Tekil Mesaj gösterimi
Alt 12-27-2007, 18:23   #75
Kullanıcı Adı
aksavaşçı
Standart SULTAN İKİNCİ ABDÜLHAMİD Hakkında Herşey
Ben Diplokatim Demekle Diplomat Olunmaz
II. Abdülhamid Han, hiçbir devlete söz verip bağlanmadı ve devleti daima savaş felaketinden uzak tutmaya gayret etti. Bunu da takip ettiği kendisine has "denge" politikasıyla başardı. Bu hususta kızı Ayşe Sultan'a şunları anlatmaktadır"Devletimin menfaatlerini düşünmeden hiçbir devletin arzusuna hedef olamazdım. Avrupa'da siyasi vaziyet her an gerilmekte idi. Ne zaman olsa umumi bir harp çıkacaktı. Fakat, bizim bir tarafa temayül göstermemiz, yavaş yanmakta olan bir ateşi alevlendirebilir-di. Buna sebep olarak biz gösterilirdik. Adımlarımızı saymaya, hesapsız hareket etmemeye mecburduk. Herkes 'Ben diplomatım' demekle diplomat olamaz. Bismark hakiki diplomattı. Avrupa'nın ruhunu bilirdi. Kendisiyle hususi muhaberatım vardır. Aramızda karşılıklı birçok mektuplar gönderilmiştir. Almanlar askerlikte ve çalışkanlıkta birinci derecede bir milletti. Ama Rusların nüfus kuvvetine, İngilizlerin sinsi politikalarına karşı gelebilirlermiydi, burası kestirilemezdi. Ben hiçbir devlete söz verip bağlanmadım. İngiltere'nin ve Fransa'nın gözleri daima Şarkta idi. Bilhassa Müslümanlarla aramızda nifak çıkarmak emelleriydi. Kuvvetimizi bu suretle kırmak istiyorlardı. Halifelik politikasıyla bunu önlemek istiyordum. Bir çıbanbaşı çıkartmamak için çok çalıştım. Avusturya imparatoruyla da ayrıca dostluğum vardı. Pek eskiden başlayan bu dostluğumun mahiyeti hususidir. Amcam Sultan Aziz'le beraber Avrupa seyahatinden çıktığımız zaman Viyana'da hastalanmıştım. İmparator beni misafir olarak Schönbrunn Sarayı'nda alıkoydu. Tedavi ettirdi. Amcamdan 14 gün sonra İstanbul'a hareket ettim. Bu dostluktan istifade ederek politikamızı takviye ettim. İtalya Kiralı Umberto da dostumdu. Oğlu Victor Emanuel seyahatle İstanbul'a geldiği vakit Umberto bir bomba suikastiyle öldü. Veliahd Emanuel buradan giderken daha bizim suları terk etmeden kral oldu. Bu da ahbaplığımıza vesile teşkil etti. Emanuel'in zevcesi, Karadağ Prensi'nin kızıydı. Karadağ Prensi'ni daima elimde tutuyor ve maaş veriyordum. İyi adamdı. Bulgarlara gelince; onlar Rusya'nın şımarık çocuklarıydı. Bulgaristan Prensi Frdinand'ı hususi yaverim yaparak okşuyordum. Görüştüklerim arasında Ferdinand kadar şeytani zekaya malik bir kimse tanımadım diyebilir. İşte bu şımarık çocukların başında, hayret verici bir zekaya sahip oİan bu prens bulunuyor. Rusya gibi bir kuvvete dayanıyordu. Harb gailesinden daima sakındım. Allah millet ve devletime zeval vermesin."
aksavaşçı isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla