Baykal kendinden geçti
VE BAYKAL'DAN KOPMLO TEORİLERİ
"Şimdi yeni bir tablo ile karşı karşıyayız. Ümraniye’de ortaya çıkan olay sonrasınra benzer bir söylem içine girdi iktidar. Siyasetçiler ve Medya Ümraniye olayları ile derin bir çatenin bağlantısını kurmaya yönelik sistematik çalışma başlattılar. Haziran 2007’de olayın ardından yakalanan emekli askerlerin aralarında güçlü bir irtibat olduğu söylendi. 9 temmuz 2007’de yine Dışişleri Bakanı Gül, yazılmamak kaydıyla ‘Ümraniye baskınına dikkat edin, bu iş çok büyüyecek’ dedi. Zekeriya Öz bir gün sonra İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına getirildi ve Ergenekon ile ilgili çalışma başlatıldı. 2008 Ocak’tan itibaren de Ergenekon Terör Örgütü zanlıları hakkında ise üye ifadesini kullanmaya başlandı. Dava birden bire terör örgütü konumuna geldi. O günden sonra bütün çete olayları ile, Atabeyler, Sauna, Girdap, Garih, Hablemitoğlu cinayeti sanki bu çete ile ilgili imiş gibi bir süreç başlatıldı. Bu çerçevede Danıştay saldırısını gerçekleştiren kişi de bu kapsamda ifadesi alındı. Böyle bir genişletme çabası o zamandan beri yürütülüyor. Başbakan, çeteler ve örgütlü suçlara karşı kararlı bir ohperasyon başladığını söyledi. Güvenlik güçlerini başarılarından ötürü tebrik etti. Ergenekon ile ilgili olarak da ‘Gizli ajandaları olanlar birer birer çözülüyor’ dedi. 17 Şubat 2008’de ‘Başı var, bize yardımcı olursanız ortaya çıkaracağız, ayak direyenler var. Cımbızla ayıklaşacağız, bu işi sonuçlara götüreceğiz. Biz kararlıyız, bunları ortaya çıkarma gayreti içindeyiz’ dedi."
YARGIYA AĞIR HAKARETLER
"Daha sonra önemli olaylar ortaya çıkınca, Başsavcı Anayasa Mahkemesi’ne başvurunca AKP'li bakanlar dediler ki 'bu Ergenekon davasının bir anlamda intikamıdır. Ona karşı başlatılan bir işlemdir.' Bunu kim söyledi, AKP’li Bakanlar. Başbakanın söylediği yansıdı yalanladılar, 'ben söylemedim' dedi. AKP yönetimi bu konuyu bir yalın hukuk süreci içinde değil, siyasal va medyatik bir destekle ve ilgi ile yürütme anlayışı içine girdi. Siyasi tartışmalar hızlanınca Ergenekon ile ilgili yayınların birden bire önem kazandığını gördük. Ciddi saptamalar yapıldı. 26 Ocak’ta Yenişafak Gazetesinde 'İlhan Bey elde mi?' diye bir ylazı çıktı ve Cumhuriyet gazetesi karargahtır denildi. 3 Mart’ta Akşam’dan bir gazeteci Oray Eğin, 'herkesin ağzında başka gazetecilerin tutuklanacağı dolayışyor' diye yazdı. İlhan Selçuk’u ima ederek onun tutuklanacağını yazıyorlar. Yani Ergenekon dosyasını bir hukuk dosyası, yalın bir hukuk dosyası, emniyet güçlerinin ve savcıların ele aldıkları bir soruşturma doasyası olarak ele almanın ötesinde AKP’ye ve Başbakan'a yakın yazarların, gazetelerin kamuoyuna açıklamalar yaptıkları doğrudur. En son olarak da bir gazete 8 aydır süren bu soruşturmanın nihayet 15 gün içinde iddianamesinin çıkacağını ilan etti. İddianemede hangi cezaların kimler için gösterileceğini söyledi. İlhan Selçuk’un örgüt üyesi değil de bilerek onlara ylardım etme suçu işlediğini yazdı. Arkadaşlarımız bunları anlamak istediler. Bir tesadüf müdür. Türkiye’de müthiş çarpıcı gözaltılar ortaya çıktı. Bunun güven veren bir hukuk süreci içinde ele alındığını söylemek mümkün mü? Medyanın bir kısmı TMSF ye, bir kısmı da savcılığa devredilecek galiba. Bu tablo acı bir tablodur."
BAYKAL'IN KEHANETLERİ
"Bu manzara karşısında da dedim ki, ‘AKP artık kadrolaşma dönemini bitirdi, şimdi kendi derin devletini inşa etme aşamasına gelmiştir.’ Bu benim samimi tespitimdir. AKP’nin kendi derin devletini, hassas kurumlar nezdinde, kadrolaşma çalışmalarını belli bir noktaya getirdikten sonra artık yönlendirmeye başladığı kanaatindeyim. Ben 1995’te de ‘Devlet kuşatma altına girmiştir’ diye bir tespit yapmıştım. O tespitten sonra da Susurluk olayı ortaya çıktı. Şimdi haklılık içinde ifade ediyorum, AKP derin devletini kuruyor. Güvenlik güçleri, emniyet birimleri, yargıda çok önemli mesafeler yer yer alınmıştır. Adliyeye yargı personelinin alınması ile ilgili tartışmaların altında bu çaba yatmaktadır. Ben bu tespiti yaptım. Başbakan ‘AKP derin devletini kuruyor' söylemimizden rahatsız olmuş, 'Derin devletin mimarı sizsiniz, siz kurdunuz’ diyor. Biz derin devleti değil, Türkiye cumhuriyetini kurduk. O devlet için kadrolaşma yapıldığı doğrudur. Çağdaş hukuk, çağdaş bilim yaygınlaştırıldı. Anayasamıza göre kadrolaşmayı ta kuruluştan itibaren yaptılar. Çağdaş kadrolaşma işi gerçekleştirildi."
|