Hazreti İbrahim (a.s)
2.2 İç Baskılardan Uzaklaşmak :
Yaratılışsal okuyabilmek için gerekli olan, şartsız ve ön kabulsüz bakışın ikinci esası, iç temizliğidir. İnsan, çağının getirdiklerinden etkilenebilir. Bir anlamda o zamanın çocuğudur. Kendisini bulabilmesi, bu çocukluktan kurtulmasıyla mümkün olur. Köle ruhlu bir insan o şartlanmışlıktan kurtulmadıkça, kendisine bahşedilen özgürlüğü zulüm görür. Bu nedenle sıkıntı ve ıstıraplara alışmış kimseye müreffeh bir hayat sunmadan önce, onun içindeki rahat yaşama arzusunu uyandırmak gerekmeketedir. Kur’ân, insanın fıtratına dönerek bunu başarabileceğini söyler.
Fıtrat, “F-T-R” kök harflerinden, “Hilkat” gibi tür bildiren bir masdardır. Bu kök, uzunluğuna yarmak, ayırmak anlamındadır. “İnfitar” babı da bu köktendir. Bu harflerden oluşan “Fatr”, yarık ve çatlak demektir. Orucu bozmak analamındaki özellikleriyle ortaya çıkarmak ve icâd etmek manalarını da ifâde eder. Yaratılışa “Fıtrat” denmesiyle, ilk yaratılış, yokluğun yarılarak varlığın ondan çıkarılmasına teşbih edilmiş olur. Kur’ân-ı Kerim, Hak Teâlâ’yı evrene ve eşyaya ilk özelliğini veren yaratıcısı olarak tanıtırken, yaratma anlamında F.T.R kök harflerini kullanır.
Evrende işleyen kanunlar, fıtratla verilen yaratılış üzerine devam eden âdetlerdir. Yani her şey ilâhi fıtrat üzere olur. Sonra da doğanın fıtratı onun tabiatı olur. Buna göre; varlık türlerinin temel yapılarının ve insan karakterinin[1] henüz dış tesirlerden etkilenmemiş olan orijinal yapılarına fıtrat[2] diyebiliriz. O zaman insanların fıtratı, yaratmalarında verilen ilk ve orijinal özellikleri evrensel bir müşterektir. Yani, sorumluluk bireyseldir. Bu ilk hayattan sonra bir hayat daha vardır. İnsanlar’a kazandıklarının karşılığı eksiksiz verilecektir. Ağlatan, güldüren, öldüren ve diriltecek olan Allah’tır. Her çifti, kadını ve erkeği yaratan da O’dur.[3]
Bizim, yaratılışcı okuyuş için “İbrâhimî” dememiz; Tarihte mesajını hep bu kavram ve onun oluşturduğu düşüncenin doldurduğu ilk insan olarak O’nun bildirilmesindendir. O’nun peygamberlik mucizesi, bir anlamda eşyayı yaratışçı okuyuşu olan istimbaât ve istidlâlıdır. O’nu bize model olarak anlatan âyetlerin, sürekli yaratma anlamındaki; fıtrat, halk ve ihyâ fiillerinin yoğun bir şekilde kullanması bu tarzın adını da Kur’ân'ın koymuş oluduğunu göstermektir.
Alluh'u Teâla, son elçisine ilettiği mesajın çerçevesini de, yaratılış sâfiyetini anlatan fıtrat ve bu temizliği sürdürme tavrı olan haniflikle çizmiştir;[4]
“Sen kendini Hanîf olarak Allah’ın insanlara fıtratta verdiği dine ver. Zira Allah’ın yaratmasında değişme yoktur; işte dosdoğru din budur, fakat insanların çoğu bilemezler.”[5]
“De ki; Rabbim beni doğru yola, gerçek dine, hanif olan ve puta tapanlardan olmayan İbrahim'in milletine ilet.”[6]
--------------------------------------------------------------------------------
[1] “Her doğan fıtrat üzere doğar. Sonra ebeveyninin ve içinde yaşadığı toplumun etkisiyle bu dengeli yapısı bozulabilir.” Bu anlamdaki hadisler için bkz. Buhari, Cenâiz; Müslim, Kader.
[2] İbnü Menzur, Lisânu’l Arab, F.T.R maddesi; Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi Fıtrat maddesi.
[3] Ahmet Baydar, İbrâhimi Okuyuş, Beyan Yayınları: s.113,114.
[4] Ahmet Baydar, İbrâhimi Okuyuş, Beyan Yayınları: s.116.
[5] Kur’an-ı Kerim: Rum, 30/30.
[6] Kur’an-ı Kerim: En’am, 6/161.
|