Emniyet Müdürlüğüne gidene kadar polisler tek kelime bile
etmemişlerdi.
Kapısında " Dolandırıcılık Masası "
yazan bir odaya girdiğinde hepten şaşkına dönmüştü. Masadaki görevli
polis
" Buyrun Fulya hanım oturun " diyince ilk sandalyeye kendini
atıverdi.
" Söyler misiniz neler oluyor ? Bu bir şakaysa çok ağır bir şaka
oldu.Derhal bu oyunu kesin ..."
Daha lafını bitirmemişti ki kendisine oturmasını rica eden polisin
sert bir ifadeyle " Hep böyledir.Yaparlar ama kabul etmezler..."
sözleri başını döndürmeye yetmişti. Birden fenalaştı ve olduğu yere
yığılıp kaldı.Gözlerini açtığında bir sedyede olduğunu farketmişti.Boş
gözlerle etrafına bakıyordu.
Biraz sonra kendisini iş yerinden alan polislerden biri yanına geldi.
İyi misiniz Fulya hanım? Kendinize geldiyseniz artık işimize
bakalım.
Güçlükle doğrulmuştu. Sonra polisinde desteğiyle tekrar o odaya
girdiler.
Aynı sandalyeye oturmuştu.
Fulya hanım, dolandırıcılıkla suçlanıyorsunuz. Banka hesabınızda son
15 gün içinde tam 28 işlem yapılmış. Bu süre zarfında yaklaşık 4
trilyon lira hesabınıza yatmış ve oradan da başka bir hesaba havale
edilmiş.
Olamaz...Benim böyle şeylerden haberim yok.Bankada 350 milyon liram
var.Bunun dışında da neler olup bittiğini bilemiyorum.
Fulya hanım,şimdi bize işbirliği içinde olduğunuz kişilerin adlarını
vermenizi istiyoruz.
Siz neler diyorsunuz? Ne işbirliğinden bahsediyorsunuz?.
Dolandırıcılık bayan... Genelde tek başına yapılmaz bu işler. Ayrıca
bu kadar parayı ne yaptığınızı da bize derhal açıklayın. Fulya hıçkıra
hıçkıra ağlamaya başlamıştı. Hiçbir şeye anlam veremiyordu. Artık
ifade verebilecek durumda değildi.
Sinir krizleri geçirmeye başlamıştı. Birden kendini parmaklıklı bir
bulmuştu. Dışardan ölü bir ışığın içeri süzüldüğü rutubetli
küçük bir odaydı. O geceyi sabaha kadar ağlayarak geçirmişti.
Sabahın ilk ışıkları küçük pencereden içeri süzüldüğünde gün ağlıyordu
gözlerinde ve üşüyordu... Bir süre sonra kapı açıldı ve bir kadın
polis kolundan tutup kendisini takip etmesini söyledi. 2-3 dakikalık
bir yürüyüş sonrasında tekrar ilk geldiği odaya varmışlardı.
Fulya'nın yüzü solmuştu ve tir tir titriyordu.Polisler ona sıcak bir
fincan çay verdiler. Önce fincanın sıcaklığıyla ellerini ısıttı
sonrada yudum yudum içmeye başladı.
Başınız iyice dertte bayan...28 kişinin banka hesabından kendi
hesabınıza havaleler yapmış ve ardındanda 4 trilyonu
3 ayrı hesaba aktarmışsınız ve bu paralar ertesi gün ilgi hesaplardan
çekilmiş.
Benim hiçbir bilgim yok, ben bir şey bilmiyorum diyebildi..Ardından
sarsıla sarsıla ağlamaya başladı.
Bugün savcılığa çıkaracağız sizi ve tutuklanacaksınız. İyisi mi bize
yardımcı olun da şu işi çözelim.
Fulya darmadağınık olmuştu.Hiçbir şeye anlam veremiyordu. Sonra "
tutuklanacaksınız " sözünü hatırlayıp daha da büyük bir korkuya
kapıldı. O andan itibaren hiç konuşmadı. Fulya'yı bir başka odaya
aldılar.Yaklaşık 2 saat kadar orda tek başına kalmıştı. Bu süre
zarfında neler olup bittiğini asla anlayamadı. Sonra bir bayan polis geldi ve kendisini takip etmesini söyledi. Budefa bir arabaya
binmişlerdi. 10-15 dakika sonrada savcının karşısına çıkarılmıştı.
Savcı 55-60 yaşlarında babacan tavırlı biriydi.
Otur kızım deyişi Fulyanın içini birazcık da olsa rahatlatmıştı.
Anlat bakalım kızım. Nasıl başladın bu işe?
Benim bahsettiğiniz işlerle hiç ilgim yok savcı bey dedi.
Banka hesabınız öyle demiyor ... Ne vardı banka hesabında. Neler
olmuştu
Bakın ayın 13 ünde sarıgül notuyla 750 milyar, 17'sinde beyaz zambak
notuyla 2 trilyon ve 19'unda da siyah lale notuyla kalanını havale
etmişsiniz . SARI GÜL, BEYAZ ZAMBAK,SİYAH LALE... Allahım neler oluyor
diye beynini iyice zorluyordu. Sarıgül...Beyaz zambak...Siyah lale...
Birden irkildi. Bu olamazdı!!! Ona ilk gelen mesajda hep sarı güller
vardı. Sonraki maillerde beyaz zambaklar, siyah laleler ekranı
dolduruyordu. Ama bu nasıl olabilirdi? Savcıya doğru döndü ve
kendisine gönderilen maillerden bahsetti. Savcı şaşkınlıkla onu
dinliyordu.
Maillerin bu işle ne alakası olabilirdi?
Savcı ber bir yere telefon açıp birisinin odasına gelmesini istedi.
Bir süre sonra odaya genç bir kız geldi ve
Fulya hanım.Siz bu hikayeyinizi baştan sona kadar hiçbir şeyi
atlamadan bana tekrar anlatırmısınız ? dedi.
Tabi dedi ağlamaklı sesiyle... Sonra olanı biteni anlatmaya başladı.
Her gece gelen maillerden bahsetti.
Sarı güllerden ,siyah lalelerden ... bahsetti. - Bunların dışında bir
şey daha olmalı dedi kız. Fulya herşeyi en ince ayrıntısına kadar
anlattığını sanıyordu.
Peki. Siz hiç cevap yazdınız mı? - Evet bir kez yazdım. Kim olduğunu
merak ettiğimi sormuştum. O da bana bir sonraki gün msn degörüşelim
demişti.
Yani siz onunla msn'de görüştünüz öyle mi?
Evet diye cevap verdi Fulya... Sonra kız savcının yanına gitti ve
Fulya'
nın duyamayacağı şekilde bir şeyler anlattı.
Sonra da aceleci adımlarla odadan çıktı. Savcı yanına gelmişti. - Bak
kızım.Eğer anlattıkların doğruysa senin için bir ümit doğabilir. Yoksa
gençliğine yazık olacak...
Fulya hüngür hüngür ağlamaya başladı. Savcı başını okşadı ve ;
Koyverme kendini hemen. Dur bakalım bir şeyler bulabilecek miyiz...
Sonra Fulyayı bir başka odaya aldılar.
Aradan ne kadar zaman geçmişti.Dışarda neler olup bitiyordu. Daha ne
kadar burada kalacaktı?
Kapı açıldı ve savcı beyle diğer genç kız içeriye girdiler.
Yüzlerindeki ifade Fulya'yı biraz olsun rahatlatmıştı. Gözü ağlamaktan
kan çanağına dönmüştü. - Hadi bakalım kızım evine gidiyorsun.
Fulya ne diyeceğini şaşırmıştı. Yine ağlamaya başladı.Diğer kız yanına
yaklaştı.
Benim adım Ayşe. Bilgisayar uzmanıyım.İfadeniz üzerine Yaptığımız
araştırma sonucu asıl dolandırıcıları tesbit ettik. - Peki ama bunun
benimle ne ilgisi var?. Benim banka hesaplarımın bu işle ne alakası
var ?
Ayşe gülmeye başlamıştı.
Bakın Fulya hanım sizi msn'de konuşmaya çağırmasının tek nedeni
vardı. O da bilgisayarınızn IP numarasını öğrenmek...
Sonrası onlar için çok kolay oldu. Bilgisayarınıza girdiler ve sizinle
ilgili tüm bilgileri ele geçirdiler. Sonra da başka hesaplardan sizin
hesabınıza para aktardılar ve ardından da sahte isimlerle açtıkları kendi hesaplarına aktarıp buradan paraları çektiler. Fulya öylesine
şaşkın öylesine çaresizdiki... - Hadi şimdi evinize gidin ve iyice
dinlenin. Yarın sabah sağlıklı bir şekilde yeniden ifadenizi alacağız.
Ayşenin de yardımıyla dışarı çıktılar. Güneş ışınları gözünü kör
ettmişti sanki...Hemen bir taksi çevirip evine gitti.
Alelacele kendini banyoya attı. Sonra bir fincan kahve hazırladı
kendisine.Biraz rahatlamıştı. Sonra yatağına uzanıp derin bir uykuya
daldı. Gece boyunca rüyalarında hep çiçekler gördü.
Çiçekler ona saldırıyor, her tarafını yara bere içinde bırakıyorlardı.
Uyandığında ter içinde kalmıştı. Hemen kalktı ve ilk iş olarak
bilgisayarın elektrik bağlantısını kopardı.
Perdeyi açıp dışarı baktığında ise hala Gün ağlıyordu gözlerinde.
Üşüyordu...