Hazreti Süleyman (a.s)
Hz. Süleyman'a Hüküm Verme Yetkisi Verilmiştir
Biz bunu (hükmü) Süleyman'a kavrattık, her birine hüküm ve ilim verdik… (Enbiya Suresi, 79)
Peygamberlerin hayatlarını incelediğimizde verdikleri kararlarda, çeşitli uygulamalarında, konuşmalarında Allah'ın kendilerine lütfettiği üstün bir ilmin getirdiği akıl ve hikmet açıkça ortaya çıkmaktadır. Hz. Süleyman da kendisine hüküm ve ilim verilmiş bir peygamberdir. O yaşadığı süre boyunca aynı babası Hz. Davud gibi "hak ile hükmetmiş" (Sad Suresi, 26), kendisine gelen her türlü anlaşmazlığı en adil şekilde çözüme kavuşturmuştur.
Davud ve Süleyman da; hani kavmin hayvanlarının içine girip yayıldığı ekin-tarlaları konusunda hüküm yürütüyorlardı. Biz onların hükmüne şahidler idik. (Enbiya Suresi, 78)
Adalet sisteminin başarıyla yürütülmesi için herşeyden önce adil yöneticilere, adaletle hükmeden iman sahibi insanlara ihtiyaç vardır. Hz. Süleyman'ın dönemi de, Allah'ın "Her ümmetin bir resulü vardır. Onlara resulleri geldiği zaman, aralarında adaletle hüküm verilir ve onlar zulme uğratılmazlar." (Yunus Suresi, 47) ayetiyle bildirdiği gibi, bu adalet anlayışının gerçek anlamda yaşandığı bir dönemdir. Ayetlerden Hz. Süleyman'ın döneminde adil bir yargılama sistemi olduğu anlaşılmaktadır. Davalara bakan ve adaletle hüküm veren kişiler Hz. Süleyman ve Hz. Davud'dur.
Hüdhüd adlı kuşun gerekli bir zamanda ortadan kaybolması üzerine Hz. Süleyman'ın söylediği söz, bu konuda dikkat çekicidir:
Ve kuşları denetledikten sonra dedi ki: "Hüdhüd'ü neden göremiyorum, yoksa kaybolanlardan mı oldu? Onu gerçekten şiddetli bir azabla azablandıracağım ya da onu boğazlayacağım veya o, bana apaçık olan bir delil getirmelidir." (Neml Suresi, 20-21)
Hz. Süleyman'ın adil tavrının bir örneği Hüdhüd'ün kaybolmasının ardından gösterdiği tutumdur. Hz. Süleyman, önce Hüdhüd'ün kendisini savunmasına fırsat vermiş, onu dikkatle dinlemiş, ani bir kararla cezalandırmamıştır. Onun açık bir delil getirmesini beklemiştir.
|