Suskun
susmak;
sürgüne yollar gibi dilini...
kalakalmak bir zindanda
prangalar yemiş kelimelerinle...
susmak;
duyduğun bir gurbet türküsünde
boğazına inen yumruk gibi,
ve gözlerinde fırsatçı iki damla yaş ile...
susmak;
feda etmek bazen yüreğini,
kabullenip en acı işkenceleri
sadece yaşayabilmek öbür yarın (!) ile...
susmak;
hayatın haylaz çocuğu...
yenilen onca şamardan sonra
yaşayabilmek öğrendiği ile...
susmak;
nedenlerin, kader diye anlatıldığı
bir hikayeyi dinlerken,
sarılıp yatmak kendi hikayen ile...
susmak;
son yolculuğunda bir gemiyi
beklemek en son limanda,
bir nefes daha alma ihtimali ile...
.................................................. .
siz; suskunları dilsiz düşünün.
oysa onlar, kelimelerini
gözleriyle ve yürekleriyle anlatır...
anlayabilmekse....
orası size kalır...
Cafer Yılmaz