91. (Kardeşleri) dediler ki: Allah'a andolsun, hakikaten Allah seni bize üstün kılmış. Gerçekten biz hataya düşmüşüz.
92. (Yusuf) dedi ki: "Bugün sizi kınamak yok, Allah sizi affetsin! O, merhametlilerin en merhametlisidir."
93. "Şu benim gömleğimi götürün de onu babamın yüzüne koyun, (gözleri) görecek duruma gelir. Ve bütün ailenizi bana getirin."
Rivayete göre Yusuf (a.s.), kardeşlerine sabah akşam ziyafet veriyordu. Kardeşleri ise daha önce ona yaptıklarını hatırlayarak sıkılıyorlardı. Ona bir adam göndererek dediler ki: Siz bizi sabah akşam yemeğe davet ediyorsunuz, fakat biz sana karşı yaptıklarımızdan dolayı senden utanıyoruz. Yusuf (a.s.)da, onlara şöyle cevap verdi: Mısırlılar şimdiye kadar bana hep ilk gördükleri gözleriyle bakıyorlar ve “Yirmi dirheme satılmış bir köleyi ulaştığı bu mertebeye yükselten Allah’ı tenzih ederiz” diyorlardı. Şimdi ise sizin sayenizde şeref kazandım. Çünkü benim sizin kardeşiniz ve İbrahim(s.a.) gibi büyük bir peygamberin torunu olduğumu anladılar.
94. Kafile (Mısır'dan) ayrılınca, babaları (yanındakilere): Eğer bana bunamış demezseniz inanın ben Yusuf'un kokusunu alıyorum! dedi.
95. (Onlar da

Vallahi sen hâla eski şaşkınlığındasın, dediler.
96. Müjdeci gelince, gömleği onun yüzüne koyar koymaz (Ya'kub) görür oldu. Ben size: "Allah tarafından (vahiy ile) sizin bilemeyeceğiniz şeyleri bilirim" demedim mi! dedi.
Bu müjdeci Yehuda idi. “Kanlı gömleği babama ben götürmüş ve onu kedere boğmuştum, şimdi de bu gömleği yine ben götüreyim ve sevincine sebep olayım” diyerek Mısır’dan Ken’an iline kadar yalınayak başaçık yürüdüğü rivayet edilir.
97. (Oğulları) dediler ki: Ey babamız! (Allah'tan) bizim günahlarımızın affını dile! Çünkü biz gerçekten günahkârlar idik.
98. (Ya'kub

Sizin için Rabbimden af dileyeceğim. Çünkü O çok bağışlayan, pek esirgeyendir, dedi.
99. (Hep beraber Mısır'a gidip) Yusufun yanına girdikleri zaman, ana-babasını kucakladı, "Güven içinde Allah'ın iradesiyle Mısır'a girin!" dedi.
Rivayete göre Hz. Yusuf’la beraber hükümdar ve bütün halk onları karşılamaya çıkmışlar ve saf tutmuşlardı. Karşı karşıya geldiklerinde Hz. Ya’kub, Hz.Yusuf ve orada bulunan diğerleri atlarından indiler ve iki peygamber birbirini kucakladılar.
100. Ana ve babasını tahtının üstüne çıkartıp oturttu ve hepsi onun için (ona kavuştukları için) secdeye kapandılar. (Yusuf) dedi ki: "Ey babacığım! İşte bu, daha önce (gördüğüm) rüyanın yorumudur. Rabbim onu gerçekleştirdi. Doğrusu Rabbim bana (çok şey) lütfetti. Çünkü beni zindandan çıkardı ve şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra sizi çölden getirdi. Şüphesiz ki Rabbim dilediğine lütfedicidir. Kuşkusuz O çok iyi bilendir, hikmet sahibidir."
101. "Ey Rabbim! Mülkten bana (nasibimi) verdin ve bana (rüyada görülen) olayların yorumunu da öğrettin. Ey gökleri ve yeri yaratan! Sen dünyada da ahirette de benim sahibimsin. Beni müslüman olarak öldür ve beni sâlihler arasına kat!"
Rivayet olunduğuna göre Hz. Ya’kub Mısır’da oğlunun yanında 24 sene yaşadıktan sonra vefat etti. Önceden yaptığı vasiyet üzerine naşı, Şam’da defnedilmiş bulunan babası İshak’ın yanına gömüldü. Hz. Yusuf da babasından sonra 23 yıl daha yaşadı. Onun naşını da Mısırlılar mermer bir sandık içine koyarak Nil’e gömdüler. Mısırlılar onu çok sevdikleri için onun kendi memleketlerinde kalmasını istemişlerdi. Daha sonra Hz. Musa onun naşını bularak babası Ya’kub’un yanına götürüp defnetti.