SULTAN İKİNCİ ABDÜLHAMİD Hakkında Herşey
MERHAMET ADALETI ASINCA
Merkezi Selânikde bulunan üçüncü ordunun bazı subayları, İngiliz casusları tarafından bol para, makam ve çeşitli vaadlerle aldatıldı. 7 Temmuz'da teğmen Atıf tarafından Şemsî paşa öldürüldü. Masonların ve Yahudi destekçilerinin idare ettiği ve ellerinde İngiliz, Fransız silâhları bulunan hareket ordusu İstanbul'a yürüdü. Halîfe, merhametinin çokluğundan hazret-i Alînin içtihadına uyarak, bunlara karsı kovmadı. Böylece devleti ele geçirenler yasına ettiler.
Liderler Adil olmalıdırlar. Kimlere karşı nasıl merhamet edileceğini iyi hesaplamak zorundadırlar. Aksi takdirde sosyal dengenin bozulmasına sebep olabilirler.
Peygamberimiz zamanında, Mekke kâfirleri de, Medine'ye hücum edince, Peygamberimiz, Bedr, Uhud ve Hendek'de, az kuvvet ile cihâd ederek, bunların Medine'ye girmelerine mâni' oldu. Sultan Abdülhamid Han, İslam alimlerinin eserlerinden iktibas ettiğimiz Ayeti Kerimenin meali şerifi: (İsyan edenler ile harb edip, bunları itaate getirin!) emrine uymadı. İslam alimleri Sultan Abdülhamid Han'ın Peygamberimizin bu sünnetine ve bu farza uymadığı için, facia ve felâketlere sebep olduğunu belirtmektedirler.
II. Abdülhamid Han, herşeyin hesabını huzuri ilahide bir gün vereceğine inanarak ve insanların da felakete sürüklenmelerine gönlü razı olmayarak çok hassas davranır bu nedenle merhameti adaletine galip gelirdi. Merhamet ve şefkatindendir ki "hiçbir Müslüma-mn burnu kanamasın" diyerek O muhteşem saltanatı terketti.
Adalet lidere değil, lider adalete tabi olmalıdır.
II. Abdülhamid Han, adalet teşkilatını devrinin alim ve fadıl-larından olan Ahmed Cevdet Paşa (Mecelle'nin yazarı) ve Abdur-rahman Paşa'ya teslim etti. Her işe el atan, kendi eli olmadan hiçbir işe güvenmeyen Abdülhamid Han, Allah korkusu ve şeriat saygı ve sevgisiyle üstüne titrediği adalet sahasını en emin insanlara bıraktıktan sonra ona asla karışmaz, adalet cihazının istiklalini, kendi adına kaza icra edildiği halde, nefsinden ve makamından üstün tutardı. Adalet ona değil, o adalete tabiydi.
Memur tayinlerinde bile Sultan Abdülhamid Han'ın müdahale etmediği sadece bir sınıf memur vardı ki o da hakimlerdi. (192)
33 Yıllık saltanatı boyunca sadece bir kişinin idamını onay-
ladı.
II. Abdülhamid Han'ın devrinde sadece bir kişi bile onun iradesiyle öldürülmemiştir. Yine onun devrinde, hakimlerin verdiği haklı idam hükümlerinden de hiçbiri onun tarafından tasdik edilme-
mis ve bu cezalar daima süresiz hapse döndürülmüştür. Sadece sarayda meydana gelen bir olaydır ki o da idam fetvası veren Şeyhülislamın zoru ve sarayda cereyan etmesindeki nezaket ve padişahın merhameti istismara yeltenici karekteri bakımından tasdikle neticelenmiş ve faili Beşiktaş'ta asılmıştır. (193)
Sebebine gelince; Haremağası içtikten sonra rakibi haremağa-sının odasına girmiş ve onu tabancayla vurmuş ve daha başka numaralar yaptıktan sonra Padişahın odasına girmeye kadar yeltenmiş olan biriydi. Sultan Abdülhamid Han bu suçu işlemiş olan kişiyi dahi idam cezasının dışında tutma ihtimaline karşı bütün devlet büyükleri ayaklanmış ve Şeyhülislam huzuruna çıkarak;
"Şahane merhametinizi tebcil ederim, Fakat Şeriatın emriyle bu adam da idaı;ı edilmeyecek olursa, ortada ibret misali diye hiçbir şey kalmaz" diyerek cezanın tasdikini istemiş, Sultan da 33 yıllık saltanatı esnasında verdiği ilk ve son idam kararı olmuştur. (194)
Şeriatın ölüm cezası verdiği yerde affa giden Abdülhamid Han, bu hakkını da şeriatten alıyor ve her iki halde de şeriatın yolunda olmak üzere,daima merhameti ahirete tercih ediyordu. II. Abdülhamid Han'a yapılan iftiralar karşısında dayanamayan eski dahiliye nazırlarından Reşit Bey bir yazısında şunları söyleyecektir: "Ben artık ömrümün sonuna gelmiş bir insanım. Allahu Tealaya ve ebedi hayat ve hesap gününe inanıyorum. Artık insafa gelmenin ve hakikati göstermenin zamanı gelmiştir. Abdülhamid'in öldürdüğü tek insan mevcut değildir. " (195)
Mabeyn baş katibi Es'ad Bey, yazdığı "Hatırat-i Abdülhamid-i han-ı sani" isimli eserinde; Sultan'ın güzel ahlâkım, dîne olan bağlılığını, edep ve hayasının derecesini, aklım, ilmini, adaletini, millet için durmadan çalıştığını, hiç can yakmadığım, düşmanlarına bile iyilik ettiğini, masonların aldattıkları ve maşa olarak kullandıkları kişileri bile af ettiğini çok güzel bir şekilde anlatmaktadır.
|