Tekil Mesaj gösterimi
Alt 05-13-2008, 03:15   #30
Kullanıcı Adı
dildade
Standart Hanım Sahabeler:Hz. Ümmü Habibe (r.anha)
Ümmü Habibe'nin, islâm tarihinde ortaya çıkan fitne ateşinden uzak kaldığı ve siyasî olaylara karışmadığı da bilinmektedir. Bununla beraber, dayısının oğlu olan III. Halife Hz. Osman'ın evinin muhasarası esnasında onun evine geldiği, orada bulunan asilerden bir adamın onun başörtüsünü çektiği, Hz. Ümmü Habibe'nin de ona beddua ettiği, bunun da derhal yerine geldiği bildirilmektedir (Bu olay için bk. Kazıcı a.g.e., 302-303).

Ümmü Habibe, Hz. Peygamberin diğer hanımları gibi bir geçim imkanına sahipti. Allah elçisi Hayber gelirinden ona seksen vask hurma, yirmi vask arpa vermişti. Ayrıca Hz. Ömer zamanında kurulan divan teşkilâtı, Hz. Aişe hariç olmak üzere Rasûlüllah'ın hanımlarına onar bin dirhem vermişti (İbn Sa'd, et-Tabakat, VIII, 100).

Ümmü Habibe, kardeşi Muaviye'nin hilâfeti (40-69/661-680) devrinde yetmiş yaşında iken, hicretin kırkdördüncü senesinde Medine'de vefat etti (İbn Sa'd, et-Tabakat, VIII,100; İbn Abdi'l-Berr, el-istiâb, IV, 299) Onun vefat tarihi ile ilgili farklı rivâyetler bulunuyorsa da bunlar sağlam birer görüş olarak kabul edilememektedir.

Ümmü Habibe'nin, Allah elçisine olan sevgi ve saygısı sadece onun şahsına karşı değil, ona ait olan herhangi bir eşya için de söz konusu idi. İslâm tarihindeki bir olay bu söylediklerimizin güzel bir örneğini ortaya koymaktadır.

Bilindigi gibi, Hudeybiye Antlaşmasının hükümlerinden biri de Kureyş kabilesinin dışında kalan diğer kabilelerin Hz. Peygamber'in veya Kureyş kabilesinin emniyet ve garantisini kabul etmede serbest bırakılmalarıyla ilgiliydi. Buna göre Huzaa kabilesi, Hz. Peygamber'in emniyet ve garantisini kabul ederek onun tarafına geçtiler. Halbuki bu iki kabile arasında eskiden beri düşmanlık vardı. Bu düşmanlık sebebi ile Benî Bekr kabilesi, Kureyş'in de desteği ile hicretin sekizinci senesi Şaban ayında bir gece vakti Benî Huzaa kabilesine hücum etti. Bu baskın esnasında Kureyş'in ileri gelen reisleri Safvan b. Ümeyye, İkrime b. Ebû Cehil, Süheyl b. Amr, Hüveylib b. Abdi'l-Uzza gibi kimseler de maiyetleri ile birlikte onlara yardım etmişlerdi. Bu baskında Huzaa kabilesinden 23 kişi öldürülmüştü. Geri kalanlar ise Hareme sığınmışlardı. İslâm tarihindeki bu olay daha sonra Mekke'nin fethi ile sonuçlanacaktır. Olayın Hz. Peygamber'e haber verilmesinden sonra sözlerini tutmadıkları ve antlaşmayı bozdukları için müslümanların hücumlarına uğrayacaklarından korkmaya başlayan Kureyş, Hz. Ümmü Habibe'nin babası Ebû Süfyan'ın antlaşmayı yenilemek ve Hz. Peygamber'den özür dilemek için Medine'ye gitmesini istediler. Ebû Süfyan, pek ümitli olmamakla birlikte çevresinin baskıları sebebiyle Medine'ye geldi. Burada hiç kimseden yüz bulamadı. Kızı ve Rasulüllah'ın hanımı olan Ümmü Habibe'nin evine geldi. Eve girdiği zaman odadaki yatağa oturmak istedi. Tam bu esnada Ümmü Habibe yatağı toplayıp kaldırdı. Her hali ile oturmaya hazırlanmış olan Ebû Süfyan sendeleyerek düşmekten zor kurtuldu. Bunun üzerine Ebu Süfyan, "Kızım, benden sonra sana hiç de iyi olmayan haller olmuş, sana şer bulaşmış" dedi. Daha fazla orada durmayarak çekip gitti (İbn Hişâm, Sire, IV, 7).

Ümmü Habibe'nin, Hz. Peygamber'den yaptığı rivâyetlerin sayısı 65 rakamı ile ifade edilmekte ise de bunun daha fazla olma ihtimali vardır. Çünkü bu rakam, Bakî b. Mahled'in "el-Müsned"inden tesbit edilmiştir. Bize ulaşmamış olması yanında onun, müsned-musannaf karışımı bir tertibe sahip bulunması, rivâyet sayısının olduğundan daha fazla kabul edilmesi için önemli bir âmildir (Geniş bilgi için bk. Uralar, a.g.e., 32).
dildade isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla