SULTAN İKİNCİ ABDÜLHAMİD Hakkında Herşey
DÜNYA MALI
Tanzimatçılar, Abdülhamid Han'ı tahttan indirmekle kalmadılar, elindeki bütün mal varlığını talep ettiler. Ve hatta ticaretten kazandığı ve çocuklarının ihtiyaçlarım karşılamak için birikterdiği parasını bile istiyorlardı.
Hükümet, Sultan Hamid'in Doyçebank ve Selanik bankalarındaki nakit parası ile hisse senetlerinin alınmasına, ikinci ve Üçüncü Orduların ihtiyaçlarına kullanılmasına karar vermiş, paralar,hisse senetleri ve ehhamın bulundukları Avrupa merkezlerinden Selanik'e getirilerek sabık padişaha verilmesini, onun da bir mazbata ile Orduya teslimi için gerekli evrak hazırlanmıştı. Önce, banka umum müdürlüklerine Sultana Hamid'in para ve hisse senetlerinin Selanik'e gönderilmesi için hazırlanması mektupları imzalaması geriki-yordu(301)
Diretince de ölümle tehdit ettiler. Bunun üzerine:
"Ben kalabalık bir ailenin babasıyım. Padişah olduğum zaman şehzadeliğimde çalışıp kazandığım paranın bir kısmını cülus bahşişi olarak kendi kesemden verdim. Çünkü ben biraderlerim gibi avare yaşamaz, oturmaz, dinlenmez, çiftliklerimde çalışırdım. Kazandı-
ğım parayı benden sonra evladü iyalim alsın diye bankaya yatırdım. Ben hazineye ait mücevheratı da muhafaza ettim. Devletin parasını kimseye vermedim. Evlatlarıma bu paradan, mücevherattan bir dirhem dahi vermedim. Padişahlığımda devletin borçlarını hafiletme-ye muvaffak oldum. Oğullanma ancak bir han vermiştim. Kızlarım evlendiği zaman birer ev almıştım. Şadiye, Ayşe, Refia Sultanlar'ı evlendıremedim...Yalnız Şadiye ve Ayşe Sultanlara birer ev verdim. Refia Sultana o dahi kısmet olmadı. Bu kızlarıma birer taş yaptırmıştım. Çeyiz paralarını onar bin lira olarak ayırmıştım. Bunlar da zavallı çocuklarıma verilmedi. Ellerinden gitti. Haremlerimin (hanımlarımın) ellerinde hemen hiç para yoktur. Küçük erkek evlatlarım Abdürrahim, Nureddin, Abid efendiler beş parasızdırlar. Sonraları ne olacak? İşte bu sebeplerden dolayı bankadaki parayı veremem." (302)
Bu sözler üzerine ikna olmayı bırakın, tehdit etmeye başladı
lar. Herşeyini almak istiyorlardı. Ve hatta öldürmeyi. Ama halkın
sevdiği patişah ölürse halk ne der korkusu ile bunu yapamadılar. Ni
tekim Rasim Bey, "Vermezseniz sizi de kızlarınızı da bodruma indi-
rip hapsederler" tehdidinde bulunuyordu.
Sultan "Ben hayatta çok şey gördüm. Padişahlığımda hiç rahat huzur görmeden çatışmakla ömrüm geçti. Şehzadeliğim bahtiyardı. Halbuki bu zavallı masum evlatlarımın hali ne olacak? Bu üç kızımı evlendirmek bile nasip olmadı. Bu çocuklar benim felaketimle kavrulup hayatlarını kayebediyorlar. Burada gençlilklerini heba etmelerini asla istemem. Gitsinler, mesut olsunlar. Oğlum da tahsile gitsin. Bakınız ne hale geldi. Sinir içinde kıvranıyor" diyerek son derece üzülüyordu. Ama dinleyen kim. Yine Sultan Abdülhamid Han, bu zalimlere karşı belli şartlar ileri sürerek bankadaki parayı onlara teslim etti. (303)
Paraların tesliminden bir gün sonra Rasim bey, Abdülhamid Han'a "Efendim, bu paraları verdiğinizde gösterdiğiniz metanete hayran oldum. Vallahi ben on liramı düşürmüş olsam otorduğum odanın kapısını bulamayacak kadar kendimden geçer, kederimden ne yapacağımı şaşırırdım" deyince ;
"Rasim Bey! Mal habistir. Bir elden gelir, diğerinden çıkar. Siz benim elimde büyümüş, yetişmiş adamlarsınız. Ben ise nice şeyler görmüş geçirmiş insanım. Maruf tabiriyle sakalımı değirmende ağartmadım. Bana bunları Allah verdi. Yine o aldı" (304)
Hakan Hazretlerinin muhafazasına memur erkan-ı harp binbaşısı Ali Fethi Okyar Bey'e de "Bu istenen servet, senelerce, ceb-i hümayunumuzun aidatından ve Hazine-i Hassa'dan tasarrufu edilmiş olan meblağın sadece mütavasi birkısmıdır. Ben otuzki sene içinde şahsıma kanunen, örfen, irsen ayrılmış bu paraları, seleflerim gibi har vurup harman savurmadım, mektepler, hastahaneler, her türlü hayrat yaptım. Şimdi Ordumuzun ihtiyacı için isteniliyor. Feda olsun...Milletin verdiği millete gidiyor." (305)
"Adalet Bir gün Tecelli Edecek, Hak yerini bulacaktır. "
Daha sonra yine şahsına ait mücevher ve kıymetli ziynet Avrupa merkezlerinde satılarak bedelinin Osmanlı Donanma Cemiyetine armağen edilmesini belli şartlar muacehesinde kabu ediyordu. Bu şartlardan biri de hayatının emniyet ve kefalet altına alınması isite-ği idi. Bunun için Fethi Okyar Bey'e ; "Ben, ferdlerin en iyi veya en kötü şahsi düşüncelerinin, onların ancak kudret ve karar sahibi olabildikleri müddetçe kıymet ifade ettiklerinin sonsuz tecellilerine şahit olmuşumdur. Hayatımın teminat altına alınmasını sırf bu itibarla devletin Resmi taahhüdüne bağlanmasını istiyorum. Yoksa, adil bir mahkeme önüne çıkarılıp saltanatımın hesabını vermeye ve böyle bir mahkeme beni cezaya müstehak görürse bunu çekmeye hazırım." "..Allah adildir. Hakikat zayi olmaz. Birgün gelir, bu adaletle hak, doğruyu yanlışdan ayırır..." (306)
Sultan'ın Osmanlı Bankası'ndaki nakit mevcudu yüzüçbin ye-diyüz küsur Osmanlı altını idi. Doyçebank'ta ondört çanta içinde onaltı bin dörtyüz doksanüç Anadolu Şimendifer tahvili, doksanse-kiz Bonne de Jouissance, üç bin Selanik Limanı hisse senedi, Kre-diliyone'de elliiki bin dörtyüz otuzbur Osmanlı altını vardı. (307)
Sultan Abdülhamid Han, hiçbir yere çıkmama ve kimse ile temas kurmama yasağı bütün aile ve yanındakiler için de tatbik ediliyordu.
|