|
Hazreti Meryem Vâlidemiz-İffeti ve vefaatı
Hz. Meryem’i Peygamber Sayanların Bulunması
Yukarıda sayılan rivayetlerden hareketle bazı âlimler, kadınlardan peygamber geldiği sonucuna varmışlardır. Böylelikle bir yandan genel olarak kadınlardan peygamber gelip gelmediği, diğer yandan da özel olarak Hz. Meryem’in peygamber olup olmadığı konularında farklı değerlendirmeler ortaya çıkmıştır. Hz. Meryem’in peygamber olduğu görüşünde olan âlimler; Meryem Sûresi’nde pek çok peygamberin sıralandığı yerde Hz. Meryem’in de yer alması ve sonunda “İşte Allah’ın nimetine mazhar olmuş peygamberlerden olan bu zatlar Âdem neslinden, Nuh ile beraber gemide taşıdıklarımızın evlatlarından, İbrâhim ve İsrail’in nesillerinden ve hidâyete erdirip seçtiğimiz kimselerdendir.” denmesi.. meleğin Hz. Meryem’e vahiy getirmesi.. ona olağanüstü şeyler lutfedilmesi.. Allah tarafından seçilip tertemiz yapılarak dünyadaki bütün kadınlara üstün kılınması.. ayrıca hadislerde onun “kemâle erdiği”nin belirtilmesi.. cennet kadınlarının efendisi sayılması.. gibi hususları dikkate alarak bu sonuca varmışlardır. 30 Ancak genel kabul gören görüş, kadınlardan peygamber gelmediği şeklindedir. 31
Hıristiyanlar arasında da Hz. Meryem’i peygamber olarak gören bazı teologlar bulunmaktadır. Hıristiyanlık genel olarak Hz. Meryem’i Hz. İsa’dan aşağıda, fakat diğer kadınlar ve bütün azizlerin üstünde görmektedir. 32 Ayrıca Hıristiyan literatüründe Hz. Meryem hakkında pek çok yüceltme ifadesi kullanılmış; onun itaat, sabır, alçakgönüllülük, dindarlık, iman, ümit, merhamet, iffet vb. faziletleri üzerinde çokça durulmuştur. 33
Bir İffet Âbidesi Oluşu
Kur’ân, Hz. Meryem’in Hz. İsa’ya nasıl hamile kaldığına da şu şekilde yer vermektedir:
“Gün geldi, melekler ona ‘Meryem! Allah, Kendisi tarafından bir kelime vereceğini sana müjdeliyor. Adı İsa, lakabı Mesih, sıfatı Meryem oğludur. Dünyada da âhirette de itibarlı, Allah’a en yakın kullardan olacaktır. Beşiğinde de yetişkinliğinde de insanlara hitap edip onlarla konuşacak, salih insanlardan olacaktır.’ Meryem ‘Ya Rabbî, bana hiçbir erkek eli değmediği hâlde nasıl olur da çocuğum olabilir?’ deyince, Allah şöyle buyurdu: ‘Öyle de olsa Allah dilediğini yaratır; Zira O, bir şeyin var olmasına hüküm verince sadece “ol” der, o da derhal oluverir.” (Âl-i İmrân, 3/45-47) 34
Konuya daha genişçe yer verilen Meryem Sûresi’nde ise Hz. Meryem’in Hz. İsa’ya hamile kalışı, onu dünyaya getirişi ve sonrasında gelişen hâdiselerden yeterince bahsedilmektedir:
“Kitapta Meryem’i de an! Hani o, ailesinden ayrılıp doğu tarafında bir yere çekiliverdi. Onlarla kendisi arasına bir perde gerdi. Biz de ona Ruhumuzu gönderdik de ona kusursuz, mükemmel bir insan şeklinde görünüverdi. Meryem irkildi ve ‘Ben’ dedi, ‘Rahmana sığındım senden. Eğer Allah’tan korkup haramdan sakınan bir kimse isen çekil yanımdan!’ Ruh ‘Ben’ dedi, ‘Rabbinden sana gelen bir elçiyim. Sana tertemiz bir erkek çocuk hediye edeyim diye geldim.’ Meryem ‘Nasıl oğlum olabilir ki bana eli değen bir tek erkek bile olmamıştır. İffetsiz bir kadın da değilim!’ Ruh ‘Öyledir, ama Rabbin: ‘Bu iş bana pek kolaydır. Çünkü biz onu insanlara kudretimizin bir alâmeti ve tarafımızdan bir rahmet kılacağız ve artık bu, hükme bağlanmış, olup bitmiş bir iştir.’ dedi. Sonra çocuğuna hamile kaldı ve bu hâliyle uzakça bir yere çekildi. Derken doğum sancısı onu bir hurma ağacına dayanmaya zorladı. ‘Ay!’ dedi, ‘N’olaydım, keşke bu iş başıma gelmeden öleydim, adı sanı unutulup gitmiş biri olaydım!’ Derken, Ruh, ona aşağıdan şöyle seslendi: ‘Sakın üzülme!’ dedi, ‘Rabbin senin alt yanında bir su arkı meydana getirdi. Haydi, hurma dalını kendine doğru silkele, üzerine taze hurmalar dökülsün. Artık ye, iç, gözün aydın olsun! ...” (Meryem Sûresi, 19/16-33) 35
Diğer taraftan Cenâb-ı Hak hem Hz. Meryem’i hem de oğlu Hz. İsa’yı, cümle âlem için bir ibret vesilesi kıldığını ve onları pınarları akan ve yerleşmeye elverişli yüksekçe bir yere yerleştirdiğini beyan etmektedir. 36 Nitekim Cenâb-ı Hak, ona ve annesine lutfettiği bu ve benzeri nimetleri Hz. İsa’ya hatırlatmaktadır: “İsa! Hem senin hem annenin üzerindeki nimetimi iyi düşün.” 37
Hz. Meryem’in hamilelik ve doğum süreciyle ilgili özellikle rivayet tefsirlerinde ve hadis şerhlerinde ayrıntıya yer veren pek çok rivayet ve yorum bulunmakta38 ise de bütün bunlar, bu makale çerçevesinin dışındadır. Asıl önemlisi, Hz. Meryem’in hamilelik ve doğum süreciyle ilgili olarak, bilinemeyecek bazı yönlerin de olduğudur. M. Fethullah Gülen Hocaefendi, şu yorumuyla buna dikkat çekmektedir:
“Diğer annelerde olduğu gibi, Hz. Meryem’de de embriyolojik safhalar söz konusudur. O da hâmile kalır, karnı büyür ve doğum sancıları gelince, bir kenar semtte su arkının bulunduğu bir hurma ağacının yanına gider ve hamlini vaz’eder. Ancak, bu hamile kalış ve embriyolojik vetirenin başlaması nasıl olmuştur? İşte bunlar, âdeta birer sır paketi gibidir. Hz. Meryem’in karşısındaki Cebrâil midir, yoksa zaman üstü husûsiyetiyle Hz. Rûh-u Seyyidü’l-En’âm’ın cevher-i hayatı mıdır da ona temessül etmiş, o da bu rûhu görünce bedene ve cismâniyete âit olmayan bir heyecan duymuştur. İşte bütün bunlar bizi aşan ve “Kudret” dâiresinde cereyan eden şeylerdir. Evet, Hz. Meryem bir iffet âbidesidir; onun cismânî bir heyecan duyması şöyle dursun, o en derin bir iffet hissiyle şahlanıp karşısında temessül eden rûha, “Senden Allah’a sığınırım.” demiştir. Öyleyse burada çok ciddî bir mücerrediyet vardır; yani, bu meseleyi esbap dâiresi içinde ve tenâsüb-ü illiyet prensibiyle izah etmek mümkün değildir.” 39
Özetle söylemek gerekirse Hz. Meryem’in hamilelik süreciyle ilgili gözardı edilemeyecek en önemli gerçek şudur: Bir iffet âbidesi olan Hz. Meryem, bâkire olduğu hâlde, Allah’ın bir mucizesi olarak hamile kalmıştır. 40 Enbiyâ ve Tahrîm Sûrelerinde Hz. Meryem’in, iffet ve namusunu koruduğu özellikle vurgulanmaktadır:
“İffet ve namusunu gerektiği gibi koruyan Meryem’i de an. Biz ona rûhumuzdan üfledik, hem onu hem oğlunu cümle âlem için bir ibret yaptık.” (Enbiyâ Sûresi, 21/91) “Bir de Allah, İmran’ın kızı Meryem’i misal getirir. Meryem, iffet ve namusunu korudu. Biz ona ruhumuzdan üfledik. O da Rabbinin kelimelerini ve kitaplarını tasdik etti ve gönülden itaat edenlerden oldu.” (Tahrîm Sûresi, 66/12) Nitekim Kur’ân’da, Hz. Meryem hakkında buna zıt olarak söylenen her sözün onun aleyhinde müthiş bir iftira olduğu, bu iftira sahiplerinin belalarla cezalandırıldığı ve kalblerinin mühürlendiği belirtilmektedir. 41
Vefatı ve Kabri
Hz. Meryem’in vefatı ve kabriyle ilgili âyet ve hadislerde bir açıklamaya rastlanmamaktadır. Bu konudaki ayrıntılar genelde Hıristiyan kaynaklara veya bir kısım tarihî kaynağa dayanmaktadır. Sinoptik İncillerde (Matta-Markos-Luka) yer almamakla beraber sadece Yuhanna İncilinde, Hz. Meryem’in Kana mucizesinde42 ve haç olayında43 yer aldığı; “Resûllerin İşleri”nde Hz. İsa’nın göğe yükselmesinden sonra havarilerle dua ettiği44 belirtilmekte ise de hayatının geri kalanı, ölümü, yaşı, dış görünüşü hakkında İncillerde hiçbir bilgi bulunmamaktadır.
Hz. İsa’nın dünyadan ayrıldığı sırada elli yaşlarında olduğu tahmin edilen Hz. Meryem’in elli altı, yetmiş, yetmiş iki yaşlarında, yahut çok ileri yaşlarda öldüğü görüşleri yanında, nerede ve nasıl vefat ettiği, kabrinin nerede olduğu, öldüğü veya göğe yükseltildiği konuları da tartışılagelmiştir. 45 Bütün bu ayrıntılar bir yana, Hz. Meryem’in Allah’a ibadet ederek hayatına devam ettiği bilgisi, 46 onun genel profiline daha uygun görünmektedir.
Hıristiyan kaynaklar daha çok Hz. Meryem’in defnedildiği yere dair bir bilgi bulunmadığı görüşünde olmakla beraber Kudüs, Efes ya da Antakya’da defnedildiğine dair farklı görüşler mevcuttur. Efes’te ona nisbet edilen bir kabir bulunmayışına karşılık, Kudüs’te birisi Zeytin Dağı ve Tapınak Tepesi arasındaki Jeoshaphat (veya Kedron) vadisinde, diğeri de Gethsemani’de (Cesmâniyye) 47 olmak üzere birer kilisenin onun defnedildiği yer olduğu ileri sürülmektedir. Siyon dağında diyenler de vardır. 48 Şam tarihi yazarı İbn Asâkir ise, Hz. Meryem’in mezarının Şam’da el-Ferâdîs kabristanında olduğunu kaydetmiştir. 49
|