Tekil Mesaj gösterimi
Alt 04-08-2008, 16:37   #6
Kullanıcı Adı
LüGaT
Standart Faiz Göstergelerinde Ak Parti Farkı (Faiz Verileri)
'Reel faiz' gerçeği

Gelişmiş ülkelerde yıllık "reel faiz" yüzde 2-3, bilemediniz yüzde 4 dolayındadır ve nadiren de olsa bu oranın aşıldığına şahit olamazsınız. Ancak başta Latin Amerika olmak üzere gelişmekte olan bazı ülkelerdeki faizler, yüksek oranlarda seyreder. Ne yazık ki, uzun yıllardan beri Türkiye de bu kategori içinde yer almakta, pek çok ülkenin önünde gitmekte.

Türkiye, 2001 krizinin yaşandığı dönemde bütçedeki faiz harcamalarının faiz dışı harcamaları geçtiği, devlet bütçesinin yarıdan fazlasının faiz harcamalarına gittiği günleri yaşadı. Reel faizler yüzde 30'ları gördü.

Son dört yılda yakalanan ekonomik ve siyasi istikrar sayesinde Türkiye, uzun yılların ardından ilk kez 2005 yılında tek haneli reel faiz oranlarına ulaştı. Ve oran yıllık bazda 7,4 ile 2005 Kasım ayında en düşük seviyeye indi.

Sadece faiz oranları gerilemedi, vadeler de uzadı, Hazine rahatladı. 2002 yılında Hazine iç borçlanmasında 250 gün seviyelerinde olan ortalama vade, 2006 başında 1.000 gün sınırını aşmıştı. Mayıs-haziran çalkantısı sonrasında 420'lere geriledi. Sonra tekrar toparlandı ve yıl sonuna doğru 900 seviyelerine çıktı.

Çalkantı, reel faizleri de yeniden iki haneye taşıdı. Merkez Bankası, yabancı çıkışını durdurmak, enflasyonu ve dövizi dizginlemek için arka arkaya faiz artırımına gidince reel faizler de tekrar 2004 yılındaki seviyelere döndü, yüzde 14'e kadar çıktı. Vadelerdeki geri dönüş faizlerde görülmedi ve şu an yüksek seyretmeye devam ediyor. Ve geçmiş yıllara rağmen düşük olsa bile, şu an dünyada bu kadar yüksek reel getiri sağlayan çok az ülke var.



"Reel faiz" demek, "enflasyondan arındırılmış faiz getirisi" demek. Oranının yüksek olması demek, paradan para kazananların daha zengin, fakirinse daha da yoksullaşması anlamına geliyor. Devlete borç verenler, parasız kesim değil yabancılar ve paralı kesim çünkü.

Önceki akşam Taksim Atatürk Kültür Merkezi'nde MÜSİAD'ın "Ekonomi Basını Başarı Ödülleri" töreni vardı. Bu yıl yedincisi düzenlenen yarışmada, Zaman'dan Abdulhamit Yıldız ve Aksiyon Dergisi'nden Zafer Özcan'ın yanı sıra Dünya Gazetesi'nden Osman Arolat, Yeni Şafak'tan Yaşar Süngü, CNBC-e'den Tamer Coşkun, Sabah'tan Abdurrahman Yıldırım ve Vakit'ten Sami Özey'in de aralarında bulunduğu 14 gazeteci ödül aldı.

Tören öncesi ekonomiyi değerlendiren MÜSİAD Başkanı Dr. Ömer Bolat, kısa ve öz şekilde 2006'yı değerlendirdi, 2007'de yapılması gerekenleri sıraladı. Bolat'ın özellikle faizler ve büyüme konusundaki uyarıları dikkate alınması gereken konular: "Ekonomik büyüme, ihracat ve istihdam artışı, ekonomimizin olmazsa olmaz kırmızı çizgileridir. Bu çerçevede 'yüksek faiz-düşük kur' çıpasında düzeltici şartlar artık oluşturulmak zorunda. Yüksek faize tırpan şart olup, en az 4-5 puan düşürülmelidir." Uygulamaya yönelik öneriler de getiren Bolat, "Hazine'nin finansman alanlarının çeşitlendirilmesi gerekiyor. Bu alanda barajlar-otoyollar-köprüler için gelir ortaklığı senetleri veya kira senedi gibi enstrümanlar ile, enflasyona endeksli borçlanma araçlarının çıkarılması, Hazine'nin faizleri düşürmede manevra alanını genişletecek, elini güçlendirecektir." diyor.

2007'nin "KOBİ Yılı" olması gerektiğini belirten Bolat, bu işletmelere yapılacak finansman desteğinin ihracat ve istihdam artışında çarpan etkisi yapacağını vurguluyor.

Bu yıl belki gündeme siyaset damgasını vuracak; ama ekonomide de faizleri, cari işlemler açığını aşağı çekecek adımların atılması şart. Enflasyonu dizginlemek için 'yüksek faiz-düşük kur'dan başka yollar bulmamız gerekiyor.


12 Ocak 2007 Kadir Dikbaş