Tekil Mesaj gösterimi
Alt 02-27-2008, 11:36   #4
Kullanıcı Adı
tozkaldiran
Standart ERDOĞAN'I YOK ETME PLANI ''Erdoğan'a 2 sayfalık ihbar mektubu''
BAZILARINA GÖRE BAŞBAKAN 12 SUİKASTTEN KURTULDU

* Bahsettiğiniz bu yapının söylemleri millî görünüyor. Gerçekten öyle mi?

Hayır değil. Bunlar millî değil. Bu onların ideolojik kalkanları. Başlattığınız bir hareketin ideolojik felsefesi olması lazım. Bu da ondan başka bir şey değil. Dışarıyla bağlantıları var; ama dava dosyalarında onlar gözükmüyor. Hangisinde olduğunu hatırlamıyorum, bir yerde Alman gizli örgütünün adı da geçiyor mesela. Alman gizli örgütünün ayak izlerine bir iki yerde rastlanmış sanki. Tabii bu sadece onlarla sınırlı değil. Adamlar işlerini iyi yapıyorlar. Bizimkiler gibi kör göze parmak sokmuyorlar.

* Devlet erkanına yönelik kaç suikast planı vardı 2002-2007 arası?

En son Antalya’da çıktı bir ekip. Başbakana yönelik suikast planı epeyce fazla. Biz üçünü dördünü biliyoruz. Bazıları 12 diyor.

* Bu illegal yapının ortaya çıkarılması için bir süper savcıya mı ihtiyaç var?

Süper savcı önemli bir aksiyon olur. Ama her şeyi çözmez. Sizin ona süper demeniz onun süper olduğunu göstermez. Yargı, asker ve siyaset arasında bu çetelerin çökertilmesine ilişkin bir üçlü mutabakat yoksa adına süper deyin ultra süper deyin bunu çözmeniz mümkün değil.

* Nereden başlamak gerekiyor o zaman?

Önce yönetimin şeffaf hâle gelmesi gerekiyor. Bu da ancak AB projelerinin hayata geçirilmesinden sonra mümkün olur. Reformlarla yargı ona göre kurgulanacak, TSK’nın rolü ona göre yeniden şekillenecek, siyaset kurumları ve parlamento daha güçlü hâle gelecek. Ayrıca şeffaf yönetim anlayışı topluma egemen olacak. İşte o zaman bu yapılar çökertilebilir. Kapalı rejimlerde bunların üzerine gitmek mümkün değil.


27 NİSAN’IN EN ÖNEMLİ AKTÖRLERİ ANKARA’DAKİ İKİ GAZETECİ

* 27 Nisan 2007 sürecinde neler oldu?

Politikacılar olarak Erkan Mumcu ve Mehmet Ağar iyi sınav vermediler bu süreçte. Şu ana kadar yaptıkları açıklamalar da tatmin edici değil maalesef. Bir telefondan söz ediliyor orada.

* Arayan 1 numara mı?

Zannetmiyorum. Çünkü o tür görüşmeler telefon üzerinden 1 numara aracılığıyla olmaz. Yani teknik olarak mümkün değil. Ben yüz yüze görüşme olduğunu düşünüyorum. Bu tür ilişkilerde bağlantı daha çok bir sivil üzerinden kuruluyor, bir üniformalı üzerinden değil. O tarihte siyasi partiler, bazı askerler ve yargı çok özel toplantılar yapıyor. O yoğun trafikte öne çıkan ve her yerde izine rastladığımız iki gazeteci var.

* Kim onlar?

Biri akademisyen kökenli gazeteci. Diğeri de bir gazetenin Ankara Temsilcisi. Çok özel duyumlarım var. Özellikle CHP ve bazı yargı mensupları ile ilişkilerde bu iki ismin çok önemli rol üstlendiği kanaatindeyim. Anavatan ve DYP’nin o tarihteki tavır değişikliğinde bu isimlerin rol almış olabileceğini düşünüyorum.

DEMİREL BİLE 27 NİSAN SENARYOSUNUN PARÇASI HÂLİNE GETİRİLDİ

* Peki Çankaya, Güniz Sokak, Cumhuriyet mitingleri ve ulusalcı yapılanma 27 Nisan sürecindeki denklemin neresinde? Hepsi irtibatlı mı?

İrtibat deyince gazeteler bir şema çiziyor ve tepeye bir isim yazıyor. Sonra da bağlantılar kuruluyor. Böyle şematik bir değerlendirme çok doğru olmayabilir. Ama bazı isimler bu senaryonun dolaylı olarak parçası hâline getirildi. Mesela Süleyman Demirel de bunlardan biri.

* Nasıl oldu bu peki?

Gül’ün cumhurbaşkanı seçtirilmesi hâlinde darbe olabileceği kanaatini Demirel’in bu isimlere güçlü şekilde empoze eden kişi olduğunu düşünüyorum. Ama bu Demirel’in onlar adına konuştuğu sonucunu doğurur mu? Doğurmaz. Bu bir görevlendirme gibi değil. Ama üç kişi gidip bunları anlattığında, Demirel bunlardan etkilenerek birilerini harekete geçirebilir.

* Genelkurmay’da 27 Nisan gecesine kadar 3 kez geniş katılımlı toplantı yapıldığı, cumhurbaşkanlığı için açıklama yapılmaması; hatta Anayasa Mahkemesi’nin tavrının beklenmesi yönünde karar alındığı iddia ediliyor. Ne oldu de gece yarısı böyle bir açıklama yapıldı?

Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt 12 Nisan’da bir basın toplantısı yaptı. Hemen her konuda konuştu. Ama bazı çevrelerin yüklediği anlamda bir basın toplantısı olmadı. İstediklerini alamadılar yani. Önemli bir kısmına katılmamakla birlikte Büyükanıt’ın açıklamasını tatmin edici bulmadılar ve büyük bir hayal kırıklığı yaşadılar. Bunun üzerine büyük bir tazyik başladı Büyükanıt üzerinde. Hatta bir TV kanalında gerekirse 70 ordu kurarız yine de onlara bu meydanı dar ederiz dediler.

* Peki ayrışma olduysa e-muhtıra nasıl veriliyor o zaman?

Ayrışma olmadı… Bu tehditleri yapanlar zaten Genelkurmay’ın dışında… O dönemde daha sert açıklama yapma ve iktidarı uyarma noktasındaki görüş ayrılığı komuta kademesine de yansıdı. O üç ayrı toplantının bu görüş ayrılıklarını gidermeye yönelik olduğunu düşünüyorum. Büyükanıt’a rağmen bu açıklamanın siteye konulduğunu ya da Genelkurmay İkinci Başkanı Ergin Saygun’un bu süreçte çok etkin rol aldığını iddia edenler oldu. Sonuçta buna dair elimizde delil yok. Komuta kademesinde görüş ayrılığı olduğu fikrine katılıyorum; ama Büyükanıt’ın bilgisi dışında ve ona rağmen bu bildirinin konduğunu düşünmüyorum. Belki içine sinmemiş olabilir, alttan gelen tazyiklerle “evet” demiş olabilir. O bildiri metnini bir gazetecinin yazıp yazmadığı konusu hâlâ tartışmalı malum. Bildiğim bir şey var. İki gazetecinin o dönemde askerle o süreci destekleyen sivil unsurlar arasında ciddi bir rol aldığı kanaatindeyim.

Aksiyon
tozkaldiran isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla