Tekil Mesaj gösterimi
Alt 12-27-2007, 18:41   #7
Kullanıcı Adı
aksavaşçı
Standart SULTAN İKİNCİ ABDÜLHAMİD Hakkında Herşey
SIYASI DEHA
California Üniversitesi'nde Türkçe ve Yakındoğu tarihi sahasında profesörlük yapan, Osmanlı arşivleri konusunda yaptığı geniş araştırmalarla tanınan Prof. Dr. Stanfort Shaw İstanbul'da verdiği "Sultan II. Abdülhamid Han" konulu konferanstaki konuşmasından kısa bir özet sunmak istiyorum.

"II. Abdülhamid Han, en önemli Osmanlı Padişahlarından biridir. Ülkenin en çalkantılı ve zor döneminde başta bulunmuştur. Birçoklarının haksız Osmanlı İmparatorluğuna 'Avrupa'nın Hasta Adam' lakabını kullandığı devirde, İmparatorluğun tamamen çözülüp dağılmasına engel olmuştur. Abdülhamid Han, bir ıslahatçı, reformcu olarak görmekteyim. Saltanatı sürecinde bir çok yenilikler getirmiştir. Padişahlığı sırasında uyguladığı mali ıslahat projeleriyle imparatorlğu nisbeten bir refah havasına sokmuştur. Onun zamanında yeni karayolları, demiryolları inşa edildi. Kapitülasyonlardan faydalanarak gelişmiş yabancı postanelerle rekabet edebilecek bir posta teşkilatı kurdu. Tanzimatla ortaya çıkan yetki ve denetim alanları kesişen idari kuruluşlar düzenli bir hale geldi. Çeşitli alanlarda eğitim ve öğretim kuruluşları yapıldı. İmparatorluğun her tarafında hastane, yetimhane gibi kurulmar açıldı.

"Sultan II. Abdülhamid Han'ın muhafazakar veya gerici olduğu düşüncesi veya yorumunun, onun mutlak idaresi yanısıra İslamcı tutumuna dayanmaktadır. Muhakkak ki ülkede İslam dinini ve kuruluşları güçlendirme hareketlerini teşvik etti. Yeni yeni camiler inşa edildi. Eskiler tamir gördü. Dini öğretim yapan mektepler teşvik edildi. Abdülhamid devrinden günümüze kadar İslam inancının güçlenmesi, kuvvetlenmesi, İslam dininin teşvik edilmesi, Batı tarafından yanlış olarak çoğu zaman basit bir görüşle 'gericilik" olarak nitelendirildi. Halbuki günümüzde İngiltere, Fransa, Almanya ve Amerika Birleşik Devletlerinde ve başka ülkelerde dine ilginin yoğunlaşması, dini kuruluşların değişik alanlarda faaliyetleri gericilik ve yobazlık olarak görülmüyor. Sovyetler Birliğinde ve Doğu Avrupa'da dine ve kiliseye özgürlük tanınması memnunlukla karşılanıyor. Olgun ve hoşgörülü İslam dinini tehlikeli bir tutuculuk akımı diye yorumlayanlar, Hıristiyan dininin yenilenmesini demokratik bir çağdaşlaşma olarak görebiliyorlar.

Kısaca özetlersem, II. Abdülhamid Han'ı kendi anlayışı ve zamanı çevresi dahilinde bir ıslahatçı olarak görüyorum. İmparatorluğu maddi yönden modernleştirerek birinci Dünya Savaşı sonuna ka-194 dar dayanmasını mümkün kıldı. Bunu müstebit bir idare kurarak • gerçekleştirdi; Ama Tanzimatla gelişmekte olan demokratik düşünce, hareket ve kuruluşları bunları baltaladı. Son söz olarak söylemek isterim ki, Sultan 11. Abdülhamid Han, zamanının en büyük padişahıydı. 19. Asırda ondan daha iyi bir siyasi adam göstermek mümkün değil"

"Abdülhamid Han, başta olsaydı devlet felaketlere duçar olmazdı"

Sultan'ın Jön Türk muhaliflerinden Ahmet Reşit Bey hatıralarında şunları yazar: "Düşünülebilir ki, acaba Sultan Hamid'in siyasi hariciyesi devam etseydi bu neticelerden ihtilas (l. Dünya Harbi'nin kötü sonuçlarından kurtulma) mümkün olabilir miydi? Bu suale müsbet cevap vereceğim. Zira, 1. Dünya Harbi Avusturya ile Rusya'nın , daha doğrusu Islavlık'la Cermenlik'in müsademesiydi. İngiltere ile Fransa'nın bu harbe iştiraki de Almanya'nın mülken ve ikti-saden gösterdiği büyüme ve genişlemesinin neticesiydi. Kaldı ki, Balkanlılara Türkiye ile muharebe cesaretini veren ve binaenaleyh harbe sebep olan ahvalden biri Arnavutluk seferi, İkinci İtalyan Harbi (1911 Türk-İtalyan Harbi) idi. Devletin ipleri Sultan Hamid'in
elinde bulunsaydı, ne o sefer vukua gelir ne de o harp. Çünkü Arna-vutlar'a şikayet sebebi verilmez, Trablusgarp'ın müdafaası terk olunmak şöyle dursun ihmal bile edilmeyerek İtalyanlar'a taarruz kapısı açık bırakılmazdı."
aksavaşçı isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla