|
====BESİNLERİN SAĞLIĞIMIZDAKİ YERİ====
I-İ-K-L
Ispanak ve Özellikleri
Ünlü çizgi film kahramanı Temel Reis sayesinde çocukların en sevdiği sebze durumuna gelen Ispanağı veren, Ispanakgiller'in örnek bitkisidir. Anayurdu Kafkasya, Iran, Afganistan ve Türkmenistan olan ıspanağın yabani örneklerine o bölgelerde rastlanmakta ve bunlar yerli halk tarafından yemeklik olarak kullanılmaktadır.
Ispanak, dünyada ve ülkemizde bol bol üretilen ve tüketilen sebzelerden biridir. Pek çok çeşidi bulunan ve oldukça kolay yetiştirilen ıspanak, biryıllık otsu bitkidir. Güçlü bir kazık kökü ile buna bağlı toprağın yüzeyine yakın gelişen ince saçak kökleri vardır. Yapraklarının biçim, renk, etliliği bakımından ve bir de yaprak ayasının düz ya da kıvırcık olması yönünden ıspanaklar çeşitli tiplere ayrılır.
Bitkinin çiçekleri salkım şeklinde olup her salkımda, sayısı 6-12 arasında değişen çiçekleri yer alır. Ispanağın tohumları da, dikenli ya da pürüzsüz olmak üzere iki tipte olur. Türk mutfağında önemli yeri bulunan ıspanağın körpe olanları, salatalara katılarak çiğken yenildiği gibi çorbası, kavurması, püresi, sotesi, kıymalısı, kuşbaşı etlisi, yumurtalısı ve börekleri pişirilip beğenilerek yenilir. Ispanak dondurularak İleriki kullanımlar için saklanabilir.
BESİN DEĞERLERİ
100 gr. taze sebze ıspanağın içerdiği besin değerleri şunlardır: 25 kalori; 3 gr. protein; 3,6 gr. karbonhidrat; 0 kolesterol; 0,3 gr. yağ; 2.1 gr. lif; 38 mgr. fosfor; 170 mgr. kalsiyum; 2.2 mgr. demir: 50 mgr. sodyum; 500 mgr. potasyum: 8.100 IU A vitamini: 0,07 mgr. B l vitamini; 0,14 mgr. B2 vitamini; 0.5 mgr. B3 vitamini: 150 mcgr. folik asit; 28 mgr. C vitamini ve 1,7 mgr. E vitamini.
SAĞLIĞIMIZA YARARLARI
Yukardaki değerler dikkatlice incelendiğinde ıspanağın insanlar için ne denli önemli ve mükemmel bir besin kaynağı olduğu ortaya çıkar. Bunun yanı sıra;
o Ispanak, bedenin kansere yakalanma rizikosunu azaltır: Yapılan araştırmalar ıspanağı bolca tüketen kişilerde deri, akciğer, prostat ve idrar torbası (mesane) kanserlerine yakalanma oranlarının çok düşük olduğunu göstermiştir.
o Ispanak, yüksek oranda A, C ve E vitamini gibi antioksidan maddeleri içerdiğinden, kişilerin kalp krizi geçirme, felç olma ve katarakt illetine yakalanma tehlikesini de azaltmaktadır.
o Ispanak, 'Yaşlılık Körlüğü' de denilen Makula dejeneresansına iyi gelmektedir: Ispanağı bolca tüketen kişilerde, sonu körlükle noktalanan bu tür görme bozukluğu hastalığının en aza indirgendiği saptanmıştır. Son zamanlarda ıspanağın proteiniyle l voltluk bir elektrik akımı üretilmekte ve bununla gözlere canlılık kazandırılmaktadır. Bu konuda fareler üzerinde deneylere başlanmıştır. Olumlu sonuçların insanlar için de bir umut kaynağı oluşturması en büyük dileğimizdir.
o Potasyum yönünden çok zengin olan ıspanak, yüksek tansiyonu düşürmektedir.
o Demir yönünden de zengin olan ıspanağın yüksek oranda oksalat içermesi demir alımını engeller gibi görünürse de, yapılan araştırmalar iki günde bir ıspanak yiyenlerde demir oranının başlangıçta biraz düştüğünü, ancak altı haftadan sonra yükselen düzeylere ulaştığını göstermiştir.
o Yüksek oranda folik asit içeren ıspanak, gebe kadınların spina bifida (omurganın bir yanının açık olması) hastalığıyla sakat çocuklar doğurma rizikosunu en aza indirir.
o Ispanak, zengin oranlı lifiyle peklik (kabızlık) çekenlere iyi gelmektedir.
o Ayrıca ıspanağın, idrarı artırıcı, müshil, tonik (bedeni güçlendirici) ve yatıştırıcı etkileri de bulunmaktadır.
Bu denli çok dirimsel önemi bulunduğu halde yüksek oranda oksalat içermesi nedeniyle ıspanağın her gün değil, haftada iki kez yenilmesi yararlı olur. Taze olmayan ıspanakları yemektense, dondurulmuş ıspanakların tüketilmesi daha iyidir. Ancak, teneke kutularda saklanan ıspanak, folik asidini yitirmektedir.
Dikkat: Gut hastalığı, safra ve böbrek taşı rahatsızlıkları çekenler yüksek oranda oksalat içeren ıspanağı yememelidir.
İncir ve Özellikleri
Tazesini yazın, kurutulmuşunu yılın her zamanında severek yediğimiz incir adlı meyveyi veren incir ağacı, Dutgiller'dendir. Kısmen yaprak döken, kısmen hepyeşil ağaç, ağaççık ya da çalı formunda 750 kadar türü olan incirin anayurdu Önasya ile Akdeniz havzasıdır. Yurdumuzda özellikle Ege bölgesi ile diğer ılık yörelerde incir ağacı yetiştirilmektedir. 8-10 m'ye kadar boylanabilen incir ağacının odunu yumuşaktır.
Koyu yeşil renkli, derin girintili beş loplu, bir tür süt salgılayan yaprakları; yazın açan, genelde tek eşeyli yeşil renkli çiçekleri vardır. Yaz başlarından ekim sonlarına kadar değişen zamanlarda olgunlaşan etli ve küçük çekirdekli lezzetli meyvelerini geliştirmesi için tek eşeyli ağaçlarda, baba incir denilen erkek çiçek açan ağaçlarda yaşayan zarkanatlı ilek adlı bir böceğin, dişi çiçekli ağaçların üzerine bırakılması gerekir.
Bazı incir ağaçları iki eşeyli çiçek açar ve bu işleme gerek duyulmaz. İncir ağaçlarından iki çeşit meyve elde edilir. Bunlardan ilki, soluk sarı renkli sultan ya da lop inciridir. Bu incirler taze olarak yenildiği gibi kurutulmaya da elverişlidir. İkinci çeşit morumsu renkli incirlere, siyah incir ya da patlıcan inciri denilir. Bunlar taze olarak tüketilir. Taze ya da kurutulmuşunu, yenilmesinin yanı sıra incir, reçeli, pekmezi, ezmesi ve tatlıları yapılarak da tüketilir.
BESİN DEĞERLERİ
100 gr. taze incirin içerdiği besin değerleri şöyledir: 80 kalori: 1,2 gr. protein; 20,3 gr. karbonhidrat: 0 kolesterol; 0,3 gr. yağ; 1,2 gr. lif; 22 mgr. fosfor; 25 mgr. kalsiyum; 0,6 gr. demir; 2 mgr. sodyum; 194 mgr. potasyum: 20 mgr. magnezyum; 80 IU A vitamini; 0,06 mgr. B1 vitamini; 0,05 mgr. B2 vitamini; 0,4 mgr. B3 vitamini; 0,113 mgr. B6 vitamini; 6.7 mcgr. folik asit ve 2 mgr. C vitamini.
İncirin kurutulmuşunun yani kuru incirin besin değeri daha da artar. Bunları şöylece sıralayabiliriz; 217 kalori: 4 gr. protein; 55.3 gr. karbonhidrat: 0 kolesterol; 1,2 gr. yağ; 6.7 gr. lif: 163 mgr. fosfor: 138 mgr. kalsiyum: 4,2 mgr. demir: 640 mgr. potasyum: 91,5 mgr. magnezyum; 0,073 mgr. B1 vitamini ve 0,072 mgr. B2 vitamini.
SAĞLIĞIMIZA YARARLARI
o Taze ve özellikle kuru incirin yenilmesiyle insan bedeninin hücreleri yenilenir. İncir, içerdiği yüksek oranlardaki protein, vitamin ve minerallerle hücrelerin yenilenmesini sağlayan bir besindir. Sözgelişi, 100 gr. kuru incir yenilirse bedenin günlük gereksinimlerinden kalsiyumun %17'si, demir ve magnezyumun %30'u, fosforun %20'si, B1 vitamininin %5'i ve B2 vitamininin %4'ü alınmış olur.
o İncir, içerdiği yüksek orandaki liflerle bedene giren kolesterolün kana karışmadan atılmasını sağlar.
o Sindirimi kolaylaştıran incirin, bedeni bakterilere karşı koruyan etkileri de vardır.
o İncir içerdiği yüksek orandaki kalsiyum ve fosforla kemik ve dişlerin oluşumu ile sağlıklarını garantiler: incirin içerdiği kalsiyum, diğer besinlerdekine göre daha kolay sindirilir. Süt içemeyen kişilerin incir yemeleri öğütlenir.
o İncir, içerdiği 'benzaldehit' adlı maddeyle kanserli hücrelerin büyümesini önler, kansere karşı etkili olur.
o Kuru incirden hazırlanan infüzyon, özellikle çocuklarda korkusuzca kullanılabilen etkili bir müshildir: Bunun için iki -üç kuru incir doğranır. Üzerine kaynar su dökülerek 10-15 dakika demlendirilip bir infüzyon hazırlanır. Bu infüzyondan günde 2-3 bardak içilir.
o Körpe incir yapraklarının sütü siğile karşı etkilidir: Bu etkiyi sağlamak için körpe incir yaprağından sızan süt siğile sürülür.
o Körpe incir yapraklarının ezilmesiyle hazırlanan yara lapası, çıbanların olgunlaştırılması ve baş verip delinmesinde etkili olur.
o Kurutulmuş incir yapraklarıyla hazırlanan dekoksiyon, hemoroit (basur) ve çıbanlara karşı etkilidir: Körpe incir yaprakları, havadar ve güneş görmeyen bir yerde kurutulur. Bu yapraklar parçalanır. 2-3 tatlı kaşığı kurumuş yaprak bir bardak suda 30 dakika kadar kaynatılır. Böylece hazırlanan dekoksiyonla ıslatılan bez basur memesine sürülür ya da çıbanlara sarılır. Hemoroite karşı bu dekoksiyondan günde 2-3 bardak içilir.
K
Kabak ve Özellikleri
Nefis yaz sebzelerinden biri olan Kabağı veren, Kabakgillerin örnek bitkisidir. Anayurdunun Kuzey Amerika olduğu sanılmakta ve Amerikan İngilizcesindeki kabak sözcüğünün Kızılderililerin dilinden alındığı savunulmaktadır. Ülkemizin hemen her yerinde yetiştirilen otsu kabak bitkisinin, boyu birkaç metre uzayabilen köşe kesitli sürüngen bir gövdesi vardır. Bu gövdenin üzerinde, diken gibi sert tüyler ile bitkinin tutunmasına yarayan sülükleri bulunur. Bitkinin yaprakları iri, kaba ve diken gibi tüylerle kaplıdır. Tekevcikli sarı renkli çiçeklerinde, çanak ve taç yapraklarının dibi bitişiktir.
Bitkinin kabak adı verilen meyvesi etli ve suludur. İçinde kabak çekirdeği denilen tohumları yer alır. Taze sebze olarak çeşitli sadeyağlı, zeytinyağlı ve etli yemekleri yapılan bu meyvenin iyice olgunlaşmış olan tohumları çıkarılıp kavrularak çerez olarak tüketilir. Ayrıca bazı yörelerde kabağın erkek çiçekleri toplanıp dolma yapımında asma yaprağı gibi kullanılır.
BESİN DEĞERLERİ
100 gr. taze kabağın içerdiği besin değerleri şunlardır: 14 kalori; 0,5 gr. protein; 3,1 gr. karbonhidrat; 0 kolesterol; 0,1 gr. yağ; 0,6 gr. lif; 25 mgr. fosfor; 25 mgr. kalsiyum; 0,4 mgr. demir; l mgr. sodyum; 141 mgr. potasyum; 390 IU A vitamini: 0,05 mgr. B1 vitamini; 0,08 mgr. B2 vitamini; 0,8 mgr. B3 vitamini ve 10 mgr. C vitamini.
SAĞLIĞIMIZA YARARLARI
Kolay sindirilebilen bir sebze olduğu için hasta ve yaşlı kişilerin diyetinde sıkça yer alan kabağın yukarıda sayılan besin değerlerinin yanı sıra;
o Özellikle başta akciğer kanseri olmak üzere, bedenin kansere yakalanma rizikosunu azaltan etkileri vardır: Elimizdeki çok inanılır kaynaklara göre kabak, yemek borusu, mide, mesane (idrar torbası), gırtlak ve prostat kanserlerine yakalanma rizikosunu en aza indirgemektedir. Bu etkisinden yararlanmak için kabağın günlük diyetimize katılması ve bolca yenmesi yeterli olur.
o Kabağın olgun ve taze çekirdekleri, aynen tatlı kabaklarınınki gibi hiçbir zehirli madde içermedikleri halde bedendeki tenya ve diğer kurtları düşürücü etkiler taşımaktadır: Bunun için kabuğu soyulmuş ama kavrulmamış çekirdeklerinden yetişkinlere günde 50-100 gr., çocuklara 30-40 gr. aç karnına yedirilir.
Alınmasını kolaylaştırmak için bu çekirdekler kabukları soyularak havanda dövülür. Bal ya da şekerle karıştırılıp macun haline getirilir. Bağırsak asalaklarını atabilmek üzere kişiye, çekirdekleri yedirdikten bir saat sonra müshil içirilir.
Karnabahar ve Özellikleri
Pek lezzetli yemek ve salatalarıyla sonbahar, kış ve ilkbahar sofralarımızı zenginleştiren Karnabahar, Turpgiller'dendir. 20-40 cm. kadar boylanabilen ikiyıllık otsu karnabaharın anayurdu Akdeniz havzasının doğu kesimidir. Ülkemizde de bol bol yetiştirilen karnabahar bitkisinin koyu yeşil renkli, beyaz damarlı iri yaprakları lahananınkine çok benzer.
Karnabaharın yenilen kısmı; başını (kellesini) oluşturan çiçeklik ve çiçekleridir. En makbul karnabaharlar başı sıkı olanlardır. Güzlük karnabaharın başı orta irilikte, sıkı ve beyaz çiçekli; kışlık karnabaharın başı iri, sıkı ve beyaz çiçekli ve mart karnabaharının başı ise küçük, sıkı ve beyaz çiçekli olur. Gevşek başlı ve sarımsı çiçekli karnabaharlar makbul sayılmaz. Ancak, son zamanlarda Batı ülkelerinde pembe, mor ve sarı çiçekli karnabahar çeşitleri de yetiştirilmiştir. Karnabahar; çorbası, kızartması, sade ve zeytinyağlı musakkası ile salataları yapılarak tüketilir.
BESİN DEĞERLERİ
100 gr. karnabaharın içerdiği besin değerleri şöyle sıralanabilir: 27 kalori; 2,7 gr. protein; 5,2 gr. karbonhidrat; 0 kolesterol; 0,2 gr. yağ; l gr. lif: 56 mgr. fosfor; 21 mgr. kalsiyum; 0.7 mgr. demir: 295 mgr. potasyum: 60 IU A vitamini; 0,09 mgr. B1 vitamini; 0,08 mgr. B2 vitamini; 0,6 mgr. B3 vitamini ve 55 mgr. C vitamini.
SAĞLIĞIMIZA YARARLARI
Başta potasyum minerali olmak üzere, beden için yararlı önemli besin maddelerini bolca içermesinin yanı sıra;
o Karnabahar, tüm Turpgiller'deki sebzeler gibi bedenin kansere yakalanma rizikosunu aza indirger: Özellikle kalınbağırsak ve mide kanserlerine karşı etkilidir.
o Antioksidan madde yönünden de zengin olduğu için kalp hastalıklarına yakalanma, kalp krizi geçirme ve katarakt illetine tutulma rizikosunu da azaltır.
o Karnabahar, demir minerali oranı yüksek olduğu için kansızlığı önler.
o Potasyum minerali yönünden zengin olduğu için de yüksek tansiyonu düşürür, tansiyonu belli düzeyde tutar.
Dikkat: Bu etkilerinden yararlanmak için karnabahar haftada 2-3 kez yenilir. Ancak, tüm Turpgiller'deki sebzelerde olduğu gibi karnabahar da bedenin iyot emilimini azaltır, özellikle içme suyunda iyodun az olduğu yörelerde sıkça karnabahar yiyenler iyotlu besinler ya da iyotlu tuz almaya özen göstermelidir.
Karpuz ve Özellikleri
Serinletici ve lezzetli bir meyve olan karpuzu yaz mevsimi ile sonbaharda veren Karpuz bitkisi, Kabakgillerdendir. Anayurdu kesin olarak bilinmeyen bitkinin yabani türlerine Kuzey Afrika ile Sudan'da rastlanmaktadır. Ülkemizde karpuz üretimine en uygun yerler Çukurova ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri ile Ege ve Akdeniz bölgelerinin kıyıya yakın yöreleridir.
Toprak üzerine yatarak 3-5 m. kadar boylanabilen karpuz bitkisinin iri yaprakları parçalı, küçük çiçekleri sarı renklidir. 5-10 kg. ağırlığa kadar çıkan meyveleri yuvarlak, oval, silindirik ve son zamanlarda üretilenleri dikdörtgen biçimli; kalın kabuğu koyu yeşil düz, açık ve koyu yeşil çizgili ya da benekli olur. Genellikle kırmızı ve pembe, bazen sarı renkli olan eti (özü) çok sulu, serinletici ve meyve iyice olgunlaştığında tatlıdır.
Meyvenin içinde dağınık olarak yer alan tohumları (çekirdekleri) irice ya da ufaktır. Son zamanlarda yapılan çalışmalar sonucunda, kısır (çekirdeksiz) karpuz türleri de elde edilmiştir. Karpuz, ülkemizde çok sevilerek çiğ olarak yenilmekte, ayrıca kabuğundan reçel yapılarak tüketilmektedir.
BESİN DEĞERLERİ
100 gr. dilimlenmiş karpuzun besin değerleri şöyle sıralanabilir: 26 kalori; 0,5 gr. protein; 0,3 gr. lif; 0 kolesterol; 10 mgr. fosfor; 7 mgr. kalsiyum; 0,5 mgr. demir; 320 mgr. potasyum: 590 IU A vitamini ve 7 mgr. C vitamini.
SAĞLIĞIMIZA YARARLARI
Yukarıdaki değerlerin incelenmesinden görüleceği gibi karpuz özellikle potasyum minerali ve A vitamini yönünden yararlı bir besindir. Bunun yanı sıra;
o Kanı temizler, böbreklerdeki kum ve taşların atılmasını sağlar: Çünkü içerdiği sıvı oranı nedeniyle karpuz, idrarı büyük oranda artırır.
Kavun ve Özellikleri
Aslında meyvesi yazın ve sonbaharda olgunlaştığı halde gelişen seracılıkla neredeyse tüm mevsimler boyunca yenilebilen kavunu veren Kavun bitkisi, Kabakgiler'dendir. Biryıllık sürüngen gövdeli otsu bitki kavunun anayurdu Önasya'dır. Ülkemizde, çok soğuk olan bazı yöreler dışında hemen her yerde yetişebilmektedir.
Bitkinin gövdesi toprağın üzerinde 3-5 m. uzayabilir. Yaprakları oldukça iri, yürek biçiminde ve belli belirsiz köşelidir. Sarı renkli erkek ve dişi birevcikli çiçekleri, aynı bitki üzerinde yaprak koltuklarında yer alır. Tozlaşma, böcekler ve özellikle halanları sayesinde olur. 80-120 gün içinde olgunluğa erişen kavun adlı meyveleri 1-6 kg. ağırlıkta olur.
Eti turuncu renkli, bol sulu ve hoş kokulu olan bu meyveler, erkenci ve kış kavunu olarak iki ana gruba ayrılır. Erkenci kavunların iki önemli çeşidi, topatan ve son zamanlarda ülkemizde bolca üretilmeye başlanan kantalup adlı sarı renkli 2-3 kg. ağırlıktaki ince kabuklu kavunlardır. Geç olgunlaşanlar ise, altınbaş ve hasanbey kavunlarıdır.
Altınbaş kavunu, sarı ve yeşil karışık renkli kabuklu, eti turuncu renkli, çok lezzetli ve hoş kokuludur. Ağırlığı 1-6 kg. arasında değişir. Hasanbey kavunu, 3-4 kg. ağırlıkta, koyu yeşil buruşuk kabuklu olup uzun süreler saklanmaya elverişlidir. Serinletici bir meyve olan kavun, taze olarak tüketilmektedir.
BESİN DEĞERLERİ
100 gr. dilimlenmiş kavunun besin değerleri şöyle sıralanır: 30 kalori; 0,7 gr. protein; 7,5 gr. karbonhidrat; 0 kolesterol; 0,1 gr. yağ; 0,3 gr. lif; 16 mgr. fosfor; 14 mgr. kalsiyum; 0,4 mgr. demir; 12 mgr. sodyum; 251 mgr. potasyum: 16 mgr. magnezyum; 3.400 IU A vitamini: 0,04 mgr. B1 vitamini; 0,03 mgr. B2 vitamini; 0,6 mgr. B3 vitamini; 0,86 mgr. B6 vitamini; 8.4 mcgr. folik asit: 33 mgr. C vitamini ve 0,1 mgr. E vitamini.
SAĞLIĞIMIZA YARARLARI
Özellikle yüksek değerde A vitamini ve potasyum minerali içermesinin yanı sıra;
o Kavunun, kandaki pıhtılaşma ve dolayısıyla damarlardaki tıkanmayı engelleyen önemli etkileri vardır: Bunun için bol bol yenilmesi öğütlenir. Günümüzde Batı ülkelerindeki insanlar, sabah kahvaltısında kantalup ve diğer kavun türlerini yiyerek güne sağlıklı başlamaya özen göstermektedir.
o Kavun, kanseri önleyebilen maddeler yönünden çok zengindir: Birçok kanser türüne karşı bedeni savunduğu uzmanlarca öne sürülmektedir.
Kayısı ve Özellikleri
Yaz ortasında soframızda taze meyve olarak sevilip yendiği gibi kurusu, hoşafı, kompostosu, reçeli, marmeladı, şurubu, meyve suyu, şekerlemesi, pestili ve tatlısı da makbul sayılan kayısı meyvesini veren Kayısı ağacı, Gülgiller'dendir. Kimi kaynaklarda anayurdunun Çin, kimilerinde de Doğu Anadolu'da bir dönem Ermenilerin yaşadığı bölge olduğu belirtilen kayısı ağacı, Akdeniz havzası ülkelerinden, Kaliforniya'ya ve hatta Avustralya'ya kadar uzanan geniş coğrafyada yetiştirilmektedir.
4-6 m. boylanan ağacının dalları, yayılarak ya da dikine uzar. Yeşil yaprakları yürek biçimini andırır. İlkbaharda pembemsi beyaz renkli irice çiçekleri, yapraklarından önce açar. Temmuz ayında olgunlaşmaya başlayan meyveleri, sarı-turuncu renkli, etinden kolay ayrılan acı ya da tatlı tek taş çekirdekli, eti az tatlı ve hoş kokulu olur. Ülkemizde yetiştirilen çeşitleri içinde önde geleni tazesi ve kurusuyla büyük ticari önem taşıyan Malatya (ya da Darende) kayısısıdır. Zerdali ise, boyca daha ufak ve ekşimsi tatlı meyveler veren türüne denir.
BESİN DEĞERLERİ
100 gr. taze kayısının içerdiği besin değerleri şunlardır: 51 kalori; 1 gr. protein; 2,8 gr. karbonhidrat; 0 kolesterol; 0,2 gr. yağ; 0,6 gr. lif; 23 mgr. fosfor; 17 mgr. kalsiyum; 281 mgr. potasyum: 12 mgr. magnezyum; 270 IU A vitamini: 0,03 mgr. B1 vitamini; 0,04 mgr. B2 vitamini; 0,6 mgr. B3 vitamini; 0,07 mgr. B6 vitamini; 10 mgr. C vitamini; 0,5 mgr. E vitamini ile bir miktar folik asit...
SAĞLIĞIMIZA YARARLARI
Yukarıda sayılan önemli besin değerlerinin yanı sıra;
o Betakaroten denilen A vitamini kaynağı maddeler yönünden çok zengin olan kayısı, kalp hastalıklarına yakalanma, kalp krizi geçirme, katarakt ve bazı kanser türlerine yakalanma rizikosunu aza indirger. Kayısı özellikle akciğer kanserini yakalanma rizikosunu azaltır, bu özelliğiyle sigara içenlere kayısı yemeleri öğütlenir.
o Kuru kayısı, potasyum yönünden çok zengin bir besindir: 100 gramında potasyumu 1.080 mgr'a çıkar. Bu içeriğiyle yüksek tansiyonu düşürür, tansiyonu düzene sokar.
o Kayısının kurusu, yüksek oranda, çözülebilen lifi de içerir: 100 gr. kuru kayısı 8 gr. gibi yüksek lif oranıyla kan şekerini düzene sokarken aynı zamanda bağırsaklarda pekliğe iyi gelir. Ayrıca kolesterol düzeyini de düşürür.
o Kayısı kurusu yüksek oranda demir içerir: 100 gr'ında 4 mgr. gibi yüksek oranda demir vardır. Bu nedenle kansızlığa iyi gelir.
İşte bütün bu nedenlerle taze ya da özellikle kuru kayısının bolca yenilmesi uzmanlarca öğütlenmektedir.
|