|
Milli gazetenin, diyalok hazımsızllığı ve 'eşdinsel' ithamı
BAK BURDA DEMİŞSİN YA MÜSLÜMANLAR GERİCİ OLARK BİLİNİYO ONLA İLGİLİ YAZI.
Hoşgörü tuzağı 29.6.2002
Dün, Vatikan’ın Batı’da daha uzun süre ayakta kalamayacağını anlayınca, Müslümanların, dağınıklığından, kimsesizliğinden, fakirliğinden istifade etmek için Doğu’ya yöneldiğini, Müslüman ülkelerinde Hıristiyanlaştırma çalışmasını başlattığını bildirmiştim.
Bunu iki safhada yapmayı planlıyorlar. Önce, çeşitli baskılarla, entrikalarla, ithamlarla Müslümanları sindirmek ve saha dışına itmek. Sonra da bu boşluğu doldurmak.
Bu maksatla, soğuk savaşın sona ermesinden "Kızıl tehlike"nin bertaraf edilmesinden sonra, "Yeşil tehlike"yi ortaya attılar. Ve en büyük stratejilerini "İslam fundamentalizmi" olarak adlandırdıkları ve terörle özdeşleştirerek İslam dünyasını mahkum etmeye karar verdiler.
Daha sonra da, İslam'ı protestanlaştırmaya, yani İslamı emir ve yasakları olmayan, felsefi ahlakı bir sistem haline getirerek dünyaya, hayata ilişkin entelektüel, siyasi, ekonomik, kültürel taleplerini iptal etmeye çalışmak. Yani İslamın içini boşaltmak. Bunun için de en etkili yol olan, âlimleri, mezhepleri bertaraf etmek.
Hıristiyanlaştırmada takip ettikleri yol da “Diyalog” projesi. Projeyi ortaya atan Vatikan. Asırlardır Müslümanlara karşı en ufak bir müsamahası, hoşgörüsü olmayan Vatikan’ın bu girişiminden iyi niyet beklenebilir mi?
Sözde diyalogla orta yolu bulacaklar. İki ayrı dinde orta yol nasıl bulunacak? Her iki din de %50 taviz verecek, inançlarından feragat edecek böylece ortak noktada buluşulacak! Bir dinin yarısı giderse geri kalana din denir mi? Yok diyologtan maksadımız, iyi ilişkiler, iyi komşuluklar deniyorsa o zaten asırlardır var; mesela İstanbul’da asırlardır Müslüman, Hıristiyan, Yahudi yanya yaşamışlar. Kimse kemsenin ibadetine, yaşayışına
karışmamış. Diyalogun âlası uygulanmış. Bunların diyalogtan maksatları başka.
Nitekim, diyalogun mimarlarından olan diyalog toplantılarında hep komisyon başkanlığına getirilen bir ilahiyat porofesörü “Ben yurt dışına gittiğim zaman sık sık kiliselere gidiyorum; çok da lezzet ve zevk alıyorum” diyor. Diyalog konusunda da, “Efendim, diyalog ve hoşgörü devam edecekse, Hıristiyanlarla konuşurken sizin kitabınız bozulmuş, sonradan değiştirilmiş; en hakiki din benim dinim demeyeceksiniz.” diyor. Yine diyalogçular, “ Sadece,’La ilahe illallah’ demeyi, ‘Muhammederresulullah’ dememeyi telkin ediyorlar.”
Bu sözler dilayoğun gerçek amacı göstermede ip uçları veriyor: Demek ki, diyalog ve hoşgörü uğruna kendi Dinimizin, Kitabımızın ve Peygamberimizin hak ve en son olduğunu söylememeniz gerekiyormuş. İşte diyalog ve hoşgörü dediklerinin en kısa tarifi bu.
Artık görevler de değişti herhalde. Dini savunmak başkalarına kaldı. Türkiye Sağlık-İş Sendikası Başkanı Sayın Mustafa Başoğlu diyalog toplantısında tahammül edemeyip, “Ben burada öyle şeyler dinledim ki, bana öğretilen dine uymuyor. ‘Son hak din İslâm demeyeceksiniz’ ne demek? Son hak din İslâmsa, Kur’an öyle diyorsa, öyledir. Diyalog isteniyorsa öyle konuşmayacaksınız olmaz böyle şey” demek zorunda kalmıştır.
İki dinin temsilcilerinin konuşmaları da, diyalogun maksadının, iyi ilişkiler, iyi komşuluklar olmadığını göstermektedir. Diyanet İşleri Başkanı, Papa'yla görüşmesinden sonra, “ Diyalog iki dinin kurumları arasında bir tür 'diplomatik ilişkiler'le sınırlı mı olacaktı, yoksa, ilahiyat (teoloji) alanında da 'diyalog' geliştirilecek mi?” sorusuna, “İlahiyat alanında da diyalog kurulacak. İslam ve Katolik ilahiyatçılar karşılıklı çalışmalar yapacaklar... “ cevabını vermiştir. (T.Akyol – Milliyet- 17.6.2000)
Papa 2. Jean Paul da, Sen Pietro Kilisesinde, 25.6.2000 günü pazar ayininde, ‘’Kilise ile diğer dinler arasındaki diyaloga evet. Ama aynı zamanda tek kurtarıcının İsa olduğunu ilan etmek gerekiyor’’ diyerek diyalog sonunda nerede birleşileceğinin adresini de vermiş oluyor.
Bütün bunlardan sonra, Vatikan’ın başlattığı “Diyalog” projesinin İslamiyet için faydalı olduğunu söyleyene kim inanır? Basiret sahibi herkes bunun Vatikan’ın sinsi bir oyunu olduğunu hemen anlıyor. Cenab-ı Hak bilerek veya bilmeyerek böyle sinsi oyunlara alet olmaktan muhafaza etsin!
|