’ gibi bir tutumun içine girmiştir. Bana göre bu, ahlaki bir eksikliktir.
CİNDORUK’UN DEMOKRASİ OYUNU
Sayın Cindoruk özellikle 12 Eylül sonrasında demokrasi havariliği yapmıştır. Demokrasinin en büyük savunucusu durumunda idi. Bundan dolayı da kendisi ile ilgili sadece DYP ile sınırlı kalmayan bir ilgi, takdir ve sevgi halesi meydana gelmiştir. Kendisi, TBMM başkanı olduğu dönemde de bu tutumunun bütün gereklerini yerine getirmediyse de buna toz konduracak bir yanlışın içinde de bulunmadı. 24 aralık 1995 seçimlerinde Cindoruk, DYP'den milletvekili yapılamadı ve meclise gelemedi. Daha sonra RP-DYP hükümeti kuruldu. 28 Şubat dediğimiz süreç başladı.
“CİNDORUK DEMOKRATLIKTAN VAZGEÇTİ”
28 şubatın hedefe ulaşmasında en büyük rolü o gün DYP'den ayrılarak Mesut Yılmaz’ın kuracağı hükümete oy veren milletvekilleri oynamıştır. Onlar DYP'den ayrılmasalardı Demirel, Mesut Yılmaz’a başbakanlık görevini verse dahi güvenoyu alamayacaktı. Bu milletvekilleri bir araya gelerek sadece Mesut Yılmaz'ı Başbakan yapmakla kalmadılar, aynı zamanda DTP’yi kurdular. Başına Cindoruk’u getirdiler. Amblem olarak şemsiyeyi seçtiler ve DSP-ANAP’ın oluşturduğu, CHP'nin dışarıdan desteklediği hükümette DTP de yer aldı ve Sayın İsmet Sezgin de bu hükümetin milli savunma bakanı ve başbakan yardımcısı olarak görev üstlendi. 28 Şubat’ın bütün istediklerini de yani o günün adıyla milli güvenlik kararlarını da bu hükümet yerine getirdi. Bu noktada Cindoruk demokratlıktan vazgeçmiş, demokrasiyi bırakmış oldu ve millet de Cindoruk'u demokrasinin yiğit bir savunucusu olarak görmekten vazgeçti. Tam tersine antidemokratik güçlerin işbirlikçisi olarak algıladı. O dönem geçmiştir.
“367 HÜSAMETTİN OLARAK ANILDI”
O dönemden sonra Cindoruk, tekrar faal siyasete dönmedi ve DTP Genel Başkanlığını bıraktı. DTP bu günkü DTP oldu. Zaman Cindoruk’la doğmuş bu olumsuz izleri unutturabilir, en azından hafifletebilirdi. Kendisi siyasetin içinde değildi. Üzerinde bir sorumluluk da yoktu. Ancak bu şartlar içerisinde Cindoruk 28 Şubatçılığına o yetmiyormuş gibi bir de 27 Nisancılığı ekledi. ‘Cumhurbaşkanının seçimine geçilmesi için 367 milletvekilinin mecliste bulunması şarttır’ gibi hukukla uzak yakın alakası olmayan bir iddiayı, bu iddianın sahiplerinden bile çok daha hararetli bir şekilde destekledi. Bununla da günümüzde ‘367 Hüsamettin, 367 Cindoruk’ diye yer yer anılır olmuştur. Bununla da kalmadı, Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanlığına karşı çıkmıştır. Bunu yapabilir ama buna karşı çıkarken, 'bir imam hatip mezunu cumhurbaşkanlığı makamına oturamaz' gibi bir sözü sarfederek hem demokrasi, hem milletimizin milli ve manevi değerleri, hem de 1946-50'den itibaren gelen DP, AP ve DYP geleneğine ne kadar uzak olduğunu tek başına ortaya koyan örnek bir olaydır. Ve çok büyük bir tezat içine düşmüştür.
“CİNDORUK CHP SAFLARINA YAKIŞIR”
Mesela ‘düşük profilli Demirel’ de denilmektedir kendisine...
2002'den bu tarafa Demirel, siyasetin dışında. Günlük siyasetin içinde olmadığına göre, tarih ve yakın tarihimizle ilgili bahisler açılırsa Sayın Demirel üzerinde durulur. Cindoruk'un bu yaptıkları ile ilgili fikirlerim de kamuoyunun büyük bir kesiminin fikirleri ile aynıdır. Cindoruk DP genel başkanı olamaz. Bu çizginin bir politikacısı siyaset adamı olmaktan çıkmıştır. Öyle gözüküyor ki siyaset yaparken dindar çevrelere milli ve manevi değerlerine bağlı seçmene yakın gözükmeye çalışırken Cindoruk takiye yapıyormuş. Kendisi bir bakıma DP, AP ve DYP’ye uyan, yakışan bir siyaset adamı olmaktan çok, CHP saflarına uygun bir kişi portresini ortaya koydu. Bundan geçtiğimiz Eylül ayının başlarında bir gazeteye verdiği demeçte: “Artık merkez sağdan bir şey olmaz, kurtuluş yolu merkez soldur” demek suretiyle kendi zamirini de bu şekilde açığa vurmuş oldu.
“MİLLET YENİ BİR PARTİ İSTEMİYOR”
DP için bundan sonraki süreç ne olur. Türkiye’nin yeni bir oluşum ya da siyasi partiye bakışını da değerlendirir misiniz?
Türkiye'de yeni bir partiye ihtiyaç yoktur. Zaten milletimiz yeni bir parti de istemiyor. Ama 1946'dan gelen Demokrat Parti, Adalet Partisi ve DYP'nin bir temsilcisi, o düşüncelerimizin bu günkü takipçisi olabilecek, milletimizin milli ve manevi değerleriyle barışık, tekrar kendi geleneğine dönmüş ve Türkiye ve dünya güncelinden kopukluğunu gidermiş bir demokrat partinin mevcudiyeti, hiç olmazsa DP'nin bundan sonra böyle bir hal alması faydalı olur. Böyle bir oluşumun hemen Türkiye’deki bütün siyasi dengeleri de değiştirmesi beklenmemelidir. Ama bu istikamette bir DP, kamuoyunun oluşması, iktidarın da muhalefetin de daha yararlı bir çizgi üzerinde yürümelerinde, aldığı oy ne olursa olsun etkili ve faydalı olacaktır. Böyle bir gelişme olumlu karşılanır ancak kendisi çok büyük hatalar yapmadığı taktirde, Allah korusun ülkemizin başına dış politika ile ilgili çok büyük musibetler gelmediği taktirde AKP'nin önümüzdeki dönemde bir miktar oy kaybetmesi beklenebilir ama bir yanda da AKP'nin yerini alacak bir alternatif siyasi partinin varolanlardan ya da kurulacak olanlardan hemen ortaya çıkacağı gibi bir izlenim almıyorum. Ama dediğim gibi yeni bir partiye millet kayıtsızdır, istemiyor. Ama dediğim şartlarda DP'nin kendini kendi geçmişine dönmek suretiyle yenilenmesi Türk siyaseti için önemli faydaları beraberinde getirir...
“AĞAR HİÇ DÖNMEMELİYDİ”
Size bu konuda hiç danışıldı mı? Siz, DP'yi bu söylediğiniz konuma taşıyacak bir isim önerdiniz mi? Ağar ya da Cindoruk bunun için yeterli mi?
Hayır ben, bu konuda bana henüz danışılmadı. 2003 Eylülünden 2005 Mayısındaki DYP kongresine kadar, üyesi olmadığım halde Genel İdare Kurulu ve Başkanlık Divanına çağırıyorlardı, orada düşüncelerimi söylüyordum. Gerçekleşmedi, zaten 2005 kongresinden sonra da Ağar ve DYP yönetimi bağlarını büsbütün kopardı. Ben farklı ve önemli olaylar karşısında önce mektupla sonra basın toplantısıyla yine ikaz etmeye çalıştım fakat faydalı olmadı. Göz önüne alınmadı. Ağar'ın bir an önce gitmesi lazımdır. Zaten hiç dönmemeliydi. ‘İstifa ettim’ diyen kendisi. ‘Sözlü yaptınız, yazılı yapmayacak mısınız?’ dendiğinde ‘Devlet memuru muyum ben, siyasetçiyim. Sözlü istifa istifadır’ diyen kendisidir. ‘Tekrar döner misiniz’ denince de ‘Bunu yapmak için insanın ar damarının çatlamış olması lazım’ diyen de kendisidir. Bu itibarla zaten şu anda DP’nin başında bir Mehmet Ağar olmaması gerekiyor. Ne olmalı; DYP Genel İdare Kurulu’nun(GİK) acele bir Genel Başkanvekili seçip olağanüstü büyük kongreye gitmesi icap eder. Şu ana kadar bu süreç işlemeliydi. Bu sürecin önü kapatıldı.
“AĞAR VE CİNDORUK’LA OLMAZ”
Ama önümüzde bir zaman var bu zaman içinde kuvvetli bir ihtimal olarak Cindoruk'un aday olmayabileceğinden de söz edebilirim. Ağar, sonuna kadar kendi adına olmadığı takdirde bir emanetçi için DP zeminlerini zorlamaya çalışacaktır. ‘Cindoruk adaydır’ gibi sözleri söylemesi bu oyunun bir parçasıdır. DP, buna seyirci kalmaz. Buna sessiz kalmaz. Sessiz kalmayız. Mutlaka milletimizin ruh köküyle, kendi geçmişi ile Türkiye ve dünyanın günceli ile irtibatlı yüzde yüz demokrat, DP’li, AP'li ve DYP'li, o geleneğin devamı olacak bir kişi, siyaset adamı DP'nin başında yer alacaktır. Bunun için elimizden geleni yapacağız. Ben de elimden geleni yapacağım. Ama ne olur noktasında çok ayrıntıya giremem. Desteklediğim isimler olabilir. Ama ağar Cindoruk bunların hiç biri olmaz. Arayacağız arkadaşlarla görüşeceğiz. En uygun olanı seçeceğiz..
kaynak: habervaktim.com
|