Tekil Mesaj gösterimi
Alt 05-06-2008, 11:16   #98
Kullanıcı Adı
Ak_Zeynep
Standart AVRUPA BİRLİĞİ
Abdullah Gül:

Türkiye'nin AB'ye üyelik tartışmasında bütün görüşler ortaya koyulmalı ve tartışılmalıdır. Milli bir siyaset temin edebilmek için hepimizin gayret etmesi gerekir. Türkiye'nin AB ile olan ilişkilerinin son 150 yıldır Batı ile yaşanan en sıcak temaslardan biri olduğuna inanıyoruz. Bu nedenle bu konunun dinamik bir şekilde konuşulması siyaset kurumu adına bir zenginlik olacaktır. Dikkat etmemiz gereken şey tartışmalar sırasında birbirimizi karalamamak, suçlamamak, incitmemek ve herkesin ülkenin iyiliğini düşündüğünü kabul ederek, farklılıkları dinlemektir.




Bizim AK Parti olarak bu konudaki görüşümüz açık. Partimizin programını yazarken Türkiye'nin AB'de yer almasının Türkiye'nin ve halkımızın çıkarları doğrultusunda olduğuna inandık. Bugünlerde AB'ye taraftarım demenin de fazla bir anlam ifade etmediğine ve süreci hızlandırmak için gerekli katkılarda bulunmanın önemli olduğuna inanıyoruz. Türkiye'nin işleyen bir demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hak ve özgürlükleri ile düşünce ve düşünceyi ifade etmenin önündeki engellerin kaldırılmasını temin etmiş bir ülke olmasını istiyoruz. Rekabete ve verimliliğe dayalı bir piyasa ekonomisine sahip olmasını istiyoruz. Gelişmiş dünyanın bir parçası olmasını ve huzur ve barış içerisinde yaşamasını istiyoruz. AB'nin bütün bunlara katkı sağlayacağına inanıyoruz.
Şüphesiz, AB'nin olumsuzlukları da olabilir ama bütün bunları topladığımızda neticede bir kanaata varacağız ve bu Türkiye'nin bu süreci hızlandırmasından geçtiğine inanmaktır. Bunlara kimsenin itirazı yok, bunlar Avrupa Birliğine üye olmadan da başarılabiliriz denebilir. Bu konuda açık olmamız gerekir ki bunları söylemek ve yapmak aynı şeyler değildir. Dünya ve ülke şartları ortada, bu nedenle gerçekçi olmaya mecburuz. Türkiye'nin mevcut yapılanmasından ve Türkiye'yi yöneten zihinsel yapıdan kaynaklanan yönetim krizleri nedeniyle gerekli gelişmeyi ve değişimi Türkiye'nin sadece kendi iç dinamikleri ile gerçekleştirmesi zor görünüyor. Ne yazık ki Türk halkının layık olduğu adımları şu ana kadar atamadık. AB bizden gerekli kriterlere uymamızı bekliyor. Biz bu süreç içerisinde belirli bir plan ve takvim çerçevesinde bu kriterlerin hepsini ülkemizde hayata geçirelim. Halk istediği için bu değişimleri yapalım, eğer yine de Avrupa Birliğine giremezsek o zaman kaybedecek birşeyimiz olmaz. Tam aksine çok şey kazanmış olacağız. O zaman kaybedecek olan Avrupa Birliği olacak.

Kopenhag Kriterlerinin bize çok yabancı olmadığını da düşünmemiz gerekir. Uzun bir tarih derinliğinden baktığımızda Kopenhag Kriterlerinin kendi geleneklerimizde de olduğunu görürüz. Biz 600 sene farklı dinlerden, farklı ırklardan, farklı bölgelerdeki insanları yönettik. O bakımdan burada cesaretli davranmamız gerektiğine inanıyorum. Türkiye'nin ekonomik kalkınmasını gerçekleştirmediği sürece Türkiye'deki problemler giderek derinleşecektir. Bunların içerisinde iç ve dış güvenlik de söz konusudur. Güvenlik ile ilgili yapılan harcamalar ile ekonomik kalkınma arasındaki ilişkileri ince bir şekilde irdelersek göreceğiz ki Türkiye'nin ekonomik olarak kalkınması şarttır. Bunun yolunun Avrupa Birliğine üye olmaktan geçtiğine inanıyoruz.

Bu araştırma ile somut olarak gördüğümüz gibi biz de parti olarak buna benzer çok geniş ve ciddi bir araştırma yaptık. Aynı sonuçları biz de elde ettik. Biz bu araştırmayı Sayın Cumhurbaşkanı'nın davetinden hemen önce yaptırdık. Dolayısıyla parti olarak görüşümüzü daha da kesinleştirmek için bu araştırmadan çok yararlandık. Halkımızın gerçekten Türkiye'nin Avrupa Birliğine girmesini istediğini gördük. Bizim partimize oy verenler ve oy vereceğim diyenler de burada gördüğünüz gibi Türkiye'nin Avrupa Birliğine girmesini istiyorlar. Biz siyasi partiler, bir yandan halka önderlik ederken bir yandan da halkın görüşlerini temsil etmemiz gerekir. Bu iki işlevi beraber yaparsak başarılı oluruz. Türkiye'de çıkan af yasalarından dolayı adalet duygusu kamu vicdanında tamamen yok olmuştur. Bunun için rakamlar yüzde 60 civarında çıkıyor. Eğer inanç, güven olursa bunlar çok daha fazla çıkacaktır. Buradan hareket ederek bir taraftan halkın görüşlerini göze alarak, bir yandan önderlik ederek bunların anayasa maddesi haline gelmesini önerdik. Bugün gördük ki burada bulunan siyasi partilerimizde bu görüşteler. Yani adı af olmayan başka adlar altında içeride durması gerekenlerin dışarı çıkmasını önleyecek bir tedbir alırsak bir problem kalmayacak.

Önümüzdeki önemli iki randevudan bir tanesi bitti, bir tanesi kaldı. Dolayısıyla buna iyi hazırlanılabilir. Aslında Sayın Cumhurbaşkanı ile yapılan toplantıdan sonra geçen süre kaybedilmiş bir süredir. Meclis kapanmak zorunda kaldı çünkü hiçbir şey yapılmıyordu ama her an toplanabilir. Biz Avrupa Birliği ile ilgili bir komisyon kurulmasını ve çalışmalarını sürdürmesini önermiştik. Biz partimiz içerisinde böyle bir komisyon kurduk ve çalışmalarını yapıyoruz. Bu süreci hızlandırmak için ne gerekliyse yapmak istiyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı ile yapılan toplantının zabıtlarının açıklanmasından da çok büyük bir memnuniyet duyacağız. O bakımdan hepimize düşen görev günlük çıkarlar yerine Türkiye için stratejik çıkarlar peşinde olmaktır.
  Alıntı ile Cevapla