Tekil Mesaj gösterimi
Alt 05-23-2008, 01:32   #185
Kullanıcı Adı
dildade
Standart Hazreti İbrahim (a.s)
I. BÖLÜM: Hz. HÂCER VE KADIN
1. Hz. Hâcer’in Günümüze Kadar Ulaşan Mirası : “ Zem zem / Say / Hıtan” :
Hz.Hâcer’in bizlere en büyük mirası “Zem zem” ve Safa ile Merve arasında yedi kere yapılan “Say” ve “hıtan”dır.

Hz. Hâcer, kulakları delinen ilk kadın olduğu gibi, kadınlardan, ilk sünnet olunanıdır.[1] Bu, kadınlar hakkında sünnet ve âdet olmuş, fakat bu daha sonradan, terk edilmiştir.[2]

Allah Rasûlünün Aleyhisselam’ın şu kavline bak: "Hz. Hâcer'in safa ile merve arasında yedi kere gidip, gelmesinden dolayı, insanlar, bu iki tepeciğin arasında sa'y ederler" diye buyurmuştur.[3]

Her yıl insanların Safa ile Merve arasında tıpkı Hâcer gibi say yapmalarından Hâcer için daha büyük bir ikram ve yüceltme olabilir mi? Allah O’ndan razı olsun. Bu nasıl bir şuur ortaklığı ki en uzak yerler müslümanların koşarak geliyorlar. Say’da bütün kalpleriyle Hacerle birlikte aynı duyguları, hisleri ve hareketleri yaşıyorlar. Bu ne büyük bir hedef birliğidir?[4]

Üstad Ebu’l Hasan Ali El Hasani En Nedvi şöyle diyor: Mü’min ve muhlis bir kadından açığa çıkan bu mecburi hareketleri Cenab-ı Hak ebedi kıldı. Her asırdaki ve her nesildeki akıllıların, felsefecilerin, dahilerin, lider ve meliklerin en büyüklerinin yapmakla mükellef oldukları ihtiyari hareketler yaptı. Öyle ya, onların hac ibadetleri bu iki dağ arasında say yapmadan tamam olmuyor. O iki dağ ki, her sevenin ve her itaat edenin miykatıdır.

Say, müslümanı bu alemde en güzel bir şekilde temsil etmektedir. O, akıl ile duyguyu, güzellik ile inancı bir araya toplamaktadır. Müslüman akıldan yardım alır ve onu hayatının menfaatleri yolunda kullanır. Fakat bazen de duygularına boyun büker. O duygular ki, akıldan daha derinlerdedir. Müslüman şu alemde yaşar ve bazen olur ki, şehvetler tarafından kuşatılır ve süslerle ve gösterişle etrafı dolar. Fakat o, bunların aralarından yürür gider. Tıpkı Safa ve Merve arasındaki Say yapan gibi. Herhangi bir şeye takılmaz ve hiçbir şeye bağlanmaz. Sadece onun hedefi ve işi kendisini karşılayan şeydir (ahiretidir). O, hayatını belirli şavt’lar (Kabe etrafında tavafta her bir dönme) olarak kabul eder. Hayatını Rabbine itaata hasreder. Kendinden önceki salih müminlere uymaya tayin eder. İmanı, onu çalışma ve araştırma yapmaktan asla men etmez. Çalışması da Allah’a olan tevekkülünü ve O’na olan güveninin engellemez.

Öyle bir harekettir ki, kıymeti, ruhu ve mesajı “Sevgidir” ve “teslimiyet”tir.”[5]

Peygamberimiz as. "Allah, İsmail'in Annesi, Hâcer'e rahmet eylesin! Eğer, o, Zemzem'i, kendi haline bıraksaydı da, suyu avuçlamasaydı, mahakkak ki zemzem, akar bir kaynak olurdu!" buyurmuştur. [6]

Hz. Hâcer, Cebrail as.’ın konuşmasına ve kendisini teselli etmesine mashar olmuştur: Melek, Hz.Hâcer'e "zayi ve helak oluruz diye sakın, korkmayınız! İşte, şurası, Beytullah'ın yeridir. O Beyt'i, bu çocukla Babası yapacaktır! Muhakkak ki, Allah, o işin ehlini zai etmez!" dedi. Hz.Hâcer, bu sudan içti, sütü gelince de çocuğunu, emzirdi.[7]

Bazı toplumlarda, kızlarda erkekler gibi sünnet edilirler. Daha çok gizli olarak icra edilen bu sünnet Mısır, Arabistan ve Cava'da yaşayan müslümanların bir kısmında halen mevcuttur. Bu toplumlarda İslâmiyet öncesi de sünnetin varlığı bilinmektedir. İslâmiyetin zuhuruyla İslâmi bir anlam kazanmıştır. Bütün İslâm dünyası dikkate alınırsa azınlıkta kalan yerel bir âdet olarak görülür.[8] Klitoris üzerindeki küçük bir parçanın kesilmesi olan, kadınların sünneti rivayete göre Hz. İbrâhim zamanından kalmıştır ve ilk sünnet olan hanım Hz. Hâcer'dir.[9]



--------------------------------------------------------------------------------

[1] Süheyli-Ravdülünüf c.1, s.91; Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.1, s.154; M.Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Diyanet Vakfı Yayınları: s.171.

[2] M.Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Diyanet Vakfı Yayınları: s.171.

[3] Buhari-Sahih c.4, s.114; Ezraki-Ahbaru Mekke c.1, s.55; Beyhaki-Delâilünnübüvve c.1, s.323; İbn.Esir-Kâmil c.1, s.103; Kurtubi, Camiu li Ahkâmi'l-Kur'an: c.9, s.369; Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.1, s.155; M.Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Diyanet Vakfı Yayınları: s.178.

[4] M. Surur b. Naif Zeynelabidin, Allah'a Davette Peygamberllerin Metodu I, Guraba Yayınları: s. 301.

[5] El Erkanu’l Erbeatü (Dört Rükün) adlı kitaptan alınmıştır. s.237; M. Surur b. Naif Zeynelabidin, Allah'a Davette Peygamberllerin Metodu I, Guraba Yayınları: s. 302.

[6] Ahmed b.Hanbel-Müsned c.1, s.253; Buhari-Sahih c.4, s.114; Taberi-Tarih c.1, s.131; Sâlebî-Arais s.82; Beyhaki-Delâil c.1, s.323; İbn.Esir-Kâmil c.1, s.103; Kurtubi, Camiu li Ahkâmi'l-Kur'an: c.9, s.369; Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.1, s.155; M.Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Diyanet Vakfı Yayınları: s.179.

[7] Buhari-Sahih c.4, s.115; Taberi-Tarih c.1, s.131; Sâlebi-Arais s.82; Beyhaki-Delâilünnübüvve c.1, s.323, Kurtubi, Camiu li Ahkâmi'l-Kur'an: c.9, s.369; Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.1, s.155; M.Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Diyanet Vakfı Yayınları: s.180.

[8] A.J. Wensinck, Hiton, IA, VlI, s. 543; Şamil, İslam Ansiklopedisi, Sünnet Maddesi, c.5.

[9] Taberi, Milletler ve Hükümdarlar Tarihi, çev. Z. K. Uğan, Ankara 1954, I, 371; Şamil, İslam Ansiklopedisi, Sünnet Maddesi, c.5.
dildade isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla