Tekil Mesaj gösterimi
Alt 01-26-2008, 20:29   #3
Kullanıcı Adı
bafrali_mehmet
Standart işte biz türklerin anadolu destanııı
3. SABAR TÜRKLERİ

“Kafkaslar yoluyla Anadolu’ya gelen bir başka Türk kavmi de Sabarlar olup, en eski ikamet yerleri olarak adını bu kavimden alan Sibirya’nın batısı gösterilmektedir. Bazıları tarafından Hunlar’ın bakiyesi olarak görülen Sabarlar, Ermeni kaynaklarında Hun veya Sabar Hunları, Bizans kaynaklarında ise Sabar olarak isimlendirilmişlerdir. Sabarlar bazen İran ile birleşerek Bizans’a karşı savaşıyor ve Anadolu içlerine kadar akınlarda bulunuyordu, bazen de Bizans ile birleşerek İran’a karşı savaşıyordu” (Baştav, 1941:58-60).

“M. 5.-6. yüzyıllarda Batı Sibirya ile Kafkaslar'ın kuzey bölgesinde mühim tarihî rol oynadığı, çeşitli yabancı kaynaklardaki dağınık bilgilerin yardımı ile tespit edilebilen Türk topluluğu Bizans tarihlerinde Sabar, Sabeir, Sa-ber; Ermeni, Süryanî, İslam kaynaklarında sırasıyla Savır, Sabr, S(a)bir, Sebir vb. olarak adlandırılmaktadır. Sabarlann İslav veya Moğol yahut Fin-Ugor menşeden geldiklerine dair iddialar eskimiş ve bugün onların Türk olduğu gerek taşıdıkları ad, gerek tarihî ve kültürel durumlarıyla anlaşılmıştır. Türlü dillerdeki ses değişmeleri neticesinde farklı şekillerde görülen adlarının esasını teşkil eden ve ancak Türkçe ile açıklanabilen Sabar kelimesi "sab+ar" (=sap-ar=sapmak, fiiline+ar ekinin ilavesiyle. Başka örnekler: Kazar, Bulgar, Kabar vb.)'dan meydana gelmiş olup "Sapan, yol değiştiren, başıboş kalan, serbest" manasındadır ve Türklerde ad verme usulüne uygundur. Ayrıca Sabarlara ait şahıs adları da Türkçe'dir: Balak, îlig-er, Bo-arık =Buğ-arık vb.
Sabarların erken tarihleri iyi bilinmiyor. Adlarının gösterdiği gibi, herhangi bir ana kütleden kopmaları bahis konusu ise, onların, asıl yurtları gibi görünen Tanrı Dağları’nın batısı - îli nehri sahasında iken Asya büyük Hun imparatorluğuna bağlı topluluklardan biri olmaları icabeder.
Sabarlara ait ilk kesin haber, 461-465 yıllarında Batı Sibirya kavimleri arasındaki büyük kımıldama ve geniş ölçüdeki göç hadiseleri münasebetiyle, Bizans tarihçisi Priskos (5. yüzyıl) tarafından verilmiştir. Daha sonra Prokopios (6. yüzyıl) ve K. Porphyrogennetos(10. yüzyıl)'un eserlerinde de tekrarlanan bu habere göre, doğudan gelen Avar baskısı karşısında Sabarlar yerlerini terk edip batıya yönelmişler, Altaylar-Ural dağları arası düzlüklerde (bugünkü Kazakistan bozkırlarının güney sahası) yaşayan Oğur-Türk boylarını yurtlarından atarak, Tobol ve îçim ırmakları çevresinde yerleşmişlerdir. Geçen asrın sonlarına doğru Batı Sibirya'da Vogullar, Ostiyaklar ve İrtiş Tatarları arasında araştırmalar yapan S. Patkanoffun tesbitlerine göre, Sabarlar bu bölgede yerli halkınkinden çok üstün kültürleri ile yüzyıllarca siiren derin tesirler yapmışlardır: Tobolsk dolaylarında, Ob, Tura ve îrtiş boylarında Sabar, Saber (Tapar), Soper, Savri, Sabrei, Sıbır (Sı-vır) gibi yer ve kale adları yaygındır. Ay-sabar, Kün-sabar gibi şahıs adlarına da rastlanır. Tobolsk ahalisi buranın en eski sakinlerini Sybyr, Syvyr diye anmaktadır. Ayrıca, bu civar halkın masallarında ve kahramanlık hikayelerinde Sabarlar geniş yer tutar. Sabarları kendi büyükleri olarak kabul eden Os-tiyaklar yanında, Vogulların da, sonraları tabiiyetine girdikleri Ruslara "Sa-per" adını vermiş olmaları, halk nazarında eski Sabarların üstün durumlarını ortaya koyar. Aynı sahada kurulduğu bilinen Sibir Hanlığı(16. asır)'nın da başkenti Sibir adını taşıyordu. Bu kelime zamanla çok geniş bir coğrafyayı ifade etmiştir (Sibirya). Rusların önce Sibir (İsker) şehrini ele geçirerek bölgeye verdikleri bu ad, Rus harekatı doğuya ilerledikçe daha geniş sahaları göstermiş böylece Sabar Türklerinin hatırası günümüze kadar yaşamağa devam etmiştir” (İnternet 2).

“Hun Türklerinin istilasından sonra Bizans hakimiyetinde bulunan Anadolu’ya ikinci Türk istilası, Sabarlar tarafından gerçekleştirildi. Tanrı Dağları’nın batı bölgeleri ile İli Irmağı dolaylarında, Hunlara tabii olarak yaşayan Sabar Türkleri, 508 yılında hakimiyet alanlarını Doğu Avrupa yönünde genişlettiler” (Yücel, Sevim, 1990:26).

“Daha 503 yılında Doğu Avrupa’ya doğru hakimiyetlerini genişleterek bir kısım Bulgar gruplarını idarelerine alan Sabarlardan kalabalık bir kütlenin 515 sonlarında İtil (Volga)-Don Nehirleri arasında ve Kafkasların kuzeyindeki Kuban Irmağı boyunda yerleşmesi ve doğrudan doğruya Bizans ve Sasani İmparatorlukları ile temas kurması, Sabarların Doğu Avrupa tarihinde ön safa çıkmalarına yol açtı. İran-Bizans savaşlarının devam etmekte olduğu yıllarda Sabarlar büyük çapta askeri faaliyet gösteriyorlardı. Sabarların büyük savaş gücü ve bilhassa yüksek savaş malzeme tekniği Bizans’ta hayret uyandırdığı görülmektedir. Bir Bizans kaynağında “Sabarlar insan hafızasının hatırlayabildiği zamandan beri ne İranlılardan, ne Romalılardan hiç kimsenin düşünemediği makinelere sahiptirler. Öyle ki, her iki imparatorlukta fenci eksik olmamış ve her devirde muhasara makineleri yapılmıştır, fakat şimdiye kadar bu barbarlarınkine (o dönemde Romalılar kendi soyundan olmayanlara barbar demekteydi) benzer bir buluş ne ortaya konmuş, ne de onlar gibi kullanılabilmiştir. Bu şüphesiz insan dehasının bir eseridir.” denmektedir” (Kafesoğlu, 2003:158).

“Bizans’dan beklediği Daryal ve Derbent Geçitlerini koruma giderleri gönderilmeyince İran orduları, Anadolu’da Erzurum’u yağmalar, Diyarbakır’ı alırlar. Bunun üzerine Bizans, Sabar Türklerine başvurur. Sabarlar Daryal Geçidi’ni geçerek İran ordularıyla çarpışır. Ne var ki, Bizans kendi oyununa gelir. Sabarlar Bizans arazisinin yağmasına girişirler, Ermenistan bölgesine akın yaparlar, ardından Anadolu’ya girerek Kayseri, Ankara ve Konya bölgesini yağmalarlar. Fakat Bizans İmparatoru Justinianus I, Sabarlar’ı çeşitli gümüş vazolar ve zengin armağanlarla kendine çekmeyi başarır” (Avcıoğlu, 1999:779-780).

“Bu geçici istila harekatından sonra Sabarlar, Kafkas Dağları’nı aşarak yurtlarına geri döndüler. Böylece Hunlardan sonra Sabar Türkleri tarafından da Bizans’a ağır darbeler indirilmiş oldu” (Yücel, Sevim, 1990:26).

“Bizans yıllardan beri sürüp gelmekte olan Sasaniler savaşında Sabarları kendine dost ve müttefik yapmayı daha uygun bir siyasi davranış saymış olmalıydı. 531 yılına kadar Bizans ile işbirliği halinde görülen Sabarlar hakkında, sonraki senelere ait açık bir habere rastlanmamakla beraber, onların Sasanilerin Kafkaslar’daki sürekli ve başarılı savaşlarında hayli zayıfladıkları tahmin ediliyor ki, neticede bir askeri güç olmaktan çıkmışlar, üstelik 557’ye doğru Avarlardan da ağır bir darbe yemişlerdir. Sabar sahası kısa bir süre sonra Karadeniz’e ulaşan Gök-Türk idaresine girmiştir. 576’da Güney Kafkaslardaki hakimiyeti Bizans tarafından yıkıldıktan sonra bir kısmı Kür Nehri’nin güneyine yerleştirilen Sabarların adlarına 7. yüzyıl ortalarına kadar dağınık şekilde rastlanmakta ve bu tarihlerde aynı bölgede büyük bir devlet olarak ortaya çıkan Hazarların esas kütlesini tekil ettikleri, Hazar kabileleri olarak görülen Belencer ve Semender’in aslında iki büyük Sabar kütlesi olduğu anlaşılmaktadır” (Kafesoğlu, 2003:159).

bafrali_mehmet isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla