|
====BESİNLERİN SAĞLIĞIMIZDAKİ YERİ====
F-G
Fasulye ve Özellikleri
Tazesiyle kurusuyla mükemmel bir besin olan ve sağlığa yararlı birçok etkisi bulunan Fasulye'leri veren bitkiler, Baklagiller'dendir. Anayurdu Amerika kıtası olan ve on altıncı yüzyılda Avrupa'ya getirilip oradan tüm dünyaya yayılarak yetiştirilmeye başlanan fasulyeler, genellikle biryıllık sarılgan otsu bitkilerdir. Birçok türü bulunan fasulyeler, sırık fasulyeleri ve bodur fasulyeler olarak iki ana gruba ayrılır.
Sırık fasulyelerinin çalı, ayşekadın, şeker ve barbunya gibi türleri; bodur fasulyelerin yer ve ferasetsiz adı verilen türleri vardır. Önceki yıllarda soya ve börülceler fasulye grupları içinde sayılırken son zamanlarda kendi özel başlıkları altında tanıtılmaktadır. Sırık fasulyeleri 3 m'ye kadar boylanabilirken yer fasulyelerinde boylanma çok daha az olur. Fasulye bitkilerinin yuvarlak kesitli dayanıklı gövdeleri; türlere göre rengi yeşilin tonlarında değişen, sapları farklı uzunlukta olan ve uçları sivri yaprakları vardır.
Fasulyenin yaprakları güneşten fazla hoşlanmadığı için, yaprak sapının gövdeye bağlandığı yerdeki şişkinlikler sapları hareket ettirerek yaprağın güneşe karşı meyilli durmasını sağlar. Fasulye bitkisinin çiçekleri türlere göre beyaz, sarı, kırmızı ve morumsu renk tonlarında olur. Erselik özellik de taşıyan bu çiçekler, kendi kendini döller. Döllenen çiçekler bir badıç (bakla) oluşturur. Bu badıcın içinde bitkinin tohumları, çeşitli türlere göre sayıları 4-10 arasında değişerek oluşur.
Fasulye tohumları (çekirdekleri) gene türlere göre beyaz, bej, siyah, kahverengi, kırmızı ya da vişne renginde veya çok değişen renklerde lekeli olur. Fasulye bitkisinin taze sebze olarak tüketilen badıcında göz önüne alınan en önemli özellik, badıcın yanlarında gömülü olarak uzanan kılçığıdır. Bitkinin ıslah çalışmalarında, kılçığın en ince hale getirilmesi amaçlanır.
Fasulyenin kurumuş badıcı ayıklandığında ortaya çıkan tohumları kuru sebze olarak tüketilir. Taze ve kurusuyla fasulye, Türk mutfağının vazgeçilmez sebzelerinin başında gelmektedir.
BESİN DEĞERLERİ
Çeşitli türlerdeki taze fasulyelerin 100 gramının içerdiği ortalama besin değerleri şöylece sıralanabilir: 25-103 kalori; 1,6-8,4 gr. protein; 5,4 gr. karbonhidrat; 0 kolesterol; 0,2 gr. yağ; 1-6.7 gr. lif; 37 mgr. fosfor; 37-50 mgr. kalsiyum; 0,6-2,5 mgr. demir; 4 mgr. sodyum; 151-420 mgr. potasyum; l mgr. çinko; 540 IU A vitamini; 0,07 mgr. B1 vitamini; 0,9 mgr. B2 vitamini; 0,5 mgr. B3 vitamini; 42 mcgr. folik asit ve 12 mgr. C vitamini.
Oysa, kuru fasulyenin besin değerleri çok yüksektir. 100 gr. kuru fasulyenin ortalama besin değerleri şöyle sıralanabilir: 340 kalori: 23 gr. protein: 21.2 gr. karbonhidrat: 0 kolesterol; 1,6 gr. yağ; 1,5 gr. lif; 148 mgr. fosfor: 144 mgr. kalsiyum: 7,8 mgr. demir: 416 mgr. potasyum: 0.65 mgr. B1 vitamini: 0,22 mgr. B2 vitamini: 2,4 mgr. B3 vitamini ve 1.1 mgr. E vitamini. İşte bu nedenle uzmanlar, kuru fasulyenin sıkça tüketilmesini öğütlemektedir.
SAĞLIĞIMIZA YARARLARI
o Fasulyeler kandaki kötü kolesterol düzeyini önemli ölçüde düşürürler. ABD'de son zamanlarda yapılan bilimsel araştırmalarda, diyetlerinde düzenli olarak çeşitli fasulyelere yer veren kişilerin, üç haftalık böyle bir diyetten sonra kötü kolesterol düzeylerinde %19'lara varan düşüşlerin yaşandığını saptamıştır.
o Potasyum oram yüksek olan fasulyelerin düzenli olarak alımı, yüksek tansiyonu düşürmektedir.
o Zengin lif içeriğiyle fasulyeler, peklik (kabızlık) çeken kişilere iyi gelir, ayrıca kalınbağırsak ve hemoroit sorunları çekenler de fasulyelerden yararlanmalıdır.
o Fasulyeler, yüksek oranlı demir içeriğiyle kansızlığı ve folik asit içeriğiyle gebe kadınların spina bifida (omurganın bir yanının açık olması) hastalığına yakalanmış çocuk doğurma rizikosunu en aza indirir.
o Fasulyeler, ensülin ve kan sekeri düzeyini kontrol altında tutarak seker hastalarına yardımcı olurlar.
o Fasulyeler, yüksek oranlı antioksidan içeriğiyle bedenin kansere yakalanması rizikosunu azaltır: Bu bağlamda, özellikle kadınlarda meme kanserleri ve genellikle kalınbağırsak kanserleri sayılabilir.
İşte sağlığa yararlı bu pek önemli etkilerinden faydalanılmak üzere kuru fasulyelerin günde 55-60 gr. ve taze fasulyelerin 100-120 gr'lık bir miktarının günlük diyetimize katılarak alınması uzmanlarca öğütlenmektedir.
Fındık ve Özellikleri
Sonbaharda tazesini ve yıl boyunca kurutulmuşunu çerez olarak severek yediğimiz fındık meyvesini veren Fındık bitkileri, Huşgiller'dendir. Anayurdu ülkemizin kuzeydoğu bölgeleri olan fındık bitkileri, Antik dönemde Yunanistan'a götürülmüş ve oradan Avrupa'ya yayılmıştır. On yedi önemli türü olan fındığın günümüzdeki üretimi, yabani fındık (C. avellana), badem fındık (C. maxima) ile tombul fındığın (C. pontica) melezlenmeleriyle yapılmaktadır.
Türkiye'de yetişen fındık bitkileri, 3-5 m kadar boylanırken yurtdışında yetişen yabani fındık bitkileri 10-20 ve hatta 40 m'ye kadar boylanabilmektedir. Fındık yaprakları genelde kalp biçimli, kısa saplı, almaşık dizili, kenarları dişli, üst düzeyi yeşilin çeşitli tonlarında ve parlak, alt yüzü hafif tüylü ve mattır.
Fındığın kış mevsiminde açmaya başlayan tekevcikli çiçekleri, aynı bitkinin üzerinde ayrı ayrı yerlerde bulunur. Dişi çiçek toplulukları kasım ayından itibaren görülür. Erkek çiçekler çok daha geç ve mayıs ayında gelişir. Dişi çiçek döllendikten sonra bir kadehçik oluşturur. Meyve bu kadehçiğin içinde gelişir ve sonbaharda hasat edilir.
Fındık meyvesi, kahverengi sert bir dış kabuk ile bunun içinde açık kahverengi bir kabukla sarılı olan fındık içi ya da iç fındık denilen bir tohumdan oluşur, iç fındığın eti sarımsı ya da kirli beyaz renkli ve lezzetlidir. Fındıklar bitkiden hasat edildikten sonra yere serilip kurutulur ve kadehçiklerinden çıkarılır. Daha sonra özel fabrikalarında sert kabuğu kırılıp içi çıkarılır. Fındık tazeyken kadehçikleriyle ya da sert kabuğuyla satılır ve çerez olarak yenilir. İçi çıkarılan fındık, tuzlu ya da tuzsuz olarak kavrulur ve gene çerez olarak tüketilir. Ayrıca fındık içi çikolata, şekerleme ve pastacılık sektörlerinde kullanılır. Fındık ülkemizin en önemli dışsatım ürünlerinden biridir.
BESİN DEĞERLERİ
100 gr. çiğ (pişirilmemiş) fındık içinin besin değerleri şunlardır: 181 kalori: 3,6 gr. protein; 5 gr. karbonhidrat; 0 kolesterol; 17,8 gr. yağ bunun büyük bölümü doymamış yağlardır; 0.5 gr. lif; 96 mgr. fosfor; 59,7 mgr. kalsiyum; 0.9 mgr. demir: 0,5 mgr. sodyum; 201 mgr. potasyum: 52 mgr. magnezyum; 0,13 mgr. B1 vitamini; 0.2 mgr. B3 vitamini: 0.16 mgr. B6 vitamini: 17,7 mcgr. folik asit; 24 mgr. E vitamini ve çinko minerali.
SAĞLIĞIMIZA YARARLARI
Yukarıda görülen pek önemli besin değerlerinin yanı sıra;
o Fındık; ceviz, badem, antepfıstığı, kestane vb. sert kabuklu meyvelerde olduğu gibi, bedenin kansere yakalanma rizikosunu azaltır.
o Fındık, kalbimizin ve kaslarımızın dostudur: içerdiği yüksek orandaki E vitaminiyle kalp ve kas sağlığımızda etkili olan fındık, aynı nedenle hücre yıkılmalarını (ölümünü) da önler.
o Fındık, içerdiği yüksek orandaki doymamış yağlarla kolesterol düzeyinin düşürülmesine yardımcı olur: Bedenin ısısının korunmasını ve yağda eriyen vitaminlerin bedenin en uzak noktalarına taşınmasını sağlar.
o Fındık, yüksek oranlardaki B vitaminleri ve demir mineraliyle kan yapımını destekler: Aynı öğeleri nedeniyle alyuvarların parçalanmasını önler, kansızlığa karşı koruyucu işlev yapar ve çocukların beslenmelerine yardımcı olur.
o Fındık, yüksek oranlarda içerdiği tüm maddelerle bedensel ve zihinsel yorgunlukları giderir, bedene güç katar, hastaların iyileşme dönemim kısaltır ve gebe kadınlara da yararlı olur.
o İçerdiği çinko mineraliyle bedenin büyümesinde ve cinsel hormonlarının üretilmesinde rol oynar. Afrodizyak (cinsel gücü artırıcı) etkileri olduğu da savunulmaktadır.
Bütün bu yaşamsal değerdeki etkilerinden yararlanmak üzere, fındığın günlük diyetimize katılması, fındık içinin ya da fındıktan üretilmiş besinlerin tüketilmesi uzmanlarca ısrarla öğütlenmektedir.
Dikkat: Yağ yönünden zengin olduğu için yüksek tansiyonu olanlar ya da damar sertliği rahatsızlığını çekenler fındığı az yemelidir.
G
Greyfurt ve Özellikleri
Yaz dışında üç mevsim boyunca acımsı tatlı ama çok şifalı suyunu sıkarak keyifle içtiğimiz greyfurt adlı meyvesini veren Altıntop ağacı, Turunçgiller'dendir (Narenciye). Anayurdu Karayipler denizindeki Jamaika adası olan altıntop ağaçları, oradan 17. yüzyılda dünyanın sıcak bölgelerine getirilmiş ve daha sonra ülkemizde, özellikle Akdeniz ve Ege bölgelerinde de yetiştirilmeye başlanmıştır.
4-6 m. kadar boylanabilen altıntop ağacının, toprakta derinlere inebilen sağlam kök bir yapısı ile dik ve düz bir gövdesi vardır. Çok iyi yapılı dallarında, koyu yeşil renkli, sert, parlak ve pürüzsüz yüzeyli iri yaprakları pek sık olarak yer alır. Kışın yaprağını dökmeyen altıntop ağacı, ilkbaharda beyaz renkli, hoş kokulu iri çiçeklerini salkımlar halinde açar.
Sonbaharda olgunlaşan ve portakaldan iri olan greyfurt meyvesi, alt ve üstten basık yuvarlak biçimli, kanarya sarısı renginde, kalın kabuklu ve çeşitlerine göre sarı, kırmızı ya da pembe etlidir. Etinin tadı acımsı olan bu meyve genellikle yenilmez. Suyu sıkılıp ya öylece ya da içine şeker veya taze sıkılmış portakal suyu katılarak içilir.
BESİN DEĞERLERİ
200 gr. taze greyfurtun içerdiği besin değerleri şunlardır: 82 kalori; 1,1 gr. protein; 21.2 gr. karbonhidrat; 0 kolesterol; 0,2 gr. yağ; 0,4 gr. lif; 32 mgr. fosfor; 32 mgr. kalsiyum; 0,8 mgr. demir; 2 mgr. sodyum; 270 mgr. potasyum: 24 mgr. magnezyum; 160 IU A vitamini (kırmızı etlisinde 880 IU A vitamini); 0,08 mgr. B1 vitamini; 0,04 mgr. B2 vitamini; 0,4 mgr. B3 vitamini; 0,64 mgr. B6 vitamini; 4,4 mcgr. folik asit; 76 mgr. C vitamini ve 0,6 mgr. E vitamini.
Tadlandırılmak üzere içine şeker ya da portakal suyu katılan greyfurt suyunun kalorisi doğallıkla artmaktadır.
SAĞLIĞIMIZA YARARLARI
Yukarıda saydığımız önemli besin değerlerinin yanı sıra;
o Greyfurt sağlığımız için şaşırtıcı derecede önemli bir ilaç gibidir: Çünkü, özellikle kötü kolesterolü düşürücü etkisi vardır. Kılcal damarlarımızdaki kan dolaşımını hızlandırır. Damarlarımızı hastalıklardan korur.
o Greyfurt, kansere yakalanma rizikomuzu azaltır: Yapılan araştırmalarda, greyfurtun özellikle mide ve pankreas kanserlerine yakalanma riskini önemli ölçüde azalttığı saptanmıştır.
o Greyfurt yüksek orandaki C vitaminiyle bedenin hastalıklara karşı direncim artırır.
o Ayrıca greyfurt, zengin potasyum içeriğiyle yüksek tansiyonu kontrol altında tutar.
Bütün bu sağlığa yararlı önemli etkilerinden faydalanmak ve özellikle kandaki kötü kolesterol düzeyini düşürmek için greyfurtun meyve suyu şeklinde tüketilmesi değil, aynen portakal gibi dilimlenip etiyle birlikte istenildiği kadar yenmesi öğütlenmektedir.
Dikkat: Yüksek tansiyon, artrit (eklem enfeksiyonu), sedef hastalığı, organ nakli, AIDS ve epilepsi (sara) tedavisi görenler, kullandıkları güçlü ilaçların yan etkilerini artırması rizikosu nedeniyle greyfurt meyvesini yememeli ve suyunu içmemelidir.
|