Tekil Mesaj gösterimi
Alt 12-27-2007, 18:42   #9
Kullanıcı Adı
aksavaşçı
Standart SULTAN İKİNCİ ABDÜLHAMİD Hakkında Herşey
GERÇEK AILE REISI
II. Abdülhamid Han'ın şahsiyeti hakkında, İngiliz koramirali Sir Henry Woods hatıratında şöyle demektedir:

"Bana göre Sultan Abdülhamid, gelmiş geçmiş osmanlı padişahları arasında en müstesna mevkii işgal edenlerden biridir...Osmanlı Devletinin kuruluşundan beri gelen ve başarılı hükümdarlardandır. Çok sakin ve gösterişten uzak bir halde yaşardı. Bir meseleye çözüm ararken, mütehassıslarını dinler, ancak onların fikirlerine esir olmazdı. Şehzade iken de akıllı, nazikti ve o zaman da İstanbul'a gelen seçkin Avrupalılar kendisini ziyaret etmek isterlerdi....Eğer Sultan Abdülhamid Han olmasaydı, devleti akıllı idare etmeseydi, devlet çoktan yıkılmış olurdu. Türkiye'yi para ve personel bakımından kemiren, yoksul bırakan, gelişmesini durduran Doksa-nüç Rus harbininin yaralarını sarabilmesi hayrete şayandır. Dış borçlan ödedi, orduyu kuvvetlendirdi ve Osmanlı devletini gene dostluğu ve ittifakı aranır bir hale getirdi...
Sultan Abdülhamid düşürülmeseydi, Birinci cihan savaşı patlamayacaktı. Aksine farz etsek bile Sultan, Türkiye'yi tarafsız bırakacak ve harbden sonra hiç yıpranmamış bir Türkiye, yıpranmış devletler arasında sivrilecekti...Yoksul halk tabakalarının bütün dertleriyle üzülerek ilgilendi ve doğrusu hıristiyan tebaasını da ayırmadı. Çok büyük olan servetini bu yolda kullandı...Devlet yönetimini Bab-ı Ali'den Yıldız'a alarak sistemi bozdu. Avrupa büyük basınını günü gününe ve mühim kitapları yayınladıkları aynı yıl tercüme ettirip okur veya okuturdu. Bu şekilde 6.000 kitap tercüme ettirmiştir ki, defterler halinde kütüplanesinden çıkmıştır.

Mükemmel dış politikasının esas prensipleri; soğukkanlılık, hareketsizlik, harp tehlikesini atlatmak, devletlerin aralarındaki en uyuşmaz noktaları, düşmanlıkları, kıskançlıkları derhal teşhis edip, Osmanlı lehine kullanmaktı...Sabahın erken saatlerinden gecenin geç saatlerine kadar çalışarak pek az uyurdu. Halifelik sıfatına, diğer padişahlardan çok daha ehemmiyet vermiştir. Dünyanın her tarafındaki Müslümanlarla meşgul oldu. Onları İslanbul'a sevgi ve saygıyla bağladı. İstanbul'da devamlı olarak binlerce yabancı Müslüman bulunur, Orta Afrika'dan Çin'e kadar olan ülkelerdeki Müslümanlar gelip gider, telkin ve emir alırlardı...Gerçek aile babası, çocuklarına düşkün, onları iyi terbiye eden, hoşsohbet bir hükümdardı. Orduyu kullanmaya azmetseydi, hiçbir kuvvet onu tahtından in-diremezdi. Ama buna yanaşmadı. Zaten savaşa ve kavgaya değil, ince diplomasiye inanırdı. Her seviyedeki adamın bir değeri olduğunu bilirdi... Hareket ordusu, üç beş bin kişiden ibaretti. Arnavud, Yahudi, Rumlar çoğunluktu. Yalnız subayları Türk'tü, son Cuma selamlığında birkaç gün önce kendisine refakat eden 8.000 çok iyi yetişmiş hassa askeri bile bu kuvveti bir çarpışta darmadağın ederdi. Halk kendisini çok sevmiştir. Hal'inden birkaç gün önceki son selamlığında "patişahı'ım çok yaşa" avazeleriyle yeri göğü inleten halk, samimi idi..."
aksavaşçı isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla