Tekil Mesaj gösterimi
Alt 01-31-2008, 03:53   #18
Kullanıcı Adı
dildade
Standart KURAN-I KERİM MEALİ: A'RAF SURESİ
171. Bir zamanlar dağı İsrailoğullarının üzerine gölge gibi kaldırdık da üstlerine düşecek sandılar. "Size verdiğimi (Kitab'ı) kuvvetle tutun ve içinde olanı hatırlayın ki korunasınız" dedik.
172. Kıyamet gününde, biz bundan habersizdik demeyesiniz diye Rabbin Adem oğullarından, onların bellerinden zürriyetlerini çıkardı, onları kendilerine şahit tuttu ve dedi ki: Ben sizin Rabbiniz değil miyim? (Onlar da), Evet (buna) şâhit olduk, dediler.

Bu ayette geçen “kalu bela” ifadesi hakkında, bunun ezelde mi, ana rahminde mi, yoksa büluğ çağında mı olduğu hususunda çeşitli görüşler vardır. Bu konuda geniş bilgi için Muhammed Hamdi Yazır’ın Hak Dini Kur’an Dili adlı eserine (cilt 4, s.2323-2333) bakılması tavsiye olunur.


173. Yahut "Daha önce babalarımız Allah'a ortak koştu, biz de onlardan sonra gelen bir nesildik (onların izinden gittik). Bâtıl işleyenlerin yüzünden bizi helâk edecek misin?" dememeniz için (böyle yaptık).
174. Belki inkârdan dönerler diye âyetleri böyle ayrıntılı bir şekilde açıklıyoruz.
175. Onlara (yahudilere), kendisine âyetlerimizden verdiğimiz ve fakat onlardan sıyrılıp çıkan, o yüzden de şeytanın takibine uğrayan ve sonunda azgınlardan olan kimsenin haberini oku.

Müfessirlerin çoğunluğuna göre ayette adı zikredilmeyen bu kişi İsrailoğulları’ndan Bel’am b. Baura’dır. Önceleri Hz.Musa’nın dinini kabul etmiş, iyi ve duası makbul bir mümin idi. Ancak Hz.Musa’nın kendilerini yenilgiye uğratmamasından korkan kavminin ısrarına dayanamayıp Musa’nın aleyhine beddua etmiş; kavmine, onu yenebilmeleri için hileler öğretmiş, fakat Allah onun bedduasını kavmine çevirmiş, kendisini de cezalandırmış, sahip olduğu manevi mertebe ve meziyetlerden mahrum bırakmıştır. Mutasavvıflar Bel’am b. Baura’yı kibir ve dünyevi arzuları sebebiyle sapıklığa düşenlerin bir örneği olarak takdim ederler.

Bazı tefsirlerde, ayette bahsedilen bu kişinin Ümeyye b. Ebi’s-Salt veya Nu’man b. Seyfi er-Rahib olduğuna dair rivayetler de vardır.

176. Dileseydik elbette onu bu âyetler sayesinde yükseltirdik. Fakat o, dünyaya saplandı ve hevesinin peşine düştü. Onun durumu tıpkı köpeğin durumuna benzer: Üstüne varsan da dilini çıkarıp solur, bıraksan da dilini sarkıtıp solur. İşte âyetlerimizi yalanlayan kavmin durumu böyledir. Kıssayı anlat; belki düşünürler.
177. Âyetlerimizi yalanlayan ve kendilerine zulmetmiş olan kavmin durumu ne kötüdür!
178. Allah kimi hidayete erdirirse, doğru yolu bulan odur. Kimi de şaşırtırsa, işte asıl ziyana uğrayanlar onlardır.
179. Andolsun, biz cinler ve insanlardan birçoğunu cehennem için yaratmışızdır. Onların kalpleri vardır, onlarla kavramazlar; gözleri vardır, onlarla görmezler; kulakları vardır, onlarla işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir; hatta daha da şaşkındırlar. İşte asıl gafiller onlardır.

Ayetin son cümlesi için bk. Furkan 25/44.


180. En güzel isimler (el-esmâü'l-hüsnâ) Allah'ındır. O halde O'na o güzel isimlerle dua edin. Onun isimleri hakkında eğri yola gidenleri bırakın. Onlar yapmakta olduklarının cezasına çarptırılacaklardır.

Bu ayette en güzel isimlerin Allah’a ait olduğu ifade edilmekte ve Allah’a o isimlerle dua etmemiz emrolunmaktadır. Hadis-i şerifte “Allah’ın doksan dokuz adı vardır. Onları ezberleyen muhakkak cennete girer” buyurulmuştur. Ancak hadiste tahdit yoktur. Allah’ın isimleri sadece doksan dokuzdan ibaret değildir, başka isimleri de vardır. Ayet-i kerimede anlatılan “Allah’ın isimleri hakkında eğri yola gidenler”den maksat, O’nun isimlerini tahrif edenlerdir. Müşrikler Allah’ın isimlerini tahrif ederek kendi tanrılarına veriyorlardı. “Allah” ismini tahrif edip Lat ve Aziz ismini değiştirerek “Uzza” demişlerdir. Halbuki yüce Allah, en güzel isimlerin kendine has olduğunu bildirmiştir.



dildade isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla