SULTAN İKİNCİ ABDÜLHAMİD Hakkında Herşey
Simendifer Politikasi
Bağdat Demiryolu
Abdülhamid Han'ın yaptığı demiryollarının gayesi birinci derecede askeri ve siyasi, ikinci derecede de iktisadi ve ticaridir.
Vatanın müdafası için herşeyden önce demiryolu inşaası zaruret teşkil ediyordu. 1877 Türk-Rus harbinde zarureti büyük çapta ortaya çıkmıştı. Balkan isyanlarıyla bu harpten alınan dersler, ondan sonra Rumelide hemen iki hattın yapılmasını gerektirmiş ve ilk olarak Selanik-İstanbul hattıyla, Manastır-Selanik demiryolu vücuda getirildi. Abdülhamid düşmanlarının bile; "eğer bu hatlar Abdülaziz devrinde yapılmış ve 300 milyon altın borcun onda biri bu işe harcedilmiş olsaydı, 1875 Balkan ayaklanmalarını hemen bastırmak ve belki de Türk-Rus harbini önlemek mümkün olurdu." Şeklindeydi. Nitekim bu hatların 1897 Türk-Yunan Harbinde muazzam faydaları görüldü. (180)
II. Abdülhamid Han zamanında Türk topraklarına döşenen demiryolları, evvela Rumeli'de 1993, sonra Anadolu'da 2507 kilometreye yükseldi.Halbuki Berlin Muahedesinden evvel demiryollarının uzunluğu toplam 1145 kilometreden ibaretti.
Abdülhamid Han'ın demiryolu siyaseti, dış politikası ile içice idi. Batılı teşebbüs ve sermaye ve teknik merkezlerinin Türk demiryollarını doğrudan doğruya üzerlerine alamaycaklarını başka tavizler talep edeceklerini anlayarak demiryollarının inşası için işi siyasi bir faydaya bağlayarak hem devlet emniyetini garinti altına almak, hem de memleketi büyük bir askeri ve iktisadi kıymete kavuşturmayı düşünerek harekete geçti.
Yükselen endüstrisiyle İngiltere'nin karşısına dikilmekte olduğunu gördüğü Almanya'ya kollarını açtı ve karadan Hindistan demiryolunun en hassas istikametini çizen Anadolu-Bağdat demiryolunu Almanlara ihale etti. Böylece, Batılı iki büyük ve rakip devleti, kendi topraklarında tecelli edici bir karşılaşmaya davet ederek rekabeti kızıştırdı. Birinden birini tutmakla öbürünün şerrinden korunuyor ve hem devlet emniyetini sağlayıcı . hem de vatanı demiryoluna kavuşturucu bir nimete erdiriyordu. Şartlarda da bu hesaba göre bir kolaylık ve hafiflik temin ediliyordu. (181)
Avrupa'da sanayi inkılabı sonucunda ulaşımda demiryolu teknolijinin ortaya çıkması, ulaşımda meydana getirdiği kolaylık, Doğu Akdeniz'i Basra Körfezi'ne demiryolu ile bağlamak projeleri gündeme geldi. İngilizler, Hindistan hakimiyeti için 1840'lı yılların başından itibaren yoğun bir çalışma başlattılar ve projeler hazırladılar. 1856'da William Andrew , İskenderun'dan başlayıp Fırat Vadisi'ni geçerek Hindistan'a ulaşacak bir demiryolunun İngiltere'nin Hindistan'daki hakimiyetini iyice artıracağından bahsediyordu. 1869'da Süveyş kanalının açılması ve buranın kortrolunun 1881 'de İngilizlerin eline geçmesi İngilizleri deniz yolunun daha rahat olması hasebiyle bu projeden vazgeçirtti. Bundan sonra projeyle Almanya ilgilenmeye başladı. Almanya , Berlin'den Bağdat -Basra'ya kadar uzanacak 3B Projesi (Berlin-Bosfor-Bağdat) demiryolu ile hem Anadolu ve Mezopotamya'nın ekonoik zenginliklerinden faydalanmak hem de Basra limanına kadar uzanacak bu demiryoluyla İngiltere'yi Hindistan'da tehdit etmek istiyordu. Bu demiryolu Almanlar için büyük bir önem arzediyordu.
Alman İmparatoru 11. Wilhelm, Bağdat demiryolunun imtiyazını almak için 1888 ve 1898'de iki kez Sultan'ı ziyarete gelmiş ve neticede Bağdat Demiryolu imtiyazı Almanlara verilmişti. İngiliz ve Fransızlar, bu hattın, Doğu Akdeniz-Suriye-Irak hattında yeralmasını isterlerken, Almanlar Anadolu içlerinden geçmesini istiyorlardı. İngiltere ve Fransa'ya verilecek yukardaki hat imtiyazına Sultan, bu hattın güneydeki Osmanlı vilayetlerini devletten koparacağı endişesi ile bakıyordu. Bu nedenle Anadolu içlerinden geçmesini isteyen Almanlar'ı tercih etti. (182)
II. Abdülhamid Han Bağdat demiryolunun Osmanlı devletine faydasının ekonomik ve askeri alanda büyük olacağına inanıyor, kalkınmanın özellikle İmparatorluğun Asya topraklarına yöneltilmesi İslam birliği politikasına uygun olacağı ve buradaki Müslümanlarla kaynaşmanın daha kolay ve rahat olacağına inanıyordu. Demiryolunun Anadoludan geçerek Bağdat'a ulaşması ile zirai ürünlerinin çürümesi önlenecek, yok pahasına satılmayacak, madenler atıl kalmayacatır. Askeri yönden faydalarına gelince; askerin intikalinin ve ihtiyacının daha çabuk ve seri sağlanması, geçtiği yerlerde kuvvetin sağlamlaştırılması başta geliyordu.
Bağdat Demiryolu Projesi Avrupa'da Hasta Adamı tedavi edici ve kuvvetlendirici bir unsur olarak değerlendirildi. Ortadoğu'ya Alınan emperyalizmini tesis edici bir yol olarak görülen Bağdat Demiryolu, İngiliz ve Fransız koloniyalizmi içinde bir tehdit olacaktı. Bu tehdit, 1904'den sonra İngiltere, Fransa ve Rusya'yı bira-raya getirdi. Almanya'nın Drang Nacysa ve Rusya'yı bir araya getirdi. Almanya'nın Drang Nacy Osten (Şark'a doğru) yolu kesilmek isteniliyordu. Bağdat Demiryolu Projesi, Avrupa'da 1. Dünya Harbinin önemli sebeplerinden birisini teşkil etti. (183)
Sultan II. Abdülhamid, İngiliz, Fransız ve Ruslar'ı da tatmin edecek, seslerini kısacak bir demiryolu imtiyazları verdi. Böylece Dengeci bir politika ile serlerini def etmeye çalışıyordu.
Batı Anadolu'da İzmir-Kasaba arasındaki demiryolu yapımı Fransızlar'a da Suriye ve Lübnan'da imtiyazlar verildi. Ruslara da "Karadeniz Andlaşması"yla Doğu Anadolu ve Karadeniz Bölgelerinde demiryolu yapımı imtiyazları verildi. (184)
Bağdat Demiryolu ile emperyalist devletlerin emelleri altüst oldu.Bağdat Demiryoluyla , Hindistan korkusunu aşılayarak İngilizleri dize getirmiş, Rusları İskenderun istikametinde "ılık denize inme" politikasından vageçirtmiş, Hicaz demiryoluyla da İslam birliği idealini pırıldatarak fevkalade korkutmuş ve Rusları Filistin'deki "Makamat-ı Mukaddese" koruyuculuğundan dönmeye mecbur bırakmıştır. Abdülhamid Han'a düşmanı dahi bu dahiyane politikasını şöyle dile getirecektir: "Artık Büyük Petro'ların, İkinci Katerina'ların emelleri altüst olmuştu. Çar, Avrupa 'da,Osmanlıların tarihi mirasçısı sevdasından vazgeçtiği gibi, Filistin'de Mukaddes toprakların koruyucusu olmak fikrinden de yavaş yavaş vaz geçiyordu. İşe Büyük bağdat hattı Rusya'nın bütün siyasi teşebbüslerine mani oldu."
|