Tekil Mesaj gösterimi
Alt 02-11-2008, 04:33   #6
Kullanıcı Adı
dildade
Standart KURAN-I KERİM MEALİ:AHZÂB SURESİ
51. Onlardan dilediğini geriye bırakır, dilediğini de yanına alırsın. Boşadığın hanımlarından arzu ettiğini tekrar yanına almanda, senin üzerine bir günah yoktur. Böyle yapman onların mutlu olmalarına, üzülmemelerine ve hepsinin, senin verdiklerine razı olmalarına daha uygundur. Allah, kalplerinizde olanı bilir. Allah hakkıyle bilendir, halîmdir.

28 ve 29. Ayetlerde Resulullah (s.a.)ın hanımlarına onunla birlikte kalmak veya ayrılmak şıklarından birini seçmeleri teklif edilmiş, onları Resulullah ile birlikte kalmaya tercih etmişlerdi. Bu ayette de aynı seçim hakkı Resulullah’a verilmiş, o da hanımlarından ayrılmamayı uygun bulmuştur.


52. Bundan sonra artık başka kadınlarla evlenmen, elinin altında bulunan cariyeler hariç, güzellikleri hoşuna gitse bile, bunların yerine başka hanımlar alman sana helâl değildir. Allah her şeyi gözetler.
53. Ey iman edenler! Siz zamanını gözetlemeksizin, bir yemeğe davet edilmedikçe, Peygamber'in evlerine girmeyin. Ancak davet edildiğiniz vakit girin. Yemeği yediğinizde hemen dağılın, sohbete dalmayın. Çünkü bu hareketiniz Peygamber'i üzmekte, fakat o (size bunu söylemekten) utanmaktadır. Ama Allah, hakkı söylemekten çekinmez. Peygamber'in hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Bu, hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temiz bir davranıştır. Sizin Allah'ın Resûlünü üzmeniz ve kendisinden sonra onun hanımlarını nikâhlamanız asla caiz olamaz. Çünkü bu, Allah katında büyük (bir günah) tır.

Bu ayet, Hz. Peygamber’in evine yemekten önce gelen, yemek hazır oluncaya kadar bekleyen, yemekten sonra da kalkıp gitmeyenler hakkında nazil olmuştur. Ayet-i kerime, müslümanların Resulullah’a ve hane-i saadete karşı nasıl davranacaklarını, birbirlerine karşı nasıl muamele edeceklerini bildirmektedir. Buna göre bir kimsenin başkasını rahatsız etmemesi, evinde huzur ve istirahatını bozmaması, davet edildiğinde bildirilen zamandan önce gitmemesi, yemekten sonra fazla oturmaması gerekmektedir.


54. Bir şeyi açığa vursanız da, gizleseniz de şüphe yok ki Allah, her şeyi gayet iyi bilmektedir.

Peygamber hanımlarına hitaben perde arkasından konuşmayı emreden ayet inince, onların yakın akrabaları “Biz de mi perde arkasından konuşacağı?” diye sordular. Bunun üzerine şu ayet indi:


55. Onlara (Peygamber'in hanımlarına), babaları, oğulları, kardeşleri, kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kadınları (mümin kadınlar) ve ellerinin altında bulunan câriyelerinden dolayı bir günah yoktur. (Ey Peygamber hanımları!) Allah'tan korkun; şüphesiz Allah, her şeye şahittir.
56. Allah ve melekleri, Peygamber'e çok salevât getirirler. Ey müminler! Siz de ona salevât getirin ve tam bir teslimiyetle selam verin.

Allah’ın salevatı, rahmet etmek ve kulunun şanını yüceltmektir. Meleklerin salevatı, Peygamber’in şanını yüceltmek, müminlere bağış dilemek anlamınadır. Müminlerin salatı ise, dua anlamına gelmektedir. Allah bütün müminlere, peygamberlerine salat ve selam getirmelerini emretmekte ve ona saygı göstermelerini istemektedir. “Allahümme salli ala Muhammedin” demek salat, “Esselamü aleyke eyyühe’n-nebiyyü” demek selamdır. Peygamberimizden rivayet edilen çok sayıda salevat-ı şerife vardır. Bunları okumak, mümkün olduğu kadar çok salat ve selam getirmek, Peygamber’in sevgisini celbeder, şefaatine sebep olur.


57. Allah ve Resûlünü incitenlere Allah, dünyada ve ahirette lânet etmiş ve onlar için horlayıcı bir azap hazırlamıştır.

Bunların, özellikle, “Uzeyr Allah’ın oğludur, Allah’ın eli bağlıdır, Allah fakir, biz zenginiz” diyen yahudiler; “Mesih, Allah’ın oğludur, o üçün üçüncüsüdür” diyen hıristiyanlar; “Melekler, Allah’ın kızlarıdır, putlar onun ortaklarıdır” diyen müşrikler olduğu söylenmiştir.


58. Mümin erkeklere ve mümin kadınlara, yapmadıkları bir şeyden dolayı eziyet edenler, şüphesiz bir iftira ve apaçık bir günah yüklenmişlerdir.
59. Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına (bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman) dış örtülerini üstlerine almalarını söyle. Onların tanınması ve incitilmemesi için en elverişli olan budur. Allah bağışlayandır, esirgeyendir.
60. Andolsun, iki yüzlüler, kalplerinde hastalık bulunanlar (fuhuş düşüncesi taşıyanlar), şehirde kötü haber yayanlar (bu hallerinden) vazgeçmezlerse, seni onlara musallat ederiz (onlarla savaşmanı ve onları şehirden sürüp çıkarmanı sana emrederiz); sonra orada, senin yanında ancak az bir zaman kalabilirler.
dildade isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla