Arkadaşlar bu haberi mutlaka görmelisiniz....
Galatasarayın renkleri güzel yerden...Bir gün Sultan II. Beyazıt sadrazamı ile ava çıkmış. Şimdiki Beyoğlu koruluğunda at sürerken birden gök boşalırcasına yağmur yağmaya, şimşekler çakmaya başlamış. Sultan ve veziri sığınacak bir yer ararlarken uzaktan buram buram gül kokuları gelmeye başlamış. Oraya doğru atlarını sürmüşler ki bir de ne görsünler! Sanki cennetten bir köşe, içinde envai çeşit gülün bulunduğu bir gül bahçesi, ortasında da bir kulübe. Kulübeye yaklaştıklarında onları aksakallı nur yüzlü bir ihtiyar karşılamış ve buyur etmiş fakirhanesine. Adını sorduklarında “Bana buralarda Gül Baba derler. Memleketin en nadide güllerini yetiştiririm” demiş. Bahçede ki bütün güller sarı ve kan kırmızısıymış. En çok sevdiği renklermiş bunlar Gül Babanın. O gece kurulan dostluk aylarca sürüp gitmiş. Padişah artık Gül Baba’ya uğramadan, onunla sohbet etmeden, onu görmeden edemez olmuş. Birbirlerine işte böylesine bir muhabbetle bağlanmışlar.
Günlerden bir gün, Padişah Gül Babayı ziyarete gittiğinde, ihtiyar ona sarı ve kırmızı güller hediye edip “Sultanım, kendimi artık iyi hissetmiyorum, hakkınızı helal eyleyin, Hakka kavuşmam yakındır” buyurmuş. Bunun üzerine Padişah “Böyle söyleyip beni niye üzersin, amma bir gün yüce Rabbimin emri gerçekleştiğinde sizin için nasıl bir eser bırakmamı vasiyet eylersiniz” diye sormuş.
Gül Baba yerinden hafifçe kalkarak “Eğer ruhumu şad etmek istersen şuradaki tepeye bir mektep yaptır, oradan büyük adamlar yetişsin. Mektebin arması da benim pek sevdiğim sarı- kırmızı güllerin renkleri olsun” diye vasiyet etmiş.
Bu Sultanın Gül Babayı son görüşüymüş... Kısa bir süre sonrada çok sevdiği Rabbine vuslat olmuş. O yıl Hakkın emri ile II. Beyazıt Han Gül Babanın istediği o yere Galatasaray Sultanisini yaptırmış. Arması da o nadide güllerin rengi olan sarı kırmızı olmuş. Ve mektebin bahçesinde birbirinden güzel sarı kırmızı güller Gül Baba için açmış. Nice büyük adamlar yetişmiş bu Sultaniden.
|