|
====BESİNLERİN SAĞLIĞIMIZDAKİ YERİ====
I-İ-K-L(DEVAMI)
Kereviz ve Özellikleri
Kimimize hoş gelen, kimimizin nahoş bulduğu kokusu nedeniyle sevilen ya da nefret edilen Kereviz adlı kış sebzesi, Maydanozgiller'dendir. Anayurdu Akdeniz havzası ile Kafkasya olan yabani kereviz adlı bitkinin ayıklanması ve ıslahıyla kültüre alınmıştır. 30-100 cm. boylanabilen, her bölümü keskin kokulu ve ikiyıllık otsu bitki olan kerevizin kökü ve/veya yaprakları sebze olarak tüketilmektedir.
Bitkinin ilk yılında yumrusu (kökgövdesi) gelişir. İkinci yılında sapları gelişip çiçek açar ve tohum verir. Kerevizin yumru kökü gelişkin olanlarına kök kereviz, çok parçalı ve sapı oluklu yaprakları olanlarına yaprak ya da sap kereviz adı verilir. Kereviz, kişilerin yeğlemesine göre, bu kök ve/veya yapraklarının sadeyağlı ya da zeytinyağlı yemekleri yapılarak tüketilir. Batı ülkelerinde sap kerevizin yaprakları salatalara bolca katılır.
Bitkinin körpe yaprakları, güneşsiz ve havadar bir yerde kurutularak havanda ezilip toz haline getirilir ve bazı yiyeceklere, çeşni vermesi için serpilir. Bitkinin tohumları da kurutulup ezilerek kereviz tuzu olarak bazı yiyeceklere katılır. Tuzsuz rejimlerde sofra tuzu yerine kullanılır.
BESİN DEĞERLERİ
100 gr. sap ya da yaprak kerevizin besin değerleri şöyledir: 17 kalori; 0,9 gr. protein; 3,9 gr. karbonhidrat; 0 kolesterol; 0,1 gr. yağ; 0,6 gr. lif; 29 mgr. fosfor; 39 mgr. kalsiyum; 0,3 mgr. demir; 126 mgr. sodyum; 341 mgr. potasyum: 240 IU A vitamini; 0,03 mgr. B1 vitamini; 0,03 mgr. B2 vitamini; 0.3 mgr. B3 vitamini: 0,06 mgr. B6 vitamini; 8 mcgr. folik asit; 9 mgr. C vitamini ve 0,5 mgr. E vitamini.
100 gr. kök kerevizin yukarıdakilerden farklı besin değerleri şunlardır: 40 kalori; 1,8 gr. protein; 8,5 gr. karbonhidrat; 100 mgr. sodyum ve 300 mgr. potasyum.
SAĞLIĞIMIZA YARARLARI
Yukarıda sayılan önemli besin değerlerinin yanı sıra, kerevizin sağlığımıza yararlı etkileri bitkiyi şifalı (tıbbi) otlardan saydıracak kadar çoktur. Bunları da şöyle özetleyebiliriz:
o Güçlü bir idrar söktürücüdür: içerdiği apiol adlı maddeyle idrar yollarını ve kanı temizler. Bedende şikâyetlere neden olan bazı durumlara (sözgelişi, eklemlerdeki gut hastalığı gibi) iyi gelir.
o Sinirleri yatıştırıcı etkisi vardır. Aşırı sinirlilik durumunu yok eder.
o Bedene yararlı diğer etkileri de şunlardır: Uyarıcıdır. Bedeni güçlendirici toniktir. Gaz söktürücüdür. iştahı açar ve sindirimi kolaylaştırır.
o Çok eski çağlardan beri, kerevizin cinsel gücü artırıcı (afrodizyak) etkileri bulunduğu ileri sürülegelmiştir.
Bu etkileri sağlamak üzere, kereviz, yemeklerde ve salatalarda bolca tüketilir. Ya da piyasadan satın alınan kurutulmuş kereviz tohumlarından 1-2 tatlı kaşığının üzerine bir bardak kaynar su dökülüp 10-15 dakika demlendirilerek elde edilen infüzyondan günde üç kez birer bardak içilir.
Kestane ve Özellikleri
Sonbahar mevsiminde piyasaya çıkıp da kebap edilmişiyle, haşlanmışıyla, şekerlemesiyle, pastalarıyla ve bazı yemeklerdeki garnitürünü severek tükettiğimiz kestane adlı meyvesini veren Kestane ağacı, Kayıngiller'dendir.
Dünyada üç kıtada, yani Asya, Afrika ve Amerika'da yetişen kestane ağaçlarının 12 türü vardır. Bunlardan en sevilen meyveleri veren Anadolu kestanesinin (C. sativa) anayurdu ülkemizdir. Bu tür, boyu 30 m'yi ve gövde çapı l m'yi aşabilen ulu ağaçlardır. Kısaca kestane diye adlandıracağımız bu türün genç ağaçları dikine büyür. Ağaç yaşlandıkça tacı yayvanlaşır. Gövdesi dik ve düzgündür. Gövde kabuğu önce düzgünken ağaç yaşlandıkça çatlar ve kırışıklarla kaplanır.
Toprakta derine inen sağlam kök yapısıyla kayalık yerlerde bile yetişen kestane ağacı, erozyonları önleme bakımından büyük öneme sahiptir. Sık dalları olan kestane ağacının genç dalları kızıl kahverengidir. Bir yaşını aşan dalların rengi açılır ve üzerleri parçalı, girintili çıkıntılı kabukla örtülür.
Ağacın yaprakları uzun, mızrak biçimli, ucu sivri ve çok koyu yeşil renklidir. Ağacın yapraklanmasından sonra açan erkek ve dişi çiçekleri, biryıllık dalların üzerinde ve birbirlerine yakın olarak yer alır. Dişi çiçeklerin döllenmesinden 150-170 gün kadar sonra kestane meyveleri, dikenli bir kabuk içinde 1-7 adet olarak olgunlaşır.
Kestanenin, dip tarafı açık, diğer tarafları koyu kahverengi, kalınca sert bir dış kabuğu ile açık kahverengi, ince ve yumuşak bir iç kabuğu vardır. Meyvenin eti, açık sarı renkli ve oldukça serttir. İyi nitelikli bir kestane 2,5 cm. genişlikte ve 15-20 gr. ağırlıkta olur. Ancak, kuzu kestanesi denilen türlerin genişliği ve ağırlığı bu ölçülerden daha küçüktür.
BESİN DEĞERLERİ
100 gr. kestanenin içerdiği besin değerleri şunlardır: 194 kalori: 2,9 gr. protein; 42,1 gr. karbonhidrat: 0 kolesterol; 1,5 gr. yağ; 1 gr. lif; 88 mgr. fosfor: 27 mgr. kalsiyum; 1,7 mgr. demir: 6 mgr. sodyum; 454 mgr. potasyum: 0,22 mgr. B1 vitamini; 0,22 mgr. B2 vitamini ve 0,6 mgr. B3 vitamini.
SAGLIĞIMIZA YARARLARI
Yukarıda sayılan yüksek besin değerlerinin yanı sıra;
o Kestane, kandaki yüksek kolesterolü düşürür.
o Kan şekeri düzeyini kontrol altında tutar: Bu bakımdan şeker hastalarına yararlı olur.
o Hayvanlarda, kansere yakalanma rizikosunu azaltmaktadır: Bu etki insanlar üzerinde de araştırılmaktadır.
Kiraz ve Özellikleri
İlkbahar sonu ile yaz mevsiminin en hoş meyvelerinden birini veren Kiraz ağacı, Gülgiller'dendir. Anayurdu Kuzey Anadolu olan kiraz ağacı, antik dönemde Yunanistan'a götürülmüş ve oradan Avrupa'ya yayılmıştır. Yabani kiraz ağaçları 20-25 m'ye kadar boylanabilirken bahçe kirazı (Prunus: Cerasus avium) daha kısa boylu bir ağaçtır. Düz ve dik gövdeleri grimsi siyah ya da donuk siyah renkli ve enine çizgilidir.
Dalları düzgün olan kiraz ağacının yaprakları vişneninkinden daha iri, oval biçimli, yaprak ayası buruşuk, alt yüzü tüylü, ucu sivri ve kenarları testere gibi dişlidir. Çiçekleri tek tek değil, bazen altıya kadar değişen sayılarda ve pembe-beyaz renkte, ilkbahar mevsiminde ağacın yeşil renkli yapraklarından daha önce açar. Bu çiçeklerden oluşan ve adına kiraz denilen meyveleri tek tohumlu (sert çekirdekli) olur.
Kiraz meyvesi, ağacın bulunduğu bölgeye ve çeşidine göre nisan sonu ile temmuz başı arasında olgunlaşır. Rengi siyah, kırmızı, sarı ya da beyazımsı olan bu meyveler, 1-3 cm. çapında, yuvarlak biçimli, etli, sulu, az lifli, lezzetli ve hoş aramalıdır. Taze olarak çok beğenilerek yenildiği gibi pastacılıkta, şekerlemecilikte ve içki yapımında kullanılır. Reçeli de yapılır.
BESİN DEĞERLERİ
100 gr. taze kiraz meyvesinin içerdiği besin değerleri şunlardır: 70 kalori; 1,3 gr. protein; 17.5 gr. karbonhidrat: 0 kolesterol; 0,3 gr. yağ; 0,4 gr. lif; 19 mgr. fosfor; 22 mgr. kalsiyum; 0,4 mgr. demir; 2 mgr. sodyum; 191 mgr. potasyum; 110 IU A vitamini: 0,05 mgr. B1 vitamini; 0,06 mgr. B2 vitamini; 0,4 mgr. B3 vitamini; 0,032 mgr. B6 vitamini ve 10 mgr. C vitamini.
SAĞLIĞIMIZA YARARLARI
Yukarıda sayılan besin değerlerinin yanı sıra;
o Kiraz, bedendeki ürik asit düzeyini düşürerek gut hastalarına yararlı olur: Bunun için kiraz serbestçe ve istendiği kadar yenilebilir.
o Kiraz diş çürümelerini engelleyen bazı maddeleri içerir.
o Kiraz (ve vişne) meyvesinin saplarının sağlığımıza yararlı şu etkileri vardır: idrar söktürücüdür. İçerdiği mineral ve öteki maddelerle bedenin su dengesini düzenler ve pekliği (kabızlığı) giderir. Ayrıca bedeni güçlendirici tonik etkileri vardır: Bu önemli etkilerinden yararlanılmak üzere, taze ya da kurutulmuş kiraz (veya vişne) saplarından 2-3 tatlı kaşığı dolusu alınır, bir bardak suda kaynama noktasına kadar ısıtılır. Daha sonra ateş kısılıp 10-15 dakika ısıtma işlemi sür-
durulur. Böylece elde edilip süzülen dekoksiyondan günde üç bardak içilir.
Kivi ve Özellikleri
Kivi adlı, ülkemizde yeni yeni tanınan ve C vitamini yönünden çok zengin olan, meyvesini ekim-kasım aylarında bol bol veren Kivi asması, Aktinidyagiller'dendir. Anayurdu Çin olmasına karşın bu bitkiyi ve meyvesini, ülkesinin haberci kuşu Kiwi adıyla dünyaya tanıtan Yeni Zelanda'dır.
Kivi asması, yaprağını döken, tırmanıcı ve sarılıcı, üzüm asmasına benzeyen, güçlü bir bitkidir. Ağaçlara ve insan eliyle yapılmış desteklere tırmanarak 5-7 m. kadar boylanabilir. Ekonomik ömrü 20-30 yıldır. Ana gövdesi 20 cm'ye kadar kalınlaşabilir. Genç sürgünleri (dalları), parlak kırmızı renkte tüylerle kaplıdır. Asma gibi sülük çıkarmayıp yatay uzayan bu sürgünlerin, desteklere dayandırılması gerekir. 20-30 cm. çaplı, kalp biçiminde, üst yüzü parlak ve canlı yeşil renkli, kenarları dişli yaprakları vardır.
Kivi asması, ikievcikli bir bitkidir. Yaz başında sarımsı beyaz ya da pembemsi renklerde açan ve ayrı ayrı biçimlerdeki dişi ve erkek çiçekleri, ayrı ayrı asmaların üzerinde yer alır. Sonbaharda olgunlaşan kivi meyveleri 40-100 gr. ağırlıkta, oval biçimli, 4-7,5 cm. uzunlukta ve 3-4,5 cm. kalınlıkta, yeşilimsi kahverengi, üzeri kolayca silinip çıkabilen kahverengi tüylerle kaplıdır. Meyvenin eti zümrüt yeşili ya da kahverengi, sulu, yumuşak dokulu, hoş kokulu ve tatlıdır.
Normal bir meyve, 100-1.200 adet minik çekirdek taşır. Bu meyveler hasat edildikten sonra, oda sıcaklığında (20 santigrat derecede) 7-15 gün bekletilir. Böylece olgunlaşan meyve, taze olarak dilimlenip öylece ya da üzerine krema konularak yenilir. Salatalara konulduğunda çeşni ve renk katar. Meyve suyu yapılır ve pastacılıkta sıkça kullanılır.
BESİN DEĞERLERİ
100 gr. taze kivi meyvesinin besin değerleri şöyle sıralanabilir: 66 kalori; 17.5 gr. karbonhidrat; 0,79 gr. protein; 0,07 gr. yağ; 0 kolesterol; 0,45 gr. lif; 64 mgr. fosfor; 0,51 mgr. demir; 16 mgr. kalsiyum; 226 mgr. potasyum: 30 mgr. magnezyum: 175 IU A vitamini: 100-400 mgr. C vitamini: 0,02 mgr. B1 vitamini; 0,05 mgr. B2 vitamini; 0,50 mgr. B3 vitamini.
SAĞLIĞIMIZA YARARLARI
Yukarıda sayılan değerlerden görüleceği gibi kivi, çeşitli maddeler yönünden zengin bir besindir. Üstelik;
o C vitamini yönünden çok zengin olduğu için 1/3 adet kivi yenilmesi bedenin günlük C vitamini gereksinimini karşılar.
o Kivinin, zengin C vitamini ve türlü enzimler içermesi nedeniyle insan bedenini gençleştirdiği bilim adamlarınca ileri sürülmektedir.
Kuşkonmaz VE Özellikleri
Sağlığımıza çok yararlı etkileri olduğu halde ülkemizde ne yazık ki pek az tanınan ve tüketilen kuşkonmaz adlı sebzesini veren Kuşkonmaz bitkisi, Zambakgiller'dendir. Anayurdu kesin olarak bilinmeyen kuşkonmazların 150 kadar türü vardır. Bunlardan bazısı pek ince yapraklı süs bitkisiyken, bazısı da Ege ve Akdeniz bölgemizin kıyı kesimlerinde doğal olarak yetişen ve halk tarafından toplanıp sarmaşık adıyla sebze gibi değerlendirilen türdür.
Burada konumuza giren ve sofralık sebze olarak tüketilen, tıbbi kuşkonmaz ya da kültür kuşkonmazı (A. officinalis) türüdür. Bu çokyıllık bitkinin toprak altında 50-100 cm. kadar uzayan güçlü bir rizomu (kökgövdesi) ve toprak üzerinde 50-150 cm. kadar boylanıp sebze olarak tüketilen gövde sürgünleri vardır.
Kuşkonmaz bitkisinin yaprak oluşumları, gövde üzerinde üçgen biçimli pulcuklar halinde, küçük ve önemsizdir. Yaprak işlevini, iğne biçimindeki sürgünleri yapar. Kuşkonmaz, genelde ikievcikli bir bitkidir. Erkek çiçekleri ayrı bitkide, dişi çiçekleri de ayrı bitkide yer alır.
Dişi çiçekli bitkiler daha kalın ve güçlü gövde sürgünleri verirken erkek çiçekli bitkiler ince ama daha yüksek ürün verimi sağlayan sürgün verir. İşte kuşkonmaz bitkisinin sözü edilen bu sürgünlerinin tazesi, dondurulmuşu veya konserve edilmişi Batı ülkelerinde makbul bir sebze türü olarak benimsenmektedir. Bu sürgünler, soyulup suda haşlanarak ve üzerinde tereyağı gezdirilip maydanoz serpilerek sıkça yenmektedir.
BESİN DEĞERLERİ
100 gr. çiğ (pişirilmemiş) kuşkonmazın besin değerleri şöyle sıralanabilir: 13-16 kalori; 2,2 gr. protein; 3,6 gr. karbonhidrat; 0 kolesterol; 0,2 gr. yağ; 0,7 gr. lif; 50 mgr. fosfor; 21 mgr. kalsiyum; 0,6 mgr. demir; 1 mgr. sodyum; 110 mgr. potasyum; 900 IU A vitamini: 0,16 mgr. B1 vitamini; 0,15 mgr. B2 vitamini; 1.4 mgr. B3 vitamini: 26 mgr. C vitamini ve 0,56 mgr. E vitamini.
SAĞLIĞIMIZA YARARLARI
Yukarıki değerler incelendiğinde kuşkonmazın kalorisi düşük olduğu halde fosfor ve potasyum gibi minerallerle özellikle A vitamini ve öteki vitaminler yönünden yararlı bir besin olduğu ortaya çıkar. Bunun yanı sıra; o Kuşkonmaz, güçlü bir idrar söktürücüdür: Bedende kalp yetmezliği nedeniyle oluşan ödemlerin atılmasına yardımcı olur. Kalbi güçlendirir. Bedende bulunan fazla sıvıların atılmasını sağlar. Kanı temizler. Kum dökücü etkisi de vardır.
o Kuşkonmaz sindirimi kolaylaştırır.
o Kuşkonmazın yatıştırıcı ve afrodizyak (cinsel gücü artırıcı) etkileri olduğu öteden beri savunulmaktadır.
Bütün bu tıbbi etkilerinden yararlanmak için kuşkonmazın körpe sürgünleri bol bol yenilmelidir.
Dikkat: Gut hastalığı çekenler kuşkonmazı hiç yememelidir. Böbrek rahatsızlığı olanlar ise, kuşkonmazı seyrek ve az yemelidir.
Lahana ve Özellikleri
En önemli ve konumuzu ilgilendiren türü, ağırlığı 5-6 kg'a kadar çıkan baş ya da beyaz lahanadır (B. oleraceae Var. Alba). Lahananın yapraklarındaki antosiyanın oranı artırılarak kırmızı lahana (B. oleraceae rubra) ve yaprak tomurcukları başçıklar şeklinde geliştirilerek Brüksel lahanası (B. oleraceae gemmifera) melezleme yoluyla ve insan eliyle elde edilip üretilmiştir.
Bir başka önemli lahana türü de özellikle Karadeniz bölgemizde çok yetiştirilen karalahanadır (B. oleraceae acephala). Baş lahana taze olarak salatalara katıldığı gibi kapuska adlı yemeği, dolması ve turşusu yapılarak da tüketilir. Kırmızı lahana salatalara katılır. Karalahananın da çeşitli yemekleri yapılmaktadır.
BESİN DEĞERLERİ
100 gr. taze sebze lahananın içerdiği önemli besin değerleri şunlardır: 26 kalori; 1,3 gr. protein; 4,4 gr. karbonhidrat; 0 kolesterol; 0,2 gr. yağ; 0,8 gr. lif: 29 mgr. fosfor; 52 mgr. kalsiyum; 0,4 mgr. demir; 20 mgr. sodyum; 270 mgr. potasyum: 13 mgr. magnezyum; 130 IU A vitamini; 0,05 mgr. B1 vitamini; 0,05 mgr. B2 vitamini; 0.3 mgr. B3 vitamini; 0,16 mgr. B6 vitamini; 75 mcgr. folik asit: 50 mgr. C vitamini ve 0,2 mgr. E vitamini.
SAĞLIĞIMIZA YARARLARI
Yukarıda sayılan önemli besin değerlerinin yanı sıra;
o Lahana, içerdiği antioksidan ve diğer bazı maddeleriyle bedenin hastalıklara karsı direncini artırır: Yapılan araştırmalar, lahanayı sık yiyen kişilerde özellikle mide, kalınbağırsak, akciğer ve deri kanserlerine pek seyrek rastlandığı sonucunu ortaya koymuştur.
o Lahana ayrıca içerdiği antioksidan maddeleriyle kalp hastalıklarına yakalanma, felç geçirme ve katarakt illetine tutulma rizikolarını azaltmaktadır.
o Lahananın sıkılmasıyla elde edilen suyu, Batı ülkelerinde mide ülserleri için geleneksel bir tedavi yöntemi olmuştur: Yapılan deneyler, lahana suyunun mide ülserlerini önlediğini ve iyileştirdiğini ortaya koymaktadır.
o Lahana, bedenin bağışıklık sistemini uyarmakta, bazı bakteri ve virüs türlerini yok etmektedir.
o Bedenin gelişme etkinliğini uyarıp destekleyen lahana, içerdiği zengin folik asitle kadınların spina bifida (omurganın bir yanının açık olması) hastalığına yakalanmış çocuk doğurma rizikosunu en aza indirir.
o Mayalandırılmış lahana hazımsızlığa ve gut hastalığına iyi gelir.
Bütün bu önemli etkilerinden yararlanmak için lahananın diyetimize katılması ve daha sık yenilmesi uzmanlarca öğütlenmektedir.
Dikkat: Lahana tüm Turpgiller gibi bedenin iyot emilimini azaltır. Haftada 2-3 kezden çok lahana yiyen kişiler, iyotlu besin ya da iyotlu tuz almayı ihmal etmemelidir, özellikle içme suyunun az iyot içerdiği yörelerde durum böyledir.
Limon ve Özellikleri
Geliştirilen saklama teknikleri ve yatak limonculuğu sayesinde, yılın her zamanında limon adlı meyvesini piyasada bulabildiğimiz Limon ağacı, Turunçgiller'dendir (Narenciyeler). Anayurdu Hindistan ile Uzakdoğu ülkeleri olan limon ağacı, 12. yüzyılda Sicilya'ya getirilmiş, oradan Akdeniz havzasına ve daha sonra tüm sıcak ılıman iklimli bölgelere yayılmıştır.
Ülkemizde Akdeniz ve Ege bölgelerinde bolca yetiştirilen limon ağacı, 3-6 m. kadar boylanır ve kışın yapraklarını dökmez. Gövde ve dallarının kabuğu koyu gridir. Almaşık dizili, açık yeşil renkli, elips biçimli iri yapraklarının dokusu sert ve ucu sivri olur. Bazı limon çeşitlerinde ağacın yaprak koltuklarında sivri dikenler bulunur.
İlkbahar aylarında tek tek ya da birkaçı bir arada açan çiçeklerinin dışı pembemsi, içi beyaz renklidir. "Yediveren" limon çeşitleri, neredeyse yıl boyunca çiçek açar ve meyve vermeyi sürdürür. Genelde sonbahar mevsiminde olgunlaşan dışı açık sarı renkli limon meyvesi yumurta biçimli, bir ucu sivri çıkıntılı, içi sekiz-on bölümlü eti çok ekşi tatlı ve bol suludur.
Meyvenin içinde beyaz tohumları (çekirdekleri) yer alır. Bu tohumların biçimi oval ve bir ucu sivridir. Limon meyvesinin sıkılmasıyla elde edilen suyu, bazı çorba, yemek ve salatalara katılır. Limonatası yapılıp serinletici olarak içilir. Kimi sebze yemekleri ve reçeller yapılırken kararmamaları için içine limon suyu eklenir. Limon kabuğundan elde edilen esans, kozmetik maddeleri ve içki yapımında kullanılır.
BESİN DEĞERLERİ
100 mi. taze sıkılmış limon suyunun içerdiği besin değerleri şöyle sıralanabilir: 7 kalori; 0,3 gr. protein; 1,6 gr. karbonhidrat; 0 kolesterol; eser miktarlarda yağ ve lif; 10,3 mgr. fosfor; 0,4 mgr. kalsiyum; 0,14 mgr. demir; 1,5 mgr. sodyum; 142 mgr. potasyum; 6,6 mgr. magnezyum; 0,02 mgr. B1 vitamini; eser miktarda B2 vitamini; 0.1 mgr. B3 vitamini: 0,06 mgr. B6 vitamini; 7 mcgr. folik asit ve 50 mgr. C vitamini.
SAĞLIĞIMIZA YARARLARI
Yukarıda saydığımız besin değerlerinin yanı sıra;
o Limon, zengin C vitamini içeriğiyle iskorbüt hastalığını önler ve iyileştirir: Bu etkisinden yararlanmak için diyete bolca limon suyu katılır.
o Gene yüksek C vitamini oranı sayesinde birdenbire yükselen tansiyonun düşürülmesine yardıma olur: Bunun için yarım limon meyvesi bir bardak suyun içine sıkılır ve bu su içilir.
o Limon, içerdiği antioksidan maddelerle bedenin kansere yakalanma rizikosunu azaltır.
o İdrar söktürücüdür. İdrar yollarını temizler. Bu etkisinden yararlanmak için her şekliyle bolca limon suyu alınması yeterli olur.
|